Hiranur Vakfı'nda cinsel istismar davası 17 Temmuz'a ertelendi

Ezgi YILDIZ

Artı Gerçek - Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi altı yaşındayken 29 yaşındaki Kadir İstekli ile ‘evlendirmesi’ ve cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin davanın dördüncü duruşması bugün İstanbul’daki Kartal Anadolu Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava, Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli'nin tutukluluğun devamına karar verilerek 17 Temmuz'a ertelendi. Savcılık, esas hakkında mütalaa vermek için süre istedi.

Basına kapalı yürütülen dava öncesi birçok kadın örgütü adliye önünde açıklama yaptı.

Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu üyeleri adına tapılan konuşmada davaya getirilen gizlilik kararına dikkat çekilerek “davayı gözden uzak tutmaya çalışanlara söylüyoruz. Bu davanın sonuna kadar takipçisiyiz. İstismarın üstünü örtemezsiniz. Çocuk istismarı suçtur” denildi.

Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi;

‘ADIM ADIM LAİKLİĞİ YOK EDENLER BU SUÇA ORTAKTIR’

“Ülkemizi tarikatlar cehennemine çevirenler, çocuklarımızı tarikat yurtlarına, okullarına mahkum bırakanlar, adım adım laikliği yok edenler bu suça ortaktır. Kadınları baskı altına alan, 6284 sayılı kanunu ve pek çok kazanımımızı hedef tahtasına oturtan AKP rejiminin tüm unsurları bu zulüm düzeninin bir parçasıdır. Yeni dönemde şeriat özlemlerini açıkça ifade edenler, ilk iş olarak okullara imam atayanlar, din istismarını kazanç kapısına çevirenler sizinle her yerde mücadele edeceğiz. Kahrolsun şeriat, yaşasın kadınlar.”

YEŞİL SOL PARTİ VEKİLİ KARACA’DAN MÜCADELE VURGUSU

Yeşil Sol Parti Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ise Artı Gerçek’e yaptığı açıklamada davayı “ülkedeki bütün kadınların ve kız çocuklarının içine itilmek istendiği hayatın somut bir örneği” olarak adlandırdı. Karaca sözlerine şöyle devam etti;

“Biz bu somutlukta bu davayı açma cesareti gösteren kadın arkadaşımızın yanında olduğumuzu söylemek için buradayız ve bunun da ötesinde ülkede hayatları tarikatlar cemaatler eliyle ellerinden alınmak istenen kadın ve kız çocuklarının olduğunu biliyoruz. Bu dava o mahkum edilmek istendikleri hayata karşı kadın dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu gösteren bir davadır. Daha önce mücadele ile püskürttüğümüz ‘çocuk istismarını aklama’ yasalarıyla tekrar karşılamayacağımızın bir garantisi yok. Çünkü bu Meclis kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının aynı zamanda bir seçim propagandası olarak da ortaya konulduğu bir Meclis’tir. Ama kimse umutsuz olması; biz bu mücadeleyi büyüteceğiz."

UCİM: SONUNA KADAR DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Davanın ertelenmesinin ardından, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği üyeleri adliye önünde açıklama yaptı. Üyeler adına yapılan açıklamada davanın akıbetini takip etmeye devam edeceklerine vurgu yapılarak şu sözlere yer verildi;

“Karar davası olmasını bekliyorduk ancak dava 17 Temmuz’a ertelendi. Getirilen gizlilik kararlarına rağmen çocuklarımızı korumak için adliye önlerinde nöbet tutmaya devam edeceğimizi buradan söylemek istiyoruz. Evlilik çocuk kelimesi yan yana gelemez. Ülkemizde buna maruz kalan kişilere de buradan seslenmek istiyorum, ‘sesinizi gür çıkarın sizin arkanızda kız kardeşleriniz var.’ Her celse burada olacağız. Kaybetmekten korkanlar değil mücadele edenler kazanır’ biz de kanımızın son damlasına kadar mücadele bizler için mücadele edeceğiz. Bu kişinin arkasındaki kişilere de buradan sesleniyoruz, ‘bu suça ortak olmayın’. Davanın sonuna kadar takipçisi olacağız”

NE OLMUŞTU?

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G'nin, babasının kendisini altı yaşındayken, o dönem 29 yaşında olan Kadir İstekli ile imam nikahıyla ‘evlendirdiğini’ ve çocukluğu boyunca cinsel istismara uğradığını anlatarak şikâyetçi olması üzerine yaşananlar ortaya çıkmıştı.

İddianamede H.K.G.'nin ifadeleri de yer aldı. H.K.G. imam nikahı kıyıldıktan bir gün sonra, Kadir İstekli'nin cinsel istismarına maruz kaldığını anlatarak 13 yaşındayken nişan, 14 yaşına geldiğinde ise düğün yapıldığını ve düğünden sonra Kadir İstekli ile aynı evde yaşamak zorunda kaldığını belirtmişti.