'Öteki Alman'
Ayşegül KARAKÜLHANCI DUMAN
ARTI GERÇEK- Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrası en önemli yazarlarından biri olan Heinrich Böll 21 Aralık 1917'de Köln'de doğdu. Lise eğitimini katolik okulunda tamamladı. Almanya'da Naziler'in iktidar olduğu yıllarda Köln Üniversitesi'nde Alman dili edebiyatı ve klasik filoloji okudu. 1946 yılından itibaren kısa öyküler yazmaya başladı. Romanlarında, kısa öykülerinde, radyo oyunları ve sayısız politik denemelerde savaş sonrası yeniden kurulan Almanya'ya hep eleştirel yaklaştı.
Böll, 1950'lerde Yahudi soykırımının bastırılmasına karşı ilk yazanlardan biriydi. İkinci Dünya Savaşı'nda yapılan soykırım okullarda görmezden geliniyordu. Böll 1954 yılında Köln'de bir okulu ziyaret ettiğinde sınıftaki 40 öğrenciden hiçbirinin soykırımı duymadığını gördü. Bunun üzerine bir gazeteye yazdığı makalede "Savaşta ölenler, kaybolanlar, savaşın kurbanları için dua ediyoruz. Ama bizim ölü vicdanlarımız, hiçbir halk ve öldürülen Yahudiler için açık ve net bir dua formüle etmiyor" diye yazdı.
Böll, Nazizmin birgün geri döneceğinden şüphe ederek yaşadı ve yazdı. Hakkında hiçbir tanımlama yapılmasını istemedi. Hep tüm etiketlenmelerin dışında kaldı. Romanlarının konusunu bastırılmış Nazi geçmişi, eski elitlerin yönetimde söz sahibi olmaları, sadece tüketime kilitlenme, silahlanma, Katolik Kilisesi'nin çifte standartı oluşturdu. Ama bu konuların kahramanlarını yoksullar, ezilenler, baskıya uğrayanlar, kadınlar oluşturdu. Savaş sonrası Batı Alman toplumunun tüm tartışmalı konularını yazdı. Yazdığı her yeni kitap, medyayı haftalarca meşgul etti ve geniş sosyal tartışmaları tetikledi.
1970-1972 yılları arasında Almanya PEN Yazarlar Birliği'nin, 1971-1974 yılları arasında PEN Uluslararası Yazarlar Birliği'nin başkanlığını yaptı.
1972 yılında Nobel Edebiyat Ödülü Komitesi'nce "çağdaş tarihsel vizyonuyla, Alman edebiyatında yenilenen duygusal empati performans sanatıyla birlikte yaptığı tasvirler" nedeniyle ödüllendirildi.
Nobel Edebiyat Ödülü'nü almadan kısa bir süre önce Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyeleri Ulrike Meinhof, Andreas Baader ve arkadaşlarını Almanya merkez medyası ve bulvar basınının "katil" ilan eden manşetlerini Der Spiegel’e yazdığı bir makalede eleştirdi. Özellikle 'Das Bild' gazetesinin dilini tek tek detaylandırdı. Tanıl Bora'nın Birikim dergisine Heinrich Böll'ün o dönemlerini anlattığı 'Büyüklük körü' makalesinde yazdığı gibi, Böll basının kullandığı dilin "linç hukukuna" alan açtığını savundu. Yazar, "Kamuoyunun en azından ‘kontrolsüz’ diyebileceğimiz güdülerinin yürütme erkine müdahil olmasına izin verilen yerde, hukuk devleti sıfatı şüpheli hale gelir" diyordu. Bu eleştirisi nedeniyle Böll hedef oldu. "Terörist sempatizanı" hatta "teröristlerin cephane tedarikçisi" olmakla suçlandı. Polis evinde arama yaptı. O kadar ki milliyetçiler ve sağcılar aynı yılın Ekim ayında Nobel Edebiyat Ödülü’nün Böll’e verilmesi nedeniyle hem ödülün kıymeti hem de Nobel komitesinin objektifliğini tartıştılar.
1974’te en çok tanınan eseri 'Katharina Blum’un Kaybolan Onuru Veya: Şiddetin Nasıl Ortaya Çıktığına ve Nerelere Varabileceğine Dair'i yazdı. Bu romanda iktidar etkisindeki medyanın, insanların onuruna ve temel insan haklarına nasıl tehdit oluşturabildiğini anlattı.
Tanıl Bora'nın tanımıyla, "Böll, temel izleklerinden olan savaş öykülerinde kahramanlık edebiyatına hiç yüz vermez. Soylu ve masum kurbanlar olmadığı gibi, mutlak kötüler, zalimler, günah keçileri de yoktur onda. Herkes, zaafları ve ‘iyi’ yanlarıyla sıradan insanlardır. Savaşı hastalık gibi görür o, insanı hastalandıran bir âfet. Savaş insanı hayvanlaştırır, fakat hayvanlaşmış haliyle de o yine insandır."
Böll, savaş sonrası kurulan Batı Almanya'yı en çok etkilemiş, en önemli yazarı ve entelektüelidir. İnsanı ve insaniyetliği en güzel anlatan yazarlardan biridir. Bugün "Öteki Alman" Böll'ün 100. doğum günü. Bugün iyi bir dille anlatılmış, sağlam içerikli bir edebi eser okumak için onun eserlerinden birini elinize almanız verdiğiniz en doğru kararlardan biri olacaktır.