Varlık dergisi ekim sayısı 'Cumhuriyet 100 Yaşında!' başlığıyla yayımlandı
Artı Gerçek - Varlık dergisinin ekim sayısı "Cumhuriyet 100 Yaşında!" başlıklı dosya konusuyla yayımlandı. Derginin bu ayki dosyasına katkıda bulunanlar arasında Korkmaz Alemdar, Birsen Karaca, Funda Şenol, Koray Tütüncü ve Alphan Akgül gibi isimler yer alıyor.
"Cumhuriyet 100 Yaşında!" başlığıyla okurla buluşan derginin içeriğinde yer alan başlıklardan öne çıkanlar şöyle: Atatürkçülük: "Distopya'dan Ütopya'ya" (Alphan Akgül), "Kadın Hareketinin Yüzyılı" (Funda Şenol), Cumhuriyet'in Argümanı ve Eylemi (Koray Tütüncü), Cumhuriyet'in İletişim Politikaları (Korkmaz Alemdar), Anadolu İnsanının Yaşamındaki İzdüşümüyle Cumhuriyet (Birsen Karaca), Hilmi Yavuz Şiirinin Genel İzlekleri (Arife Kalender), Türkçe Günlükleri (Feyza Hepçilingirler), Cumhuriyet'in Kıyısına Yaklaşanlar ( Murat Batmankaya), Travma Edebiyatı Nasıl Yapılır: "Mezarından Yazmak" (Evren Kuçlu)
Dosya içeriğinin tamamı şöyle:
Atatürkçülük: Distopya'dan Ütopya'ya – Alphan Akgül
Geçen ay “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Eğitim”e odaklanmıştık. Varlık’ın Ekim 2023 sayısında “Cumhuriyet 100 Yaşında!” dosyasında ise Alphan Akgül, Funda Şenol, Koray Tütüncü, Korkmaz Alemdar ve Birsen Karaca’nın yazılarıyla kuruluşundan günümüze Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bazı gelişmeleri değerlendiriyoruz. Alphan Akgül, “Atatürkçülük: Distopya’dan Ütopya’ya” başlıklı yazısında ideoloji ile ütopya arasındaki ayrımı vurguluyor ve “Atatürk’ün ütopyası eski ama görkemli görünen bir enkazın altında ezilmiş halk yığınlarını önce birer ‘yurttaş’a dönüştürmek, ardından bu halkın harabeye dönmüş bir eve veda etmesini önlemek için ideolojik bir hamasete malzeme edilen dinî duyguları rasyonel bir temele oturtmaktı,” diyor.
Kadın Hareketinin Yüzyılı – Funda Şenol
Funda Şenol, “Kadın Hareketinin Yüzyılı” başlıklı yazısında Kadın Halk Fırkası (1923), İlerici Kadınlar Derneği (1975), “Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya” yürüyüşü (1987), Elele, Kadınca, Amargi, Pazartesi gibi dergiler ve daha pek çok oluşuma, harekete değinerek “kurucu babalar”ın “devlet feminizmi”yle yetinmeyip, resmî ideolojiye karşı eleştirel bir tavır geliştiren kadınların mücadelesini anlatıyor.
Cumhuriyet'in Argümanı ve Eylemi (Koray Tütüncü)
Koray Tütüncü, “Cumhuriyetin Argümanı ve Eylemi”ni hem kavramsal hem de tarihsel açıdan analiz etmeye girişecekler için önsöz niteliğindeki yazısında “toplumsal ve tarihsel varoluşu etik-moral-politik bir birlik olarak siyasal varoluşa dönüştürmenin ne anlama geldiğini” sorguluyor.
Cumhuriyet'in İletişim Politikaları: Unutulan Geçmiş ve Köy Enstitüleri ile Ortak Kader – Korkmaz Alemdar
Korkmaz Alemdar, “Cumhuriyet’in gazetecilik mesleğini güçlendirmek için öngördüğü yapı özünde gazetecilerin sermayeye karşı korunmasını sağlamaya dönüktü. (…) Gazete sahipleri ve emeğiyle onlara bağımlı gazeteciler bu yapının kurulmasına direndiler ve başarılı oldular,” diyor ve “Cumhuriyet’in İletişim Politikaları”nı başlangıçtan günümüze inceliyor.
