Sağlam bir psikolojiye sahip olmanın yolları

Sağlam bir psikolojiye sahip olmanın yolları
Merve Küçüksarp bu hafta, psikiyatri uzmanları Steven M. Southwick ve Dennis S. Charney'nin İletişim Yayınları etiketiyle yayınlanan 'Psikolojik Dayanıklılık' kitabını yazdı.

Merve KÜÇÜKSARP


Artı Gerçek - Psikiyatri uzmanı Steven M. Southwick ve Dennis S. Charney’nin kaleme aldığı Psikolojik Dayanıklılık isimli kitap, “Hayattaki Zorluklarla Başa Çıkma Sanatı” alt başlığıyla ve Defne Orhun çevirisiyle İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.

Eser, zorluklar ve travmalar karşısında psikolojik dayanıklılık sergileyenlerin bunu nasıl başardıkları sorusuna Soutwick ve Charney’nin tüm dünya genelinde, travma geçirmiş çeşitli kişiler üzerine yaptıkları araştırmalar doğrultusunda cevap arıyor.

Hayatının bir noktasında travma yaşamamış insan yoktur. Aile içi şiddet, psikolojik ve fiziksel şiddet, akran zorbalığı, cinsel istismar, sevilen kişinin zamansız ölümü, doğal afet, savaş gibi travmatik deneyimlerden en az birine denk gelmemiş olan da keza… Elbette her olay bütün insanlarda aynı etkiyi yaratmayabilir. Birinde kalıcı hasar bırakan, kronik stres bozukluklarına yol açan şey, bir başkasının hafızasında yalnızca nahoş bir anı olarak yer edebilir.

Dahası karşılaştıkları travmalardan yaralı bereli çıkan insanlar da bu travma karşısında farklı tepkiler verebilir. Kimi dışa dönük saldırganlık geliştirebilirken, kimi içine kapanabilir. Hatta anılarını unutmak için içki ve uyuşturucu gibi maddelerden medet umabilir. Buna karşın zorlukları fırsata çevirenler, travmalarıyla baş etmenin yolunda daha güçlü daha bilge hale gelenler, hatta sanatsal yaratıcılığa dönüştürenler de az değildir.

Psikolojik Dayanıklılık bu minvalde kişilerin travmalar karşısındaki duruşu kadar bu travmalarla nasıl baş ettiğini de mercek altına alıyor, benzer travmaları yaşayan insanların nasıl farklı tepkiler verdiklerinin izini sürüyor.

Psikolojik dayanıklılığa dair ilginin son yirmi senedir depresyondan mustarip hastaların sayısındaki artış yüzünden ortaya çıktığını vurgulayan Southwick ve Charney, öncelikle psikolojik dayanıklılık kavramının tanımını paylaşırlar okurla ve psikolojik dayanıklılığı “güçlüklerle karşılaşıldıktan sonra kendini toparlama becerisi olarak tarif ederler. Güçlüklerle kastedilen ise sıkıntılı durumlar, travmalar, ağır stres, ilişki sorunları, trajedi ve tehlikedir.

Southwick ve Charney travmalar karşısında geliştirilen birbirinden farklı tepkileri öğrenmek için dünyanın pek çok yerinden kişilerle görüşmeler yaparlar. Görüşme yaptıkları kişiler arasında, cinsel istismara uğramış olanlar da vardır; savaş esirleri de… Bu kişilerin nasıl oluyor da birbirinden farklı şekilde tepki geliştirdiklerini, birinin üzerinden akıp geçen bir olayın diğerinin hayatını alt üst ettiğini öğrenmeye çalışırlar. Zorluklar ve travmalar karşısında psikolojik dayanıklılık gösteren insanların hayatlarını yakından inceleyerek onları zorluklarla baş edebilir kılan etmenleri incelerler.

Psikolojik dayanıklılık sağlayan etmenlerin ilki, kişilerin beslediği iyimserliktir. İyimserlikten kastedilen ise olan sorunları görmezden gelerek sağlanan körü körüne bir iyimserlik ya da kuru inanç değildir. Aksine karamsar tabloyu görerek zorluklarla mücadele etmeye çalışmak ve her şeyin yoluna gireceğine, başarının sonunda kendilerine geleceğine dair duyulan güvendir.

Üstelik olumlu duygular, zorluklar maratonunu yılmadan tamamlama gücü verdiği gibi, fiziksel olarak da katkı sağlar bireye. Keza Kuzey Caroline Üniversitesi’nden psikolog Barbra Fredrickson’a göre, olumlu duygular fizyolojik uyarılmayı azaltırken düşünme ve dikkat kapasitesini arttırır ve bu sayede kişi daha yaratıcı, geniş fikirli olabilir. Böylece iyimser kişiler zorluklarla başa çıkmak konusunda stratejiler geliştirme ve onları hayata geçirme konusunda daha kararlı davranabilir.

