Akşener'den Soyer'e destek: Babadan oğula suç geçmez

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’e destek vereceklerini açıkladı.

Akşener'den Soyer'e destek: Babadan oğula suç geçmez

Sibel HÜRTAŞ

ARTI GERÇEK - İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, televizyon ve gazetelerin Ankara Temsilcileri ile bir araya geldi. CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer tartışmasından HDP’nin yerel seçimlere ilişkin tavrına bir çok konuda değerlendirmelerde bulundu.

iyi Parti Genel Başkanı Akşener, İzmir’de Tunç Soyer’e destek vereceklerini resmen açıkladı, "Babadan oğula suç geçmez" yorumunu yaptı. Ordu’da eski Bakan İdris Naim Şahin’in İyi Parti adaylığı için açık kapı bıraktı. MHP’den ihraç edilen Erhan Usta’ya da teklif götürdüklerini söyledi.

Yerel seçimlere yönelik iktidarın diline tepki gösteren Akşener, köken tartışmasını "Çirkin ve terbiyesizce" bulduğunu söyledi. "Ben mübadele zamanında Yunanistan’ın Dramasından Türkiye’ye geri gönderilmiş bir ailenin çocuğuyum" diyen Akşener, Çanakkale’de hayatını kaybeden çok sayıda gayrimüslim olduğunu anımsattı.

Akşener, basın buluşmasında, kendisine soru soran AKİT TV Ankara Temsilcisine, "Tayyip için ölebilirsiniz ama sadece gazetecilik yapılamaz mı? Bir siyasetçinin torununa gayrimeşru denmez; yaptınız. Yapmayın, günahtır" diye çıkıştı.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçim sürecinde yaşanan gelişmelere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

'İKTİDARIN YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA KOYDUĞU İRADE ÇOK YANLIŞ'

"İktidarın yerel seçimlerde ortaya koyduğu irade çok yanlış. 24 Haziran’da Millet İttifakı olarak seçime girildiğinde söylenmedik söz kalmadı, özellikle şahsıma. Pek çok şeyle siyasiler suçlanabilir ama akıllara zarar ve ziyan verebilecek derecede suçlamalarla karşılaştık ve sonuçta 5 milyon oy aldık. CHP de oy aldı.

Seçmenin neredeyse yarısına yakın bir bölümü İyi Parti, CHP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin yaptığı ittifaka tercihte bulunuyor, oy veriyor.

Cumhur İttifakı'na verilen oylarla ilgili bizim bir sorunumuz yok. İnsanlar tercihlerini yerine getirirler, son derece saygılı bir dil kullanıyoruz. Ancak bu partilere oy veren seçmenlerin cehennemlik olduğu ile ilgili sözlerle karşı karşıya kaldık.

Biz yerel seçimlere gidiyoruz. Muhtar seçeceğiz, belediye meclis üyesi seçeceğiz. Dolayısıyla seçim sonrasında da 4 yıla yakın bir süre bir daha seçim olmayacak. Allah Allah sesleriyle bu seçime gitmenin ne manaya geldiğini anlayabilmiş değilim. Muhtar seçeceğiz, belediye başkanı seçeceğiz. Yerelde hizmet edecek insanları seçeceğiz. İki işbirliği grubunun adayları yarışacaklar.

Örneğin Mersin’de CHP de İyi Parti de ayrı ayrı yarışıyor, Cumhur İttifakı da ayrı yarışıyor. HDP adayıyla birlikte 4’lü yarış olacak. Burada kimi seçmen taktir ediyorsa elbette onu seçecek. Bunun sonucunda Burhanettin Kocaman diyelim seçildi, zaten belediye başkanıydı. Bir kavga gürültü kutuplaşma gerekçesinin olması mümkün değil.

BABALAR VE OĞULLARI

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, televizyon ve gazetelerin Ankara Temsilcileri'nin sorularına da yanıtladı.

Genel olarak CHP ile yaptığınız uzlaşı içinize siniyor mu? Tunç Soyer ve Bodrum’da ortak bir isim bulunamaması; Soyer’e tabanınızdan tepki gelmesi İzmir’de dengeleri etkiler mi? Hem ailevi durumu hem de HDP’ye ilişkin açıklamaları gerekçe gösteriliyor.

"DYP ile SHP Hükümet kurmuştu. SHP içinde HADEP’in milletvekilleri vardı. PKK mücadelesi en sert biçimde, bugün faili meçhulden tutun da pek çok isnada sebep olacak şekilde sert bir PKK mücadelesi o günün Hükümeti tarafından yapıldı. Ondan sonra da bir tek PKK ile mücadelede hendek mücadelesinde yapıldı, bu iktidar zamanında. Onun arasında zaten beli kırıldığı için diğer Hükümetler döneminde bu tür sert bir mücadelenin altında imzası olanı hatırlamıyorum.

Babalar ve oğulları meselesine gelirsek, biz bunu Bahçeli-Ecevit koalisyonu döneminde geride bırakıldığını düşünüyoruz. Babadan oğula suç geçmez."

'İZMİR’DE PARTİLİLERİMİZ SOYER’E YÖNLENDİRİLECEK'

İzmir’de partilileriniz oy versin mi?

"Elbette. İşbirliği yapılmış her yerde bizim adaylarımız CHP seçmeni, CHP adaylarına da bizim seçmenimiz oy vermeye yönlendirilecek."

Mansur Yavaş İYİ Parti’den aday olmadı, kazanamam dedi. Fakat Mansur Yavaş’ın bu güvenmemezliğinin sebebi nedir? HDP ile ittifak nasıl olacak?

"Bu çok ayıp. HDP ile ittifak dediniz.

HDP ile ilgili;

Orhan Miroğlu yeni açıklama yaptı.

Bugün öğrendim ki Pervin Buldan, Naci Bostancı’yı ziyaret etti.

HDP üç yerde aday çıkarmıyor. İzmir, Adana ve İstanbul.

