Romeika yok olmasın diye: Tehlike çanları çoktan çalmaya başladı

Romeika yok olmasın diye: Tehlike çanları çoktan çalmaya başladı
Hayatının önemli bölümünü Romeika ile ilgili dilbilim çalışmalarına adayan Tursun, ikinci kitabını da tamamladı. Kitap, "ROMEIKA – Edebiyat, Gramer Bilgileri ve Lehçeler Arası Karşılaştırma” adıyla TÖZ Yayınları tarafından basıldı.

Ayşegül BAŞAR


Artı Gerçek - Helencenin devamı niteliğindeki lehçelerden Romeika, yok olma riski ile karşı karşıya. Trabzon’un dağlık kesimini oluşturan bir bölgede, başta Çaykara ilçesi olmak üzere, Sürmene, Of, Tonya ve Maçka gibi ilçelerin bazı köylerinde halen anadil düzeyinde konuşuluyor.

Romeika, milattan öncesine dayanan köklü tarihinde Pontus Krallığı'ndan itibaren resmi dil olarak da kullanıldı. Son olarak, Osmanlı İmparatorluğu döneminde sadece Hristiyanların dini öğretilerinde ve Trabzon’da faaliyet gösteren Frontistirio Trapezuntas (Kanuni Anadolu Lisesi) tarafından eğitim dili olarak kullanıldı.

Günümüzde yaklaşık 5 bin kişi tarafından konuşulan Romeika, bugün UNESCO’nun Tehlike Altındaki Diller Atlası’nda bulunuyor. Bu konuda en büyük eksiklik, bu dille yazılmış sınırlı sayıda eserin bulunması.

Araştırmacı Yazar Vahit Tursun, 2019'da bir ilke imza atarak Romeika sözlüğü hazırladı. Hayatının önemli bölümünü Romeika ile ilgili dilbilim çalışmalarına adayan Tursun, ikinci kitabını da tamamladı. Kitap, "ROMEIKA – Edebiyat, Gramer Bilgileri ve Lehçeler Arası Karşılaştırma” adıyla TÖZ Yayınları tarafından basıldı. Tursun'un bu çabası ve çalışmaları anadilleri için kaygılı olan yurttaşlar için de umut oluyor.

'SEVGİMİ DE ÖFKEMİ DE EN İYİ ANLATABİLDİĞİM DİL ROMEİKA'

Romeika dilinde düşünen ve hisseden son nesil olduklarını söyleyen Tonyalı öğretmen Nimet İlon Gök de dili için umutsuzluğa kapılanlardan. Tesadüfen Vahit Tursun'un Romeika için yazdığı bir yazıya denk gelen İlon, yazıyı okuduktan yıllar sonra da peşine düşüp evinde kendisini ziyaret ettiği Tursun'un onun için yol gösterici olduğunu anlatıyor.

İlon, Tursun ile tanışmasının ardından dört anonim masal olan Pinokyo, Bremen Mızıkacıları, Kırmızı Başlıklı Kız, Hansel ile Gretel'i Tonya Romeikasıyla anadilinde yazıyor.

Dilin çocuklara da aktarılabilmesi için masalları Romeika diline çevirmeye başlarken yaşadığı deneyimleri de şu sözlerle aktarıyor:

"Romeika yazılmış kitaplar araştırıyordum ama bulamıyordum. Yunanistan'daki tanıdıklardan bir masal kitabı bulabilmiştim ama o da Helen alfabesiyle yazılmıştı. Çok sonra bunu yapmaya karar verdim. Masalları birebir olduğu gibi çevirmedim, masallardaki pedagojik olarak sıkıntılı bulduğum kimi yerleri değiştirdim. Çocukların dünyasına daha uyumlu, onlar tarafından daha kolay anlaşılabileceğini düşündüğüm şekilde çevirmeye çalıştım. Sevgimi de öfkemi de en iyi anlatabildiğim dil Romeika hala. Ancak ana dilinde eğitim görmemiş/görememiş pek çok insan gibi ben de düşüncelerimi anlatamam ana dilimde."

Araştırmacı yazar Vahit Tursun

'TEHLİKE ÇANLARI ÇOKTAN ÇALMAYA BAŞLADI'

“Karadeniz Rumcası için tehlike çanları çoktan çalmaya başlamıştı” diyen Vahit Tursun, bunun en önemli nedenlerinden birinin ekonomik kaygılar nedeniyle artan göç olduğunu söylüyor.

