'Hepimiz aynı gemideyiz, gemiciklerle ilgim yok'
Kamuoyunda 'Behzat Ç' olarak bilinen oyuncu Erdal Beşikçioğlu, "Hepimiz aynı gemideyiz! Kaptana da biz karar vereceğiz. Filika ile, milika ile ayrılmayı hiç istemedim. Gemiciklerle de benim hiç bir ilgim yok. Mîsâk-ı Millî sınırları içerisinde, ne kadar yüzölçümüne sahipsek, geminin büyüklüğü o kadar" dedi.
Türk Lirası'nın döviz karşısında değer kaybettiği geçen aylarda iktidara yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi'ne konuşan Erdal Beşikçioğlu, bankadaki parasını Türk Lirası olarak tutmaya devam ettiğini belirterek kamuoyunun tepkisini çeken "Ülkemizin daha iyi olmasını isterim her zaman. Hepimiz aynı gemideyiz, önce bunu fark edelim" sözlerini sarf etmişti.
Kurduğu 'Tatbikat Sahnesi'yle yaşamını sürdüren ve en son 'Çiçero' filmiyle beyazperdede seyircilerle buşan Erdal Beşikçioğlu, Aydınlık'tan Oğuz Turgay ve Ersoy İrşi'nin sorularını yanıtladı. Beşikçioğlu 'aynı gemideyiz' ifadesininin arkasında durarak "Misakı Milli sınırları içerisinde, ne kadar yüzölçümüne sahipsek, geminin büyüklüğü o kadar" açıklaması yaptı
Beşikçioğlu'nun açıklamalarının bir ilgili kısmı şöyle:
‘ÇOK OLGUNLAŞTIRICI BİR DÖNEMDİ’
- Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda (Diyarbakır DT) çalışmak size nasıl bir gelişim kazandırdı?
Diyarbakır DT'de çalışmak bilinçli bir tercihti. Tatbikat Sahnesi'nin şu anda ki müdürü ile beraber, orada 5-6 yıl geçirdik. Olgunlaşma sürecimizde bölgenin üzerimizde çok büyük etkisi oldu açıkcası. Bir taraftan çatışmalar devam ederken, tiyatro yapmaya çalışıyorduk. Orada sahnelediğimiz oyunlar, güçlü oyunlardı. William Shakespeare tarafından yazılmış 'Macbeth' ve akabinde 'Kısasa Kısas' sahneledik. Sonra 'Ferhad ile Şirin' oynadık. Hazırladığımız oyunlara, oradaki arkadaşlarda geliyordu. Oyunlarımızı izlemeye gelen, Diyarbakır ve bölge ahalisinin görüşlerini yazabilmeleri için bir defter koymuştuk. O dönem tiyatromuzda bomba patladı. Fakat bu bomba PKK kaynklı değildi. Kendi içerisinde ki Hizbullah yapılanmasıydı. Orada çok karışık bir dönemde, kendimizi bulmaya çalıştık biz, metaforik olarak da söylüyorum tabiki bunu. Bizim için çok renkli bir dönemdi. Çok olgunlaştırıcı bir dönemdi. Zor bir dönemdi ama biz bu dönemi bölge ahalisi ile çok güzel geçirdik.
- Hem askerlik görevini tamamladığınız hem de tiyatro oyucusu olarak görev yaptığınız Güneydoğu ve bölge halkı sizin için ne ifade ediyor?
Diyarbakır DT'de 'Zengin Mutfağı'nı sahneliyoruz. Oyunda genç bir çocuk olan 'Selim' karakterini canlandırıyorum. O dönemin faşistlerinden. 'Zengin Mutfağı'ndaki aşçıyı Mithat canlandırıyor. Ustanın yavaş yavaş gıdıları artıyor, bıyıkları uzuyor falan filan. Oyunu oynadığımız ilk gecenin finalinde sahneye çıktık. Salon yuhalamaya başladı. Hepimiz şaşırdık. Hikayenin hem kendi içerisinde ne olduğunu fark eden, çok bilinçli bir izleyici vardır orada. Hem de inanılmaz mütevazilikle gönlünü açan bir yapısı vardır. Ama gönlünü açan o yapıya, uygun hareket etmek gerekir. Aksi takdirde dünyanın en nemrut insanı olur bir anda. Hepimiz öyle değil miyiz!
‘EKSİKLERİNİZİ SANATLA GÖRÜRSÜNÜZ’
- Türkiye'de kamu alanında 'Tiyatro' ana sanat dalının yaşadığı temel sorun nedir?
Devletin tiyatrosu olmaz diye bir şey yok. Devletin tiyatrosu olur. Özerk bir yapıya sahip olursa olur. Eğer devlet, 'Parasını ben veriyorum. Benim istediğim oyunları sergileyeceksiniz!' derse, o tiyatro olmaz. Devletin olgunluğu, verdiği para karşısında, eksikliğini görmesidir. Siz eksiklerinizi de zaten, sanatla görürsünüz. Sanat ve sanatçı, toplumun her kademesinde var olduğu için, tüm eksiklikleri, yukarıdaki sistemin yüzüne tokat gibi vurur bazen. Bazende bir öpücük kondurur. Bu onun renkli kişiliğinde yatar. Bunu hazmetmek bazen çok zordur. Ama bu olgunluğu göstermek, mutlak şarttır.
- İktidarların her dönemde, dönüp dolaşıp dokundukları ilk nokta 'Sanat' ve özelinde en fazla bu durumda etkilenen 'Tiyatro' hakkında ne söylemek istersiniz?
Ee demek ki şu sıralar, kimse kendi eleştirisini yapılacak bir kuruma karşı, o olgunlukta değil demek ki. Bilemezsiniz ki. Ama emin olun ki zaman şu anda çok tuhaf bir evrilme içerisinde. Eminim herkes bu olgunluğa yavaş yavaş ulaşacaktır. Eğer bu olgunluğa ulaşmazsak, yandık!
'BU ULUSUN EVLATLARIYIZ'
- Geçtiğimiz haftalarda basına verdiğiniz 'Hepimiz aynı gemideyiz!' başlıklı açıklamalarınızın ardından, internet ve sosyal medyada, hem söyleşiye hem de toplam olarak düşünceye yönelik bir çarpıtma, galeyana getirdi. Bu konuda düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Hepimiz aynı gemideyiz! Kaptana da biz karar vereceğiz. Filika ile, milika ile ayrılmayı hiç istemedim. Gemiciklerlede benim hiç bir ilgim yok. Mîsâk-ı Millî sınırları içerisinde, ne kadar yüzölçümüne sahipsek, geminin büyüklüğü o kadar. Bu gemininde kaptanına içindeki insanlar karar verecek. Çok açık değil mi! 'Ben onların gemisinde değilim!' diye bir şey değil yani. Hepimiz metaforik olarak aynı gemideyiz. Bu ulusun evlatlarıyız! Bu, ulusun evlatlarıyız!