ABD'nin 25 yıllık yayıncısı Pitchfork'un yıkımı: Müzik gazeteciliğinin sonu mu?
Artı Gerçek - Müzik eleştirileri ve yorumları yayınlayan dünyaca ünlü Chicago merkezli internet sitesi Pitchfork'un patronu Anna Wintour, çalışanlara, bazı personellerin işten çıkarılacağını ve GQ dergisi ile birleşeceklerini duyurdu. Dünya müzik medyasının önde gelen 25 yıllık yayın mecrasının yıkımını duyurması, sanat çevrelerinde müzik yayıncılığının sonunun geldiğine yönelik mevcut endişelerin daha sesli dillendirilmesini beraberinde getirdi.
UNIVERSAL, YOUTUBE VE SPOTİFY... İŞTEN ÇIKARMA ZİNCİRİ
ABD'de merkez medyadaki yayın mecralarının birçoğunu çatısı altında barındıran ana yayıncılık şirketi Condé Nast da, yakın zamanda Pitchfork'un GQ ile birleştirileceğini duyurmuştu ancak eleştirilerin kaynağı olan durum daha büyük bir soruna işaret ediyor. Çünkü sanat yayıncılığı alanındaki çöküş sadece Pitchwork ile sınırlı değil.
The Honest Broker adlı bloğunda konuya ilişkin bir analiz yazan Ted Gioia, "Sadece birkaç hafta önce Bandcamp, çekirdek editoryal kadrosunun yarısı da dahil olmak üzere 58 (120 çalışandan) çalışanını işten çıkardı" dedi.
Bandcamp'in çoğu medya kuruluşundan daha kârlı ve istikrarlı bir işveren olarak görüldüğünü, hatta Songtradr'a yaptığı son satışın ardından gelen işten çıkarmalardan önceki ana şirket Epic Games'in, bu yıl neredeyse bir milyar dolar gelir elde edeceğinin altını çizen Gioia, söz konusu şirketlerin bu parayı müzik gazeteciliğine harcamak istemediklerini ifade ediyor.
İşten çıkarmaların sadece düşük seviyedeki plak/albüm eleştirileri kaleme alan yazarlar arasında değil, müzik sektörünün her yerinde yaşandığını iddia eden müzik eleştirmeni, 2024'ün bu türden daha fazla patlamaya sahne olacağını düşünenlerden. Gioia, bu sorunun müzik ekonomisinde kimsenin konuşmak istemediği esas problem olduğunu söylüyor.
Tanınmış müzik tarihçisi ve caz eleştirmeni ayrıca, sektörde yakın zamandaki işten çıkarma haberlerini şöyle sıraladı:
Universal Music - 16 Ocak
YouTube - 17 Ocak
Soundcloud ( 10 Ocak haftasında) , son 18 ay içinde iki kez işten çıkarma yaptıktan sonra, şirketin satılık olduğunu duyurdu.
Spotify ve Tidal, aralık ayı başlarında işten çıkarmaları duyurdu.
Yine aralık ayında Amazon Music üç kıtadaki çalışanlarını işten çıkardı.
Gioia'nın yazısından önemli satır başları şöyle:
'DERİN BİR ÇÜRÜME'
İşten çıkarmalara devam ederken bir yandan da neredeyse her müzik yayın platformunun abonelik fiyatlarının artışlarını zorlamaya çalıştığı belirtiliyor. Bu, yeni kullanıcılar üzerinden fazla bir büyüme beklemediklerinin, dolayısıyla eski kullanıcıları mümkün olduğunca sıkıştırmaları gerektiğinin bir "itirafı" olarak görülüyor.
Kendi gözlemleri üzerinden krizin "gerçek nedenlerini" sıralayan Gioia şunları yazdı:
Hakim müzik şirketleri eski ve pasif dinleyicilerle rahatça devam edebileceklerine karar verdiler. Yeni sanatçılar çıkarmak çok zordu - eski şarkıları tekrar tekrar çalmaya devam etmek çok daha iyiydi.Böylece büyük plak şirketleri (ve yatırım grupları) eski şarkıların yayın kataloglarını satın almak için büyük miktarlarda yatırım yapmaya başladı.
