Ödül törenleri, kırmızı halılar ve konuşmalar üzerine

Ödül törenleri, kırmızı halılar ve konuşmalar üzerine
Ödül törenlerinin dünya üzerindeki izlenme oranları ve görünürlüğü düşünüldüğünde bu platformlar sesleri duyurmak ve dünyada olanlara dikkat çekmek için oldukça önemli alanlar diyebiliriz.

Sezen SAYINALP


Ödül sezonunun başlamasıyla birlikte kırmızı halı röportajlarından tören öncesi yuvarlak masa buluşmalarına kadar birçok ünlü ismi bir arada görebileceğimiz döneme girdik. Oscar Ödülleri sonrasında yeni sinema yılının festivallerle şekillenen yolculuğunda, tören sezonunda karşımıza çıkacak filmlerin sıralandığı, sonbaharda art arda gerçekleşen film festivallerinin senenin “en iyileri”nin ipuçlarını verdiği bu dönem, sonbaharı sinema adına oldukça yoğun bir ajandanın mevsimi hâline getiriyor.

Tüm bunlar sadece sinema dünyası için geçerli değil tabii. Törenler sadece bu alanda sınırlı değil elbette. Müzik alanında MTV Video Müzik Ödülleri, televizyon (çevrimiçi izleme platformlarını da dahil ederek) içinse Emmy Ödül Töreni yine sonbaharda izleyicileri ve dinleyicileri hem ilgilendikleri alanda yayınlanan üretimlerle hem de sanatçılarla buluşturan alanlar. Bu yazı da aslında ödül törenlerinin, kırmızı halıların, yuvarlak masa buluşmalarının, aktörlerin karşılıklı sohbet ettiği içeriklerin, ödül sezonunda yapılan röportajların sanat üretimleri dışında izleyicilerin dünyasına nasıl dahil olduğu/olabildiği hakkında olacak.

Geçtiğimiz ödül sezonunda, Filistin’deki soykırım devam ederken tüm dizi/film sektörünün genellikle sus pus olduğu bir dönem geçirdik diyebiliriz. Artists4Ceasefire (Ateşkes için Sanatçılar) mektubuyla bu mektubun çoğu imzacısı, sektör içinde seslerini duyurmak için oldukça duyarlı davrandı, söylemleriyle savaşa ve soykırıma dikkat çekmeye çalıştı ancak tören sezonunun bütününe baktığımızda özellikle ödül konuşmalarında birkaç isim haricinde doğrudan Filistin’de katledilen insanlarla ilgili bir konuşma duyamadık.

Ödül törenlerinin dünya üzerindeki izlenme oranları ve görünürlüğü düşünüldüğünde bu platformlar sesleri duyurmak ve dünyada olanlara dikkat çekmek için oldukça önemli alanlar diyebiliriz. O yüzden de bu sessizlik bir hayli tepki çekti. Film endüstrisinin en önemli ödüllerinden olan ve ödül sezonunu noktalayan Oscar Ödülleri’nin 2024 yılının Mart ayında gerçekleşen töreninde Artists4Ceasefire mektubunun imzacılarından törene katılan birçok sanatçı Artists4Ceasefire amblemli rozetler takmışlardı.

Anatomie d'une chute (Bir Düşüşün Anatomisi) oyuncularından Swann Arlaud ve Milo Machado-Graner yakalarına Filistin bayraklı rozetler takarak törene katıldılar. Törendeki en önemli konuşma ise Jonathan Glazer’e aitti. The Zone of Interest’in (İlgi Alanı) yönetmeni Jonathan Glazer’in Gazze’deki soykırıma dikkat çeken, her cümlesi incelikle yazılmış konuşması sinemanın dünyada olanlara neden sessiz kalmaması gerektiğinin bir cevabı gibiydi. Tüm bunlar medyada soykırım karşıtı söylemlerin görünürlüğü açısından önemli. Ancak bunlar haricinde dünyada olanları ekranlarda izleyicilere gösterecek/yansıtacak başka bir sembol göremedik ve konuşma duyamadık.

