Babacan: DEVA Partisi’ni profesyonel muhalefet yapalım diye kurmadık
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan hedeflerinin iktidar olduğunu, mevcut aşamada ittifak konuşulmasının doğru olmadığını söyledi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, diğer siyasi partilerle ittifak kurma meselesine dair, "Eğer bu noktada belli bir aşamaya gelmeden herhangi bir ittifak algısının içerisine girersek, o zaman bizim algımız o grup içerisinde erir" açıklaması yaptı. Babacan, partisinin ‘profesyonel muhalefet’ yapmak için değil iktidar olarak kurulduğunu söyledi.
‘YENİ PARTİNİN ÖNCELİKLE KENDİ ÖZGÜN KİMLİĞİNİ OLUŞTURMASI LAZIM’
Babacan, T24’te Murat Sabuncu’nun konuğu olan Babacan, ittifakın konuşulması için DEVA Partisi’nin belli bir aşamaya gelmesi gerektiğini belirterek, "Yeni bir siyasi partinin öncelikle kendi özgün kimliğini oluşturması lazım. Eğer bu noktada belli bir aşamaya gelmeden herhangi bir ittifak algısının içerisine girersek, o zaman bizim algımız o grup içerisinde erir. Bunu özellikle iktidar tarafı çok istiyor. İktidar yanlısı basın her gün bizi belli bir grup içerisindeki fotoğrafların ortasına koyuyor. ‘Bunların hepsi bir’ diyorlar. Biz iktidar tarafının stratejisine düşemeyiz. Biz DEVA Partisi’ni profesyonel muhalefet yapalım diye kurmadık, iktidar olmak için kurduk. Bunun vatandaşlarımız tarafından iyice anlaşılması lazım" dedi.
Partisinin ekonomi politikasına da değinen Babacan, "Çok somut bir projemiz var; asgari gelir desteği. Bir ailenin farklı kanallardan gelebilecek gelirine bakılacak. O ailenin asgari ihtiyacına bakılacak. Şu andaki geliri ile asgari ihtiyacı arasındaki farka biz ‘asgari gelir desteği’ diyoruz. Asgari gelir desteğiyle aradaki farkı kapatmanın da devletin bir görevi olduğuna inanıyoruz. Aile hekimlerinde olduğu gibi, her bir ailenin zimmetleneceği sosyal destek uzmanları aile-aile, fert-fert insanları takip edip eksiklikleri telafi edecek. Model bu" şeklinde konuştu.
Babacan, sık sık AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın atamaları ile gündeme gelen, en son İrfan Fidan’ın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) atanması ile konuşulan yargının siyasi iktidarın güdümüne girmesine ilişkin ise "Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçim yöntemini değiştireceğiz" dedi
Babacan, yöntem olarak ise, "Anayasa Mahkemesinin Meclis’in nitelikli çoğunluğu tarafından seçilecek üye sayısını artıracağız. Böylece siyasi partiler ortak isimler üzerinde uzlaşır ve liyakat öne çıkar" şeklinde önerme yaptı.
‘KÜÇÜK ORTAK, HÜKUMETİN TÜM UYGULAMALARI ÜZERİNDE BİR VETO MERCİİ HALİNE GELDİ’
Babacan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Sayın Erdoğan 2018 seçimlerindeki yüzde 50+1’i, Sayın Bahçeli’nin ve MHP’nin desteğiyle ancak alabildi. Tek başına Meclis çoğunluğu yok. Dolayısıyla o destek çekilirse bir siyasi meşruiyet sorunu ortaya çıkar. Sadece Meclis’teki çoğunluk açısından değil, Cumhurbaşkanının siyasi meşruiyet sorunu da ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bu mecburi ortaklık. Bu ortaklığın devamı uğruna ciddi hatalar yapılıyor. Adeta küçük ortak, hükûmetin tüm uygulamaları üzerinde bir veto mercii haline geldi.
Sayın Bahçeli’nin ‘Türkiye için üretebildiği bir proje var mı’ diye hafızamı yokluyorum, aklıma hiçbir şey gelmiyor. Türkiye’nin herhangi bir sorunuyla ilgili bir çözüm üretebildi mi diye bakıyorum, aklıma hiçbir şey gelmiyor. Siyaseti tamamen hamaset üzerinden yürüten bir çizgi izliyor.
‘SESSİZLİK VARSA ZIMNİ BİR KABUL VARDIR’
Selçuk Özdağ’la ilgili saldırıyı soruşturan savcı açıkça tehdit edildi, savcının fotoğrafları yayınlandı. İçişleri Bakanı ‘tepkisel bir şey’ diyor, neresi tepkisel? Tamamen organize bir şekilde hazırlanılmış ve siyasal şiddet tekrar Türkiye’nin sokaklarına hakim olmaya başlamış. Öncelikle Sayın Bahçeli’nin bu konu karşısında sağlam bir duruş göstermemesi başlı başına vahim bir durum. Daha da vahimi Cumhurbaşkanı’nın sessiz kalması. Çünkü sükût ikrardan gelir, yani sessizlik varsa zımni bir kabul vardır. Türkiye’yi hiç kimsenin 1990’lara götürme hakkı yok. Bu ülkeyi yönetemiyorsanız bırakıp gidersiniz ama bu ülkeyi yönetemeyip, sorunları çözemeyip tekrar ülkeyi bir kaos ve şiddet ortamına sürüklemek, Türkiye’yi dış politikada, dış güvenlik meselelerinde riske atmak kimsenin hakkı değil.
‘FAİZDEN ŞİKAYET EDİYORSA TALİMAT VERSİN, PAZARTESİ DÜŞÜRÜRLER’
Yüksek faizden şikayet ediyorlarsa, hemen düşür talimatını versin. Kimi kime şikayet ediyor? Pazartesi sabahı Para Politikası Kurulu toplanır, sabah ilk iş ‘Cumhurbaşkanının talimatı var arkadaşlar, yapmak zorundayız’ der. Talimatın karşısında duramazlar. Biz durduk. Bakanlığı bıraktığım güne kadar Merkez Bankasına dokundurtmadım. Merkez Bankası, hazırladığımız o özgürlük ve bağımsızlık alanında çalıştı.
Parti kapatma meselesi hukuki olmaktan çok siyasi bir konudur. Artık Türkiye’de bu parti kapatma meselesinin ilke olarak tamamen geçmişte kalması lazım."