15 Temmuz oturumunda 'esir' tartışması
HDP'li Ahmet Yıldırım, 20 Temmuz’u da darbe olarak nitelendirip Demirtaş ve diğer tutuklular için “esir ve tutsak” deyince, TBMM Başkanı "Anarşiye izin vermeyeceğiz” diye uyarıda bulundu.
Sibel HÜRTAŞ / ANKARA
15 Temmuz özel oturumu "anarşi" tartışmasına sahne oldu. HDP, olağanüstü halin ilan edildiği 20 Temmuz 2016’yı da "darbe" olarak nitelendirip, tutuklu HDP’liler için "esir ve tutsak" ifadelerini kullanınca, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Anarşiye izin vermeyeceğiz" dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin 1. yıldönümü nedeniyle TBMM’de yapılan özel oturumda HDP adına Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım söz aldı. Genel Kurul’a hitap eden Yıldırım, konuşmasına, "15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde, Meclis Genel Kurulu’ndan Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutsak durumda olan milletvekillerimizi, Belediye Eş Başkanlarımızı, parti yöneticilerimizi, tutuklu gazetecileri, açlık grevine devam eden Nuriye ve Semih’i, OHAL kapsamında mağdur edilen masum yurttaşlarımızı selamlıyorum" diye başladı.
15 Temmuz darbe girişimini kınayan ve darbeye karşı koyarken hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Yıldırım, darbecilerin ve katillerin en kısa zamanda adil bir yargılama ile hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını beklediklerini söyledi.
Türkiye tarihinin aynı zamanda darbeler tarihi olduğunu söyleyen Yıldırım, konuşmasında OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklandığı 4 Kasım 2016 tarihini de darbeler içinde saydı.
DARBE TEHDİDİNE KARŞI UYARDIK
15 Temmuz darbe girişiminin darbecilere siyasi iktidar tarafından öncesinde sunulan olanaklarla, tanınan imtiyazlarla, getirilen dokunulmazlıklarla, verilen taahhütleri ile göstere göstere geldiğini söyleyen Yıldırım, HDP’nin de darbe tehdidine karşı sürekli uyarılarda bulunduğunu belirtti ve şunları söyledi:
"15 Temmuz darbe girişimi öncesinde, Çözüm Sürecinin bitirilmesi ile başlatılan çatışmaların ve siyasi iktidarın girdiği milliyetçi muhafazakâr ittifakların ülkeye hayır getirmeyeceğini defalarca söyledik. Böylesi bir atmosferin ülkeyi darbe mekaniğinin içerisinde tutacağını; ekonomik, sosyal, siyasi, diplomatik krizlerin içinde debeleyeceğini ısrarla belirttik. Darbe girişiminden iki yıl önce, 2014 yılında, şu anda siyasi rehin durumda olan Eşbaşkanımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Grup Başkanvekilimiz Sayın İdris Baluken, hükümeti defalarca darbe mekaniği konusunda uyarmıştı. 16 Temmuz’da tüm partiler tarafından imzalanan ortak deklarasyonda demokratik siyaset ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasi vurgusu yapılmıştı. O gün Türkiye’de darbe karşıtlığına, siyasi partilerin farklı görüşlerine saygı gösterilmek kaydını düşen siyaset kurumu damgasını vurmuştu."
20 TEMMUZ DA DARBE
Yıldırım, 16 Temmuz 2016 tarihinde HDP’nin darbenin sadece askeri yollarla olmadığını söylediğini anımsatarak, şunları söyledi:
"Ancak hemen akabinde darbe lütuf olarak görülmüş ve OHAL ilan edilmiştir. Tekrar belirtmek gerekir ki; darbeler sadece askeri apoletler ile gerçekleştirilmez. Dünya tarihinde, Demokratik işleyişe yönelik kravatlı ve takım elbiseli darbelerin sayısız örneği vardır. Ne yazık ki, Türkiye’nin son bir yılı da buna örneklerden biridir. Ancak o günlerde bugün olduğu üzere, tekçiliği esas alan siyasi iktidar Kürt karşıtı politikası ile Kürt coğrafyasında darbecilerin bütün komuta kademesini suç makinesine dönüştüren sınırsız yetki tanımıştı. 20 Temmuz itibariyle bir darbe daha gerçekleştirildi bu ülkede.
Bu darbeyi müteakip Eş Başkanlarımız ve Milletvekillerimiz tutuklandı. Belediyelerimize kayyım atandı. Gazeteciler tutuklandı. 15 Temmuz Darbe girişimine karşı duran çok sayıda kamu emekçisi işinden edildi. 15 Temmuz’da cesaretle darbe karşıtı yayın yapan birçok medya organı ve sivil toplum kuruluşu KHK ucubesiyle kapatıldı. Tüm bu KHK zulmüne uğrayanların ortak iki yönü vardı;Birincisi bu kişiler ve kurumlar darbe karşıtı idi, ikincisi ise AKP’li değildiler. Bu durum bile yalnız başına darbe girişimi ile buna bağlı olarak OHAL ve KHK’ların nasıl da amacından koparılarak kullanıldığının göstergesidir."
