'Adalet Yürüyüşü anlamlı ama yetersiz'
Kürtler, Adalet Yürüyüşü'nü anlamlı buluyor ancak HDP’li Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve Kürt sorununda izlediği politika nedeniyle de CHP'ye güvensizlik duyuyor.
Bahar KILIÇGEDİK
ARTI GERÇEK - CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan başlattığı ‘Adalet’ yürüyüşü 5’inci gününde devam ediyor. Yürüyüşe farklı kesimler destek veriyor. CHP’nin başlattığı bu yürüyüşün bölgeye nasıl yansıdığını, Kürtlerde nasıl karşılık bulduğunu mercek altına aldık.
"ADALETE HERKESİN İHTİYACI VAR"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Raci Bilici, yıllardır kayıp yakınları ile birlikte, adalet talebi için alanlarda olduklarını ifade etti. İHD olarak yıllardır adaleti, eşitliği, özgürlüğü, insan haklarını ve demokrasiyi savunduklarını ve bunun bedelini ağır ödediklerini belirten Bilici, "Bu ülkede ciddi anlamda adalete, eşitliğe ve özgürlüğe ihtiyaç vardır. Bunlar oluşmadan bu ülkede kalıcı barış oluşmaz. Kürt sorunu da, Türkiye’nin diğer meseleleri de bu temelde çözülür" dedi.
"EN BÜYÜK ADALETSİZLİĞİ DEMİRTAŞ YAŞIYOR"
Sadece CHP milletvekili değil, HDP’li milletvekillerinin de tutuklu olduğunu hatırlatan Bilici, "HDP’li milletvekilleri uzun süreden beri tutukludurlar. Bazılarının vekillikleri düşürüldü. Bazıları siyaset yapamaz noktaya getirilmek isteniyor. HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş 10 ay sonra mahkemeye çıkacak. Bu olacak iş midir? Adalet ve hukuk bunun neresinde? Bu durum nasıl izah edilebilir. Adalet tüm her kesim için sağlanmalı. Düşüncesinden, kimliğinden veya yapmış olduğu siyasetten dolayı, ırkçılık ve şiddet içermediği sürece hiç kimse yargılanmamalı. Suçlanmamalı" diye konuştu.
"EYLEME DEĞER BİÇİYORUZ"
Genel anlamda CHP’nin başlattığı bu eylemi olumlu bulduklarını belirten Bilici, "İnsan hakları savunucuları olarak öteden beri şiddettin bitmesi, demokrasinin insan haklarının gelişmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve adaletin tesis edilmesi için mücadele ediyoruz. CHP’nin bu eylemine de değer biçiyoruz. Çünkü herkesin adalete, eşitliğe, özgürlüğe ihtiyacı var. Hukukun üstünlüğüne ihtiyacı var" dedi.
"KÜRTLER CHP’Yİ İNANDIRICI BULMUYOR"
Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya’ya göre CHP’nin başlattığı eylem olumlu ancak Kürtleri heyecanlandıracak düzeyde değil. Eylemin Kürtlerde karşılık bulmamasının nedeninin CHP’nin uyguladığı politikalardan kaynaklı olduğu tespitinde bulunan Kaya, "Bölge, özellikle HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında, gerekse Kürt sorununun demokratik yıllarla çözümü ile ilgili CHP’nin attığı adımların demokratik ve evrensel haklar çerçevesinde olmadığını gördüğü için, CHP’nin bu tür demokrasi arayışlarına çokta sıcak bakmıyor. Daha doğrusu inandırıcı bulmuyor. Siz sadece kendi milletvekiliniz haksız bir olaya maruz kaldığı için demokrasi adına yürüyüş derseniz, bu başkasına yapılan haksızlığa karşı sessiz kalarak ortak olup, sadece size yapıldığı zaman demokrasiyi hatırlamak anlamına gelir. Bu açıdan, CHP’nin başlattığı eylem bölgede pekte heyecan yaratmadı. Kürtlerin, bu eylemin temel amacının demokrasi olduğuna dair inancı yok" ifadelerini kullandı.
"İNANDIRICI OLMASA DA EYLEM ÖNEMLİ"
Genel anlamda yaşanan hukuksuzluklara CHP’nin demokratik eylem başlatmasının önemli olduğunu söyleyen Kaya, "Siyasi partilerin, sivil toplumun sesini demokratik yöntemlerle duyurması da doğru bir yöntem. Her ne kadar inandırıcılığında sorun yaşansa da bu tür eylemler önemli. Yıllardır biz demokratik hak arayışında olunmasını, şiddetin yöntem olarak kullanılmaması gerektiğini savunurken, şimdi dönüp bu tür adımları eleştirirsek bir yerden şiddetin kapısını açmış oluruz. İktidarda bu tür eylemleri şiddetle bastırmamalı. Siz demokratik talepleri şiddetle, zorla bastırmaya kalkışırsanız bu sürecin içerisinden şiddetin doğmasını sağlamış olursunuz" dedi.
