Habbe Kısa Film Günleri | Yönetmen Nagehan Uskan: Bu milyonlarca insanın hikayesi
Sinan ŞAHİN
ANTEP - Nar Sanat Derneği ve Dersim Yeni Gün ortaklığıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen Habbe Kısa Film Günleri, 'Kadın Yönetmenlerle Kadın Temalı Filmler’ başlığıyla düzenlendi.
Antep'teki etkinlikte Nagehan Uskan'ın 'Sweet Home Adana', Serra Akcan'ın 'Sevgili F' ve Zin Kolektif'in 'Seslerin İzinden' yapımları gösterildi. Gösterimin ardından Uskan ve Akcan izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Nar Bilim Kültür ve Sanat Derneği’nde (Nar Sanat) düzenlenen etkinlikle ilk olarak zorla Müslümanlaştırılmış Ermeni bir kadının hikayesini konu alan ve Documentarist 17. İstanbul Belgesel Günleri Festivali'nden 'Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü' ile dönen Nagehan Uskan imzalı 'Sweet Home Adana' belgeseli gösterildi.
Ardından Fotoğrafçı Serra Akcan'ın, Altyazı Fasikül’ün yeni serisinin videolarından oluşan 'Görünür Görünmez: Bir (Oto)Sansür Antolojisi'nde yer alan 'Sevgili F' adlı belgeselinin gösterimi yapıldı.
Gösterimin kapanışı ise Zin Kolektif’in yapımını ve yönetmenliğini üstlendiği Ermeni ve Kürt iki kadın Dengbêj'in hikayelerinin anlatıldığı 'Seslerin İzinden' belgeseliyle yapıldı.
'ANNEANNEMİN ERMENİ OLDUĞUNU 27 YAŞINDA ÖĞRENDİM'
Gösterimin ardından yönetmen Nagehan Uskan, izleyicilerin sorunlarını yanıtladı. Uskan, Ermeni olan anneannesinin hikayesini konu alan 'Sweet Home Adana' belgeselinin yapım süreci hakkında bilgi verdi. Köklerine dair bir arayış içine girdiğini söyleyen Uskan, şöyle devam etti:
"Anneannemin Ermeni olduğunu 27 yaşındayken öğrenmiştim. Aslında Adana’ya ilk gittiğimde böyle bir belgesel yapma fikrim yoktu. Kişisel hikayemi ortaya koymak beni çok ilgilendirmiyordu. Bu gerçekten de çok zor bir şeydi. Ermeni meselesi benim için her zaman politik bir tarafıyla var oldu. Belgeselde de benim kan bağım ön planda değildi. Aslında bu çok özel bir hikaye değil. Bunun gibi çok hikaye var. Bu şekilde Müslümanlaştırılmış 4 milyon Ermeni'nin Türkiye’de yaşadığı söyleniyor. Bu sadece benim değil, milyonlarca insanın hikayesi."
SERRA AKCAN: KİŞİSEL HİKAYELERİNİZİ ANLATMAKTA ZORLANIYORSUNUZ
Söyleşiye görüntülü katılan Serra Akcan da kendi imzasını taşıyan 'Sevgili F' belgeselini anlattı.
Akcan, "Oradaki F babamın büyükannesi. Babamın büyükannesinin Ermeni olduğunu 2000 senesinde öğrendim. Babam vefat ettikten sonra buna dair neler bulabilirim diye köye (Van'ın bir köyü) gittim. 10-15 yıl boyunca köye gidip geldim. Oradaki yakınlarımdan o döneme dair bir sürü hikaye dinledim. Daha sonra kendi hikayeme odaklanmaya, açığa çıkarmaya giriştim ama olmadı. Çünkü kişisel hikayelerinizi anlatmakta zorlanıyorsunuz. Ben de orada defteri kapattım" dedi.
'EN BÜYÜK SANSÜRÜ SEN KENDİNE UYGULUYORSUN'
Sevgili F'nin ortaya çıkışı ile ilgili gelen bir soruyu yanıtlayan Akcan, "Geçen sene Altyazı Fasikül otosansür üzerine video serileri yapıyordu. 'Bir çalışma yapmak ister misin' diye geldiklerinde bunu düşündüm. Bir arkadaşım, 'En büyük sansürü sen kendi hikayene uyguluyorsun. Senelerdir anlatamamanın nedeni sadece bir yol bulmak bir yol bulmak değil; sakladıklarındır. Bunu biraz düşün' dedi bana ve 'Sevgili F' öyle ortaya çıktı" diye konuştu.
'BU HİKAYELERİ ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Kapanış konuşmasını yapan Nar Sanat Derneği Başkanı Merve Karataş da "Habbe Kısa Film Günleri'nin Antep ayağının son gösterimini yaptık. Ancak ne anlattığımız hikayelerimiz son bulacak ne de kısa film gösterimlerimiz. Bu hikayeleri bazen sinema üzerinden kısa ve uzun metrajlarla bazen de sanatın diğer disiplinleriyle anlatmaya devam edeceğiz' dedi.
VAHA II: HABBE KISA FİLM GÜNLERİ
Habbe Kısa Film Günleri, Kriz Zamanlarında Kültür Yoluyla Ortak Zemin Oluşturma Programı kapsamında Antep Nar Bilim, Kültür ve Sanat Derneği ile Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği ortaklığının bir ürünü.
Sene boyunca sürecek olan bu proje, kadın yönetmenleri, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği temalı kısa filmleri başta kadınlar olmak üzere izleyicilerle buluşturacak.
Kadınların sosyal ve kültürel alanlara katılımını da arttırmayı hedefleyen bu projenin temel amacı, cinsiyet eşitsizliği ve kadınların günlük yaşamında karşılaştığı zorlukları görünür kılmak; bu sorunları ve çözümleri tartıştırmak, farkındalık yaratmak, sinema alanında üretim yapan kadın yönetmen ve set emekçilerinin üretim esnasında yaşadıkları sürece dikkat çekmek.