UNESCO’nun Sur ve Hevsel kararına tepki gösteren Ucuman: Tespit doğru, karar ise yanlış

UNESCO’nun Sur ve Hevsel kararına tepki gösteren Ucuman: Tespit doğru, karar ise yanlış
UNESCO, “Tehlike Altındaki Dünya Mirası” tespiti yaptı ancak listede Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'ne yer vermedi. Türkiye’ye bir yıl süre tanınmasını eleştiren Ucuman: Devletin tarihi yapıyı nasıl yıktığı 8 yıllık bir pratikle karşı karşıyayız.

Remzi BUDANCİR


DİYARBAKIR - Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, UNESCO tarafından 2015 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklendi ancak Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nde "restorasyon" adı altında yürütülen, uzmanların yıllardır tahribat ve betonlaşma nedeniyle tepki gösterdiği çalışmalar kültürel varlıklara zarar verdi. 2016 yılından bu yana Diyarbakır’a iki kez ziyarette bulunan UNESCO ekibinin hazırladığı taslak raporda, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’nin Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınması istendi.

TAHRİBAT VAR DEDİ, LİSTEYE ALMADI

Bu taslak rapor, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen UNESCO Dünya Mirası Komitesi Genişletilmiş 45. Oturumunda görüşüldü. 15 Eylül’de yapılan oturumda gündeme getirilen Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçelerinin Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesine alınma önerisi kabul edilmedi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, önerinin Umman, Mısır, Katar, Nijerya, Rusya Federasyonu, Güney Afrika, Japonya, Hindistan, Meksika, Saint Vincent ve Grenadinler, Arjantin, Mali, Zambiya, Tayland, Suudi Arabistan ve Etiyopya’nın değişiklik önerisi doğrultusunda kabul edilmediğini duyurdu.

'UNESCO YIKIMI KABUL ETMİŞ OLDU'

Artı Gerçek’e konuşan Kent Koruma ve Dayanışma Platformu Yürütmesinden Absussamed Ucuman, UNESCO’nun taslak raporunda Dünya Mirası Listesinde yer alan Diyarbakır Surları, çevresi ve Hevsel Bahçelilerinde yapılan yıkımların yer aldığına işaret etti.

UNESCO’nun tahribata yönelik tespitte bulunmasının ardından yapılması gerekenin önlemlerin alınması olduğunu belirten Ucuman, “Dolayısıyla sorunlar varsa, o sorunun tespiti yapılır. O soruna göre bir tanımlama yapılır. O tanımlama üzerinden o sorunu çözmeyle ilgili bir yaklaşım tarzı oluşturulur. UNESCO kendi raporunda yıkımı zaten bildiriyor. Bu yüzden ‘Tehlike altında’ tanımlaması yapıyor. Dolayısıyla bu tehlikeyi bertaraf için belirli önlemlerin alınması gerekiyor. Raporda tanımlamaların hepsi kabul edilmiş durumda” dedi.

Abdussamed Ucuman

'UNESCO’NUN TESPİTİ DOĞRU, KARARI YANLIŞ'

UNESCO’nun Sur ve Hevsel Bahçelerinde gerçekleştirilen yıkımla ilgili tespitlerin doğru olduğu belirten Ucuman, bu tespitlere rağmen tahribatın yaşandığı alanların Tehlike Altında Dünya Mirası listesine alınmamasının yanlış olduğunu vurguladı.

UNESCO’nun “Tehlike Altında Dünya Mirası Listesine almayalım. Bir yıl mühlet verelim” yaklaşımı sergilediğini belirten Ucuman, şu sözlerle UNESCO'nun tutumunu eleştirdi:

“UNESCO’nun almış olduğu kararları sadece şu şekilde eleştiriyoruz. Tehlike altında olduğuna ilişkin tespitiniz varsa ona çare bulunmalı. Ama o listeye koymadan biz bir yıllık mühlet verelim ve bu mühlet üzerinden değerlendirelim şeklinde bir yaklaşım sergilendi. Biz şunu eleştiriyoruz. Yani 8 yıldır bunlara böyle bir mühlet verilmiş. 8 yıldır bunun gereğini yapmıyorlarsa sen artık sonraki adıma geçersin. O yapılar gerçekten tehlike altında. Her gün ayrı bir yer işgal ediliyor, rant uğruna yerle bir ediliyor. Tescilli yapıları yıkıyorlar. Dolayısıyla taraf devletin, kendi alanındaki tarihi yapıyı nasıl yıktığı ile ilgili 8 yıllık bir pratikle karşı karşıyayız. O yüzden UNESCO’nun bu noktadan eleştiriyoruz.”

'ÖNCE ALAN YÖNETİMİNİ DAĞITTILAR'

Diyarbakır Surları, çevresi ve Hevsel Bahçelerindeki tahribatın giderek arttığına işaret eden Ucuman, UNESCO’nun 2015 yılında var olan alan yönetimine atıfta bulunduğuna işaret etti.

UNESCO’nun işaret ettiği alan yönetiminin bizzat iktidar tarafından 2015 yılında ortadan kaldırıldığını hatırlatan Ucuman, şöyle devam etti:

“2015 yılına kadar UNESCO ile birlikte, burada belediyenin (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi) bünyesinde alan yönetimi kurulmuştu. Kentteki ilgili STK’lar, kurumlar bu alan yönetimine dâhildi. Değerlendirmeler bu alan yönetimi üzerinden yapılıyordu. Surla, tarihi yapılarla ilgili çalışmaları bu ekip yürütüyordu. Herhangi bir müdahale, bir yıkım, işgal olduğu zaman veya herhangi bir restorasyon yada düzenleme olduğu zaman devreye alan yönetimi giriyordu. UNESCO kriterlerine göre yol yöntem belirliyordu. Bu mirasın süreklileşmesi içinde strateji belirliyordu. Ancak çatışmalı dönemden (2015 ve sonrası) sonra bunlar ilk kez Kültür Varlıkları alanı olan o bölge ile ilgili yetkilerin tümünü Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aktardılar. Buda Türkiye’de bir ilk. Diğer kentlerde ya belediyeler, yada diğer kurumlar üzerinden alan yönetimi sistemi devam ediyor. Bu kayyım atama dönemine denk geliyor.”

'ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİĞE DEVREDİP YIKTILAR'

Sur içi ve çevresinde tarihi yapılar olduğu için ilk etapta yıkım için müdahale edilemediğini hatırlatan Ucuman, “Baktılar yıkımı nasıl yapacaklar? Direk yetkileri Kültür Bakanlığından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aktardılar. Sonra Sur’a girip yıkım gerçekleştirdiler. Çevre ve Şehircilik ise tescilli yada tarihi yapı ile ilgili değerlendirmeler yapmadı. Bir ara Sur’da tarihi yapılar yıkıldığında ‘Neden tarihi yapılar yıktırıldı’ diye sorduk. Bize ‘O yapıların tarihi olduğunu belirtmek için yapıyı işaretledik. Oradaki kepçeci işaretlediğimiz yapının yıkılmak için işaretlenmiş olduğunu zannederek tarihi yapıları yıkmış’ şeklinde bir savunma yaptılar. Alan yönetiminin yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığından birisine vermişler. Bununla ilgili 8 yıldır bölgede herhangi bir değerlendirme yapılmamış, herhangi bir toplantı alınmamış. Dolayısıyla bakanlıktan birisine vermişler, oda ilgilenmiyor” diye konuştu.

UNESCO TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ’NDEN AÇIKLAMA YOK

UNESCO’nun Sur ve Hevsel bahçeleri ile ilgili aldığı kararın yeni olduğunu hatırlatan Ucuman, tarihi yapıların korunması için atılması gereken öncelikli adımları sıraladı:

  1. Ayın 15’inde karar alındı. Sadece Türkiye’nin UNESCO temsilcisi wep sayfasında ‘Tehlike Miras Alanı’ listesine girilmedi diye açıklama yapmış. Ama neler yapılacak, neler yapılması gerekiyor, bu konu ile ilgili çözümlerinin neler olduğu ile ilgili herhangi bir değerlendirmesi yok. Böyle bir değerlendirmeye sanki ihtiyaç duymuyorlar.
  2. Dicle Nehri, Bismil’den sonrası nehir statüsünde. Öncelikle Dicle Nehri’nin kaynağından başlayarak tüm alanının bir nehir statüsünde alınması gerekiyor. İlk adımda yapılacak olan şeyin bu olması gerekiyor. Dicle Nehri’nde, Diyarbakır ve Sur başta olmak üzere mevcut merkez alanına denk gelecek bölgelerde kum ocakları, yapılaşmalar, işgaller, rant alanları artarak devam ediyor. Oradaki mevcut dokuyu zorlayan, bozan bu ranstal yıkım hem Sur, hem de surun içerisindeki yapıları etkiliyor. Dolayısıyla ilk yapılması gereken şey Dicle Nehri’nin kaynağından başlayarak Nehir statüsüne alınmadı. İkinci durum ise Hevsel Bahçeleri. Hevsel Bahçelerinin bahçe statüsünde nasıl geliştirilebileceği, nasıl daha iyi verim elde edilebileceği ile ilgili bir planlamanın hemen yapılması gerekiyor.
  3. Üçüncü adım ise mevcut Sur içinde çatışmalı süreçten sonra yıkılan ve yerine yapılan yapılar derhal hepsi yıkılıp özüne uygun hale getirilmeli. Orada yaşayan vatandaşlar evlerine geri dönmeli. Çünkü bir tarih insanıyla vardır. Tarihin sürekliliği oradaki insan jenerasyonunun sürekliliği ile oluşur. Yoksa orayı boşaltıp, içeriğini boşaltan, sadece ticari alanlara dönüştüren bir yer artık tarihi bir alan olmaktan çıkıyor.

'TEHLİKE ALTINDAKİ DÜNYA MİRASLARI' LİSTESİ NE ANLAMA GELİYOR?

UNESCO’nun Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçelerini “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları” listesine almaması pek olumlu değil. Bu yapılar “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları” listesine alınmış olsaydı UNESCO nasıl bir çalışma yapacaktı? Buna ilişkin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu internet sayfasında yapılacak çalışmalar, alınacak önlemler şu şekilde yer alıyor:

  • Bir alanın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmesi Dünya Mirası Komitesinin Dünya Mirası Fonu’ndan acil yardım talep etmesine olanak sağlar.
  • Tehlike altında olan söz konusu alanları kurtarmak için çabaların birleştirileceği umuduyla uluslararası toplumu uyarır.
  • Bir alanın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmesi koruma uzmanlarının alanın söz konusu koruma ihtiyaçlarına etkili bir şekilde cevap verebilmelerini sağlar.
  • Alanın, Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne kaydedileceği varsayımı çoğu zaman etkili ve hızlı koruma eylemlerinin ortaya çıkmasını teşvik eder.
  • Bir alanın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmesi Dünya Mirası Komitesi’nin ilgili Taraf Devletlere danışarak, düzeltici önlemler programı geliştirmesini ve kabul etmesini, daha sonraki süreçte de alanın durumunun izlenmesini gerektirir. Bütün çabalar, alanın mümkün olan en kısa zamanda Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’nden çıkartılması amacıyla alanın değerinin eski haline getirilmesi üzere harcanmalıdır.

Öne Çıkanlar