Apartman sergisi: İnsan ne zaman evindedir?
Günümüzden yaklaşık bir asır evvel inşa edilen bir Kadıköy apartmanı, çağdaş sanatçıların sergisine evsahipliği yapıyor. Haydarpaşa Garı’nı inşa eden Alman mühendislere lojman olarak yapıldığı tahmin edilen Yeldeğirmeni Nemlizade Sokak numara 52’de açılan ‘Apartman’ sergisi 28 Mayıs’a dek sanatseverleri bekliyor.
Serginin küratörleri (Bir müze, galeri, arşiv veya kütüphane koleksiyonunun yöneticisidir) Lara Lakay ve Tuba Kocakaya Gazete Kadıköy'den Gökçe Uygun'un sorularını yanıtladı.
Öncelikle bu mekanı ve projeye sormak istiyorum. ‘Apartman’, hem bir fiziksel mekan hem de bir kamusal sanat projesinin ismi, değil mi?
"Apartman", fikir olarak bu sergi özelinde ortaya çıktı. Senelerdir süregelen sistemler içerisinde, bağımsız kültür ve sanat organizasyonları da yaygınlığını yitirmeye, sadece kurumsal ve özel yapılaşmalar popüler olmaya başladı. Bunun neticesinde belli gruplaşmalar dışında kalan sanatçılar ve sanatseverler için, hem ekonomik hem sosyal bağlamda demokratik olmayan bir ayrışma oldu. "Apartman", bu anlamda, hem alternatif bir sistem yaratarak, tarihi dokusu ve hikayesiyle sergi kurgusu ile bağlantılı olan bir bina üzerinden, çağdaş ve ayrıştırılmış sanat ortamını birleştirmeyi hem de sanatçı, sanatsever, kent meraklısı gibi şehir kahramanlarının uzun sürmüş ayrılıklarını bitirip, tekrar bir araya getirmeyi amaçlıyor.
'SANATÇI/SANATSEVER İÇİN ÖZGÜR ALAN'
"Sanatın özgürlüğüne inanan ve İstanbul’un sanatçıya her zaman bir sergileme alanı sunduğu fikrine dayanan kamusal sanat projesi…" deniliyor bültende. Bu cümle, yapının, mekanın tüm sanatçılara açık olduğu anlamına mı geliyor?
Mekan kıstaslı bir açıklıktan ziyade, geleneksel sergileme modellerinin, galeriler ve belli isimler üzerinden dönen totaliter endüstrinin artık miadını doldurmasına göz kırpıyor bu cümle. Biz de nihayetinde bir apartmanda, sergileme eylemi yapıyoruz; fakat burada üstüne titrediğimiz ‘açıklık’; merkezden uzaklık, sanatçı ve sanatsever için özgür alan anlamlarına geliyor.
Sergi, adını Türkçe’de ayırmak, parçalara, hisselere bölmek anlamına gelen ‘appartire’ kelimesinden alıyor. Bu ismi seçmekteki gayeniz nedir?
Diyalektik senaryolar bu ülkede iyi işliyor. Bir apartmanda sergi yapmak söz konusu olunca, aklımıza ilk gelen şey apartman kelimesini araştırmak oldu. Kelimeyi deştikçe son 20 yılın memleket hikayesini bulduk. Bir arada olması gerekirken, sürekli parçalara bölünen beraberlikler diyarı; bunu istediğin yerden okuyabilirsin, kentsel dönüşümünden de politikasından da...
Serginin içeriği hakkında bilgi verir misiniz?
Barbara Cassin’in ‘Nostalji’ kitabından yola çıkarak "İnsan ne zaman evindedir?" sorusu üzerinde çalıştık. Bu soruyu evirdik, çevirdik, üzerinden yeni sorular çıkardık ve o soruların cevapları kimlerdedir diye sorguladık, yoldaşları topladık. Hikaye büyüdükçe, sergi büyüdü. İçerik hakkında en detaylı bilgiyi bizden çok ‘apartman’ veriyor.