Bu tip kişiler bedenen ve ruhen daha sağlıklı oldukları gibi ortalama yaşam ömürleri kötümserlere kıyasla daha fazladır. İyimserlik ise kişinin sahip olduğu genlerin bir neticesi olabileceği gibi olayları farklı yorumlamayı denemesiyle veya odağına farklı meseleleri yerleştirmesiyle sonradan kazanabileceği bir yetidir aynı zamanda.

Southwick ve Charney’nin yaptıkları araştırmalarda gözlemledikleri bir diğer şey ise, zor koşullar karşısında psikolojik dayanıklılık gösteren bireylerin bunu sahip oldukları sağlam ahlaki ve vicdani temeller ile yapmaları, doğru ve yanlış konusunda gösterdikleri kararlı inatçılığın mücadele etmekte kendilerine destek olmasıdır. Nitekim başkalarına duyulan merhamet, iyiliğe duyulan istek de bu kişilerin bildikleri yolda sabırla yürümelerine, pes etmemelerine ve her ne olursa olsun cesur davranmalarına sebep olur. Son kertede Platon ile Aristoteles’i kendisine kılavuz bilen Stockdale’in de dediği gibi, “Cesaret ruhun mukavemetidir.”

Kitapta psikolojik dayanıklılığa sebep olan etmenlere verilen bir diğer örnek ise insanların dine ve ya maneviyata duydukları bağlılıktır. Nitekim 2005 Pakistan depreminden sonra depremzedeler arasında yapılan araştırmalara dayanarak Southwick ve Charney, insanların ayakta kalmak ve yaşadığı trajediyi atlatmak konusunda en çok yardım aldıkları şeyin dini inanç olduğunu aktarırlar.

Bununla birlikte insanlara stresli zamanlarında, bunun üstesinden gelmeleri hususunda maneviyat ve din bir hayli etkili olur. Keza daha önce din üzerine düşünmemiş kimi insanlar, yaşadıkları travma sonrasında iyileşme sürecinde dini ve maneviyatı keşfettiğinden dem vururken, Vietnam savaş eserlerinden bir kısmı, savaştan önce kendilerini dindar olarak tanımlamamalarına rağmen esir düştüklerinde, o ortamda en çok dine ve Tanrı’ya sığındıklarını, hiç olmadığı kadar çok dua ettiklerini de belirtmişlerdir. Dua aynı zamanda bir tür meditasyondur ve bu gibi ritüeller binlerce yıldır zihni düzenlemek, disipline etmek için kullanılır.

Bilimsel çalışmalar da, dini inancın, maneviyatın, ritüel ve meditasyonların kişilerin psikolojik dayanıklılık göstermeleriyle ilişki içinde olduğunu destekler niteliktedir.

Psikolojik Dayanıklılık, kişilerin sosyal bir çevreye sahip olduklarında ve derin sosyal bağlar kurduklarında da zorluklar karşısında direnç gösterebildiklerinin ve mücadele edebildiklerinin altını çizer. Her şey yolundayken, ihtiyacını hissetmedikleri sosyal bağlar ve dostluklar başları sıkıştığında onları dardan kurtarabilir.

Dostları her şeyin iyi olacağına dair kişiyi teskin eder ancak etmeseler bile onlarla kurulan keyifli ilişkiler, çevre tarafından onaylanmak rahatlatır, depresyon gibi hastalıklardan korur ve ruhen sağlıklı kılar.

Hatta elde edilen bulgular sosyal ilişkileri kuvvetli insanların daha uzun bir ömre sahip olduğunu gösterir. Nitekim Southwick ve Charney artık terapilerde ilaç kullanmak yerine danışanlara, sosyal ağlarını güçlendirmesi tavsiyesinde bulunduklarını, bunun daha kalıcı ve kesin bir sonuç verdiğini belirtirler.

Southwick ve Charney, 'Psikolojik Dayanıklılık'ta bizlere sağlam bir psikolojiye sahip olmamız için, fiziksel ve zihinsel egzersiz yapmak, örnek alınacak bir rol model belirlemek ve hayatı anlamlı kılmak için çaba sarf etmek gibi daha nice faydalı öneriyi gerekçeleri ile sıralıyorlar.

Travmaları ilaç kullanmaksızın atlatmamız, kendimizi daha mutlu, tam ve huzurlu hissetmemiz için uzun yıllara ve coğrafyalara dayanan araştırmaları ışığında bizlerin de yürüyeceği yol haritaları sunuyorlar.

Öne Çıkanlar