"CHP EYLEME BİREYSEL BAŞLADI, BİREYSEL DEVAM EDİYOR"
Başlatılan eylem önemli olsa da, eksik yönlerinin bulunduğunu ifade eden Kaya, eleştirilerini şu şekilde sıraladı: "Bu sadece bir olaya yönelik adalet yürüyüşü olduğu için, kapsayıcılığı yeterli olmaz. Siz HDP’nin milletvekilleri, Eşbaşkanları cezaevindeyken bunla ilgili hiçbir adım atmayacaksınız. Ama kendi milletvekilinizin cezaevinde olmasına karşı yürüyecekseniz. HDP ile diğer CHP dışı yapıları barındıracak, çatısı altına alacak hiçbir içerik ve adım atmayacaksınız, ama sonuçta onları kapsamasını bekleyeceksiniz. Bu kapsamaz. Her ne kadar HDP’den bazı destekleyici açıklamalar gelse bile bu yürüyüş kapsayıcı değil. Bu eylem, tamamen bireysel tavır şeklinde sürüyor. Gerçi Kılıçdaroğlu’da yürüyüşü bireysel bir şekilde başlattığını açıklamıştı ve öyle devam ediyor. Şimdi böyle bir tavırla başlatılan eylemin kapsayıcı olabilmesi için, kapsayıcılığı sağlayacak adımları ve girişimlerin olması lazım. Demirtaş’ı, barış akademisyenleri, diğer hak mağduriyetini yaşamış olanların tümünü kapsamadığı sürece bu eylem kapsayıcı olmaz."
"SİLİVRİ’DEN EDİRNE’YE YÜRÜNMELİDİR"
Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen ise "adalet" yürüyüşünün sadece bir milletvekili için değil tutuklu bulunan tüm milletvekilleri ve siyasetçileri kapsayacak bir talep içermesi gerektiği görüşünde. Özmen, "Maltepe’ye değil, oradan Kandıra’ya ardından Silivri’ye ve Edirne’ye yürümelidir" dedi.
"ADALET TÜM TOPLUM İÇİN İSTENMELİ"
HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitlap, CHP’nin eyleminin olumlu olduğunu, ancak adaletin bir tek kişi için değil, toplum için talep edilmesi gerektiğini savundu. "Adaletin olmaması sadece CHP’nin milletvekilinin tutuklanması ile ilgili bir durum değil" diyen Yiğitalp, "Bizim 13 arkadaşımız, 84 belediye başkanımız, 5 binden fazla HDP’li arkadaşımız cezaevinde. Aydınlar, gazeteciler, medya çalışanları emekçileri hepsi içerde. Cezaevinde olmayanlar adli kontrol üzerinden gözetim altında. Kılıçdaroğlu’nun başlatmış olduğu bu yürüyüş anlamlıdır. Ama bu eylem, Türkiye halklarına bir bütün olarak yansımasıyla cevap alınabilecek noktaya gelebilir" dedi.
"SUR, CİZRE, ŞIRNAK VE ROBOSKİ’DE ADALET BEKLİYOR"
Adaletin sadece bir kişi için değil, toplumun tüm kesimleri için istenmesi gerektiğini belirten Yiğitalp, şunları söyledi: "Açlık grevi kritik aşamada olan Semih ve Nuriye’yi görmeden görmeden adaletten söz edemezsiniz. Sur’da devam eden yıkımların önüne geçmeden adalet isteyemezsiniz. Cizre’de öyle, Şırnak’ta öyle… Roboski’de adalet istiyor. Kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri adalet mekanizmasının olmamasından dolayı gerçekleşiyor. KHK’larla işten atılan yüz binlerce insan içinde adalet istenmeli. Kadın cinayetlerini, çocuk tecavüzlerini görmezden gelip adalet isteyemezsiniz. Soma’da 301 maden işçisinin iş cinayetlerinden dolayı yaşamını yitirmesini görmeden adalet isteyemezsiniz. Zeytinliklerin durumu, ekolojik-arkeolojik talan, iş cinayetleri ve hepsi bir bütün olarak ele alınmalı. Her alanda adalet talep edilmedi. Adalet talebi bir bütün olarak istenmeli. Sadece birine dokunulduğunda adalet istenmez. Adaleti sadede kendiniz için değil, önce başkası için isteyeceksiniz. Bu toplumsal bir sorundur. Toplumun bütün dinamikleri ile birlikte talep edilmeli." (Diyarbakır)