70 bin yıllık kömürleşmiş yemek kalıntıları incelendi
Mehmet ALTUN
Artı Gerçek - Cambridge Üniversitesi tarafından 23 Kasım Çarşamba günü arkeobotani açısından sıradışı sonuçlar içeren çevrimiçi bir makale yayınlandı.70 bin yıl öncenin besin kalıntılarını inceleyen Arkeolog Dr. Ceren Kabukçu, söz konusu makalede, çok dönemli Franchthi Mağarası (Yunanistan) ve Shanidar Mağarası (Irak Kürdistanı) gibi iki bölgeden Paleolitik bitki besin kullanımının uzun vadeli geçmişleri ve ilgili yiyecek hazırlama uygulamalarına ilişkin yeni kanıtlar sunduklarını açıkladı.
Kabukçu, üzerinde çalışılan materyallerden bazılarının, Güneybatı Asya ve Avrupa'da bugüne kadar keşfedilen türünün en eski kalıntılarını temsil ettiğini söylüyor. Dolayısıyla elde edilen sonuçların Paleolitik dönem insanının beslenme uygulamaları sırasında yiyecek hazırlama ve pişirme yöntemlerinin önemini ön plana çıkardığını söylüyor.
Makalenin başyazarı olan Liverpool Üniversitesi’nden Arkeolog ve Arkeobotanikçi Dr. Ceren Kabukçu, yürütülen çalışmayla ilgili detayları sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Kabukçu, “Mağaralarda yemek pişirmek: Franchthi ve Shanidar’dan Paleolitik kömürleşmiş bitki besin kalıntıları” başlıklı makaleye ilişkin şu bilgilere yer veriyor:
"Her iki bölgeden yüzdürme örneklerinden alınan şekilsiz, yanmış bitki kümelerinin analizine odaklanıyoruz; bu materyallerden bazıları, Güneybatı Asya ve Avrupa'da bugüne kadar keşfedilen türünün en eski kalıntılarını temsil ediyor. Genellikle gıda hazırlamanın yanmış kalıntılarını temsil eden bu tür kalıntılar, genellikle çok bileşenli gıdalarda tüketilen bitki türlerinin yanı sıra hazırlama yöntemleri için doğrudan kanıt sağlayabiliyor. Sonuç olarak çalışma, özel işleme teknikleri gerektiren çok çeşitli bitkisel gıdaların erken dönemde kullanıldığını vurgulayarak, eski insan beslenme uygulamalarında yiyecek hazırlama ve pişirme yöntemlerinin önemini ön plana çıkarıyor" diyor.
Bu bağlamda çalışmanın sonuçlarını etkileyen materyallere de geniş yer veriliyor.
ÇALIŞMADA FRANCHTHİ VE SHANİDAR MAĞARALARINDA YEMEK KALINTILARI İNCELENDİ
Habere konu makalede Paleolitik dönemin avcı-toplayıcı beslenme alışkanlıkları üzerine yapılan araştırmaların, hayvanların tüketimine odaklandığı belirtilerek, “Bitkisel gıdaların kullanımına ilişkin kanıtlar nispeten sınırlıdır. Ancak bu tarz çalışmalar hızla genişlemektedir” deniliyor. Ortaya konan çalışmada, Kabukçu ve ekibi tarafından, Ege Havzası’ndaki (Yunanistan) Franchthi Mağarası ve Zagros Dağları’ndaki (Irak Kürdistanı) Shanidar Mağarası’ndaki işlenmiş bitkilerin karbonize olmuş makro kalıntıları incelendikten sonra analizleri de gerçekleştirildi.
Şekil 2. Franchthi Mağarası'ndan bakliyat açısından zengin kömürleşmiş bitki besin parçası (Kontekst no. H1A 168, Son Paleolitik, Epigravettian): A) genel bakış; B – D) bakliyat tohumu parçalarının ve tohum kabuğu kalıntılarının yakın çekimleri (C. Kabukcu tarafından çekilen SEM mikrografları).