- Bu arada yayın platformları pasif dinlemeyi teşvik etti - bu dinleme modelinde insanların, şarkıların veya sanatçıların isimlerini bilmeleri bile gerekmiyor- İdeal durum, dinleyicileri yapay zeka tarafından üretilen parçalara yönlendirmekti; bu parçalar yayın platformuna ait olabilirdi, dolayısıyla müzisyenlere hiçbir telif ücreti ödenmezdi.
'İNSANLAR YENİ MÜZİK DİNLEMİYORSA, ELEŞTİRMENLERE DE İHTİYAÇLARI YOK DEMEKTİR'
Bu stratejiler işe yaradı. Streaming (çevrim içi platform) hayranları artık yeni müziklere pek ilgi göstermiyor.
Bunların her biri hakkında uyarıda bulunmuştum ama şimdi uzun vadeli sonuçlarını görüyoruz.
İşte bu yüzden Pitchfork'un başı büyük dertte. İnsanlar yeni müzik dinlemiyorsa, müzik eleştirilerine de ihtiyaçları yok demektir. Yükselen yıldızlarla röportajlara da ihtiyaçları yok. Yılın en iyileri listelerine ya da müzik yazarlarının okuyucuları için yaptığı diğer şeylere...
Bu sorun çok ama çok daha kötüye gidecek. Bu kararları veren insanlar bile zarar görecek - çünkü geçmişte yaşamak asla akıllı bir iş stratejisi değildir - Eğer bu yöneticiler albüm olsalardı, Pitchfork skalasında sıfır puanı hak ederlerdi.
BİR NESİL ÖNCE MÜZİK SEKTÖRÜNDE BU TÜR BİR TEMBELLİK YOKTU
Streaming'den (çevrim içi yayın platformları) önce, değer zincirindeki herkesin yeni müziğe ihtiyacı vardı. İnsanlar eski şarkıları tekrar tekrar dinlese plak dükkanları iflas ederdi.
Aynı durum plak dağıtımcıları, plak şirketleri, radyo istasyonları, gece kulübü sahipleri ve müzik yazarları için de geçerliydi. Herkesin yeni şarkılara ve yükselen yeni müzisyenlere ihtiyacı vardı.
Elbette dinleyiciler de bundan faydalanıyordu. Yıldan yıla, on yıldan on yıla aynı şarkıları dinlerseniz hayat sıkıcı olur. Ama böyle bir risk yoktu. Müzik endüstrisi heyecan verici yeni müzikler bulmak ve bunları dünyayla paylaşmak için yorulmadan çalıştı.
'HEYECAN VERİCİ MÜZİKLER VAR AMA ARTIK KİMSE BUNLARI DUYMUYOR'
Bu iş modeli artık yok oluyor. Endüstriyi yöneten insanlar onu öldürdü ve şimdi sonuçlarıyla baş etmeye çalışıyoruz. İronik olan şu ki, heyecan verici yeni müzikler hâlâ yayınlanıyor ama neredeyse hiç kimse bunları duymuyor. Sistem bunu gizlemek için aktif olarak çalışıyor.
Bazen bir sanatçı sektörün ataletini kırıyor ve hayranların hala heyecan verici yeni müzik deneyimleri istediğini kanıtlıyor. Ancak burada da, yerleşik çıkarlar bunu desteklemek için neredeyse hiçbir şey yapmıyor ve engellemek için de elinden geleni ardına koymuyor.
Taylor Swift'in başarısı bunu açıkça ortaya koyuyor - eski şarkılarına olan takıntıları nedeniyle plak şirketleriyle mücadele ettiğini (hatta onları yeniden kaydettiğini) not edelim - Çünkü Swift, akıllara durgunluk veren yayın modeline değil, büyük ölçüde canlı performanslara odaklanarak başarılı oldu. (Kaynak)