AKP'nin kaybettiği oylar Cumhur İttifakı içinde kaldı
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekili seçimlerinde ilk sırada yer aldı. Ancak AKP'nin oy oranı 2002 seçimleri sonrası en düşük düzeyde. Akademisyenler AKP'den kopan seçmenlerin muhalefet yerine ittifak bloğundaki partilere oy verdiğini söylüyor.

Artı Gerçek - 28'nci Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nin resmi olmayan sonuçlarına göre Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yüzde 35,6 oyla yine ilk sırada yer aldı. Ancak AKP'nin oy oranı 2002 seçimleri sonrası en düşük düzeye geriledi. AKP'den uzaklaşan seçmenin nereye yöneldiği bu seçimin sonuçlarından çıkan en kritik sorulardan biri olarak görülüyor.
BBC Türkçe'den Merve Kara-Kaska'ya konuşan Ege Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde seçmen davranışları üzerinde çalışan Doç. Dr. Betül Aydoğan, AKP'nin sayısal olarak en çok oy kaybettiği; İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Antalya gibi en yoğun nüfuslu kentlerde "işsizlik, geçim sıkıntıları ve barınma sorunlarının daha fazla hissedilmesi"nin oy kaybında önemli bir etken olduğunu ancak bu oyların yine de "blok halinde muhalefete geçmediği" ve ittifak içinde kaldığını söylüyor.
Aydoğan Ünal, "Muhafazakâr seçmenlerin YRP'ye yönelirken milliyetçi oyların MHP'ye yöneldiği ve ittifakın içinde kaldığı görülüyor." diyor ve ekliyor:
"Aynı zamanda, bazı milliyetçi seçmenlerin aşırı sağcı Zafer Partisi'ni tercih ettiği görülüyor. Elbette, bu durumda büyükşehirlerdeki sığınmacı nüfusunun etkisi oldu ancak tahmin edildiği kadar büyük bir etkiye sahip olmadı."
Doç. Dr. Betül Aydoğan Ünal tespitlerinin devamında Türkiye'de AKP'nin yüzde 10'dan fazla oy kaybettiği Çankırı, Karabük, Bingöl, Isparta ve Bolu gibi daha az nüfuslu illerdeki durumu da şöyle değerlendiriyor:
"Bu iller nüfus açısından küçük olduğu için oransal kaybın Meclis aritmetiğini çok fazla etkilemediği görülüyor. Karabük ve Bingöl'de vekil sayısı aynı kalırken, AKP'den uzaklaşan seçmenlerin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Yeniden Refah Partisi'ne (YRP) yöneldiği görülüyor.
"Çankırı ve Bolu'da AKP milletvekili sayısı azalmış ve AKP'den kopan oylarla MHP'nin oyu artmış ve vekil çıkarabilmiştir. Isparta'da ise oy kaybı, AKP'nin iki vekil kaybetmesine neden oldu ancak CHP ve MHP'nin oy artışlarıyla birlikte vekil çıkarıldı."
'ALTERNATİF ARAYAN BİR AKP KİTLESİ YENİDEN REFAH PARTİSİ'NE YÖNELDİ'
Sonuçları bu seçimde AKP'ye oy vermeyen ancak milliyetçi blok içinde kalmaya devam eden seçmen açısından yorumlayan Venedik Ca’ Foscari Universitesi'nde Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Kerem Öktem de, "Erdoğan’a bağlılıkları devam etse de, bir süredir partinin bozulmaya başladığına inanan ve alternatif arayışında olan hatırı sayılır bir AKP kitlesi var. Yeniden Refah bu alternatiflerin arasında en önemlisi olarak ortaya çıktı" diyor ve ekliyor:
"AKP’den kopan oyların bir kısmı MHP’ye, bir kısmı ise Yeniden Refah Partisi'ne kaymış oldu. Böyle olunca da MHP hemen hemen oy kaybetmemiş oldu."
