Cannes'a giden Emin Alper: Türkiye'de homofobi devlet politikası haline geldi
Dördüncü uzun metraj filmi "Kurak Günler" ile 75. Cannes Film Festivali’ne seçilen yönetmen Emin Alper, eşcinsel ilişkinin de yer aldığı filmiyle ilgili açıklamalarında Türkiye’de homofobinin son yıllarda bir devlet politikası hâline geldiğini belirterek filmde, homofobiye evrensel bir noktadan değindiğini dile getirdi.
"Tepenin Ardı", "Abluka" ve "Kız Kardeşler" ile ulusal ve uluslararası birçok festivalden ödüllerle dönen Emin Alper’in yeni filmi "Kurak Günler"in başrollerinde Selahattin Paşalı ve Ekin Koç, yardımcı rollerde Erol Babaoğlu, Erdem Şenocak, Selin Yeninci, Sinan Demirer, Nizam Namidar, Ali Seçkiner Alıcı ve Eylül Ersöz yer alıyor.
Politik ve psikolojik gerilim türlerinin unsurlarını taşıyan film, bir süredir kuraklık sorunuyla boğuşan Yanıklar kasabasına yeni atanan genç savcı Emre ile belediye başkanı Selim, yerel gazeteci Murat ve kasabanın eşrafı arasında yaşanan çekişmeleri konu alıyor.
Otoriter popülarizm ve artan homofobiyi yansıtan ögelerin bulunduğu filmiyle ilgili Variety’e konuşan Emin Alper, "Son yıllarda dünyanın dört bir yanında benzer şeyler oluyor. Örneğin, Trump dönemini yaşadık. Benim için oldukça şoke ediciydi. Bu nedenle umutsuz durumumuzla ilgili bir hikâye yazmak istedim. Ana nokta şuydu: Neo-popülist ve neo-faşistlerin insanların temel haklarını nasıl istismar edebileceği ve kendi yozlaşmış sistemlerini koruyabileceğini göstermek istedim." dedi.
'FİLMDE HOMOFOBİ KINANIYOR'
Söyleşide "Filmde bir eşcinsel ilişki var ve homofobi kınanıyor. Bu Türkiye için hassas bir konu" yorumunu değerlendiren Alper, "Evet. İlk taslakta bu mesele yoktu. Ancak son üç-dört yılda homofobi Türkiye’de bir tür devlet politikasına dönüştü. Halk arasında homofobinin var olmasının yanı sıra devlet, homofobi politika benimsedi, özellikle de yeni dijital platformlara yönelik. Netflix’e LGBTİ+ karakterin yer aldığı "If Only" isminde bir diziyle ilgili büyük bir baskı yaptılar. Bu, bir çoğumuzu gerçekten öfkelendirdi çünkü beş yıl önce bu bir mesele değildi. LGBTİ+ karakterler nispeten özgürdü. Ancak hükûmetin seçmen tabanını konsolide etmek için muhafazakâr bir gündem yaratmak için bu meseleyle geldiler" dedi.
Alper, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Ancak dediğim gibi, benim ilgimi çeken yalnızca yerel mesele değil. Evrensel. Macaristan’da, Rusya’da neler olduğuna bakın. Neo-popülist zamanlarımızın unsurlarından biri. Böylece homofobiyi hikâyeye eklemlendirmeye karar verdim ve çok uygun oldu"
Alper, Kurak Günler’in Türkiye’de sinemalarda olup olmayacağına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi: "Kesinlikle Türkiye’de de yayınlanacak. Burada bir problemimiz yok. Problem, dijital platformlar bunu yayınlamak istediğinde çıkıyor. Filmi almak konusunda kararsız kalabiliyorlar. Ancak sinema gösterim koşulları nispeten daha özgür. Türkiye’de bir filmin yasaklanması çok nadir bir durumdur"