HDP EŞ BAŞKANLARI REHİN ALINDI
Sivil bir darbe ile parlamento ve yargıya el konulduğunu söyleyen Yıldırım, "İktidarın açık talimatları ile Eş Genel Başkanlarımız ve Milletvekillerimiz rehin alınarak cezaevlerine konulmuş, Hukuk ve etik dışı bir şekilde Eş Başkanımız Sayın Yüksekdağ’ın ve Milletvekilimiz Nursel Aydoğan’ın Milletvekillikleri düşürülmüştür" dedi.
"Ne FETÖ darbesini ne de sonraki darbeyi kabul etmeyeceğiz, asla boyun eğmeyeceğiz" diyen Yıldırım, siyasi iktidar ve ortaklarının ülkenin geldiği durumu mağdur edilen masumlar haritasına çevirdiğini söyledi.
"Peygamber efendimiz ‘Küfür devam eder, zulüm devam etmez’ diye buyurmuştur. Bugünkü zulmünde devam etmeyeceği 16 Nisan referandumunda halkın duruşu ile ortaya çıkmıştır" diyen Yıldırım, 15 Temmuz’dan sonra yaşananların 12 Eylül 1980 darbesinde yaşananlardan daha kötü olduğunu söyledi. Yıldırım, kürsüden Selahattin Demirtaş’ın 9 Ağustos 2016’da deklere ettiği 12 maddelik demokrasi reçetesini okudu.
İSMAİL KAHRAMAN’DAN İTİRAZ
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Yıldırım’ın konuşması bittikten sonra yanıt verdi. Kahraman, "Sayın yıldırım Türkiye’de tutsak yok esir de yok tevkif edilmiş var. Türkiye’de hukuk devleti var. Zulm var diyemezsiniz bir hukuki statü çalışıyor ve işliyor. Buna benzer sözler milli birlik ve bütünlüğü zedeleyen sözlerdir" dedi. Türkiye’nin anarşizme müsaade etmeyecek bir ülke olduğunu söyleyen Kahraman, "Hiçbir ülke buna müsaade etmez. Hürriyet içinde yaşamak demek sınırsız yetki sahibi olmak değildir o zaman anarşi doğar. Hukuki kalıplarla konuşunuz" dedi.
Yıldırım’ın, "darbe duygusu devam edecek" sözlerine de dikkat çeken Kahraman, "Edemez efendim. Türkiyemiz bundan sonra darbelerle karşılaşmayacaktır. Türkiye’yi bölmek isteyenler olabilir. Türkiye büyük bir ülkedir. Bu ülke onların heveslerinin kursaklarında kalacağı 15 Temmuz da 7 Ağustos’ta da gösterdi. O yüzden bazı kulak tırmalayıcı ifadeler yanlış anlaşılmalara meydan vermesin diye açıklama yaptım" dedi.
YILDIRIM: SİZİN GİBİ KONUŞMAK ZORUNDA DEĞİLİM
Ahmet Yıldırım da "Sayın başkan evrensel bir hak olarak düşünce ve ifade özgürlüğü tam da bu sebeple vardır. Hiçkimse siz veya sizin gibi düşünenlerle aynı şeyi düşünmek ifade etmek zorunda değildir. Baştan benim konuşmamın belli yerlerini cımbızlayarak değerlendirmeye tabi tuttunuz. Hukuk üzerinden bir konuşma yapılacaksa hala mahkeme önüne çıkarılmamış bir siyasi liderin hakkında konuşma yapsaydınız daha saygın bir iş yapardınız" dedi.
Yıldırım, darbe ihtimaline karşı Meclis Başkanının sözlerini anlayamadığını ifade ederek, "15 Temmuz’dan dan önce uzunca süre ve sayısız defa biz darbe ihtimaline dikkat çekerken siz böyle düşünüyordunuz. Biz darbeyi güvenlikçi politikalarla olmayacağını bilakis besleyeceğini 15 Temmuz’un ondan önceki 2 yıllık aşırı güvenlik politikaların sonucu olduğunu söylüyoruz" dedi.
İsmail Kahraman da "Polemik konusu olarak devam etmemesi için fikirlerimizi ifade ettim. Cımbızla çekmedim cımbızla yerleştirdiğiniz konuşmalarınızın dışındaki yerlere dikkat çektim" dedi.