'Gecede iki defa sansürlenen şarkıyı söylüyoruz'
Ayşegül KARAKÜLHANCI DUMAN
ARTI GERÇEK- TRT geçtiğimiz günlerde yine ilginç bir yasakla gündeme geldi. İçinde çok sayıda pop şarkının da olduğu 208 şarkıyı yasakladı. Yasağa tepkiler sürerken TRT'den 'Yasal zorunluluk' açıklaması yapıldı. TRT'nin yeterince anlaşılmayan bu açıklamasını destekler bir açıklama da Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'dan geldi. Bozdağ yasağı "TRT görevini yapıyor, bunu diğer kanallar da yapmalı" diye savundu. Bozdağ, yasağa gelen eleştiriler için de "Kanunun verdiği bir görevi sansürmüş gibi takdim etmek ahlaksızlıktır" değerlendirmesini yaptı.
Yasaklanan isimler arasında Hüsnü Arkan da vardı. Arkan'ın "Kırık Hava" albümünde yer alan ve çok sevilen "Gönül Yarası" şarkısı yasaklılar arasındaydı. Yasağın gerekçesini henüz bilmediğini söyleyen sanatçı, "Tahminim şarkıda geçen 'Ben Allah bilmezdim, dergahım oldun' dizesi" diyor. Sansürü Artı Gerçek için Hüsnü Arkan’la konuştuk:
- TRT’nin yasakladığı şarkılar listesinde Cem Adrian’la düet yaptığınız ‘Gönül Yarası’ da var. İlk defa mı TRT tarafından sansürleniyorsunuz?
Daha önce Ezginin Günlüğü’nde de oldu. O zamanlar basına bu kadar yansımıyordu. TRT’ye gittiğimizde öğreniyorduk. "Şunu çalmayın, bunu çalmayın" diyorlardı programı yapanlar. Sansür bu şekilde uygulanıyordu. Bir takım isimler her zaman yasaklı olmuştur Türkiye’de, televizyonlarda. Ama bu şekilde, "Bunlar, şunlar yasak, diğer kanalların da bunu uygulamasını istiyoruz" diye deklare edilmesi bizim de ilk defa başımıza geliyor. Açıkcası tuhaf geldi bana.
- Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın "Bu normal bir uygulama, buna diğer kanallar da uymalı" açıklaması sansürü daha da tuhaf hale getirdi. Bahsettiğiniz gibi gizli ya da açık sansür hep vardı, ama böylesi Türkiye’de ilk defa oluyor sanırım. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çağda hala böyle şeylerin olması bana gülünç geliyor. Çünkü insan ister istemez soruyor, "Neyi engelleyeceksin?" Tamam, TRT’nin çok fazla vericisi olduğu için, Türkiye’nin dört bir yanından seyredilebiliyor, dinlenebiliyor. Ancak erişim imkanları sadece TRT’yle sınırlı kalmıyor. İnternet denen bir şey var. İnsanlar giriyorlar, istediklerini izliyorlar, dinliyorlar. Yasak ve sansürlerin daha da artacağını düşünüyorum. İnternet iletişimini de RTÜK’e bağlamaya çalışıyorlar. Bakalım ne olacak, biz de merak içinde izliyoruz nereye gideceğini.
- Pop şarkıcıları da var listede. Bunların arasında Saray’dan çıkmayan isimler de var. Seçimi neye göre yaptıklarına dair bir yorumunuz var mı?
Gerekçeleri nedir bilmiyorum. Halkın duyguları mı rencide olmuş, buna benzer bir şey mi olmuş, onu da bilmiyoruz. Bizim şarkımız Gönül Yarası’yla ilgili tahminim, şarkıda "Ben Allah bilmezdim, dergahım oldun" dizesi geçtiği için yasaklandığı yönünde.
- Siz de "TRT İbn-i Arabi'nin, Hallac-ı Mansur'un, Yunus Emre'nin, Pir Sultan'ın, Ömer Hayyam'ın dediklerini yasaklamıştır. Yuh olsun" diye bir Tweet atmıştınız. Bir taraftan da tasavvufa uygulanan bir sansür olmuş oldu galiba.
Tabi sansür olumlu birşey değil, karşı çıkmak gerekiyor, ancak unutmamamız gereken, Türkiye’de ve dünyada çok daha kötü şeylerin olduğudur: Örneğin Suriye’deki savaş sürüyor. Bu ve bunun gibi bir çok olumsuzluğun üstünü bu sansür girişiminin kapatmaması lazım bence.
- Kendinize otosansür uyguluyor musunuz?
