'100 yılda dayak yemeyen kesim kalmadı, yüzleşmeyi gerçekleştirmeliyiz'

'Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Kutuplaşmayı Nasıl Aşacağız?' konferansı düzenlendi. Muhalefetlerin iktidarda demokrasiden uzaklaştığına dikkat çeken Dr. Vahap Coşkun, "Ancak, 100 yıllık geçmişte 'dayak yemeyen' bir kesim de kalmadı" dedi.

'100 yılda dayak yemeyen kesim kalmadı, yüzleşmeyi gerçekleştirmeliyiz'

İlker BAYRAM

Artı Gerçek - Türkiye Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı, eski başbakanlardan Erdal İnönü'nün 15'inci ölüm yıldönümü vesilesiyle bir anma konferansı düzenledi. İstanbul Grand Cevahir Otel'de dün yapılan "Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Kutuplaşmayı Nasıl Aşacağız?" başlıklı konferans 3 oturumda gerçekleşti.

Konferansta söz alan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen Altılı Masa'nın gerçek anlamıyla özgürlükçü bir anayasa yapamayabileceğini dile getirdi. Ekmen Artı Gerçek'in sorusunu, "Gerçek anlamda güçler dengesinin sağlandığı bir devlet mekanizmasının kurulduğu bir aşama yepyeni bir anayasanın da imkânını yaratacaktır" diye yanıtladı.

HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç ise, "HDP olmadan yeni anayasanın yapılamayacağı bir dengenin ortaya çıkmasını istiyoruz" dedi.

'ERDOĞAN'DAN KURTULMA PERSPEKTİFİ YETMEZ'

bekir.jpg

Açılış konuşmalarının ardından araştırmacı yazar Bekir Ağırdır'ın "Türkiye'nin Büyük Seçimine Doğru: Seçmenler ve Beklentileri" başlıklı konuşmasıyla katkı sunduğu "Kutuplaşmaya Panzehir: Demokrasi ve Uzlaşı Kültürü" oturumunda Ağırdır, dünyada sağ popülist iktidarların yükselişi bağlamında Türkiye’nin de “yeniden bölüşüm” kavgasının bir öznesi olduğunu dile getirdi. Türkiye’de yaklaşmakta olan seçimin bu sebeple dünya için “basit bir haber olamayacağına” değinen Ağırdır şunları dile getirdi:

“Kendimiz için de bu memleketin insanları için de bu seçim kazanılmalıdır. Kazandığımız anda, böyle şoven ve popülist bir iktidardan kaos ve karmaşa olmadan seçim aracılığıyla kurtulmanın tüm dünya için bir fırsat penceresi açacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, sorunu ‘Erdoğan’dan kurtulmak’ perspektifiyle ele almak yerine çok daha geniş bir vizyonla değerlendirmek gerekir.”

'KÜLTÜREL KUTUPLAŞMA SINIFSAL KUTUPLAŞMAYA DÖNÜYOR'

Konuşmasında Türkiye’nin en ağır krizlerinden birini yaşamakta olduğunu dile getiren Ağırdır, kültürel kutuplaşmanın sınıfsal kutuplaşmaya dönmekte olduğunu vurguladı. Türkiye’deki seçmenler arasında Kürt sorununun çözümüne dönük belirli bir yumuşama olduğunu dile getiren Ağırdır, Artı Gerçek'in sorusu üzerine şunları söyledi:

“Altılı Masa’nın sadece ‘farklı kimliklerin ortak yaşamını inşa etmek için bir araya geldik’ deme samimiyetini göstermesi bile bence yeterli olacaktır. Ancak burada iki önemli nokta var; birincisi, ekonomik yoksullaşma ve adaletsizlik o kadar ağır ve derin bir hâle geldi ki sınıfsal aidiyet yeniden yükseliyor. Üstelik emek hareketindeki örgütsüzlük ve çaresizlikle belirlenen bir durum bu. İkincisi, Türkiye’de 15-65 yaş arasında istihdama dahil 100 insan varsa 53’ü çalışma hayatına dahil değil. Kalan 47 kişinin 9’u işsiz. 36 insan maaş alıyor ve 100’ümüz karnımızı doyuruyoruz. 36 kişinin yarıya yakını da asgari ücret alıyor. Böyle bir durumda Türk veya Kürt fark etmiyor ve sınıfsal heyecan yükseliyor.”

Türkiye’de geliri giderinden fazla hane sayısının yüzde 10 seviyesine düşmüş durumda olduğunu sözlerine ekleyen Ağırdır, Türkiye’nin yeni bir “büyük hikâyeye” ihtiyacı olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Emre Erdoğan, Prof. Dr. Evren Balta ve Prof. Dr. H. Emre Bağce’nin de değerlendirmeleriyle katkı sundukları oturumda Türkiye’de yaşanan kutuplaşmadan çıkış için çözüm önerileri tartışıldı.