Anadolu İnsanının Yaşamındaki İzdüşümüyle Cumhuriyet – Birsen Karaca
Birsen Karaca, “Anadolu İnsanının Yaşamındaki İzdüşümüyle Cumhuriyet” başlıklı yazısında farklı kuşaklardan vatandaşlarımızla yaptığı söyleşileri aktararak Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte gerçekleşen dönüşümleri değerlendiriyor.
Hilmi Yavuz Şiirinin Genel İzlekleri – Arife Kalender
İlk şiirlerinden itibaren ölümü, sonu, solmayı yaşamın diyalektiği içinde işliyor. Gül solar, yaz biter, çocuk büyür ve ölür. Her şey devine döne sonsuzluğa varır.
Türkçe Günlükleri – Feyza Hepçilingirler
“Hey on beşli, on beşli...” türküsü duyuluyor geriden. Daha önce de denk gelmiştim. “Hey on beşli, on beşli” türküsüne eşlik eden ses, “Henüz on beş yaşındaydılar. On beş yaşında vatan müdafaasına koştular,” diye türkünün sözlerine açıklık getirmeye çalışıyordu. Ölenlerin arasında henüz on beş yaşında olanlar da vardır ama o türkü on beş yaşında olanlar savaşa gitti diye söylenmiş değil. Ünlü Niksar türküsünde “Hey on beşli, on beşli...” diye kendilerine seslenilenler 15 yaşında olanlar değil, 1315 doğumlular.
Cumhuriyet'in Kıyısına Yaklaşanlar – Murat Batmankaya
Bir ülkenin yüz yılını anarken, yalnız vitrine bakmamak gerekir. Çünkü o ülkenin ortalaması yalnız ‘görünen’ler, ‘gösterilen’ler değildir. Hele de günümüzde olduğu gibi o görünenleri de aslında görünmese de olurlar belirliyorsa...
Travma Edebiyatı Nasıl Yapılır: "Mezarından Yazmak" – Evren Kuçlu
Yazımızın girişi daha baştan, edebiyatın katarsis yarattığı kabulüyle çelişiyor. Çünkü bu kabul zaten sorunlu. Örfi de biraz. Ama birine öfkemizi kusmanın öfkemizi azaltacağı yanılgısına benzer bir ezber içerdiğinden bu fikrin dolaşımda olması anlaşılır. Ayrıca edebiyatçının bazı durumlarda bomboş şeylerle uğraştığı düşüncesinden sıyrılmasına çanak tuttuğu için de cazip. Fakat yeri gelmişken söylemek zorundayız. Edebiyat, eğer onu belli açılardan canımızı sıkacak raddede değiştirmezsek duygu durumumuzu kalıcı olarak düzenleyecek hazır bulunuşluktan yoksundur.
Melodram Sinemamızın Özel Bir Portresi: Yıldırım Önal – Zekeriya Şimşek
Yıldırım Önal Sineması üzerine pek kalem oynatılmayışının sebeplerini melodramın düşünsel değil duygusal boyutta yoğunlaşan sinema dilinde aramak gerekiyor. Melodram, insan zihninin uçsuz bucaksız hayal dünyasını cendereye hapseden bir sinema anlayışıdır. Hangi açıdan bakarsak bakalım, nasıl yorumlarsak yorumlayalım, bir duygu bataklığıdır.
Ekim Bildirisi (Şiir) – Bâki Ayhan T.
Billur Avize (Öykü) – Serap Yenilmez Çetin
Tuğla Evin Bodrumu (Şiir) – Türkân Yeşilyurt
Opera Sanatı: İrem Kırgız Aray ile Söyleşi – Fatma Berber
Bir deneyim yaşıyorum ve sesime o yaşanmışlığın rengi ekleniyor. O yüzden sesimi her seferinde ilk kez keşfediyorum diyebilirim.