“Köyler her geçen gün hızla boşalmakta. Bu göçleri tetikleyenlerin başında ekonomik nedenlerin yattığı kuşkusuz. Bölgede inşa edilen HES projeleri, köylerin güzelliğini bozmakta ve köyde yaşamaya devam etmenin cazibesini sıfırlamaktadır. Böylece, çantasını kapan dışarıya gitmekte, zamanla da ailesini alarak büyük şehirlere dağılıp kaybolmakta.”

'KORUMA ALTINA ALINMALI'

Tursun’a göre Romeika en fazla birkaç on yıl sonra konuşulabilen bir dil olmaktan çıkacak. Bunun nedeni ise tek başına göç değil. Tursun, hükümetin ‘azınlık politikası’nı da eleştiriyor ve şöyle diyor:

“Bu politikalar doğrultusunda uygulama ve yaptırımlar, bu dili konuşan halkın bu dile ve kimliğine olan aidiyetini eritmiş, belirsizleştirmiştir. Yeni nesilden okuyabilip akademik bir kariyer elde edebilmiş insanlar da işinden aşından olma kaygısıyla bu dil ile ilgilenememiştir.”

'BİR DİL YOK OLUNCA, BİR DÜNYA YOK OLMUŞ OLUR'

Tursun, Romeikanın kaybolmakta olan diller arasında olmasına ilişkin "Bunu anlatmak, yazmak bir yana düşünmek bile çok korkunç geliyor bana. İnsanlık adına da oldukça üzücü bir durum. İnsanoğlu ölür, doğa tahrip olur, depremler, seller, felaketler olur ama zaman ve doğa onları yeniler, düzeltir. Ancak bir dil binlerce, belki de on binlerce yıllık bir insanlık birikiminin eseridir. Bu nedenle bir dil kocaman bir dünyadır. Bir dil yok olunca, bir dünya yok olmuş olur ve maalesef bunun geri dönüşü de imkânsızdır. Doğada kaybolmakta olan canlı veya cansız türler nasıl ki koruma altına alınıyorsa, kaybolmakta olan diller de koruma altına alınmalıdır.” sözleriyle kaygısını dile getiriyor.

'DEVLET DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ'

Vahit Tursun, Dilbilim ile ilgili bir araştırmacı olarak ana dilin önemine vurgu yapıyor: “Ana dilde konuşabilmenin insan beynine yaşattığı sonsuz özgürlüğü, farklı bir dil bilmeyene veya farklı bir dil konuşulan ortamlarda bulunmayana anlatamazsınız. Bu duygunun tarifini yapmakta kullanılabilecek yüzlerce kelime ve kurulabilecek onlarca cümle yetersiz kalır. Anlık sevinç ve üzüntünüz sırasında hiç düşünmeden kullanabileceğiniz dil ana dilinizdir.”

'MİLİYETÇİLİK DORUKTA, FARKLI DİLLERE HOŞ BAKILMIYOR'

Tursun, dillerin nesillere aktarımı konusunda yönetenlere düşen sorumluluğu da hatırlatarak, “Türkiye’nin siyasal ve toplumsal durumu ortada. Milliyetçilik dorukta. Farklı dillere pek hoş bakılmıyor. Eğitim konusunda devlet desteği çok önemli. Her şeye rağmen konuşanların inatla farklılıklarını koruyarak ana dilini gelecek nesillere aktarması gerekir” diyor.

Kalandar Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özgür Kalyoncu da Romeikanın hızlı bir yok oluş sürecinde olduğuna dikkat çekiyor. Kolyoncu, "Dilin yok oluşuyla birlikte kültürel öğelerin de kaybolacak olması bu dilin korunmasını daha önemli kılıyor. Dilin yok olmaktan kurtulması ve geliştirilmesi ancak bu konuda devletin ve bu ülkedeki üniversitelerin katkısı ile yapılacak çalışmalarla mümkün. Ana dil eğitimi, bu dilin korunması ve yaşatılmasına yönelik çalışmalar ve dili konuşan insanların bu sürece katkısı ile bu yok oluş sürecini durdurmak ya da belki de geciktirmek mümkün olabilir." uyarısını yapıyor.

Boğaziçi Üniversitesi'nde Romeika çalışan ve ana dilinde ninni de söyleyen Merve Tanrıkulu da dilini yaşatmak için çaba gösterenlerden. Tanrıkulu da Tursun'un sözlük ve diğer çalışmaları sayesinde gençler olarak dillerinin gramer yapısını daha iyi öğrenebilme fırsatı bulduklarını söylüyor.

Öne Çıkanlar