İzmir’de HDP aday çıkarsa ne olur, çıkarmasa ne olur.

İstanbul’a gelince;

Bağcılar’dan örnek vereyim: Bağcılar’da genel seçimlerde genellikle HDP yüzde 20’ye varan oy alır; AKP de yüzde 50 oranında oy alır. Yerel seçimlere gelindiğinde Bağcılar’da AKP yüzde 57 oy alırken; HDP’nin oyu 7 puan düştü. Çok ilginç. Ben ısrarla bir şey söylüyorum HDP’nin AK Parti ile olan ilişki biçimiyle, muhalefetle olan ilişki biçimi arasında dağlar kadar fark var.

Birbirlerine alışıklar, birbirlerinin huyuna suyuna alışıklar.

Orhan Miroğlu, son olarak, İstanbul, İzmir, Adana’da HDP’nin oyuna talip olduklarını açıkladı.

24 Haziran seçimlerinde şahsımla ilgili bizahiti HDP’nin üst düzey yöneticileri tarafından çok ağır suçlamalar yapıldı. Bütün bunlar ortaya koyduğumuz zaman HDP ile haşır neşirlik iktidar ve ortağı ile daha yakın oluyor. Bu seçimlerde göreceğiz, kim kimi destekliyormuş. Olmayan şeyleri anlatmaktan yorulduk. Artık bunları kulağımız arkasına atmaya karar verdik.

MANSUR YAVAŞ’IN ADAYLIĞI

Mansur Bey’in endişeleri vardı. Biz 5 milyon oy almış bir partiyiz. CHP daha yüksek oy aldı. O nedenle CHP’yi seçmiş olabilir. 2014’de de CHP’den aday olup şaibeli biçimde kaybettiği için orayı tercih etmiş olabilir ama Mansur Yavaş CHP ve İyi Parti’nin ortak adayı. Kazanacağını düşünüyorum."

AKİT TV’YE TEPKİ

AKİT TV Ankara Temsilcisine tepki dösteren Akşener, AKİT'i gönül köprülerini yıkmakla eleştirdi.

"Biz zannettik ki ; sizin temsil ettiğiniz alanla, 28 Şubat’ta kurduğumuz gönül köprüsü devam ediyor. Meğer etmiyormuş. Öyle bir kurnazlık varmış ki; kullan at. 28 Şubat’ta Albayrakların evi arandığında, beni arıyorlardı. Ben Albayraklarla hiç tanışmadım. Ama o gönül köprülerini yıkıyorsunuz siz. Eskiden Hükümetlere ayar veren gazeteciler vardı şimdi Hükümetlerin ayar verdiği gazeteciler oluştu. Bir uçtan bir uca niye gidiyoruz onu da anlayamıyorum. Sadece gazetecilik yapılamaz mı? Tayyip için ölebilirsiniz.

Bu gönül köprülerini yıkmayın. Bir gün herkes birbirine lazım olur. Siyaset düşmanlık üzerine yapılmıyor. İki adım ileriye gittiğiniz zaman o siyasetçinin diğerine iyilik yaptığını görürsünüz. Sizden isteyemezler de bizden isterler. Biz de sizden değil onlardan isteriz. Siyaset böyledir. Seçimlerde bir dil tutturulur gider. Bu kutuplaşmanın siyasi sonuçları var.

Ama aşağı indiğiniz zaman o gönül köprülerini yıktınız. Bir siyasetçinin ölmüş anasına sövülmez, yaptınız. Bir siyasetçinin torununa gayrimeşru denmez; yaptınız. Yapmayın, günahtır."

İzmir İl Başkanlığı dün bir açıklama yaptı. Tunç Soyer kendi başının çaresine baksın diye bir anlam çıkıyor bu açıklamadan. Bu açıklama, bilginiz dahlinde mi yapıldı? Tunç Soyer, babası Nurettin Soyer ile aynı çizgide mi duruyor yoksa daha farklı bir yerde mi duruyor, bilginiz var mı?

"Ben Tunç Soyer ile hiç tanışmadım, konuşmadım, kendisi hakkında bir bilgim yok.

İl Başkanlığı açıklamayı bana sormadan yaptı. Biz hür bir partiyiz. Kurulduğumuz bir buçuk yılda üç kongre yaptık. İl Başkanımız son derece aklı başındadır. Metni çok dikkatli okudum. Söylenen şu: İstismar bataklığı oluşturulacağı için Sayın Soyer’in bu manada üstüne düşeni, bataklığın kurutulması için üstüne düşeni yapması gerektiğine dair bir beyanat. Oy vermeyeceğiz, desteklemeyeceğiz sonucunun çıkmayacağı bir açıklama. Son derece nezaketli bir açıklama."

Akşener'den Soyer'e destek: Babadan oğula suç geçmez - Resim : 1
Artı TV ve Artı Gerçek Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş, İYİ Parti Lideri Meral Akşener'e seçim süreciyle ilgili sorular yöneltti.

Manisa Milletvekiliniz istifa etti. HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarmayarak, millet ittifakına destek olacağını söyledi. Bu ifadelere ilişkin yorumunuz nedir?

"İki arkadaşımız istifa etti seçimden sonra. İstifalardan sonra tek bir incitici cümlem olmadı. İstifa tek taraflı bir karardır ve saygı duyulması gereken bir karardır.

Ama Sayın Akkal’ın baştan aşağı çelişkilerle dolu açıklaması var.

Birincisi, şüphesi varmış, HDP’nin üç şehirde aday çıkarmayacağız açıklaması ile şüpheleri gerçekleşmiş. Peki bu şüpheler varsa; 24 Haziran’da Manisa birinci sıradan seçilirken, bu şüpheler bu arkadaşımıza niye engel olmadı. Niye ‘ben olmuyorum’ deyip, istifa etmedi.

