Depremin 5'inci ayı: Hatay'da kadınlar ve LGBTİ+'ların güvenlik sorunu sürüyor
Artı Gerçek - 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin hemen ardından Defne/Harbiye, Serinyol Mahallesi ve Sevgi Parkı'nda açtıkları kadın çadırları ve kadın dayanışma noktaları ile kadınların ihtiyaçlarına yanıt veren Mor Dayanışma bu kez Samandağ’da bir dayanışma merkezi kurdu. O tarihten bu yana bölgede faaliyet gösteren Mor Dayanışma'dan İrem Kayıkçı, kadınların ve LGBTİ+'ların süregiden sorunlarını anlattı.
bianet’ten Zeynep Akat'a konuşan Kayıkçı’ya göre bölgenin en önemli sorunu kadınların ve LGBTİ+’ların güvenlik sorununun devam etmesi ve buna karşın kolluk kuvvetlerinin çözüm üretmemesi.
'ARAP ALEVİLER, KÜRTLER VE ERMENİLER YETERLİ DESTEK ALAMADI'
Depremin başından bu yana devletin süreci iyi yönetemediğini vurgulayan Kayıkçı, etnik ayrımcılık da yaşandığını şöyle aktardı:
“Yıkımın az olduğu ve daha çok AKP seçmeninin olduğu yerlere, seçim yatırımı da olarak, ilk günden itibaren çadır ve konteyner gönderildi. Bunlar şu an boş. Ama Arap Aleviler’in Kürtler’in, Ermeniler’in yoğunlukta olduğu yerler bu destekten yararlanamadı. Deprem sürecinde kriz odaklı bir yaklaşım yoktu. Kamusal alanların, kamu kaynaklarının neoliberal politikalarla çürütüldüğünü, içinin boşaltıldığını gördük.”
KADINLARA SÖZLÜ TACİZ LGBTİ+'LARA HOMOFOBİK AYRIMCILIK
Durumdan en çok kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların etkilendiğine, bu kesimlerin çadır alanlarına, konteyner kentlere hapsolmasının getirdiği zorluklara dikkat çeken Kayıkçı sözlerine şöyle devam etti:
“Bizim atölyelerimizde, etkinliklerimizde, eylemlerimizde yan yan geldiğimiz yüzlerce kadından duyduğumuz şey güvenlik zaafının devam ettiği hatta kolluk kuvvetleri tarafından sözlü tacize uğradıkları. Bu da kadınları güvensiz hissetme durumuna sürüklüyor. LGBTİ+’lar içinse durum daha kritik.”
Ayrıca seçimlerden sonra LGBTİ+’lara yönelik homofobik ve transfobik ayrımcılığın daha da arttığını belirten Kayıkçı, “Bu yüzden daha fazla içe kapandılar. Ki bu sadece olayın psikososyal yönü. Bunun haricinde on binlerce insan evsiz, işsiz kaldı. En çok kadın ve LGBTİ+’lar ümitsizleştirildi. Zaten insanca yaşayacak bir gelire sahip olmayan bu kesimler depremden sonra daha yoksullaştılar. Gelecek kaygıları arttı. Buna dair de bir çözüm önerildiğini görmedik” dedi.
'KİRA YARDIMINI ERKEKLER ALIYOR'
Kira yardımını erkeklerin aldığını söyleyen Kayıkçı, şunları söyledi:
“Hem barınma hem geçinme hem tabii ki hijyen gibi insani yaşam koşullarını sağlayacak şeyler eş zamanlı yapılmıyor. Eğer kira yardımı alınıyorsa, ki bunu genelde erkekler alıyor. Çünkü evler, tapular, tüm mallar erkeklerin üzerine. Aile başına bir kişi alabiliyor bu yardımı ve aile bu yardımı alıyorsa konteynere başvuramıyor. Ya barınacaksın ya geçineceksin gibi bir ikiliğe sıkışmış durumdalar.”
'ŞİŞE SU, SU DESTEĞİ DEĞİLDİR'
Su desteği demek şişelerle su gelmesi demek değildir. Arıtma sistemlerinin devlet tarafından korunması demektir. Sağlık Bakanlığı’nın o suyun ne kadar sağlıklı olup olmadığını ölçmesi demektir. Samandağ’da yirmiye yakın aile sağlık merkezi sayısı dokuza düştü. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı. Bunlar iktidarın ve devlet politikalarının geldiği kriz durumundan, yönetememe durumundan bağımsız değiller.”
'İHTİYACIMIZ OLAN ÖRGÜTLÜ MÜCADELE'
Kayıkçı, son olarak şunları söyledi:
“Kadın dayanışmasını ilçe ilçe örmeye devam ediyoruz. Samandağ, Defne Harbiye, Serinyol mahallelerinde örgütlü mücadeleyi büyütüyoruz ve daha farklı mahallelere ulaşmak için çalışmalara devam ediyoruz."
"Mücadele ettiğimiz kapitalist düzenin ne kadar yıkıcı olduğunu bir depremde gören biz kadınlar, örgütlü bir mücadeleye de ihtiyacımız olduğunu bir kere daha görmüş olduk." (Kaynak)