Kadınları odağına alan Abstract Deities sergisi Büyükdere35’te
Adela Matalova, Duru Dinç, Mathilde Melek An, Mısra Balkan ve Zeynep Erkman’ın işlerinden oluşan Abstract Deities başlıklı karma sergi, 20 Şubat – 12 Mart tarihleri arasında Büyükdere35’te izleyiciyle buluşuyor.
Artı Gerçek - Abstract Deities’in merkezinde, kahramanları kadın olan bir anlatı evreni yer alıyor. Bu evren, fiziksel, psişik ve gündelik imgelerin birbirine dokunarak ördüğü, çok katmanlı bir yapı sunuyor. Sergideki işler, bireysel deneyimlerden kolektif hafızaya uzanan bir yelpazede, gündelik pratikleri ritüelleşmiş birer motif olarak ele alıyor.
Sergi, tekstilden kuma, videodan yağlı boyaya kadar çeşitli disiplinleri bir araya getirerek, “kadın bakışı”nın homojen bir kavram olmadığını ve bu perspektifin sanatçılar arasındaki çeşitliliğin sınırsız olduğunu vurguluyor. Kadın sanatçıların farklı malzeme ve anlatılar aracılığıyla ortaya koyduğu bu zengin ifade biçimleri, gündelik olanı, ritüelleşenin sınırında sorgulayan bir düşünsel alan yaratıyor.
SANATÇILAR HAKKINDA
Adéla Matalová (Çekya – İstanbul)
Ostrava Güzel Sanatlar ve Müzik Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra, yaşamını ve çalışmalarını Çekya ile Türkiye arasında sürdürüyor. Derin konuları mizah ile harmanlayarak ve yapılandırılmış formları metin parçacıklarıyla birleştirerek, Matalová’nın eserleri insan ilişkilerini, toplumsal dinamikleri ve kişisel ifadeyi araştırıyor. Çoğunlukla kadınlık temalarına ve bununla ilgili hayal kırıklığı ya da giz gibi duygulara odaklanıyor. Son dönemde, sanatını daha geniş bir uluslararası izleyici kitlesiyle buluşturmayı hedefliyor ve farklı kültürel perspektiflerle etkileşim kurmaya yönelik adımlar atıyor.
Duru Dinç (Fransa – İstanbul)
2002 yılında İstanbul’da doğan Duru Dinç 2023 yılında Fransa’nın Lyon şehrinde Ecole Nationale Supérieure des Beaux-Arts’da DNA (Diplôme National d’Art) diplomasıyla lisans eğitimini tamamlamıştır. Şu anda aynı okulda yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Pratiğinde günlük yaşantının bedensel ve bilişsel etkisi üzerine yoğunlaşan sanatçı toplum olarak sezgisel bir şekilde buluştuğumuz ortak hissiyatları; sıkışmışlık, arada kalmışlık, kapanma-açılma gibi, toplumsal meselelerle ilişkilendirerek ele almaktadır. Sanatçınun üretim süreci günlük hayatta karşılaştığımız tekrar eden motifleri ve nesneleri temel alarak bu nesneleri atfedilmiş kullanış amacından soyutlamayı amaçlayan enstalasyon ve kompozisyonlar oluşturarak ilerlemektedir. Seçilen bu malzemeler genellikle bedenle doğrudan bağlantılı objeler: çalışmalarında doğrudan bir beden formu yer almasa da, bir beden imgesi ortaya çıkıyor. Bedeni, ya da özneyi, çevreleyen, hatta direkt bir diyaloga giren, ayna gibi, bu objeler aslında bir yansıma oluşturmakta.