İkincisi, Sayın Akkal, hem benim hem de uzun yıllara dayanan arkadaşlarımızı çok yakından tanır. Bir tane PKK’lıya taş atmamış adamlar beni PKK ile yan yana gelmekle suçluyor, inanamıyorum. Hayatında bir tane taş atmamış adamlardan bahsediyorum, bir tane önemli belgenin altında imzası bulunmayan şahıslardan bahsediyorum. PKK ile mücadele nedeniyle hiçbir isnatla karşılaşmamış konfor alanına sahpi arkadaşlardan bahsediyorum.

Akkal’ın dili iktidar partilerinin dilidir. Sanıyorum kendisine bu metin imzalatılmış. İmzalatanlara ve imzalayanlara sormak gerekiyor. Başından beri şüphelenmiş arkadaş ama milletvekili olarak seçildi. Madem şüphelenmiş o zaman Milletvekilliğinden de istifa etmeli.

Manisa’da henüz aday ilan etmedik. 'AKP eski milletvekili Selçuk Özdağ bizden aday olur mu' diye Sayın Akkal’ın teklifiydi. Görüşmeleri de o sürdürdü. Gerçekten ne için istifa etti bunlar zamanla ortaya çıkacaktır."

İKTİDARI MUTFAK YIKACAK

Üç büyük il kaybedilirse bir sistem tartışması başlar diyor Bahçeli. Siz yerel seçimi sistemle ilişkili görüyor musunuz?

Biz öyle görmüyoruz. Referandumda Parlamenter demokrasiyi savunduk. 24 Haziran’da biz kazandığımız taktirde Parlamenter Demokrasiye dönüş için bir yol haritası çizeceğimizi söyledik ama bugün an itibariyle bu bir yerel seçimdir. İddia ediyorum Ankara ve İstanbul’u Cumhur ittifakı kaybedecek.

İstanbul ve Ankara’da belediye başkanları değişecek. Bu iktidarı mutfak yıkacak. Ateş almış gidiyor. Ankara, İstanbul, İzmir. Bu üç ili, millet ittifakının aldığını düşünün. Benim tanıdığım Erdoğan milletimizin verdiği ültimatonu anladım diyecek, kongerisini yapacak. Bakanlar Kurulu’nu jet hızıyla değiştirecek. Aldım diyecek dersimi, gidiyorum diyecek.

AK Parti seçmeninin bu son dönemdeki pahalılıkla, emekliye yapılan zamla, mutfaktaki yangınla, önce bakkalların suçlu olduğu şimdi de marketlerin suçlu olduğu bir sistemde; elektrik faturalarına indirim yapıldı ama yanmaya devam ediyor, doğalgazdaki indirime karşı yanmaya devam ediyor. Dolayısıyla milletin elinde ders verme, uyarma imkanı var. Bunun gerçekleşeceğini düşünüyorum ama kutuplaştırmadan oy alma alışkanlıkları kalmadığı için böyle bir sistem söz konusu.

Türk milletinin irfanı bunları aşacak diye düşünüyorum. Araştırmalarda en fazla öne çıkan hayat pahalılığı, talepleri de huzur. Bu dilden bıktılar. Hiçbir şey değişmez. 4 yıllık bir süresi var genel seçimin. 4 yıl sonra seçim olur, bu keşmekeş ortadan kalkar, ekonomi düzelirse ayrı bir mantıkla seçim gider. Milletin dertleri üzerinden seçim propagandası üzerinden propaganda yapma dönemine girdik biz. ‘Camimizi ahır yaptılar’, ‘HDP ile ittifak yaptılar’, insan utanır ya.

Tunç Soyer üzerinden gidiyorlar şimdi. Cevat Yurdakul’u MHP’den milletvekili yaptılar. Çok da sevdiğim bir kardeşimdi. Bizim içimizde pek çok yara var ama o yaraların giderilmesi için sayın Bahçeli ile Ecevit’in koalisyonunu ben Türkiye’ye nefes aldıracak bir adım olarak gördüm. Türkiye’nin 1980 öncesindeki zıtlaşmasının önüne geçeceğini, ruhen barışmasını sağlayacak bir yapı olarak gördüğüm için desteklemiş bir siyasetçiyim. DYP ve RP arasındaki iktidar arayışını samimiyetle destekleyenlerdenim.

Bu kutuplaşmanın Türkiye’ye faydası yok, vatandaş yoruldu. Dolayısıyla bizim adaylarımız şehirlere ne lazım, hangi projeler üretiyorlar bunu söyleyecekler. Bizim adaylarımız yüksek politika yapmayacaklar, kazanacaklarsa kazanacaklar kazanamazlarsa rakiplerini tebrik edecekler."

İki seçime de ittifaklarla girdiniz. İki ittifak görüşmesi yürüttünüz, ittifaklarda en zorlandığınız noktalar hangileri, çıkardığınız dersler ne oldu? Kampanyalar başlıyor artık, işbirliği yaptığınız CHP ile ortak kampanyalar olacak mı?

"DYP ile SHP iktidarının kuruluşunda ben yoktum ama ilerleyişinde vardım, gözlemlerim var. Çok farklı iki yapının yan yana gelişinden doğru sonuçlar üretildiğini gördüm. Demokrat Parti çizgisinden gelen DYP ile CHP geleneğinden gelen SHP’nin birlikteliğinin gözlemcisi oldum. Keskin rakipler, aynı koridordan oy hedefi olmayanlar, ülke için hayırlı işler yapabiliyor. Kürt raporunu hazırlayan SHP’li iktidar döneminde en sert PKK mücadelesi yapıldı. Refah Yol Hükümetinin de arka planındaki kısmındaydım, orada da farklı siyasi yapıların yan yana gelişinin hangi iyi sonuçlar doğurduğunu gördüm. ANA-YOL koalisyonunda ise tersini gördüm.