Kâğıt Kesiği (Şiir) – Gonca Özmen
Marguerite Duras'da Iskarta Beyaz Hayatlar – Nil Sakman
Marguerite Duras ise Pasifik’e Karşı Bir Bent’te ülke değiştirme kararı alan bir Fransız ailenin kendi kültürel değerleri aracılığıyla tanımlayacaklarını düşündükleri, hatta hiçbir dönüşüm geçirmeden hüküm sürüp maddi refaha kavuşacaklarına inandıkları sömürge devletinde yaşamak zorunda kaldıkları sürgün deneyimi ile baş başa bırakır okuru. Kendilerine atfettikleri ayrıcalıklı konuma asla sahip olamayacakları gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalan aile, bu zorlu deneyim süresince iki kez yabancılaşmayı, iki kez yerinden edilmeyi olabilecek en sert koşullarda yaşayacak ve Duras da bizi sömürgede sürgün haline gelmek üzerine düşünmeye davet edecektir.
Aytül'ün Sonu (Şiir) – Ezgi Şimşek
Türkiye'de Kadınların "Kısmi Kurtuluş"unu Ziya Gökalp'ın "Ev Kadını" (1918) Şiiri Üzerinden Düşünmek – Fatma Fulya Tepe - Per Bauhn
Okuduğunuz yazıda Ziya Gökalp’in 1918’de yazdığı “Ev Kadını” şiirinin erken Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk kadınlarının rolü ve statüsü konusundaki belirsizliklerini nasıl temsil ettiğini –şiiri yakın okuma yöntemiyle inceleyip– tartışacağız.
Anlamı Anlamanın Peşinde: "Yaşamı ve Yapıtlarıyla" Habip Aydoğdu Sergisi – Mine Bican
Aydoğdu’nun yapıtlarında soyut tek başına resimsel bir kurgu değildir. Soyut ifade onun tüm duygu durumlarının kayıt altına alındığı bir belge niteliğindedir. Bu belgede sanatçının hislerinin ve yaşam gayretinin izlerini rahatlıkla sürebilirsiniz.
Yerin ve Kentin Metni – Ozan Öztepe
Yerin ve kentin metinsel temsili üst ölçekte edebiyat coğrafyasını belirginleştirir. 1960’lı yıllardan itibaren varoluşçuluk, fenomenoloji ve hermenötik başta olmak üzere varlık kökenli bilimsel çalışmaların ivme kazanmasıyla, dünyanın nasıl bir yer olduğu kadar, bireyin onu nasıl algıladığı da yoğun şekilde tartışılmıştır. İnsanoğlunun coğrafya ile kurduğu ilişki ağının incelenmesi, disiplinlerarası bir çalışmayı gerekli kılar. Edebiyat araştırmaları ve coğrafi araştırmaların birbirleriyle örtüştükleri arayüzde, edebî coğrafya (geographie litteraire) tanımı belirginleşir.
Kara Ot (Şiir) – Selcan Peksan
Edebiyatın, Tarihin ve Hayatın İzinde Kudüs'te – Çiğdem Ülker
Havaalanı “Wellcome Middle East” afişleriyle dolu ama Tel Aviv, Ortadoğu değil de Barcelona gibi neşeli bir Akdeniz kenti neşesiyle beni karşılıyor. Marihuana kokuları, gökdelenler, tanıdık palmiyeler ve sahildeki konserde dans eden gençler. Yafa bölgesinde portakal tadında ılık bir akşam. Eski Diyarbakır’a, Mardin’e benzer görüntüler, gördüğüm en hırçın Akdeniz; sanki İsrail’de değil İspanya’dayım duygusu. Yarın hızlı tren beni Kudüs’e, o başka dünyaya taşıyacak.
Rüzgâr Odası – Yavuz Özdem
Herakleitos bir dehanın her devirde anlaşılmasındaki zorluktan ötürü felsefe tarihinde ‘karanlık filozof’ olarak da nam salar. Herakleitos bir özlü, bir kapalı söz ustası, bir bilici, bir sözcü olduğuna göre ona zaten şair de denmeli. Kaldı ki “Biri öbürünün/ Ölümünü yaşar/ Yaşamını ölür” hepi topu ‘üç satır’ ve fakat yaşamı ve ölümü bu kadar derinden kucaklayan bir metin olsa olsa şiire has olur. Ancak burada işimiz biraz zor, zira Herakleitos’un kendisinin şairleri (şiiri) sevmediğini, onlara herhangi bir konuda danışılmamasını istediğini de biliyoruz.
