İlgi Arayışı
Britanyalı psikanalist ve yazar Adam Phillips’in İlgi Arayışı isimli kitabı Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Freud ekolünden gelen Phillips bu eserinde de, ilgi arayışının hayatımızın üzerindeki hükümranlığını, ilgi nesnesinin psikanaliz ile ilişkisini inceliyor, zihin açıcı bir okuma deneyimi sunuyor.
Doğduğumuz andan itibaren dış dünyaya duyduğumuz ilgiyi tetikleyen birçok şey vardır. Eğitimimiz, ailemiz, yaşadığımız coğrafya çevremiz ve daha hesapta olmayan pek çok etken… Tüm bunlar yavaş yavaş yoğurur bizi, ilgilerimizden mürekkep kişiliğimize şekil verir. Dahası hayatımızdaki pek çok şeyi ilgimizin seyri belirler. Dikkatimizin dümeni de ondandır zaten mütemadiyen. Neye ilgimiz varsa dikkat kesiliveririz. Dikkat verdiğimiz şeyin bedelini ödemeye ise teşneyizdir. Kimi zaman da çekimine kapıldığımız, ilgimizi kaptırdığımız şeyin/kişinin/eylemin bağımlısı oluruz.
Günümüzde ise hiç olmadığı kadar çok şey tarafından ilgimiz cezbedilmeye çalışılmaktadır. Hele internet ortamında… Bu nicelikte bir şeyin çekimine kolay kolay kapılmayız. Diğer yandan günde yüzlerce hatta binlerce imge ve sembol dikkatimizi vermesek de bilincimize giriş yapar ve bilincimize sızan bu imgeler, semboller pey a pey ilgimizi değiştirip dönüştürür.
Bununla birlikte öyle bir zaman gelir ki, hayata ve etrafımıza duyduğumuz ilgi kaybolabilir. Yahut ne istediğimizi, ilgimizin neyin çektiğini fark etmeyebiliriz. Böyle durumlarda dikkat çekme isteği ortaya çıkar kişide. Dikkat çekme arzusu bir çeşit sosyalleşmedir, başkalarıyla etkileşim haline girmek ve böylece başkalarının dünyasına adım atarak kendi isteğimizin ilgimizin ne olduğunu bulma arayışıdır. Hatta sosyalleşme ediminin kendisi dikkat çekme arayışıdır.
İlgimizin -kısa vadede- dağıldığı başka bir durum ise bireyin utanç duyması halinde gerçekleşir. Utanç, “Kendimi görmek istediğim gibi ya da başkasının beni görmesini istediğim gibi göremiyorum” inancından alır membaını. Kişi kabuğuna çekilir ve etrafına dair duyduğu ilgiyi kaybeder. Kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğu fikrini de kaybeder aynı zamanda. “Utanç benliğin bir tür etnik temizliğidir.” Kişi çevreye duyarsızlaşır bu yüzden.
İlgi duyduklarımız ve ilgi duymadıklarımız kişiliğimizi şekillendirir. Kendimize dair fikirlerimiz ve zevklerimiz kim olduğumuzu yansıtır. İlgi bir nevi bir kimliktir. “Bana ne ile ilgili olduğunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim,” diyebileceğimiz kadar kimliğimizin bariz bir göstergesidir. Çocukluktan yetişkinliğe adım atarken ilgi alanlarımızı keşfeder, keşfettiğimiz ilgilerimizin peşinden gider, ona göre bir hayat tesis etmeye çalışırız.
Ne var ki ilgi arayışımız ailemiz ve ya çevremiz tarafından törpülenebilir de. Bizler ilgilerimizin istikametinden daha farklı bir yere doğru motive edilmek isteniriz. Bu da bizlerin başarısız ya da mutsuz olmamıza, yeteneğimiz ve ilgimiz olmadığı bir evren kurmamıza ve orada yaşamamıza sebep olur. Freud kişinin ilgi yönelimine kulak vermediği takdirde bunun bilinçaltında kalacağını, rüyalarda kendini gösterebileceğini işaret eder bu mesele hakkında. Kimi zaman da kendi öz denetimimizle ilgilerimizin peşinden gitmeyi riskli bulur, hayatımızı değiştirme korkusu duyarız. Garanti olan şeyi, riske tercih ederek bir ömür boyu ilgilerimizden uzak yaşarız.
Tabii her daim ilgimizin ya da merakımızın peşinden gitmek uygun değildir. Riskin her daim bedeli vardır. Keza uygunsuz bir duruma girebilir, kendimizi rezil edebilir, etrafımızdaki insanlara mutsuzluk getirecek işler yapabiliriz. İlgi arayışıyla bedelleri arasında doğru bir denge gütmek en iyisidir.
Altını çizmek gerekir ki, ilgi yalnızca bizleri maceralara sürükleyecek bir mecra, hayatımızı renklendirecek bir unsur olarak algılanmamalıdır. İlgi aynı zamanda bizleri pek çok alanda geliştirecek, derinleştirecek, sanatta, felsefede, edebiyatta nice eserin yaratılmasına ilham verecek bir itici güçtür de. Bu açıdan baktığımızda günümüzde pek çoğumuzda bir ilgi kaybı olduğunu söyleyebiliriz. İnternet, iletişim teknolojileri ve bilhassa sosyal medya dikkatimizi öyle çalıyor, bizi kısa vadeli merak ve ilgi duygusuyla oyalıyor ki, gerçekten zamanımızı adayacağımız bir işe ilgi duymuyor, duysak da bu adanmışlığı gösteremiyoruz. Bu ilgi kaybı estetik ve sanattan yoksun eserler ortaya koymamızın, yaptığımız işlerdeki uzmanlığın azalmasının yanı sıra hem bir kültür kaybına, hem de bir ahlak kaybına yol açıyor. Dahası insanların etrafındakilere duyarsızlaşmasına ve ahlaki olarak bazı şeylerin yozlaşmasına…
İlgi Arayışı, Adam Phillips, çev. Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınları, sf. 128, 2023