Bu bilgiler ışığında CHP gibi köklü ve zorlu bir parti. Sayın Kılıçdaroğlu açısından da kolay yönetilebilir bir parti değil. Ciddi ağırlığı olan kişilerin bulunduğu bir siyasi parti. Belli dengeler var. Biz ise yeni bir partiyiz ve birinci önceliğimiz kalıcı olmak. Öyle olduğu için hem CHP’nin hem İyi Parti’nin, biz de demokrasiyi artık önde tuttuğumuz için bu alanda zorluk yaşadık. Hem teşkilattaki arkadaşlarımız açısından hem de CHP’nin bildiğiniz anlayışı açısından zorluklar yaşandı. O yüzden müzakereler uzun sürdü. Çıkan sonuçlar yüzde yüz içime sindi diyemem. Kılıçdaroğlu da yüzde yüz diyemez.

Mesele burada karşılıklı iyi niyetli adımlar atmaktır. Çıkan sonucun seçmenler açısından bir sinerji yarattığını düşünüyorum. Özellikle ortak adayların bulundukları alanlarda ilgi odağı olduğunu görüyorum. Her iki partinin seçmeni de zorluklarımızı biliyor. Kusurları da görmezden geleceklerini diliyorum."

'IĞDIR'DA MHP ADAYINI DESTEKLEYİN DİYEMİYORUZ ÇÜNKÜ BAHÇELİ REDDEDER'

İttifak nereye kadar devam edecek? Bu ülkede kendisini Kürt olarak tanımlayan bir seçmen kitlesi var. HDP Seçmen kitlesine hitap etmek terörle mücadelen ayrılması gereken bir konu değil mi? Terörle mücadele başka HDP başka. Bu algının yaratılmasından rahatsızsınız ancak bu ülkede bir Kürt seçmen var. Bu ittifak kapsamında ya da kapsam dışında HDP seçmeninin oylarına talip değil misiniz?

"Biz Türkiye’nin tüm seçmeninin oylarına talibiz ama siyasi iletişimde çerçevelemek diye bir kavram mevcuttur. Kendileri her haltı yapıp karşısındakini çerçevelemeye çalışan bir tarz var, benim itirazım bunadır. Hatırlayın 24 Haziran’da Selahattin Demirtaş’ı içeri atan ben değilim. Selehattin Demirtaş’ı aday gösteren ben değilim. Bir şahsın hapiste tutulmasının anlamı nedir? Kaçma tehlikesidir, delil karartma tehlikesidir. Ben bir partinin genel başkanı ve eski İçişleri Bakanı olarak temyiz kâğıdı almak için bir günüm gitti. YSK bir günde alınan bu kağıt nasıl verildi? YSK bu adaylığı nasıl onayladı? Sadece bunları söylediğim için Türkiye açısından zararlı olabileceğini söylediğim için, nitekim ondan sonra neler yaşandı. Bununla ilgili abukluğa işaret ettim, ben PKK’lı oldum. HDP ile yan yana getirilmek ayrı hikâye ama bir de PKK’lı oluyorsunuz. Ama bu arada HDP yöneticilerinin de şahsıma aldıkları bir tutum oldu. Herkes çerçeveyi benim üzerimden götürdü. Demek ki AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi iktidarı Kürtlerin oylarını istemiyormuş. Ama Orhan Miroğlu’na bakarsak, Pervin Hanım’la Naci Bostancı’nın görüşmelerini bakarsak Türkiye’de bir ilüzyon gidiyor.

Mesela Diyarbakır’da ben 8 bin küsur oy aldım, şahsi oy. Parti oyumuz 23 bin küsur. Iğdır’da biz 5 bin küsur oy aldık. Parti de ben de. Iğdır’da onlar da 23 bin biri 23 bin küsur oy aldı. Iğdır’da hem AK Parti hem MHP ayrı aday çıkarttı. Madem Iğdır’da HDP ile yarışacak bu sistem, biz aday çıkarmayacağız Iğdır’da ama MHP adayını destekleyin diyemiyoruz korkudan çünkü Sayın Bahçeli reddeder. Ahlat’ta 745 oyumuz var. Ahlat’ta da çıkarmayacağız çünkü o 745 oy çok önemli. Stratejik olarak baktığımız alanları söylüyorum ama buna karşılık kendileri yapıp edip sonra bizim üzerimize bırakıyorlar. 8 bin küsur oy Diyarbakır’da bunun içinde devlette görev alanların oyu yok, sıradan insanların verdiği oy şahsıma ve benim için çok kıymetli. Bu iletişimi sürdürmeye de devam edeceğiz."

'İSTANBUL’DA CHP’NİN ADAYINA OY VERECEĞİM'

"Ankara’da özellikle Etimesgut ön plana çıkıyor. Eskişehir’de de Odunpazarı ilçesinde sizin oradan aday göstermeniz söz konusu. Bu bir taktik hamle mi yoksa bir anlaşmazlık mı oldu?"

"Ben iki arkadaşımı müzakere süreciyle ilgili olarak tam yetkilendirdim, Kılıçdaroğlu da diğer iki arkadaşı yetkilendirdi; dolayısıyla biz karışmadık, çok problemli alanlarda devreye girdik.

Ben Üsküdar’da ikamet ediyorum. 24.5 CHP’nin oyu var, 9.9 da bizim oyumuz var. Üsküdar’da referandum döneminde Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP teşkilatları şahittir, çok çalıştım, kapı kapı çalıştım. Hayır oyunda etkim olduğunu düşünüyorum. Bunlar oluyor, yapacak bir şey yok. Denizli Büyükşehir bizde. Pamukkale ve Merkezefendi ise AK Parti’de. Bunu birer birer paylaşma şansımız olabilirdi ama CHP’nin teşkilatları ayağa kalktılar. Büyükşehirde de oy vereceğiz, ilçede de illa bir CHP görüntüsü olsun diye. Bazen hisler, sağduyuyu, matematiği ortadan kaldırıyor. İkili girme talebi CHP’nin Denizli il ve ilçe teşkilatlarından geldi. Buna karşılık ben milletvekili olmadığım için istediğim yerde oy kullanamıyorum. Yani ikametim olan Üsküdar’da ve Büyükşehir’de CHP’nin adaylarına oy vereceğim. Evimizde beş oy var, beşi de aynı durumda. Milletvekili olsam Kocaeli’ne giderdim. Kandıra bize kalmıştı, ilçeyi Kandıra’da kullanırdım, büyükşehre de bize oy kullanırdım ama öyle bir durum yok. Bir temel nezaket olur genel başkanlarla ilgili sıkıntıyı gördüğüm için oy oranında da bir fark olduğu için bir esneklik gösterdim. Teşkilat denilen organizasyonda bazen dirençler oluyor ve o dirençler bazen aşılamıyor.

