Serdar Korucu imzalı 'Cumartesi Anneleri: Galatasaray Meydanı'nda 1000 Hafta' çıktı
Artı Gerçek - Cumartesi Anneleri, ilk eylemini 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü saat 12’de Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirmişti. Türkiye’nin en uzun soluklu direniş hareketi olan bu eylem, 25 Mayıs'ta 1000. haftaya ulaşıyor. Bu tarih dönümü öncesinde gazeteci Serdar Korucu’nun, gözaltında kaybedilen 18 kişi için 22 kayıp yakınıyla görüşerek kaleme aldığı Cumartesi Anneleri: Galatasaray Meydanı'nda 1000 Hafta adlı kitabı Doğan Kitap aracılığıyla okurla buluşuyor.
Türkiye’de basının Arjantin’deki “Plaza de Mayo Anneleri”ne benzeterek “Cumartesi Anneleri” ya da “Cumartesi Anaları” adını verdiği eylem, gözaltında kaybedilenlerin yakınlarının adalet talebini gündeme getiriyor. Korucu, kayıpların son bulması, kaybedilenlerin akıbetinin açıklanması, kalıntılarının ailelerine teslim edilmesi, gözaltında kaybetme suçunun fail ve sorumlularının yargılanarak adaletin sağlanması talepleriyle bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin tarihini gazete ve televizyon arşivlerinden yararlanarak anlatırken kayıp yakınlarının hikâyelerine de yer veriyor.
Cumartesi Anneleri zaman zaman kesintiye uğramasına rağmen 29. yılını doldurmuş bir mücadele. Ve her ne kadar hareketin başından beri kaybedilenlerin eşleri, kardeşleri, çocukları, babaları, diğer akrabaları ve hak savunucuları katılmış olsa da annelerin özel bir yanı var. Kitaptaki anlatımlarda bu nedenle öncelik annelerin... Annelerin, eşlerin, kız kardeşlerin ve kız çocuklarının...
Bu kitap, kaybedilen sevdiklerinin akıbetini öğrenebilmek için kendini Galatasaray Meydanı’nda bulanların, bulmak zorunda kalanların ve elbette eylem yapmalarının nedeni olan kayıplarının öyküsünü anlatıyor… 1000 haftalık adalet arayışının, 1000 haftalık direnişin hikâyesini de hafızalara kazıyor.
Kitaptan
"Oğlumu, öğretmenimi 58 gün aradım ben. Onu ormana atmışlar. Bir buçuk ay sonra toprağı kaldırıp bulduk. 58 gün aradık. O 58 günü hiç unutmadım. Biz Hasan’ı bulduk ama o acıyı bildiğimiz için evladının mezarını arayan ailelerin acısını çok iyi biliyoruz. Hasanımın cenazesini buldum, mezarına koydum. “Cenazelerini bulamadığımız kayıplarımızınki de bulunana kadar vazgeçmeyeceğiz” dedik. Hasan’a, oğluma, öğretmenime olanlar başkasına olmasın diye oturdum Galatasaray’da. Hasan’a duyduğum sevgi beni Taksim’e götürdü. Kayıp mücadelesine dönüştü. Her kaybedilen Hasan’dır benim için, her kaybın annesi de benim."
Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak
"İnsan ilk başta belki 40 gün ortaya çıkmasını bekliyor. Bende öyle oldu. “Belki bir yerde gizli tutuluyordur” dedim. “Devlet kendine göre ağır suçlu görerek böyle gizli bir yerde mi tutuyor?” diye düşünüyordum. O da en çok, en çok bir yıl sürüyor. Ondan sonra umudunu kesiyorsun. Ama şöyle hiçbir zaman tamamen umudunu kesemiyorsun. Bir yerde kayıplarla ilgili kazı çalışması olduğunda, vicdanı olan bir kişinin çıkıp “Ben şu insanı defnettim” demesini bekliyorsun. Ben o fotoğrafları kaldırdığım zaman, belki bir gün birinin çıkıp da “Bu resimdeki adamın olayına ben katıldım, şöyle yaptık ya da böyle yaptık” demesini bekliyorum."
Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun
"Galatasaray’a neden mi koşuyoruz? Geri mi gelecekler? Yok. Gelmeyeceklerini biliyoruz. Başkalarınınki kaybolmasın diye çalışıyoruz. Başkaları da bu acıyı çekmesin. Biz çektik. Biz yetim kaldık, biz acıyı taşıdık. Galatasaray’a geliyordum belki bir şeyler ortaya çıkartırım. Hâlâ cenaze halini görmediğim için “Belki yaşıyordur, belki her şey yalandır” diyorum. İnsanın umudu tükenmiyor. Belki bugün belki yarın gelir diye bekliyorum."
Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya
SERDAR KORUCU HAKKINDA
Serdar Korucu, 1984 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde felsefe öğrenimi gördü. Çeşitli televizyon kanallarının haber merkezi ve haber program bölümlerinde editör/ yapımcı/danışman olarak çalıştı. Ulusal/uluslararası medya mecralarında dezavantajlı gruplar ve nefret söylemi üzerine haber, röportaj ve özel dosyalar hazırladı. 2012’den beri CNN Türk-Kanal D’de editörlük yapıyor.
Yayımlanmış diğer çalışmaları: Yabancı Gazetecilerin Gözüyle Kürt Sorunu (Güncel Yayıncılık, 2009); Suriye Yerle Bir Olduktan Sonra (Hayata Destek Derneği, 2013); 2015’ten 50 Yıl Önce, 1915’ten 50 Yıl Sonra: 1965 (Aris Nalcı ile birlikte, Ermeni Kültür Derneği, 2014); Patriklik Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6-7 Eylül 1955 (İstos Yayın, 2015-2016, iki cilt); Misafir (Can Yayınları, 2016); Tutku, Değişim ve Zarafet-1950’li Yıllarda İstanbul (Güven Gürkan Öztan ile birlikte, Doğan Kitap, 2017); Halepsizler (Aras Yayıncılık, 2018); Sancak Düştü: İskenderun Sancağı’ndan Hatay’a “Ermeni Meselesi” (Aras Yayıncılık, 2021); Ahalinin Gidişi: Musa Dağ 1939 (Aras Yayıncılık, 2021); Şimdi Kim Kaldı İmroz’da? (İstos Yayın, 2022) ve Türk Basınında Yahudi Mülteciler: 1938-1945 “Başkaları Tarafından Arzu Edilmeyen İnsanlar” (Alfa Yayınları, 2023). (KÜLTÜR SANAT)