Makalede "kömürleşmiş gıda kalıntıları mikroskobik incelemeye tabi tutuldu, pişmiş bitki gıdalarında ortak bir bileşen olarak dövülmüş baklagillerin kullanıldığı saptandı. Araştırma sonuçları, acı ve buruk tatlara sahip bitkilerin Güneybatı Asya ve Doğu Akdeniz’deki Paleolitik mutfakların temel bileşenleri olduğunu iddia etmeye yönlendiren bölgesel arkeobotanik literatür bağlamında tartışıldı" deniliyor. Bununla birlikte bahsi geçen tatların şimdilik besin listesine dahil edilmediğini, ancak belki de bu tatların çok tercih edilmiş tatlar bile olduğu bilgisine yer veriliyor.
AVCI-TOPLAYICI TOPLUMLARIN BESLENMEDE BİTKİ TÜKETİMİ İNCELENDİ
Sosyal medya hesabı hesabı üzerinden makaleyi duyuran Dr. Kabukçu, çalışmaya ve makaleye gösterilen ilgi için herkese teşekkür ediyor. Elde edilen yeni kanıtların, eski insanların yiyecekleri nasıl hazırladığına dair düşünceleri değiştirdiğini dile getiren Dr. Kabukçu, “Arkeobotanik kanıtlara dayanarak avcı-toplayıcıların bitki tüketimi hakkında ne biliyoruz? Beslenmelerindeki bitkilere ne kadar önem vermeliyiz?” sorularına özel olarak dikkat çekiyor.
Şekil 4. Homojenize bir matris ile Franchthi Mağarası'ndan kömürleşmiş bitki besin kalıntıları (Kontekst No. H1A 172, Üst Paleolitik, Akdeniz Gravettian): A) genel bakış; B) değişken büyüklükteki boşlukları gösteren yakın plan (C. Kabukcu tarafından çekilmiş SEM mikrografları).
Bu çalışma kapsamında yeni soruları öne çıkarmak gerektiğini söyleyen Kabukçu, bitkilerin kalori veya protein alımlarının büyük kısmını oluşturup oluşturmadığı sorusunun ötesine geçmek gerektiğini; esas hedeflerinin tüketilen bitkilerin önemli bir kültürel, mutfak ve hatta beslenme rolüne sahip olduğunu göstermek olduğunu ifade ediyor. Kabukçu, “ne de olsa, bitki mikro fosilleri ve diş taşı kalıntıları, taş aletler ve arkeolojik kalıntılar; yumrular, tohumlar, yemiş kabukları, yemek artıkları dâhil olmak üzere her türlü kömürleşmiş bitkiler vs. gibi, Paleolitik avcı-toplayıcı bitki kullanımı ve tüketimi hakkında pek çok kanıta sahibiz” diyor.
"TARTIŞMAMIZI BİR BOTANİK TANIMLAMALAR LİSTESİNİN ÖTESİNE TAŞIDIK"
Dr. Kabukçu, arkeobotani dünyasından kimse bahse konu bitkilerin tüketilmesine çok şaşırmasa da "kanıtlarımız şu anda benzersiz (tabii ki sadece şimdilik), çünkü karışımların varlığına bakabiliyoruz ve diğer ekipler tarafından yapılan deneysel çalışmalara dayanarak çok sayıda hazırlık aşaması oluşturma olasılığını destekleyebiliyoruz” diyor.
Hello everyone! I have some things to share, and some news. So, here is my first ever twitter-thread… 1/12
— Ceren Kabukcu (@CerenArkbotani) November 24, 2022
It might be a bit long, bear with me. First: thank you everyone your interest in our work and the article, we are truly humbled… https://t.co/euGRgb4XEe
Dr. Kabukçu, araştırma ekibi için çok önemli olan diğer bir konunun da tüm bunların özellikle mutfak açısından ne anlama geldiğini değerlendirmek olduğunu belirtiyor. “Bunun için tartışmamızı bir botanik tanımlamalar listesinin ötesine taşıdık. Acı, keskin, kekremsi vb. gibi bazı tatların, bu yiyeceklere dâhil edilmediğini, belki de tercih edilen tatlar olduğunu düşünüyoruz. Ve zaman derinliğine (60-70.000 yıl) bakıldığında, belki de bu tatlar kültürel bir cephaneliğin, yemek pişirme geleneklerinin bir parçasıdır” ifadelerini kullanıyor. (KÜLTÜR SANAT)