Sanatı matematikle buluşturan eser: Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası
Artı Gerçek - Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde 1228 yılında Ahlatlı mimar Hürremşah'a inşa ettirilen ve "Görmeden ölmeyin" sloganıyla dünyaya tanıtılan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası'nın hergün yeni bir özelliği keşfediliyor. Avrupalı kimi bilim insanlarınca "Anadolu'nun El-Hamrası" olarak nitelendirilen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimarisindeki asimetrik özelliklerdeki kusursuzluk ile dikkati çekiyor.
Şu sıralar restorasyon ve bakım çalışmaları gerçekleştirilen eserin restorasyon çalışmalarının 2024 yılında tamamlanması planlanlanıyor. Eser doğa olaylarından olumsuz etkilenmesin diye çelik konstrüksiyondan oluşturulmuş geçici bir çatıyla korunuyor.
Faaliyetlerin ardından geçici çatının kaldırılmasıyla birlikte Anadolu erken dönem mimarisinin en seçkin örneklerinden olan bu tarihi yapı da taş bezemeleri ve özgün mimarisiyle yeniden bütün ihtişamını sergilemeye başlayacak.
Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan eserdeki yaklaşık 10 bin motifin tamamının asimetriyle yapılmış olması da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Eserin bir başka özelliği de matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları anlatan "altın oran"nın eserin bütününde gözlemlenebiliyor olması. Uzman bir rehber olan Nail Ayan, eser inşa edilirken sanat ve mimarideki 'altın oran' uyumunu kastederek "Kainattaki varlıkların tekniğinden yola çıkılmış" diyor.
Ayan, eserin tamamında gözlenen asimetri nedeniyle eserin mimarı Ahlatlı Hürremşah'ın tabiattaki 'tek'lik ve 'eşsizlik' imgesinden feyz aldığını söylüyor. Eserin üzerinde yer alan sayısız miktardaki motif ve desenin de bu nedenle birbirinden farklı ancak bütünlük içinde işlendiği yorumunu yapıyor. Eserdeki her bir motifin belli bir özgünlükle kompozisyonun bütünlüğünü bozmayacak şekilde işlenmesinin ise matematiksel bilginin ustalıkla işlendiğini kanıtladığını anlatıyor.
Eserin üzerindeki sayısız motifte, mihrapta, cennet kapısında, eserin boy ve eninde altın oran görülebiliyor. Üstelik bu kusursuzluk asimetrik olarak sağlanıyor. Bu asimetrinin yalnızca Cennet Kapısı'nda değil, aynı zamanda şifahane ve batı kapılarında da görüldüğü biliniyor. Aynı durumu mihrap, minber ve tonozlarda da görmek mümkün. Örneğin Cennet Kapısı'na uzaktan bakıldığında bu asimetriyi fark edilemiyor ancak detaylara odaklanıldığında sağ tarafta yer alan motif ile sol taraftaki motif arasında mutlak bir asimetrinin bulunduğunu görülüyor. Bu yanıyla Divriği Ulu Camii insana özgü bir eşsizikte inşa edilmiş olduğu yorumları yapılıyor. Tıpkı insanların göz retinasının veya parmak izinin birbirini tutmaması gibi. Bu eserin üzerindeki motifler de bir daha kendini tekrar etmiyor. Bu özellikleri nedeniyle eserin inşasında mimarın "kainattaki varlıkların tekniğinden yola çıktığı" yorumu yapılıyor.
Bütün bu özellikleri nedeniyle eserin eşsiz bir kültürel miras olmanın yanında, eşine rastlanmayacak türden, mimari ve sanatsal bir nitelikte olduğu değerlendiriliyor. Bunun için de sanat tarihi ve mimarlık okuyan öğrencilerin mutlaka görmeleri gereken bir eser olduğu vurgulanıyor.
Eserin mimarı Hürremşah'ın eserde iki ana amacı iki ayrı motifle ortaya koyduğu söyleniyor. Mimar bu iki motifi Cennet Kapısı'nın başlangıç ve bitiş noktasına yerleştirmiş. Başlangıç noktasında gül, bitiş noktasına bülbül motifi yer alıyor. Bu göndermedeki simgelerden gülün Hz. Muhammed'in, bülbülün ise Allah aşkının simgesi olduğu biliniyor. Bu yanıyla da eseri yapan mimarının tıpkı tabiattaki 'biriciklik' imgesini kullandığı, aynı El Hamra'daki sanatsal, simgesel ve mimari unsurlarda işlenen duyguyu aktarmaya çalıştığı kabul görüyor. (KÜLTÜR SANAT)
Fotoğraflar: AA