Eskişehir’de örneğin bizim teşkilatımız ve milletvekilimiz bazı şeylere direndi. Orada bir incitme söz konusu oldu. Dediğim gibi hissi davranmak biraz önde olabilir. Onlar da tolere edilmeye çalışılıyor."

Partilerin teşkilatlarından ve yönetiminden dahi ittifak meselesinin yeterince benimsenememiş. Seçmenin bunca karışıklık içerisinde sadece Millet İttifakı açısından değil Cumhur İttifakı açısından da aynı şey söz konusu. Türkiye’de seçmenin kafa karışıklığı nasıl giderilecek? Seçmenin sandığa gittiğinde büyükşehirde başka partiye ilçede başka partiye oy verecek hali kaldı mı?

"Ben Türk seçmeninin ferasetine, irfanına güveniyorum çünkü 1946 seçimlerinde hep anlatılır Arslanlı köyü. Açık oy, gizli tasnif olduğu bir yerde, kadınlar şalvarlarıyla oturmuştur sandığın üstüne ve orada saydırmışlardır. O günün şartlarında bunu yapabilecek bir gücü var seçmenimizin. Ben her iki ittifak açısından da son derece burada stratejik oy kullanılacağına inanıyorum. Bizim yapacağımız şey şu İYİ Parti olarak ağırlıklı olarak kampanyamızda, mesela Mersin’de ayrı ayrı giriyoruz Burhanettin Bey ne anlatıyorsa diğer adaylarımız da o şehirlerde onu anlatacaklar. İsmail Ok milletvekilimiz, geçmişte Balıkesir belediye başkanlığı yapmış biri, herkes ve anketler de İsmail Bey’in alabileceğini söylüyor. Ama diline bakıyorum ben. CHP’nin ilçelerine ziyaret ediyor, birlikte kampanya yapıyorlar. Ben iki kere belediye başkan adaylığından geliyorum. Takım kaptanısınızdır, ayaklarınız yanar, ayaklarınız. Orada çözümleri adaylar bulur. Altta da başka ittifaklar olur. Üstte yapılan ittifakın aşağıya yansıması vardır.

Biz şunu söylüyoruz, kutuplaştırmayan, insanları birbirinin karşısına dikmeyen, proje konuşan, o şehrin sorunlarını ve onların çözümlerini konuşan, birbirini suçlamayan bir dille gideceğiz. Seçmende de bunun karşılığı olacağını düşünüyor ve inanıyorum."

Bu seçimde, seçim güvenliğiyle ilgili kafanızda soru işaretleri var mı?

"Burada iki mesele var. Birincisi, yıllarca pek çok seçimde görev aldım. Hileler sandık başında olur. Esas mesele sandıktır. Diyelim ki İYİ Parti’nin sandık görevlisi kumanya yetişmedi diye kızar giderse, sigara içmek için dışarı çıkarsa, imzalı tutanağı almazsa o zaman hile olur. Bu yazılım üzerinden yıllardır yapılan şey yalan. Buradan beş verilip de oradan yüz çıkacak bir yazılım yeryüzünde yok. Bu bir kısım seçmenin sandığa gitmemesi için ortaya konulan bir ayrı propaganda, psikolojik harekât. Sandığın başından, oyların kullanılmasına, oyların sayılmasından, ıslak imzalı tutanağın alınmasına, ilçe ve il seçim kurullarında toplanan oyların doğru dürüst bilgisayara girilmesine kadar bir prosedur ve bunun yapılması lazım. Mesela referandumda bu konuda başarılı olundu çünkü siviller yardım etti. Sıradan insanlar sandık başında görev aldılar. Partili olmadıkları için de bunu bir görev bildiler ve saat 23:00’e kadar da bunun başında durdular. Kaçak işleri o nedenle daha az oldu.

Bir de küçük ilçelerde, küçük yerlerde kaymakam, polis müdürü, jandarma komutanı muhtarlar üzerinden bir çalışma yaparlar. Devlet gücüdür. Bir de iktidar partileri ki, bugün çok daha sert yapılıyor bu, hizmet getirmeyle ilgili tehdit ederler. Bunlar etkili olur. Güneydoğu’da ise bir dönem PKK’nın etkili olduğu sandıkta oy verme işlemi vardı. Bazı dönemlerde devlet dediğimiz saydığımız insanlar üzerinden oy kullandırılan bir alan var ama büyükşehirlerde bugüne kadar çok büyük hilelere ben rastlamadım.. Burada uyanık olunması gereken, sandığın başında durulabilmesidir.

Bizim sistemimiz 24 Haziran’da çökmedi. Herkes söylüyor, o çöktü, bu çöktü diye. Gelen bilgiler, son derece anında tutanakları girildi. Fakat partim 9.96 aldı, ben de 7.3 aldım. Yani İYİ Parti’nin ne kadar oyu çalınmış olabilir?

Mesela referandumda şöyle bir şey yaşandı mühürsüz oylarla ilgili olarak. Ben saat 13 00 civarında öğrendim, Sayın Aytun Çıray’ı aradım (CHP’deydi o zaman). YSK’daki temsilcilerine sormasını istedim. Bunun bir problem olmayacağını söyledi. Benim kanaatim şu, siyasi manevraları bildiğim için sanıyorum referandumda toptan bir hayır için önlem alındı seçimin iptali için. Sonra o hayır çıkmayınca mühürsüz oylar bu noktaya gitti. Sayın Özdağ ve bizimle birlikte olan milletvekilleri o gün gittiler oraya ve büyük bir mücadele verdiler ama sonuç alınamadı.