Mathilde Melek An (Fransa – İstanbul)
Mathilde Melek An, çalışmalarında, mirasının zengin iki kutupluluğunu yansıtmayı amaçlayan Fransız-Türk bir sanatçıdır. Fransa ve Türkiye’nin kültürel manzaraları arasında köprü kuran An, sanat pratiğini Normandiya ve İstanbul arasında sürdürmektedir. 2012 yılında, Erasmus programı kapsamında 2011 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde edindiği deneyimin ardından, Fransa’daki École Supérieure des Arts et Médias de Caen/Cherbourg’dan DNSEP diplomasıyla mezun olmuştur. Yakın zamanda gerçekleşen sergileri arasında Paris’teki Fondation Fiminco’da gerçekleşen Made Anywhere (2024), İstanbul’da Mamut Art Project (2022), Mexico City’de MArchives Forms (2018), ve Berlin Fotoğraf Ayı OFF Berlin kapsamında Berlin’de düzenlenen Mavi Melek (2016) bulunmaktadır. Farklı sanatçılar ve kolektiflerle iş birliği yapmayı sanat pratiğinin önemli bir parçası haline getiren An, bu kapsamda, İstanbul’daki Mahalla festivali bünyesindeki Murmuration (2021) ve New York City’de Wasteband kolektifiyle gerçekleştirdiği Manhattan… I only could dream of it (2016) projelerinde yer almıştır. Görsel sanatlar dışında, performans sanatı alanında da projeler üretmiştir. Golddess ve Uzun ince bir yoldayım adlı performansları, Malta’daki Mahalla Festivali’nin New Narratives (2018), İsveç’teki Örebro Bienali (2019), ve İsviçre’deki Festival Giswil Art International (2022) gibi projelerde sergilenmiştir. Mathilde Melek An, farklı ifade biçimlerini kullanarak hafıza, kimlik ve çokkültürlülük temalarını keşfetmiş ve coğrafi ve kültürel sınırları aşan özgün bir sanatsal dil geliştirmiştir.
Mısra Balkan (Glasgow – İstanbul)
Mısra Balkan, 2023 yılında Glasgow School of Art’ta Resim ve Baskı bölümü lisans eğitimini tamamlamıştır. Hem Birleşik Krallık’ta hem de Türkiye’de sanat pratiğini sürdüren Balkan, uluslararası etkilerle harmanlanmış çalışmalarıyla farklı kültür ve sanat anlayışlarını benimseyerek pratiğini dinamik ve yenilikçi bir şekilde geliştirmeye özen göstermektedir. Sanatçının pratiği, zemin ile gökyüzü arasındaki dinamik etkileşimi derinlemesine keşfetmeye odaklanır. Enerjinin sürekli akışı ve zamanın geçişi, çalışmalarında önemli bir tema olarak karşımıza çıkar. Doğanın yaratım ve çürüme döngüsünü sembolize eden eserleri, sürekli değişen şekiller ve formlar üzerinden bu döngüyü yorumlar. Mezuniyetinin ardından sanatçı programlarına katılmaya başlayan Balkan, ilk sanatçı misafir programını Sonbahar 2024’te Duplex AIR Residency, Lizbon’da tamamlamıştır. Katıldığı sergiler arasında Istanbul Artweeks kapsamında Şişli Belediyesi’nin destekleriyle gerçekleşen “Birlikte” sergisi, Duplex AIR Residency Group Exhibition, “The Weird & The Eerie” at New Glasgow Society, Glasgow Art Club – Winter Graduate Group Exhibition 2024, The Paper Stage – Expanded Drawing Week Exhibition, İstikrarlı Hayaller – Meteor Galeri, Nilüfer Belediyesi, Phoebus Cartel at SaltSpace ve ENYA – Flos Collective Debut Exhibition gibi projelerde de eserlerini sergilemiştir.
Zeynep Erkman (İstanbul)
Zeynep Erkman (d. Ankara, 2000), geleneksel medyum sınırlarını aşan multidisipliner sanatçı ve tasarımcıdır. Sabancı Üniversitesi’nde Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı eğitimi alan Erkman, sanat pratiğini biçim, renk ve maddesellik arasında akışkan bir diyalog olarak ele alır. İşlerinde, resim, heykel ve enstalasyon aracılığıyla soyutlamayı araştırırken belirli tekniklere veya malzemelere bağlı kalmaz. Müzik ve hareket unsurlarını pratiğine entegre ederek performatif öğeleri soyut dışavurumcu bir üslupta işlerine yansıtır; böylece nesne ve izleyici arasındaki ilişkiyi sorgulayan ve yeniden kurgulayan kapsamlı bir deneyim sunmayı amaçlar. (KAYNAK)