Yeni Şiirler Arasında – Şeref Bilsel Sayfa:92
Gem (Şiir) – Hakan Uslu
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak
Carpe Diem (Şiir) – Barış Duman
Beklerken (Öykü) – Erdem Yalçın
Kibrite Davran Kuşlara Gül (Şiir) – Şura Aykan
Köy Dolmuşu (Öykü) – Ali Yeşil
Kitaplar Arasında
Betül Dünder ile “Erciyas” Üzerine Söyleşi – Doğa Deniz Baydar
Şiirimizdeki eril tahakküme ve onun hayatımızdaki, edebiyattaki karşılığına dair yaklaşık çeyrek yüzyıldır bulunduğum her yerde, mahfilde söz alarak şiirimi kurmaya çalıştım. Yalnız da değildim. Devraldığımız şiir mirasının içinde bu mücadeleye ilham olan şair kadınlar vardı. Meselemiz sadece şiir yazmak olmadı bu yüzden. Özellikle benim kuşağımdaki dostum, yoldaşım, kızkardeşim dediğim şair kadınların; bugünün şiirinin büyük ölçüde kadınların varlığında, yazdıklarında nefes almasında –örgütlü bir bilinç ve kadınoluşla yan yana gelebildiğimiz içindir– büyük payı var.
"Sevdalı Düşler Senfonisi" / Halil Umar – Murat Tuncel
Halit Umar’ın Sevdalı Düşler Senfonisi’ndeki anıları da çoğunlukla çocukluk anıları. Ama o sadece “saklı” anılarıyla süslememiş kitabını. Anı anlayışına da bir yenilik katarak çocukluk anılarıyla yaşlılık anılarını bütünleştirmiş. Ayrıca da görsellerle zenginleştirdiği anı türüne bir başka anlatım boyutu kazandırmış.
"Böceklenme" / Hüseyin Peker – Erkan Karakiraz
Kitaptaki şiirleri geçmişte kaleme aldıklarından ayıran, bu kez doğrudan ve sadece, duyusal ve duygusal etkiye gözünü dikmiş olması. Kitabın tamamında hissediliyor o etkiyi uyandırma aranışı.
Gürsel Korat ile “Kristal Bahçe” Üzerine Söyleşi – Kardelen Dalokay
Zaman geçtikçe öykü kitabım ve romanlarım çoğaldı, oyunlarım, senaryolarım, çocuk kitaplarım, senaryolarım oldu. Denemelerim çeşitlendi. Ben Kristal Bahçe’yi genişletirken daha çok nelerden koptuğumu açık ve anlaşılır biçimde gösterdim. Yani ilk yazdığım zaman karşı çıkma ve tanımlama içindeydim. Eklediğim bölümlerle reddettiğim şeyleri de işaret etmeye başladım.
Raşel Rakella Asal ile “Her Şey Bir Eski Zaman Düşünde Şimdi” Üzerine Söyleşi – Halil Gökhan
‘Her Şey Bir Eski Zaman Düşünde Şimdi’de kendi aile tarihime kayıt düşerken doğup büyüdüğüm Sefarad kültürünün bazı geleneklerine yer verdim. ‘Cecile’ ise Varşova gettosu yaşamı üzerine kurguladığım bir roman. Her iki eserin odağında Yahudi tarihi ve kültürü yer alıyor ve ilginç olan da her iki eserin günlüklerden yararlanılarak kurgulanmış olması. Bir bakıma bu şekilde günlük tutmanın önemi de ortaya çıkmış oluyor.
"Veraset Vergisi"/ Hasan Ege Karanfil – Emira Açıkgöz
Veraset, kalıtım ya da mirasta hak sahibi olmak anlamına geliyor; veraset vergisi ise kısaca ölenin vârislerine kalan mal ve paradan alınan vergi. Hepimizin bir önceki kuşaklardan üzerimize sinen bazı verasetleri, arazları, iyi kötü mirasları olduğu düşünülürse; Karanfil de şiirlerinde kendi hikâyesinden damıttıklarını aktarıyor. (KÜLTÜR SANAT)