Hrant Dink Vakfı Mantı Festivali çok kalabalık, pek şenlikliydi…
Elif TÜRKÖLMEZ
Artı Gerçek - Hrant Dink Vakfı’nın bulunduğu Anarad Hığutyun Binası’ndayız. Giriş katta yayalar mantı hamuru yoğurmakla meşgul. İç dolgularını gençler koyuyor, kapatmaksa minik parmaklara düşmüş.
Mantı hakikaten, yapması da yemesi de en kolektif olan yemek olabilir. Tek başına mantı yapmak gelmez insanın aklına, canı da çekmez sonra…
İlla kalabalık olacak mantı sofrası, bir koca tencerede kaynayacak suyu, mümkünse artmayacak, tadı damaklarda kalacak.
Şimdi zahmetli, hatta dışarıda yemesi pahalı bir yiyecek olan mantı, çocukluğumda, evde ve elde pek bir şeyin bulunmadığı günlerde yapılırdı. Çünkü esasında malzemesi harcıalem ve çeşit olarak azdır.
Yayalar (anneanneler) mantı katlıyor...
Un, su, iç harcı için canınız ne çekerse ama genellikle tuz, karabiber ve rendelenip suyu sıkılmış kuru soğanlı kıyma, sarımsaklı yoğurt, salça, zeytinyağı. Bu kadar. Bence gerekmez ama kuru nane ve sumak da konabilir istenirse elbette.
İşte, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 17. İstanbul Bienali kapsamında, İstanbul Bienali, Hrant Dink Vakfı ve 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı iş birliğiyle hazırlanan ve Mantı Postası projesi çerçevesinde gerçekleşen Mantı Festivali’nde durum tam olarak böyle, yani her şeyiyle kolektifti.
İlk katta açılan mantılar, terasta servis ediliyor, mantı sırasında sarılıp sohbet edenler birbirine çocukluklarında hafta sonları büyükannelerinin evinde yedikleri mantıları anlatıyordu.
Bazısı yoğurdunu daha fazla koyuyor, salçalı sosu az döküyordu, kimisi yoğurdu az tutup salçalı sostan bol alıyordu. Masada haşlanmış mantının yanı sıra çıtır tepsi mantısı, patatesli ve peynirli dolgularla hazırlanan vegan ve vejetaryen mantılar ve hatta vegan yoğurt bile vardı.
Tıpkı farklı insanların bir aradalığı gibi…
'PAIN AU CHOCOLAT'YI BİLİYORUZ DA BÖREKİTASI NEDEN BİLMİYORUZ?'
Festival kapsamında ayrıca Ayşe Gül Altınay’ın moderatörlüğünde ‘yemek ve çokkültürlülük’ üzerine bir de panel gerçekleşti. Sasa Aslanoğlu, Lian Penso Benbasat, Özge Samancı, Takuhi Tovmasyan ve Aylin Yazıcıoğlu panelde kendi ‘mantı hikâyelerini’ anlattı. Pain au chocolat’yı bilitoruz da ‘börekitas’ı neden bilmiyoruz sorusunun cevabı arandı…
Ardından semaya, KoroBiz’in Anadolu'nun farklı dillerinde seslendirdiği şarkılar karıştı.
Mantı Festivali, Hrant Dink Vakfı’nın yasaklara karşı bir direniş ve dayanışma alanı olarak 26 Ekim 2019 tarihinde İstanbul’da düzenlediği “Kayseri Mantı Festivali”nin devamı niteliğinde gelenekselleşiyor.
2019'da Beyoğlu Belediyesi, Kayseri Mantı Festivali'nin yapılmasına 'sakıncalı' bulunduğu için izin vermemiş, Hrant Dink Vakfı da 'mantı sakıncalı değildir' diyerek festivale alan açmıştı.
Mantılar mı daha lezizdi bir arada olup sohbet etmek mi, kimse karar veremedi...
Bir ara, eski bir okul olan binanın ikinci katındaki avluya çıkıp dalları olgun meyvelerle dolmuş nar ağacının dibine oturdum. Yanımdaki iki yaşlı kadın öpüşe koklaşa hasret gideriyor, bir yandan da birbirlerine kendi mantı tariflerinin neden daha iyi olduğunu anlatıyordu.
İstemeden kulak misafiri oldum konuşmalarına.
Ve ikisinin tarifinden de mantıklı bulduğum tarafları yazdım aklıma.
Ama en çok, onca tatlı çekişmenin ardından “Ben senin mantını daha çok seviyorum zaten” demelerini kazıdım hafızama.
Çekişeceksek Anadolu coğrafyasının zengin mutfak kültürünü yansıtan yemek tariflerindeki ayrıntılar için çekişelim, sonra da işte bol soslu mantı ve bonkör iltifatlar eşliğinde öpüşüp gülüşelim.