Haftanın kitapları
RİGEL’İN GÖZLERİ
“Barrøy’de yaz, yıl 1946, kuş tüyleri içeri alınmış, yumurtalar fıçılara koyulmuş, askılardaki balıklar indirilmiş, tartılmış, bağlanmış, patates kilerde, bahçelerde kuzular hoplayıp zıplıyor, buzağılar annelerinden ayrılmış. Tezek kesilecek, eski ev boyanacak ki yenisinin yanında utanmasına gerek kalmasın. Ağılın arkasındaki tepede duran Ingrid Barrøy koyda bir kırlangıç bulutunun altında yaklaşan tekneye, önceki sahibi iflas ettiğinde devraldıkları balina gemisi Salthammer’e bakıyor. Barrøy’lüler balina avcısı olmuşlar.”
Norveç’in yaşayan en önemli yazarlarından Roy Jacobsen 2. Dünya Savaşı’nın Norveç toplumu üstüne etkilerini edebiyata aktaran ender yazarlardan. “Rigel’in Gözleri” Jacobsen’in “Görünmeyenler”le (YKY, 2016) başlayıp “Beyaz Deniz” (YKY, 2019) ile devam eden üçlemesinin son kitabı. Rigel’in Gözleri, Ingrid’in, ailesinin adını aldığı Barrøy Adası’ndan ayrılarak kızının babasını –İngiltere’nin bombaladığı Alman savaş esiri gemisi Rigel’den kurtulan Rus tutsak Alexander’ı– bulmak için çıktığı yolculuğun epik anlatısı. Norveç’e özgü doğanın adeta bir kamera titizliğiyle kaydedildiği sinematografik bir roman olan “Rigel’in Gözleri”, masumiyet ve umuda dair etkileyici bir kitap.
Rigel’in Gözleri – Roy Jacobsen, Çev. Deniz Canefe, YKY Yayınları, 2022
RONİ - BAŞKA BİR HAYATTA
“Göçecek o günlerde neredeyse bütün komşular. Evlerini bırakıp gidecek, bir çift ayakkabıyı bırakıp gidermiş gibi hepsi. Sırtlarında bağıran boy boy valizlerle ve belki ellerinde hatıralar taşıyan eski bir tepsi. Çörek kokuları gelmeyecek artık Sabro Teyze’nin penceresinden. Oyuncakların kalbi kırılacak, ses vermeyen kapılar yerinden çalınacak, taşlar taşınacak başka duvar eşiklerine. İçi kurumuş meyveler, damlarda serili bekleyecek sahiplerini. Tencereler kokusuz, kapılar kilitli, Hezekiel ve Ayno evlenecekler. David’in dükkânında bilezikler bağıracacak, Gabriel’in üzgün dudaklarında ilahiler titreyip ağlayacak, Mardin, çekecek uzaktan bütün fotoğrafını bu hayatın. Mardin’in kemikleri kalenin dibinde belki, kalenin dibinde bir fidan gibi, hiç büyümeden kuruyup kuruyup kırılacak.”
Şair, yazar ve senarist Şilan Avcı’nın, okurlardan büyük ilgi gören ilk romanından sonra kaleme aldığı Roni Başka Bir Hayatta, hem ilk kitabın devamı niteliğinde, hem de bağımsız bir eser. Mardin sokaklarında uğuldayan bu hikâye, aynı zamanda imkânsız bir aşkın romanı. Kimsenin duymadığı, bilmediği, şehrin yaşlı taşlarının arasına sıkışmış, herkese dair, oysa hiç kimsesiz bu aşk; iki eski avlu, iki din, iki ibadethane, iki çocuk, iki zaman, iki dil, iki kırık bilye belki de. Süryani kızı Ayno ile adının anlamı ışığı çağrıştıran Roni’nin büyük aşkı, kilise duvarlarından cami avlularına, geveze çocukluk hislerinden susmuş erkeklik duygularına dek, bu kez Roni’nin gözünden anlatılıyor.
Roni / Başka Bir Hayatta – Şilan Avcı, Notabene Yayınevi, 2022
ANNEM, KOVBOYLAR VE SARHOŞ ATLAR
“Mesafeler mi daha çabuk unutturur, yoksa saatler mi? Kaç şehir eskitmek lazım unutmak için birini ya da kaç saati tüketirsek unutmuş oluruz aklımızda yerli yersiz patlayan anılardan bir çuval mermiyi? Kaç adım atmak lazım bir kâbustan uyanmaya? Kaç uykuyu katletmek gerek unutmak için gözümüze batan dikensi bakışları? Kaç kişiyi teşhis edince gider insan kendinden ya da kaç kişiyi gömmek gerek bulmak için aradığını?”
Baba, hem uzak hem yakın, hem güçlü hem de zayıf. Sızmış, bulaşmış gibi o. Çıkmayan leke, dolmayan bardak, kıpırdamayan dağ. Ondan olmanın ağırlığıyla ezilen çocuk var bir de. Kimi zaman ona rağmen, kimi zaman ondan yana, kimi zaman ondan beter. İkisi arasında bir dağılma. İçi boş çekirdek kabuklarına benziyor üstelik bu. Baba, her şeyin kanatabildiği ama hiçbir şeyin sağaltamadığı bir yara.
Polat Özlüoğlu, Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar kitabıyla sesini ailenin tam ortasından yükseltiyor. Kendine has üslubu ve sarsıcı öyküleriyle içine düştüğümüz cendereyi yaşanır kılıyor.
Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar – Polat Özlüoğlu, İthaki Yayınları, 2022