AKP'li Yaman: Reformlarımıza 'sessiz devrim' diyoruz

'Yeni Türkiye’ kavramı yaygınlaşması yeni, kendisi eski bir kavram'

AKP'li Yaman: Reformlarımıza 'sessiz devrim' diyoruz

Hürriyet yazarı İpek Özbey, TBMM'nin bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle açılışının ardından yeni yönetim modelinin ileride nasıl bir yol izleyeceği üzerine AKP Hatay Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yaman ile konuştu. AKP'nin değişmediğini, toplumsal ve politik koşulların değiştiğini savunan Yaman, partisinin yaptığı reformlara 'sessiz devrim' olarak adlandırdıklarını söyledi. Yaman, "AK Parti’nin reformlarının tarihselliğini biz yaşarken tam olarak anlayamayız. Bunun hükmünü tarih verecek." dedi.

İpek Özbey'e konuşan Hüseyin Yaman'ın açıklamalarının bir kısmı şöyle:

‘YENİ TÜRKİYE’NİN YAYGINLAŞMASI YENİ

Seçimlerden önce şöyle bir sözünüz var: Seçmen eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir tercihte bulunacak... Seçmen tercihini yaptı, bugün de TBMM yeni sistemle açılıyor. Ne göreceğiz?

Geçmiş devlet pratiklerinde kendi vatandaşını tehdit olarak gören bir rejim vardı. Sistem Alevileri, Sünnileri, Kürtleri, İslamcıları ve rejime muhalif herkesi öteki olarak kodlamıştı. Vatandaş ise devletine küskündü. İşte ‘yeni Türkiye’ kavramsallaştırması bunu değiştirdi ve değiştirecek. ‘Yeni Türkiye’ sözcüğü yeni bir tartışma gibi görünse de bu kavramı ilk kullanan Mustafa Kemal’dir. Diğer taraftan 27 Mayıs askeri müdahalesinden sonra yine ‘yeni Türkiye’ kavramı kullanılıyor.

Buradan nereye varacaksınız?

‘Yeni Türkiye’ kavramı yaygınlaşması yeni, kendisi eski bir kavram. ‘Yeni Türkiye’ sözcüğü AK Parti’nin bulduğu değil, meşhur ettiği bir terim. Biliyor musunuz, 1961’de Ekrem Alican Yeni Türkiye Partisi adında bir parti kuruyor. 2002’de İsmail Cem’in kurduğu partinin adı da Yeni Türkiye Partisi’dir.

Biz niçin sürekli böyle bir arayıştayız?

Çünkü Yeni Türkiye umudu, bu milletin hayallerini ifade ediyor. İnsanlar politik tercihlerde bulunurken umuda, geleceğe ve bir ütopyaya oy veriyorlar. Kamuoyunda bilinenin aksine kara propaganda karşılık bulmuyor. Umudu yeşerten, insanımıza güven veren ‘yeni Türkiye’ vaadimiz ise heyecan yaratıyor. 24 Haziran seçim kampanyamızda yeni bir toplumsal sözleşme vaadimiz bu anlamda önemliydi.

Peki, 24 Haziran’da vaat ettiğiniz yeni toplumsal sözleşmenin getirilerini hayatımızda nasıl hissedeceğiz?

Yeni toplumsal sözleşme, birey-devlet, birey-toplum ilişkilerini ve devleti yeniden yapılandırmayı kapsıyor. Başka bir anlamda ‘yeni Türkiye’ sözcüğü bir arayışın, bir hayalin, bir yolculuğun hikâyesidir. Refahı büyütmek. Hürriyetleri büyütmek. İnsan onurunu büyütmek. Yani, Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye öğüdü gibi ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesi.

'REFORMCULUK AK PARTİ’NİN KARAKTERİ'

Bunu biraz açar mısınız?

Türkiye’de ilk defa kimliklerin üzerindeki baskıların kalkması, inkâr ve ret politikalarının son bulmasını söyleyebilirim. Biz buna ‘sessiz devrim’ diyoruz. Sadece kamusal alandaki dini düzenlemeler değil, sahada devrim sayılacak pek çok reform yapıldı. Neredeyse 10 Alevi çalıştayı yapıldı ve insanlar bu çalıştaylarla ilk defa kendi kimliklerini ifade etmeye başladılar. ‘Milli Birlik’, ‘Kardeşlik’ ve ‘Açılım’ toplantıları yapıldı. Gayrimüslim vatandaşlarımızın vakıflarıyla ilgili devrim sayılacak adımlar atıldı.

Türkiye entelijansiyası büyük ölçüde 2009, hatta 2010’a kadar AK Parti’ye destek verdi. Fakat sonra ipler koptu, tam karşısında yer almaya başladı. Bir yerde hata yaptığınızı düşünüyor musunuz?

İnsan yaşarken tarihin öznesi olduğunun farkında olmaz. Somut bir örnek vermek gerekirse, Leonardo da Vinci ile Michelangelo Floransa’da kol kola girip, "Hadi gel, Rönesans’ı başlatalım" demediler. Onlar sanatta, mimaride, edebiyatta yeni bir dönemi başlattılar ve yaşarken bunun büyük bir aydınlanma olduğunun farkında bile değillerdi. Daha sonra gelenler buna ‘Rönesans’ dediler. Bu tanımlama bizim partimiz için de geçerlidir. AK Parti’nin reformlarının tarihselliğini biz yaşarken tam olarak anlayamayız. Bunun hükmünü tarih verecek. Reformculuk AK Parti’nin karakteridir. Muhafazakâr siyasetin temel prensiplerinden biri süreklilik içinde değişimdir. Fakat aynı ırmakta iki kere yıkanılmıyor. 2009’un koşulları farklıydı, bugünün koşulları farklı. AK Parti’nin 18 yıllık iktidarında yeni bir birey ve yeni bir sosyoloji ortaya çıktı.

SÖYLEŞİNİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN:

akp meclis hürriyet Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan açılış TBMM reform