'AKP'de büyük telaş var'
6 ay sonra tahliye edilen HDP Milletvekili Nursel Aydoğan, referandumda 'Evet' blokunun metropollerde yaşadığı oy kaybını hatırlatarak, “Kabineyi değiştirmeye çalışıyorlar" dedi.
İSTANBUL - HDP’li vekillere yönelik 4 Kasım 2016 operasyonunda tutuklanan Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, dün tahliye olduğu Silivri 9 Nolu Cezaevi’nden çıktıktan sonra dihaber’e konuştu. Partileri üzerindeki baskıları anlatan Aydoğan, Kürt siyaseti üzerinde ilk defa bir gözaltı ve tutuklama furyasının gerçekleşmediğini söyledi.
2009 yılında "KCK" adı altında Kürt siyasetine yönelik yapılan operasyonu hatırlatan Aydoğan, 1 Kasım Genel Seçimleri ardından başlatılan ve kendilerinin gözaltına alınarak tutuklandıkları operasyonların benzer olduğunu ve "KCK" operasyonları ardından gelişen ikinci büyük operasyon olduğunu vurguladı. Aydoğan, 2009’da "KCK" adı altında yapılan operasyonlar ile ne amaçlandı ise günümüzde devam eden operasyonlarla da aynı şeyin amaçlandığını dile getirdi.
'AKP, HDP'NİN YÜZDE 20'Yİ AŞMA GÜCÜNÜ GÖRDÜ'
Demokratik siyaset yaparak kazandıklarını vurgulayan Aydoğan, "Kazandığımızı iktidar partisi gördü. 7 Haziran 2015 seçimlerinde gördü. İlk defa Türkiye’de devlet ve sistem dışında bir parti, gücünü halktan, Türkiye demokrasi güçlerinden, gençlikten, kadından, doğa-çevre koruyucularından alan bir parti yüzde 10 barajını aşarak, Türkiye’de siyasetin dengesini değiştirdi. AKP kurulduğu günden ilk defa tek başına iktidar olma gücünü yitirdi. AKP, demokratik siyaset yollarını kapatmazsa HDP’nin 2019 seçimlerinde yüzde 20’yi aşma gücünü gördü" değerlendirmesinde bulundu. AKP’nin kurulduğu günden bu yana tek önem verdiği şeyin "tek başına iktidar olmak" ve "iktidarını kalıcılaştırmak ve süreklileştirmek" olduğunu söyleyen Aydoğan, "HDP’nin yüzde 13 oy alması iktidarının önünün kesilmesi oldu" dedi.
2012 YILI HATIRLATMASI
15 Temmuz 2016 sürecinden bu yana askeri ve siyasi operasyonların paralel yürütüldüğünü belirten Aydoğan, "Bölgede çok ciddi oy alan HDP’nin siyasal gücü kırılmak istendi. Tabi o dönemde başlayan 8 ilçedeki demokratik öz yönetim ilanları sonucu yaşanan çatışmalı süreci de iyi kullandı AKP. Bu süreci halk üzerinde baskı, sindirme gerekçesi yaptı. Bundan sonuç alacağını düşündü. Oysa bunun için biraz geçmişe bakması yeterliydi. 2012 yılını hatırlatmak isterim, çok çetin geçen bir yıldı. O süreçte dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ‘Diyarbakır’da 3 kişiyi yan yana gezerken göremeyeceksiniz’ demişti. Bunu yapmak için devletin var gücünü kullandı. Bunun karşısında gelişen halk eylemsellikleri, cezaevleri direnişleri sonrasında yapılamayacak bir şey kaldı ve İmralı’ya gidilerek, yeni bir süreç başlatıldı" dedi.
‘ÇÖKTÜRME PLANI VARDI’
Biten çözüm sürecine değinen Aydoğan, "Hükümetin kafasında demokratik çözüm sürecini bitirdiler. Son dönemde yapılan siyasi operasyonlar, halka nefes alacak bir alan bırakmama politikaları sonucunda aynı şeyleri hedefledi. Başarabilir mi? Kabul etmek gerekir ki halk kendini koruma içgüdüsüyle geri çekmiş durumda. Fakat mücadelesinden vazgeçmediğini referandumda gördük. Verilen oylar halkın aynı yerde durduğunu gösteriyor. Sokağa çıkan her insanın eve dönemem kaygısı ile dışarı çıktığı bir süreçte halkta ister istemez bir kaygı yaratır. Bu konuda bir umut içerisinde olmamaları gerekir. 'Çöktürme' adı altında bir plan vardı. Var olan gelişmeler bu plan çerçevesinde geliştiğini görüyoruz" dedi.