'İstanbul’un kültür ve sanat hayatına alternatif bir sistem önerisinde bulunan, ayrıştırılmış çağdaş sanat ortamını birleştirmeyi amaçlayan sergi…' cümlesini açar mısınız?
Geçen gün biri sosyal medyada "keyifle gezip, kapısında bira içip sohbet edilecek sergi" yazmış, çok hoşumuza gitti. 2013’ kadar, Beyoğlu misal, buydu bizim için. Hakikaten sanat ayrı bir eylem değil, gündelik hayatımızdı. Bir endüstri olarak son yıllarda İstanbul’un kültür/sanat kahramanlarının samimiyeti sallantıda. Aynı isimler, aynı sohbetler, jet-set salon sergileri, sosyoekonomik ayrıksılaşmalar gibi. Biz dışarıdan baktığımızda bunları gözlemliyoruz senelerdir. Çemberdışılar da kendi dünyalarında... O arada ortak bir yer var, dümdüz kapı önü samimiyetinden geçiyor. Sanat da orada zaten. Bunu tekrar ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.
Sergiden sonra burası restore edilecek. Yani halihazırda bir sanat alanı değil burası.
Bina renöve edileceğinden boşaltıldı. Biz de bu boş haliyle katları bir sergileme mekanına dönüştürüyoruz.
Peki neden sergiyi, restorasyondan sonra değil de şimdi açmayı tercih ediyorsunuz?
Binayı şu anki haliyle, yenilenmeden, bütün yaşanmışlık izleriyle kullanmak istedik. Bir şeye dönüşmeden önce boş haliyle o yaşanmışlığa dolanık olan bir akış kurguladık.
Restorasyon sonrası apartman tamamen bir sergi alanı mı olacak? Yani burada bir ‘sanatsal-kentsel dönüşüm’ mü yaşanacak?
Apartmanı sonrasında sanattan koparmak istemiyoruz. Hayri Ödensoy’la planlamalar sürüyor. Sergiyi bu şekilde sınırlamaktan yana değiliz, sergiyi deneyimledikçe beraber göreceğiz neler olduğunu, hangi anlamlara geldiğini.
APARTMAN’DAKİ 23 SANATÇI
20.yüzyılın başlarında, Haydarpaşa Garı’nın inşaasını üstlenen Alman mühendislerin, kendilerine konaklamak için lojman olarak yaptıkları düşünülen, giriş ve kullanılan bodrum katı ile beraber 5 katlı, aydınlık, yüksek tavanlı dairelerin bulunduğu geniş bir apartman. Sanatın özgürlüğüne inanan ve İstanbul’un sanatçıya her zaman bir sergileme alanı sunduğu fikrine dayanan kamusal sanat projesi "Apartman" da, bu apartmanda hayat buluyor.
Sergide, farklı teknik ve materyellerle üretim yapan Ali Kanal, Z.Ayşe Hatipoğlu, Bedia Ekiz, Cansu Yıldıran, Cins, Dila Yumurtacı, Dinçer İşgel, Eşref Yıldırım, Gaye Su Akyol, Gökhan Deniz, Gökhan Deneç, Gökhun Baltacı, Güler Güçlü, Hakan Gürsoytrak, İris Ergül, Kıvılcım Güngörün, Leman Sevda Darıcıoğlu, Meltem Sarıkaya, Mustafa Horasan, Özgür Can Taşcı, Sevim Kaya, Tayfun Gülnar ve Zeynep Özkanca dahil olmak üzere 23 sanatçının yakın dönem eserleri ve sergiye özel ürettikleri yeni eserleri (resim, heykel, video, yerleştirme sanatı, performans sanatı, grafiti ve ses olmak üzere farklı tekniklerle üretilmiş) yer alıyor. Sergi, haftaiçi hergün 11.00-19.00 saatleri arası ziyarete açık.