'99 YILLIK CUMHURİYET 2 GÜNDE 1 OHAL'LE YÖNETİLDİ'

tuses.jpg

Öğleden sonraki yapılan "Yüzleşmenin Farklı Yüzleri" başlıklı oturumda ise Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Tarık Çelenk ve Dr. Vahap Coşkun farklı “yüzleşme modelleri” ve “onarıcı liderlik” ihtiyacı ekseninde Türkiye’de yaşanan kutuplaşmanın çözümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dr. Vahap Coşkun konuşmasında CHP'nin önerdiği “helâlleşme”nin siyasal bir programı olmadığını vurguladı. Konuşmasında sunduğu verilerle Osmanlı İmparatorluğu’nun “Diyarbekir” vilayetinde kayıt altına alınan etnik ve dini kimlikleri hatırlatan Coşkun, “İşin doğrusu bugün ‘Diyarbekir’ bile yok. O artık ‘Diyarbakır” dedi. Türkiye toplumunun diğer kesimleri için de benzer travmaların söz konusu olduğunu vurgulayan Coşkun, “Cumhuriyetin 99. yılını kutladığımız bugün, nasıl yönetildiğimize bakacak olursak 1923-87 döneminde 56 yıl sıkıyönetim rejimi altında yaşamış Türkiye. 1987-2002 döneminde 15 yıl OHAL görülmüş ve 2016-18 döneminde 2 yıl daha OHAL rejimiyle idare edilmiş. 99 yıllık bir cumhuriyetin 43 yılı OHAL koşullarında yaşanmış. Dolayısıyla 2 günde 1 olağanüstü bir iklimi teneffüs eden bir coğrafyadan bahsediyoruz” dedi.

'DAYAK YEMEYEN SOSYAL KESİM KALMADI'

Coşkun, Artı Gerçek'in “Bu veriler ışığında cumhuriyetin ikinci yüzyılında yaşanacak olası bir “yüzleşme” veya “helâlleşmenin” zor olacağını düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine şöyle konuştu:

“Dünyanın her yerinde yüzleşme zor olur. Kolay bir yüzleşme mümkün değil. Önemli olan siyaset ve hukuk çerçevesinde gerçekleşmesi. Türkiye açısından kanaatimce bir zorluk daha var. Toplum hâlâ cemaatler halinde yaşıyor. Bunlar, dini, seküler veya etnik cemaatler olabilir. Siyasal iktidarı bir şekilde ele geçiren cemaatin kendi çıkarları için hareket etmesi sorun yaratıyor. Şerif Mardin’in çalışmalarından biliyoruz ki, Türkiye’de demokrasi her zaman muhalefetin ideolojisidir. Muhalefet iktidara geldiğinde demokratik taleplerden uzaklaşıyor, böyle bir sorunumuz var. Ancak, 100 yıllık geçmişe baktığımızda “dayak yemeyen” bir toplumsal kesim de kalmadı. Dolayısıyla bu yüzleşmeyi gerçekleştirmek zorundayız.”

EKMEN: ALTILI MASA TAM ANLAMIYLA ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ANAYASA YAPAMAYABİLİR

ekmen.jpg

Konferansın "Siyasetçiler Kutuplaşmacı Siyasetten Çıkış Yolunu Anlatıyor" başlıklı son oturumunda ise CHP, DP, SP, DEVA ve Gelecek Partisi ile HDP temsilcileri konuya ilişkin önerilerini dile getirdi.

Oturumda söz alan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen Altılı Masa’nın gerçek anlamda özgürlükçü bir anayasayı şu anda yapamayabileceğini söyledi. Ekmen, “Seçimden sonra devlet gücünü sınırlayan bir anayasayı yapabiliriz” dedi.

Artı Gerçek muhabirinin konuya ilişkin sorusu üzerine sözlerine açıklık getiren Ekmen, şunları söyledi:

“6 ayrı çalışan makineyi bir zeminde konsolide etmeye çalışıyoruz. Her bir partinin kendi dinamikleri var. Çalışmalarımız devam ediyor. Arife tarif gerekmez, eksiklikler ortada. Niçin tamamıyla özgürlükçü bir anayasanın yapılamayacağına dair eksiklikleri toplumun öngördüğünü düşünüyorum. Ancak şu bir gerçek ki, gerçek anlamda güçler dengesinin sağlandığı bir devlet mekanizmasının kurulduğu bir aşama yepyeni bir anayasanın da imkânını yaratacaktır.”

OLUÇ: HDP OLMADAN ANAYASA YAPILAMACAYAK BİR DENGE İSTİYORUZ

oluc-001.jpg

Konferansın ardından konuya ilişkin Artı Gerçek’e değerlendirmelerde bulunan HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, “Özgürlükçü bir anayasa yapmak ve referanduma götürebilmek için mecliste en az 360 oya ihtiyaç var. Biz elbette ki HDP olmadan anayasa yapılamayacak bir dengenin ortaya çıkmasını istiyoruz” dedi. Özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın sadece iktidar partileri tarafından yapılamayacağını söyleyen Oluç, “Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Türkiye’nin ihtiyacı olan yeni anayasa iktidarıyla muhalefetiyle herkesin katılacağı bir süreç sonunda gerçekleşmelidir. Dolayısıyla, “iktidarda olan anayasa yapar” yaklaşımından hızla uzaklaşmak gerekir. Kutuplaşmanın aşılması da buradan geçer.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu sözlerine ekleyen Oluç, “Türkiye ya otokratik bir döneme doğru derinleşerek gidecek, ya da demokratik bir dönem açılacak. Demokrasi için mücadele edenler için enseyi karartacak bir durum yok. Bu dönemin aşılacağını düşünüyorum, hata yapmadan mücadeleyi sürdürmek gerekiyor” dedi. (HABER MERKEZİ)

HDP yeni anayasa 2023 seçimleri DEVA Partisi