‘SONUÇ ALAMAZ’
Aydoğan, binlerce üyesi tutuklanan bir partinin Türkiye ortamında siyaset yapamayacağını dile getirerek, "Ama çok önemli ve kritik bir süreçte eş başkanları, milletvekilleri, seçilmişleri tutuklu olan bir parti referandumda çok iyi bir çalışma yürütmüştür. Arkadaşlarımızı başarılı buluyorum. Her alanda dışarıya çıktılar. Bu baskı politikasına karşı il ve ilçelerimiz boş değil. Bu önemli bir nokta. AKP buradan baksa bile sonuç alamayacağını görmesi gerekir. Sonuç alamaz da" dedi.
‘AKP’DE BÜYÜK TELAŞ VAR’
Referandumda "Evet" blokunun metropollerde yaşadığı oy kaybını hatırlatan Aydoğan, AKP içerisinde çok büyük bir telaş olduğunu ifade etti ve şöyle devam etti: "Kabineyi değiştirmeye çalışıyorlar. Kendilerine göre kale gördükleri İstanbul onları hayal kırıklığına uğrattı. Bunun faturasını belediye başkanına çıkarıyorlar. Önemlidir; siyasi partilerin oy kayıpları ama bu baskı süreçlerinin hiçbir şey yapmadığını söylemekte doğru olmaz. Nerede kaybettinizse bir şeyi orada aramak lazım."
‘HER YER ŞIRNAK GİBİ OLMALI’
Abluka altında kalan ve çatışmalı süreçlerin yaşandığı kentlerin referandumda ortaya çıkarmış olduğu iradeye dikkat çeken Aydoğan, "Her yer Şırnak gibi olmalı. Şırnak’ta neredeyse oy kaybı olmadı. Gever’de çok yüksek bir oy alındı. Cezaevine girmeden önce gittim Gever’e, yarısı yerle bir edilmişti. Ama tüm bunlara rağmen insanlar yüzde 77-78 gibi bir oy oranı ortaya çıkardı. Sebebi ise oradaki halkın bilinçli ve örgütlü olmasıdır. AKP hükümeti bu baskı ve sindirme politikasını daha uzun bir süre sürdüremez. Bizim isteğimiz Dolmabahçe’de kaldığı yerden devam etmesi. Er ya da geç buraya dönülecek" dedi. Aydoğan, Türkiye’nin artık giderek dünyada da yalnızlaştığını söyledi. "Çözüm sürecine geri dönülmezse, çatışmalı süreç devam eder" diyen Aydoğan, "Süreç daha kötü bir yere gider. Türkiye halkları bunu kabul etmiyor. Bu şekilde sonuç alamazlar. Denenmiş ve sonuç almamış şeyleri bir kez daha denemek aptallıktır" diye konuştu.
‘SİLİVRİ’DE TECRİDİN EN AĞIR HALİ YAŞANIYOR’
Aydoğan, cezaevleri koşullarına dair ise Silivri Cezaevi’nde OHAL’in en katı şekilde uygulandığını söyledi. Silivri’ye ilk getirildiklerinde 3 ay boyunca tecritte kaldıklarını dile getiren Aydoğan, aile ve telefon görüşmelerinin kısıtlandığını, son 15 gün haricinde dışarıdan kitap alamadıklarını belirtti. "Silivri Cezaevi tecridin en ağır olduğu cezaevi" diyen Aydoğan, şöyle dedi: "Avukat görüşmeleri olmasa kesinlikle hiçbir tutuklu bir tutukluyu göremez. Bütün tutuklular tek tek götürülüyor. Bir yere götürdüklerinde kesinlikle kimseyle karşılaştırmıyorlar. Tecridi en fazla boyutlandıran şey ise ortak alandı. İlk 3 ay haricinde hafta da 1.5 saat ortak alana çıkabiliyorduk. OHAL öncesi bu süre 10 saatti. Direnerek kazanılan hakların gasp edildiğini söyleyebiliriz. OHAL uzatıldığı sürece de bu hak gasplarının olacağını görmek gerekir."
'IRMAK’TAN KÜRTÇE ÖĞRENDİM'
Cezaevi günlerine değinen Aydoğan, gününün büyük bölümünün, kütüphaneden istedikleri kitap ve günlük olarak gelen 4 gazeteyi okumakla geçtiğini söyledi. DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile aynı odada kaldığını belirten Aydoğan, Hakkari Milletvekili Selma Irmak’ın bir süre kendileriyle kaldığını ve Irmak’tan Kürtçe öğrenmek için günde iki saat ders aldıklarını söyledi. (DİHABER)