Seçmen sandığa giderse siyasi partiler sandığı korursa sonuçları müthiş değiştirecek şekilde dediğim yerler hariç problem çıkmaz, orada tamamen insan unsuru devreye giriyor."

'BUNLARIN HEPSİ ŞİRK! BİZİM İSLAM ULEMALARIMIZ NE YAPIYOR BİLMİYORUM'

İsmet Yılmaz’ın öbür dünyayla ilgili mesajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Artık ipin ucu kaçtı. Bu büyük bir endişenin varlığını gösterir. Ben dini eğitim almış bir insanım. Bizim gençliğimizde dini terbiye denirdi adına. İlk söylenen şey şuydu, şirke varmayın! Bunların hepsi şirk. Bizim İslam ulemalarımız ne yapıyor, onu da bilmiyorum. Bu şöyle başladı, dokunmak ibadettir, Peygamber Efendimiz kibirlendi, haşa, biz kibirlenmedik. Allah’ın sıfatları… Ben bunlarla ilgili haşa diye bir söz duymadım bugüne kadar. Bu aldı başını gitti. Sayın Yılmaz(İsmet Yılmaz) iyi tahsilli, aklı başında bir arkadaştır, en çok ona şaşırdım ben. Tövbe Yarabbim! Ne diyeyim ki!

Beka ile ilgili… Yerel seçimlerin Türkiye’nin bekasıyla ilgili ne ilgisi olduğunu anlayabilmiş değilim. Sayın Erdoğan’ın da bekasıyla ilgili bir problemi yok. Sayın Bahçeli’nin de koltuğuyla ilgili problemi yok, hepimizi attığı için. Bu bekaya nasıl geldik? Koltuklar tehlikede değil, peki bu bekaya nasıl geldik, anlayabilene aşk olsun! Elbette Türkiye’nin çevresiyle ilgili teyakkuzda olması gereken bir ülke, bunu biliyoruz. Elbette Türkiye’nin dışarıyla ilgili teyakkuzda olması gerekir. Bu tamam, bunun yolu çok iyi, nesnel bir dış politikadır, çok iyi efektif güçlü bir ordunun olmasıdır. Ordunun içerisine FETÖ’cülerin girmemesi gerekir. Orduyla ilgili davalar olduğunda bunun savcısı olmamak gerekir. Varsa yanlışlıklar bunu davul zurnayla ilan edilmemesi gerekir. Gereği yapılır, kol kesilir. Hatırladınız mı Zekeriya Öz, nasıl böyle başbakanın arabası altında, hepimize hakaret eden tavır içindeydi. Buna bravo dememek lazımdır. Evet Türkiye iyi bir ekonomisi olması lazımdır. Vatandaşının da ülkesine sonsuz bağlılık duygusunun iktidar tarafından pekiştirilmesi lazımdır. Sen hainsin, sen şusun, sen busun diye parmakları sallarsanız 146 bin iyi yetişmiş genç, alır çoluğunu çocuğunu yurt dışına gider.

Evet Türkiye beka sorunu yaşamayan bir ülke değil ama yerel seçimlerin bekayla ilişkisini anlayabilmiş değilim. Ben Sayın Erdoğan’ın ağzından bekayı duymayım, bol miktarda Sayın Bahçeli söylüyor. Rahat olsunlar ya! İkisinin de koltuklar tehlikede değil. Koltukların bekası sağlam, orada bir sorun yok. Onun için germeden, insanları zor duruma düşürmeden, insanları başkalarının karşısında rezil etmeden bir dilin konuşturulması gerekiyor. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum, biz bunu başaracağız, İYİ Parti olarak aldığımız karar budur."

Partinizin 31 Mart’tan sandıktan çıkacak sonuçta başarı kriteri nedir? Beka sorunu belki İYİ Parti açısından bir beka sorunu oluşturabilir çıkacak sonuç. Başarı kriteri kazanılacak büyükşehir sayısı mıdır, belediye sayısı mıdır, nedir?

"Sanıyorum, Kanunda yeri yok bu ittifak işinin. Sanıyorum belediye başkanlıkları üzerinden bir sayım yapılacak, ortaklaşma anlamında söylüyorum. Bizim üç büyükşehir, kuvvetli anlamda yani alma ihtimalimizin yüksek olduğu üç büyükşehir bizde. Manisa, Denizli ve Balıkesir. Mersin’i ayrı sayıyorum. Mersin’de ayrı ayrı giriyoruz. Mersin’de Sayın Kocamaz ipi göğüsleyecek gibi görünüyor ve hem kendisi için hem de partimiz için çok büyük bir prestij. Özel önem verdiğimiz bir büyükşehrimiz. Bunların alınması hayalim ve hedefim. İller üzerinde bazı çalışmalar yapıldı. Örneğin, Düzce yüksek oranda alınabilir görünüyor. Kırıkkale, Isparta, Niğde, Afyon öyle görünüyor. Elazığ var. Uşak aynı Mersin gibi bizim için prestij söz konusu olacak. Bizim toplamda 9 belediyemiz, 2 de beldemiz var. Bunun üzerine ne koyuyorsak bizim için başarı kriteri olacaktır.