Cumhur İttifakı'nın genel seçimde yüzde 49'dan fazla oy alarak Meclis'te çoğunluğu elde etmesini AKP'ye oy vermeyen ama ittifak içindeki diğer partilere yönelen seçmenin eğilimleri üzerinden değerlendiren Venedik Üniversitesi ve Northwestern Üniversitesi'nde Siyaset Sosyolojisi alanında Araştırmacı Dr. Bilge Yabancı, "Bunun en önemli nedeni AKP'nin YRP gibi daha radikal söyleme sahip -kadın hakları, LGBT, aile konularında- partilere söylem düzeyinde yer açmış olması" diyerek şunları söylüyor:
"Yani AKP radikal anti LGBT anti-feminist söylemleriyle maalesef bu alanı fazlasıyla meşrulaştırdı. AKP'ye dargın bir kısım seçmen de muhalefet bloğu yerine bu partiye kaydı. Bu yüzden YRP oylarında bence kendilerinin de tahmin edemeyecekleri bir sıçrayış oldu."
'DEVA VE GELECEK, AKP SEÇMENİ TARAFINDAN REDDEDİLDİ'
Prof. Öktem ayrıca, "AKP’den uzaklaşan seçmenin en azından bir kısmının DEVA ve Gelecek gibi AKP’nin içinden gelenlerin oluşturduğu yeni partilere yönelmesi bekleniyordu. Ancak böyle bir şey olmadı, bu partiler AKP seçmeni tarafından reddedildi" diyor.
Akp seçmeninin bir kısmının Millet İttifakı bloğuna yönelmesini önleyen faktörlerden birinin de "CHP zihniyeti" olarak "şeytanlaştırılmış" bir bloğa oy vermek konusunda çekindiğine yönelik görüşleri değerlendiren University of Virginia'da Siyaset Bilimi Profesörü Halil İbrahim Yenigün de, "AKP'den kopan dindar seçmenden veya daha önceki seçimlerde Saadet tabanı seçmenden bir kısmının eli 'CHP zihniyeti' diye şeytanlaştırılan CHP'ye gitmemiş olabilir mi? Bence bu da ihtimal dahilinde." diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bu durumda Yeniden Refah Partisi, AKP'den uzaklaşmak isteyen, ama eli de CHP'ye varmış, boşta kalmış bir kısım dindar seçmen için kendi ismi ve kimliğiyle ortaya çıkarak sürpriz bir alternatif halini almış görünüyor. Bunun yanı sıra AKP-CHP-Zafer/Memleket geçişkenliği senaryosunda olduğu gibi AKP'den MHP'ye, MHP'den de bu 2 partiye oy kaymış olabileceğini göz önünde bulundurmamız gerekiyor."
Bir diğer faktör olarak siyasal kutuplaşmanın oy geçişinin önünü kestiğini söyleyen Dr. Bilge Yabancı "Türkiye gibi, kutuplaşmanın çok derin olduğu ülkelerde seçmenin oy tercihlerini demokrasi ya da ekonomik beklentiler yanında diğer tarafa duyulan negatif hisler de belirliyor. Yani partizan tercihler demokratik/ekonomik tercihlerin önüne geçebiliyor" diyor.
AKP'NİN SEÇİM STRATEJİSİ BAŞARILI OLDU MU?
6 Şubat'ta meydana gelen Maraş merkezli depremler ve derinleşen ekonomik krizin yaşandığı bir seçimden AKP'nin ilk parti olarak çıkmasına dair farklı görüşlerden biri de AKP'nin YRP ve HÜDA PAR gibi partilerle yaptığı ittifak stratejisinin başarılı olduğu yönünde.
Prof. Yenigün, bu konuya dair "AKP'nin seçim stratejisi her şeye rağmen başarısız nitelemesini hak etmiyor" diyor ve şöyle açıklıyor:
"Deprem felaketine yol açan ve kriz yönetiminde de çok bariz görülen kötü yönetim sorunları ile giderek daha büyüyen enflasyon ve ekonomik kriz sorunlarına rağmen AKP devlet kaynakları eliyle yürüttüğü kimi popülist dağıtım ve bölüşüm politikaları ile krizin etkisini tabanı üzerinde hafifletmeye çabaladı.
