Şükrü Erbaş: Bizi tanrı seçmeye zorluyorlar
"Hayır" kampanyasına destek veren şair Şükrü Erbaş, "Kötülüğün sonsuza kadar sürmeyeceğini 17 Nisan sabahı göreceğiz" dedi.
KÜLTÜR SANAT- Anayasa referandumuna az bir süre kala "Hayır" cephesinin çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Referandum çalışmalarına kalemi ve şiirleri ile destek veren Şair Yazar Şükrü Erbaş, "Bir kötülüğün sonsuza kadar sürmeyeceğini 17 Nisan sabahı göreceğiz" dedi.
Yaklaşan anayasa referandumu nedeniyle başta sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler olmak üzere tüm kesimler sokaklardaki "Hayır" çalışmalarını hızlandırdı. Semt pazarlarında dağıtılan "Hayır" bildirileri ve kalabalık caddelerde kurulan "Hayır" stantlarının yanı sıra, kalemi ve şiirleri ile referandum çalışmalarında yer alan şair yazar Şükrü Erbaş, 16 Nisan’da yapılacak olan referandumu değerlendirerek, bir kötülüğün sonsuza kadar süremeyeceğini 17 Nisan sabahı göreceklerini söyledi.
‘BU KADAR SALDIRGANI İLK KEZ GÖRÜYORUM’
12 Mart 1971 yıllarının gençlik yılları olduğunu söyleyen Erbaş, "1990’lı yılları yaşadım. Bu kadar kötüsünü, yozlaşmışını ve saldırganını ilk kez görüyorum. Şimdi ise adalet çökmüş, eğitim düzeyi gerilemiş ve demokrasi ayaklar altına alınmış durumda. Böyle bir durumda hiçbir referandum yapılamaz. Böyle bir yerde devletin bütün olanaklarını kullanacaksınız bir kampanya yürüteceksiniz öbür tarafta insanların önüne iki seçenek sunacaksınız. Evet mi, Hayır mı diye. Hayır diyen insanların mitinglerine saldıracaksınız sonra demokratik ortamda bir referanduma gideceksiniz. Bu doğrudan onur kırıcı bir şey" diye belirtti.
‘SEÇİMİN ÖZGÜR VE ADİL BİR ORTAMDA YAPILMASI GEREKİR’
Ülkenin geleceği açısından önemli bir oylama ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Erbaş, "Biz bir var oluş ve yok oluş oyunu kullanacağız. Ya Hayır diyerek varoluşumuzu gerekli kılacağız. Ya da yok oluşumuzu onaylayacağız. Anayasa maddelerine bakarak bizi tanrı seçmeye zorluyorlar. Biz bir başbakan seçmiyoruz. Bu yetkilerle donatılmış bir insan; ancak ve ancak Allah katında büyütülecek bir insandır. Bütün ülkeyi teslim alacak bir kişi 80 milyon önünde secde ettirecek. Her şeyimizi alacak, itip kakacak böyle bir seçim olamaz. Evet veya Hayır oylaması yapacaksak özgür adil bir ortamda yapılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
‘KENDİ SONLARINI HAZIRLIYORLAR’
Yüz binlerce insanın KHK’ler ile ihraç edildiğini hatırlatan Erbaş, "Gidişat kötü bu ters tepecek. Bütün bunlara rağmen geleceğe insan onuruna olan inancım bunların sonu olacak ve kendi ayaklarına dolayacak. Kendi sonlarını hazırlıyorlar. 17 Nisan sabahı bunu kalkıp göreceğiz. Böyle gitmez bir kötülük sonsuza kadar gitmez hüküm süremez" diye konuştu.
‘HAYIR DİYENLER YÜZYILIK ÖRGÜTLENMİŞ BİR DEVLET AKLI İLE SAVAŞIYOR’
Hayır kampanyalarında kullanılan bir çok argümanın önemli olduğuna dikkat çeken Erbaş, "Hayır kampanyasında ‘hayırlı sabahlar’, ‘hayırlı cumalar’ gibi kampanyalar var. Bunlar azımsanacak şeyler değil. Biz siyasi iktidar tek bir kişiye karşı savaşmıyoruz. Hayır cephesini oluşturanlar. Biz bütün alanlarda yüzyıllık örgütlenmiş bir devlet organizasyonuna karşı savaşıyoruz. Bu kolay bir şey değil. O kadar karman çorman giden bir şey var ki. Kötü giden bir şey daha kötü giden bir şeyle unutturulmaya çalışılıyor. Bir saçmalık yapıyor daha büyük bir saçmalıkla önümüze çıkıyor. Tuhaf bir kötülük aklı var. Nereye gidecek bilmiyoruz" dedi.
‘ÇÖZÜM BİZİM ELİMİZDE’
Seçim kampanyasında Cumhurbaşkanının "Suriye’yi halettik" diye bir şey diyemediğini aktaran Erbaş son olarak şunları söyledi: "Çünkü kucağında kaldı. Şimdi burada Lice’ye saldırıyor. Kürt halkı senin yıktığını kucağına koydu. Sonra baş edemiyor Almanya’ya bağırıyor, Hollanda’ya bağırıyor. Hiçbir yönetim halkını kadını aşağılayarak, zulüm ederek yoksullukla terbiye ederek sonsuz kalamaz. Bu kendi sınırlarına dayandı. Kendi sonu geldi. Bu gidecek de, bizim canımızı okuyup mu gidecek sıkıntı. O bizim daha ne kadar canımızı okuyacak. Bu böyle gitmez artık. Gideceği kötülüğün yaptığı hırsızlığın sonuna geldi. Kazansak da kaybetsek de sonu yok. Çözüm bizim elimizde. Barış ve kardeşlik içerisinde yaşamaktan başka şansımız yok." (DİHABER)