glazer.jpg

Törenlerin görünürlüğü ve gündemde kapladığı yer düşünüldüğünde geçen seneki tören sezonundan bahsederek başlamak istedim. Yine ödül kazanılan sahnenin nasıl kullanıldığının önemini vurgulamak gerekirse yakın tarihte gerçekleşen MTV Video Müzik Ödülleri’nden örnek vermek isterim. Best New Artist ödülünü kazanan Chappell Roan, yaptığı ödül konuşmasında ödülünü ona ilham veren tüm drag sanatçılarına, her yerde pop müziği besleyen tüm kuirlere ve translara adadı. Konuşmasında kuirlerin yanında olduğunun altını çizdi.

Bu konuşma, özellikle son yıllarda dünyada yeniden yükselen fobik ve ayrımcı tutumların ve davranışların ortasında homofobi ve transfobinin karşısında duran bir sanatçının onu dinleyenlerle kurduğu bağ bakımından oldukça önemli ve kıymetli. Ödül platformlarında “orada olduğunuzu biliyorum ve yalnız değilsiniz” duygusuyla gerçekleşen konuşmalar o ödülleri kazanan sanatçıları destekleyen izleyiciler/dinleyiciler için kendi hayatlarıyla ilgili de duyulur ve görünür olma hâlinin gerçekleşebildiği bir iletişim alanı yaratabiliyor. Bu belki de bir konuşma içinde anlık gerçekleşen bir iletişim gibi görülebilir, ancak törenlerin ardından basında yer alan haberlerle ve konuşmaların yayınlanmasıyla birçok insana daha ulaşabilecek ve farkındalık yaratabilecek bir imkân oluşturabilir.

roan-chappell.jpg

Buraya kadar bahsettiklerim dünyada olanlardan tören sezonunun kendini soyutlaması çerçevesinde sahnedeki konuşmaların önemi üzerineydi. Yazıyı sonlandırmadan önce özellikle sinema alanında sanatçıların izleyicilerle izleme pratikleri üzerine kurdukları bağdan da bahsetmek istiyorum. Burada da devreye yine filmler giriyor. Özellikle son yıllarda Letterboxd’ın kırmızı halılarda film ekiplerine, yönetmenlere, oyunculara yönelttiği “sinema tarihinden dört favori film” sorusu izleyiciler ve sinema sektörünün içindekiler arasında yine sinema aracılığıyla kurulan bir bağ. Perdenin ardında gerçek hayatla arasına mesafe koyan ve izleyicilerle oyuncuları birbirinden ayıran bir bilinmezlik varmış gibi hissederim özellikle Hollywood söz konusu olunca.

Film endüstrisinin içinde olan oyuncuların ve yönetmenlerin filmlerle ilgili duygularını düşüncelerini izleyici gözüyle dile getirmeleri ve bunları paylaşmaları sinema severlerin onların filmleriyle kurdukları bağı katmanlandırabiliyor çünkü. Ülke sinemalarını, dönemleri, akımları, türleri, yönetmen filmografilerini nasıl gördükleri, nelerin onları etkilediğini dinleyebilmek en az oynadıkları ya da yönettikleri filmler kadar merakla karşılanabiliyor izleyiciler nezdinde.

Bu sene de kırmızı halı ve ödül törenleri dönemine girmişken ben de bu sezonu bu yazıyla karşılamak istedim.


Sezen Sayınalp kimdir?

Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden mezun olmasının ardından sinema yazarlığıyla ilgili çalışmalara ağırlık verdi. Sinema ve psikoloji içerikli çeşitli dergilerde yazıları yayınlandı. Sinema içerikli online yayınlarda da sinema yazarlığı yaptı. Arka Pencere, Sinema Se7en Mecmua ve Psikesinema'ya yazılarıyla katkı sağladı. Sinema ve psikoloji tutkusunun birleştiği kariyerine Bahçeşehir Üniversitesi'nde Sinema ve Televizyon yüksek lisans programı ile devam etti. 2019 yılında film eleştirmeni olarak başvurduğu 25. Saraybosna Film Festivali’nin Talent bölümüne seçildi. 2019 yılında SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) üyesi oldu.

Öne Çıkanlar