"Diğer yandan muhalefete karşı kimlikçi ve güvenlikçi negatif kampanyalar yürüttü ve tabanını böyle seferber etmeye çalıştı."
"Pozitif kimlikçi ve popülist kampanyası olarak da Türkiye'nin uluslararası planda büyük güç olmasını sembolize eden ve 'Yeniden Büyük Türkiye' sloganının içini dolduran uçak gemisi, SİHA, TOGG, petrol ve doğalgaz atılımları ile tabanını kendisi özel hayatında ekonomik sıkıntılarla boğuşsa da dünya ölçeğinde muazzam bir siyasi gücün parçası hissettiren politik hamlelerle kendine bağlamaya çalıştı.
"Mevcut kaybının çok üstünde bir kayıp beklerken yine de yüzde 35'in üstüne çıkmayı başardığına göre, şu ana kadar bu konuda bazı firelerle birlikte başarılı olmuşa benziyor."
'AKP KENDİ ELİYLE BİR CANAVAR YARATTI'
İçinde hem Hüda-par hem de MHP'nin bulunduğu Cumhur İttifakı bileşeni olan partilerin mevcut Meclis tablosunda birbirleriyle uyum içinde çalışıp çalışamayacağına dair de değerlendirmeler yapan Dr. Bilge Yabancı "AKP bir noktada kendi elleriyle bir canavar yarattı diye yorumluyorum ben bunu" diyor ve bu durumu şöyle açıklıyor:
"Şu an aslında Cumhur İttifakı bloğunun da asla homojen bir yapı olmadığını göz önüne alırsak, bu daha radikal talepleri nasıl karşılayacağı ve dengeleyeceği önemli ve zorlu bir iş gibi duruyor.
"AKP içerisinde muhafazakar aileyi savunan ama İstanbul Sözleşmesi, 6284'u de savunan Özlem Zengin gibi KADEM'den gelen diğer üyeler gibi insanlar da var. Ve bu kadınlar YRP ile de anlaşamıyorlar ve aynı noktada değiller.
"Bir noktada YRP/HÜDA PAR vs gibi partilerin radikal söylemleri AKP seçmeni kadınları yabancılaştıracak mı göreceğiz. Ya da bunu önlemek için AKP/Erdoğan nasıl bir denge siyaseti yürütecek göreceğiz."
Prof. Öktem ise YRP'nin uzun vadede etkili olup olmayacağı konusunda şüpheli olduğunu dile getiriyor:
"Yeniden Refah alışık olduğumuz anlamda bir İslamcı Parti değil, ideolojik derinliği pek olmayan ve radikal olmakla birlike popülist söylemleri kullanan bir parti.
"Uzun vadede destekçilerine anlamlı bir siyasi alan sağlayabilecek, sorunlarına çözüm olabilecek mi, çok emin değilim."
'GÜÇLENMİŞ GÖRÜNEN İKTİDAR AĞIRLAŞAN EKONOMİK KRİZLER İLE KARŞI KARŞIYA'
Prof. Öktem, iktidar olan ittifakın derinleşen ekonomik kriz karşısında zorlanabileceğinin altını çiziyor:
"Ancak şu anda güçlenmiş gibi görünen bu iktidar ağırlaşan ekonomik krizler ile karşı karşıya. Bu nedenle muhtemelen ikinci turda Erdoğan lehine sonuçlanacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi, beş senelik bir huzur döneminin başlangıcı değil, ağır krizlerin ve belirsizliklerin yaşandığı bir dönem olacaktır." diyor.
"AKP'nin artık eskisi kadar önemli bir siyasi aktör" olmadığını söyleyen Prof. Öktem, "AKP seçmeninin bir kısmı artık partiden kopmaya hazır, ama Erdoğan ve yakın çevresine sadakat duymaya devam ediyor" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de zaten partilerden çok tek adam siyaseti üzerine inşa edilmiş. Bu şartlar altında AKP önem kaybetmeye devam ederken, Erdoğan daha da güçlü bir pozisyona gelecek gibi görünüyor." (Kaynak)