Biz şunu yaşadık. Çoğunuz beni tanırsınız. Klasik bir siyasi dil kullanamıyorum. Neyse sizinle şeffaf biçimde paylaştım bugüne kadar. Biz partimizi kurduğumuz zaman kimse bizi kandırmadı, anketler yaptırdık. En çok paraya anketlere harcadık ve en düşüğü 13, en yükseği 18 şeklinde sonuçlar çıktı. Dolayısıyla çıtamızı buraya koyduk. Fakat sonra farklı gelişmeler yaşandı. Seçmenin oy verebilirim demesiyle oy vereceğim demesini bir araya toplamanın yanlış olduğunu gördük ve sonuç itibariyle beklentimiz çok yüksek olduğu için çıkan sonuç ağzımızda kekremsi bir tat bıraktı. Halbuki şunu göremedik, 7 ay önce pek çok zorlukla kurulmuşsunuz, para yardımı almıyorsunuz, milletvekiliniz yok ve harala gürele bir seçime girmişsiniz. Çok ilginçtir, ben günde 4 ayrı yerde miting yaptım. 28 bin liraydı üzerine çıktığım platform. Şöyle şöyle sallanıyordu. Harcanan paraların ölçüsünü söylüyorum. Pek çok şey bir araya geldi ve bize anket olarak sunulan, yalan söylediler demiyorum, çok heyecan oldu o dönemde, sonuçta onun gerçekleşmemesi burada 7 ayda sağlanan başarıyı sahiplenmemizin önüne geçti, dürüst olarak söylüyorum. Ben de 7.3 almanın bir travmasını yaşadım. Sonuç itibariyle kongreye gittik ve yeniden yola devam ediyoruz parti olarak. Çıtayı çok yükseğe koymuyoruz. Tekrar yedi ayda bir seçim. Hakikaten insanlar yoruldu. Onun için 9 belediye artı 2 beldenin dışında alınan her şey bir başarı kriteridir."

'KÖKEN TARTIŞMALARI ÇİRKİN VE TERBİYESİZCE'

Ankara adayları arasında yaşanan Ankaralılık tartışmasını, Gökçek’in de araya girmesiyle başlayan köken tartışmasını nasıl yorumluyorsunuz?

"Ben Sayın Gökçek’in iri yarı konuşup, asla bir şeyi ispatlayamadığını bilen biriyim. Kendisinin iftiralarıyla karşılaşmış bir şahıs olarak. Çok yanlış buluyorum. Ben Kocaeli doğumluyum. Çok göç almış bir şehirdir. Kocaelilik ruhunu öne koysanız yaşatamazsınız. Deprem olduğunda Türkiye’nin her yanına cenaze gitti. Orada bir başka hemşehricilik sistemi mevcuttur. Ama Ankara’da Büyükşehir olmasına rağmen çevre illerden çok göç almasına rağmen Mehmet Özhaseki’nin Kayseri’de 5 dönem belediye başkanlığı yapıp, buraya gelmesinin nedeni bu tartışma. Elbette rakipler kendilerinin güçlü yanlarını ortaya koyarlar.

Ama köken anlamında işe baktığınız zaman ben mübadil göçmeni bir ailenin çocuğuyum. Mübadele zamanında Yunanistan’ın Dramasından Türkiye’ye geri gönderilmiş bir ailenin çocuğuyum. Son dönemde Balkanlar’dan Türkiye’ye göçmüş insanlar hakkında belli yerlerde uzunca bir zamandır Rum Tohumuna kadar giden bir söylem var. Sayın Lütfi Türkkan benim dedemin mübadele sırasında ne bıraktığını çıkarttırdı. 1242 dönüm toprak bırakmış, 25 bin 600 altın liralık mal bırakmış. İzmit’e gelmişler, İzmit’in Gündoğdu Köyü’nün kıraç topraklarından mal verilmiş. Yani Rum mallarının üzerine oturulmuş diye bir şey yok. Yerli Türkmen gruplarının bunlara olan öfkesiyle yaktığı bir köye yerleşmişler, herkes evini camiini kendisi yapmış. Bunu annemden babamdan duymadım. Göçmenlerden bunu duyamazsınız.

Şimdi devamlı olarak buraya ateş edilmesini yanlış, çirkin ve terbiyesizce buluyorum. Makedonya’dan ailesi gelse ne olur, gelmese ne olur. Herkes kendinin ne olduğunu bilir. Benim Annem tarafı Karaman’dan gönderilmiş Avşar. Babamın ailesi Diyarbakır’dan gönderilmiş Türkmen. Ama devlete, Atatürk’e kızmamış, şartların gerektiğini görüp uymuş. Üniversite mezunu profesör bir babanın ortaokul mezunu oğlunun kızıyım; lise mezunu bir annenin ilkokul üçe kadar okuyan kızının kızıyım ben. Bunları hiç konuşmadık. Bunlar Türk. Kucağında bir bebek, sırtında bir çocuk, elinde bir çocuk, yürüyorlar, kar yağıyor, çamur içinde. Kollar yoruluyor ve birinden birini bırakmak zorunda kalıyor anne diğer ikisini kurtarmak için. Bunları yazmadık, konuşmadık. Bu düşmanlığın arkasında ne var? Biz ne yaptık, geldik ürettik, cümbür cemaat çalıştık. Şehirli ananem tütün tarlasında tütün kırdı, tütün kuruttu. Bu değişiklik yaşandı ve tek bir şikayet edilmedi. Daha ne istenir. 1989’da Bulgaristan’dan gelenler, aile boyu çalışırlar.

Sayın Gökçek’in tavrını kendisi ile ilgili yadırgamadım ama kimseye faydasının olmadığını düşünüyorum. Çok çirkin ve terbiyesizce bulduğumu ifade etmek istiyorum. Öyle olsa ne olur, olmasa ne olur. İnsanlar Türkiye’yi tercih etmişse, Çanakkale’de pek çok gayri Müslüm şehidimiz var. Böyle bir şey olabilir mi?"

MHP’den ihraç edilen Erhan Usta’ya Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı teklif ettiniz mi? Seçim döneminde Kılıçdaroğlu ile ortak miting yapacak mısınız?

"Evet Sayın Usta’ya ihraç gerçekleştikten sonra davette bulundum, yemek yedik. Kendisine arzu ederse Samsun Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı arzu ederse milletvekili olarak davet ettim. Kendisi ailesi ile görüşeceğini söyledi. Daha sonra Sayın Paçacı’yı arayarak, belediye başkan adaylığı teklifini kabul etmediğini söyledi. Milletvekili olarak da partimize katılmak için de biraz zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu bana Denizli ve Balıkesir’de birlikte bir ziyaret yapmayı teklif etti ben de olumlu yaklaştım. Ortak miting olur mu olmaz mı onu bilmiyorum.

Ben 24 Haziran’da çok miting yaptım. Bir sürü masraf, insanlar toplanıyor taraftarlarınız ve biz bize yapılan bir işlem. Belediyeler dışında aşağıda da ittifaklar oluyor, aileler arasında. Siz Genel Başkan olarak gidip üst perdeden konuşunca ittifaklara zarar veriyor. Ben belediye başkanları talep etmediği sürece miting yapmayı düşünmüyorum. Mesela Mersin’e gideceğim, bir hafta kalacağım, ilçe ilçe esnaf esnaf gezeceğim. Ama mesela bir başka şehirdeki arkadaş illa miting yapmak gerekir derse bunu gerçekleştireceğim. Ama Genel Merkez olarak miting yapın demeyeceğiz. Kampanyanın yöntemleri henüz belli değil ama benim kişisel fikrim bu şekilde."

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığında İyi Parti aday gösterecek. Kocaeli’den beklentiniz nedir?

"Ailemin tüm fertleri, ablam hariç Kocaeli’de yaşıyor, oranın vergi mükellefi. Kocaeli 13-0 AKP tarafından. Zorlu bir yer. Çok iyi bir adayımız var. Alacağına inanıyor. İnşallah başarabilir. Her türlü desteği kendisine vereceğiz. Tüm iddialı adaylarımıza destek vereceğiz. Gerçekleri gözönüne alıyoruz. Alabiliriz de alamayabiliriz de. Konya gibi Kayseri gibi şehirler var, AKP’nin yüzde 70’lerde seçim aldığı yerler. Kocaeli de böyle."

MUSAVVAT DERVİŞOĞLU: TUNÇ SOYER’E ELEŞTİRİM YOK

12 Eylül askeri darbesi sürecinde yargılanan İyi Parti Genel Sekreteri Musavvat Dervişoğlu, Tunç Soyer’in adaylığı ile ilgili şunları söyledi:

Ne zaman bir televizyonun karşısına çıksam Tunç Soyer üzerinden benim karşıt duruşumdan bahsediliyor. Bunun da kişisel sebeplere bağlanmış olması yüreğimi incitiyor. Biz ilkeler üzerinden CHP ile bir işbirliği müzakeresi yürüttük. Bu kapsam içinde de 23 büyükşehir üzerinde seçim ittifakı gerçekleştirmeye gayret sarfettik. Bizim için önemli olan bu işbirliğinin ruhuna halel gelmemesi. İzmir meselesi gündeme geldiğinde benim Tunç Soyer’in İzmir Seferihisar Belediye Başkanı olduğu dönemde de kimin oğlu olduğu tarafımdan malum bir husustu. 2009’dan beri kendisini tanırım ve kimin oğlu olduğu konusunda herhangi bir eleştiri kendisine tarafımdan yöneltilmiş değil.

'BABANIN SUÇU OĞULA GEÇMEZ'

Ben 12 Eylül’ün mağdur edilmiş yargılanmış bireylerinden biriyim. Türkiye’de tek değilim. Ülkücüsü, devrimcisi, milli görüşçüsü o dönemde keskin mağduriyetler yaşadı. Onlardan biri de benim. Siyasi hayatım boyunca da bundan beslenmeye çalışmadım. O günleri yaşadım, bir bölümünde sanık bir bölümünde müdahildim. Alparslan Türkeş o mahkemelerin iddianamesi okunduktan sonra yaptığı savunmasında suçların şahsiliği prensibinde bulunmuştur. Evladın işlediği suçtan babanın, babanın işlediği suçtan da evladın mesul tutulamayacağına defalarca vurgu yapmıştır. Askerlikten gelmiş olmasına rağmen hukukçulardan beklenen bu hassasiyetin Türkeş tarafından ifade edilmesi de dönemin şartlarında takdire şayan bir durumdur.

Nurettin Soyer faktörü ayrı bir şeydir. Geçmişin yaralarını kaşımak niyetinde değilim. Benim derdim CHP ile hayata geçirdiğimiz işbirliğinin ruhuna zarar verilmemesidir. Ben Tunç Soyer’in aile geçmişi üzerinden bir yol haritası takip edilmesine tebessümle yaklaşabilirim ama 12 Eylül’ün ağır şartlarını taşıyanların benim baktığım pencere dışından başka bir yerden bakarak farklı bir sonuç çıkarması olasıdır.

O yüzden müzakereler sırasında HCP yetkililerine, karşımızda herşeyi istismar eden bir iktidarın bulunduğunu ve Soyer’in bu geçmişinin istifade edilmek üzere karşımıza çıkarılacağını ve buradan bir istismar bataklığı oluşturulabileceğini ifade ettik. Benim şahsi kanaatime göre kendisinin İzmir’de CHP adayı olmasının hiçbir sorunu yoktur. Ama bilinmesi lazım ki bu bir sorun yaratabilir. Adaylığı ilan edildiğinden bu yana da daha önce yapılmış program hayata geçiriliyor. CHP ile işbirliğimizde biz özdeşleşmedik, yaptığımız işbirliği her iki partinin birbirine aday dayatmasını da beraberinde getirmiyor. Siyasi partiler belirlenen il ve ilçelerde aday gösteriyor ama birbirinin tabanına sıcak gelecek adayların gösterilmesi hususu da karşılıklı ifade edildi. 12 Eyül ve kişiler üzerinden değerlendirmelere kapalıyım. Ama Tunç Soyer isminin iktidar tarafından bir istismar bataklığı oluşturacağını daha önce söylediğimizi ve hassasiyetlerimizi ifade ettiğimizi belirtiyorum. Benim sert bir karşı duruş, diretmenin tarafı olmadığımı dikkatlerinize sunuyorum."

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 31 Mart Yerel seçimleri