Yollardayız, ordan oraya dolaşıyoruz ve gecede iki defa sansürlenen şarkıyı okuyoruz. Herkesin bildiği, sevdiği bir şarkı. Bu yüzden hep birlikte söylüyoruz dinleyenlerle. Sansür uygulamasını biz de konsere gelenler de pek takmıyorlar. İnsanların yasak filan dinlediği yok. Çünkü bu bir şarkı sonuçta... Dinleyen, hoşuna gittikçe söyler, eşlik eder... Ne bileyim, bu sansürlenecek bir şey değil. Ama baskı yönetenlerin hoşuna giden bir araç. Çünkü o şekilde yönetmek kolaylarına geliyor. Bu nedenle de ısrarcılar.
- Bu negatif gelişmelerin sizin gibi işi üretmek olan insanlara yansıyacağını düşünüyor musunuz?
Benim işim bu: Şarkı yazmak, söylemek-söyletmek. İşimizi yapmaya devam edeceğiz. Buna karşı bir baskı, bir engel koyabilirler ama bu nereye gider bilmiyorum, anlayamıyorum.
- Şarkılarınız en umutsuz zamanlarda bile dinleyenlere umut vermiştir. Peki siz umudunuzu nasıl koruyorsunuz?
Şarkı yazarak ya da şarkı söyleyerek umutlu olunmaz. Ancak yan gelip yatarak da umutlu olunmaz. Çabalamanız lazım umudu hakketmek için. Aynı şekilde özgürlük için bir şey yapılmazsa da özgürlük verilmiyor. Hatta tam tersi; daha da fazla insanın üstüne gelmeye çalışıyorlar. Çalışıp çabalamak, dayanışma içinde olmak lazım.
- Peki konserlerinize gelen insanlar nasıl bir ruh hali içerisindeler?
Ben siyasetçi ya da gazeteci değilim; sanatçı kimliğimle yaptığım gözlemleri paylaşabilirim. Sonbaharda bir aylık bir turneye çıkmıştık. Şimdi daha geniş, Karadeniz’i, Doğu Anadolu’yu da kapsayan bir turnedeyiz. Dinleyicimizle iletişimimizde hiçbir sıkıntı yok. Katılımdan da memnunuz. Böyle sonlandıracağız da. Yaptığımız, dinleyenlerle şarkı paylaşmak, hepsi bu. Ayrıca bu bölgelere daha sık gelinmesi gerektiğini düşünüyoruz.
- Türkiye kötülüğün içinde kaybolmuş bir ülke gibi görünüyor. Sizce de öyle mi?
Ben çok karanlık görmüyorum geleceği de dolaştığımız yerleri de. Karamsarlığa kapılacak bir şey yok, umutlu olmak için çabalamamız lazım.
- Son zamanlarda düet çalışmalarınız da var. Biraz önce bahsettiğiniz dayanışmadan kasıt, sanatçıların birlikte hareket etmesi, birlikte üretmesine örnek olabilir mi?
Bu iş bir rüzgardır: Sanatçıların tek başlarına yapabilecekleri bir şey yok. Amaç her türlü bir rüzgar oluşturmak. Halkın bir davranış modeli üretmesi lazım ki sanatçılar ona uysunlar. Sanatçılar toplumun önünde gitmezler, yani öyle bir ayrıcalıkları, önderlik pozisyonları da yoktur. Toplumsal hareketin ivmesine uyarlar. "Şu anda neden birlikte davranmıyorlar" diye soracak durumda da değiller. Yine de Hülya Koçyiğit’ten bir açıklama bekliyorum. "Tekrar Türkiye özgür bir ülkedir" demesi için. Çünkü yasaklanmaması gereken bir şey yasaklanıyor, bu işler komik.
- Yakında turnenize Avrupa’da devam edeceksiniz. Avrupa ayağı hangi şehirleri kapsıyor?
Sadece dört şehre gideceğiz: Köln, Brüksel, Amsterdam ve Londra. Dört şehre dört gün ayırdığımız için sıkı bir program olacak bizim için.
HÜSNÜ ARKAN KİMDİR?
Hüsnü Arkan uzun yıllar Ezginin Günlüğü’nün solistliğini yaptı. 2010 yılında Ezginin Günlüğü’nden ayrıldı. 2011 yılında ‘Solo’ albümünü yaptı. Müziğin yanı sıra "Ölü Kelebeklerin Dansı", "Menekşeler Atlar ve Oburlar" , "Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yer", "Uyku", "Mino 'nun Siyah Gülü", "Hırsız ve Burjuva" adlı altı romanı, "Hiçe Doğru" adlı bir şiir kitabı yayımlandı. 2015 yılında "Kırık hava" albümünü çıkardı. Son olarak Tahir Elçi anısına Erkan Oğur’la ‘Tutuşsun’ şarkısını seslendirdi.