Menderes Samancılar: Sinema perdesini tarlaya, fabrikaya kuralım

Menderes Samancılar: Sinema perdesini tarlaya, fabrikaya kuralım
Altın Koza Film Festivali Yürütme Kurulu Başkanı Samancılar, Adana’da Orhan Kemaller,Yılmaz Güneyleriyle şekillenen sanat ve kültürün mirasını gelecek kuşaklara taşımak istediklerini söyledi: Bir pamuk tarlasına perdemizi kuralım, onlarla izleyelim.

Artı Gerçek - Altın Koza Film Festivali bu yıl 30’uncu kez düzenleniyor. İlki 1973’ten sonra 18 yıl ve 1997’den sonra 7 yıl maddi zorluklar nedeni ile düzenlenemeyen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, 2005’ten beri aralıksız devam ediyor. Festivalin Yürütme Kurulu Başkanlığını Sinema Sanatçısı Menderes Samancılar, sanat yaşamı ve festivalle dair konuştu.

Evrensel'den Volkan Pekal'a konuşan Samancılar, “Orhan Kemalleri, Yaşar Kemalleri, Muzaffer İzgüleri okumaya başlayan bir nesildik. İnce Memedleri okuyarak büyüyorduk. Adana’da yetişen Demirtaş Ceyhun, Abidin Dinolar, Yılmaz Güney filmleri hayata bakışımızı da sanata, sinemaya bakışımızı da değiştirdi” dedi.

Festival kavramıyla ilk karşılaşmasını anlatan Samancılar şunları söyledi:

“O dönem şehirde yüzün üzerindeki yazlık sinemalar var. Benim büyüdüğüm Sinanpaşa Mahallesi’nde de yazlık sinemalar var. Festivalin ne olduğunu bilmiyoruz ama Adana’da yapılan bir şenlik var, bunu biliyoruz. Çarşıya çıkmıştım. Koza Otelinin önünde insanlar toplanmış, balkonunda Yılmaz Güney’i gördüm. Bizi selamlıyordu. Sonra Yılmaz Duru’yu gördük. O zaman yanına gidip konuşacak cesareti kendimizde bulamadık. Daha yakından görebilmek için Küçük Saat’ten Dörtyol’a kadar arkalarından yürüyerek takip ettik.”

Samancılar, ilk festivalden 6 yıl sonra (1975) henüz 21 yaşındayken yönetmenliğini Yılmaz Duru‘nun yaptığı ”İnce Memed Vuruldu“ filmiyle sinemaya adım attığını belirtti. Çocukluğunda ve ilk gençliğinde izlediği filmlerin hayatının şekillenmesinde çok etkili olduğunu söyleyen Samancılar, 17 yaşındayken Deniz Gezmişlerin mücadelesinden etkilendiklerini şöyle anlattı:

“Ben 17 yaşında fabrika işçisiydim. Onların mücadelesini çok kavramış değildik. Onlar da emekten bahsediyordu biz de. Ama arada anlamadığımız bir şey vardı. Bütün bunları kavramamızı bu şehirden çıkan yazarlar belirledi. Orhan Kemalleri, Yaşar Kemalleri, Muzaffer İzgüleri okumaya başlayan bir nesildik. İnce Memedleri okuyarak büyüyorduk. Adana’da yetişen Demirtaş Ceyhun, Abidin Dinolar, Yılmaz Güney filmleri hayata bakışımızı da sanata, sinemaya bakışımızı da değiştirdi.”

‘SİNEMA DEYİNCE BİZİM İÇİN İLK ÖNCE YILMAZ GÜNEY GELİYOR’

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda uzun zamandır verilen Yılmaz Güney Ödülü’nün festivalin önemli ödülleri arasında yer aldığını ifade eden Samancılar şöyle devam etti:

“Burası emeğin ve özgürlüğün memleketi. Sinema deyince bizim için ilk önce Yılmaz Güney geliyor. Hayatın içerisinde duruşu, fikirleri ile de önemli bir sinemacı. Yılmaz Güney ödülleri sinemamız için gurur meselesi. Onun dünyaya sunduğu bir sineması var. Onun bugüne kadar yaptıklarını kavramak ve gelecek kuşaklara taşımakla yükümlüyüz. Yılmaz Güneyler, Yaşar Kemaller, Orhan Kemaller olduğu sürece Adana’dan ne sanatı, ne sinemayı, ne edebiyatı çıkarmak mümkün değil. Bizim kılavuzlarımız onlardı. Bu şehrin mayasında sanat ve kültür var. Ama bunu sadece bir kent yaratmadı. Bunda, kökü doğuda olan bir nehir gibi Çukurova’ya akmış çok sayıda insanın ortak katkısı da var.”

‘DEVLETE BIRAKSAN KONSERLERİ İPTAL ETTİĞİ GİBİ FESTİVALLERİ DE İPTAL EDEBİLİR’

Festivallerin bağımsız olması gerektiğini söyleyen Samancılar, “Bir vakfın yapıyor olması niteliği arttırıyor. İstanbul Film Festivali bunun için bu kadar köklü. Devlete bıraksan konserleri iptal ettiği gibi festivalleri de iptal edebilir” diyerek şunları söyledi:

“Festivallerde sanatçılar istediği gibi konuşabiliyorsa festivallerin bağımsız olmasının bunda etkisi var. Ama bugün belediyeler yapmasa festivaller yapılamayacak. O yüzden Adana’da bu festivalin yapılmasında emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Bugün herkese ulaşan iyi bir festival yapmaya çalışıyoruz. Hiçbir düşünceye müdahale etmeden, hiçbir yapıya dokunmadan, jüri üyelerinin karar verdiği bir festival yapıyoruz. Uluslararası boyutu tam yakalayamadık. Bu bütçeyle ilgili bir şey. Paramız bu kadar değer kaybetmişken uluslararası filmleri, yönetmenleri getirmek de daha maliyetli hale gelmeye başladı.”

‘YAZLIK SİNEMALARI KÖYLERE, KASABALARA ULAŞTIRMAK İSTİYORUZ’

Sinemayı salonlarda halkın yan yana izliyor olmasının farklı bir deneyim olduğunu belirten Samancılar şunları ifade etti:

“Festival bir coşkudur. Biz bu coşkuya Çukurova’nın her karışının katılmasını istiyoruz. Festival tarihinden önce başlayan mobil yazlık sinemalarla sinemayı halka götürmeye başladık. Adana’nın dışında, sinema salonlarına uzak olanlara festival filmlerini ulaştırmak gibi bir projemiz var. Yazlık sinemaları köylere, kasabalara ulaştırmak istiyoruz. Bir pamuk tarlasına perdemizi kuralım, onlarla izleyelim. Herhangi bir fabrikada işçilerle birlikte izleyelim istiyoruz. Bu yıl mobil sinema ile festival filmlerini de salonların dışına taşıma gibi bir niyetimiz var.”(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar