Bahçeli'den Öcalan açıklaması: Sözümün arkasındayım, umut hakkından da istifade etsin
Artı Gerçek - Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrıyı yineleyerek, "Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım" dedi.
PKK lideri Abdullah Öcalan'a "Meclis'te silahları bırakma konuşması" yapma çağrısında bulunarak siyaset gündemini değiştiren MHP lideri Devlet Bahçeli, dün DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanmasının ardından ilk kez konuştu.
Öcalan çağrısını yineleyerek sözünün arkasında olduğunu söyleyen Bahçeli, Erdoğan'ın yeniden adaylığıyla ilgili olarak da, "Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır?" ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
"Hiçbir soruya kolay cevaplar aramıyoruz. Kolaycı yaklaşım içinde koşmuyoruz. Her şeyden önce Türkiye demekten asla vazgeçmiyoruz. Günübirlik siyasi hesaplarda değiliz. Bizim için milletin huzuru refahı her şeyden önce gelmekte. Milletin desteği olmadan hiçbir siyasi hesap başarıya ulaşamaz. En büyük arzumuz milletimizi layık olduğu açıdan temsil edebilmek, gelişmişlik seviyesine çıkarmaktır."
"Suya yazı yazmakla vakit kaybedenlerden olamayız. Bazı siyasi fosiller gibi günlük ve güdük söylemlere kapılıp karanlık lobilerin ve kabaran kulislerin eline düşemeyiz. Dereyi görmeden paçayı sıvayanlara, geçeceği köprüyü yıkanlara, atını arabanın arkasına koşanlara, kavak ağacında balina arayanlara, deniz dibinde sincap araştıranlara, totoloji batağında biteviye çırpınanlara benzeyemeyiz. Biz MHP'yiz."
“Lütfen dikkat buyurunuz hepimiz diyorum milletin hiçbir ferdini anasının dili kökeni ve yöresi ne olursa olsun hiç kimseyi ayırmıyor ayrıştırmıyor ve öteki görmüyorum. 185 yıl içinde 6 dönüm noktasının varlığı herkesçe az çok malumdur. Türkiye cumhuriyetinin 100 yıllık mazisinde de 3 stratejik evre bulunmaktadır; tek parti dönemi, çok partili hayat, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. 29 Ekim 2023’ten 2123’e kadar geçecek olan önümüzdeki 100 yıllık zaman diliminde ise altı çizilmesi gereken tarihi eşikleri şu başlıklar altında toplayabiliriz; ilk olarak 2053 İstanbul fethinin yıl dönümüdür, hedefimiz bu tarihte süper güç Türkiye’nin tezahür etmesidir. İkincisi Malazgirt zaferinin yıl dönümünde Türk İslam coğrafyasında birliğin ve beraberliğin sınırlarından taşarak pınarlaşmasıdır.”
"Milli beraberlik ve kardeşlik mirasını yağmalamak için kuyruğa girenlere göz yummak akıl karı mıdır? Çekildiğimiz tüm coğrafyalar çatışmalarla boğuşurken içimizi karıştırmaya niyet eden iç ve dış ihanetin çıban başlarını nasıl yok sayalım? Basiretimiz bağlandı mı diyelim? Duymadık görmedik bahanelerini mi sıralayalım. Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e kırdırmaya milleti etnik kabilelere ayırmaya, Anadolu’yu mozaik cehennemine dönüştürmek için fırsat kollayan alçaklara sesimiz çıkmasın mı? Bağımsızlığımızın çiğnenmesine tepkisiz mi kalalım? Gözünü kulağını yarın yapılacak ABD seçimlerine çevirenler, acaba nasıl çıkar devşiririz çetelesi tutanlara, Türk milletinin ve Türk devletinin hakimiyet sınırlarını gevşetmek için pusuya yatanlar unutmasınlar ki en büyük gücümüz çelik gibi sağlam milli birliğimizdir, bu birliği yıkıp geçmeyi amaçlayanın sonu da yalnızca mezarlıktır."
ÖCALAN'A MECLİS ÇAĞRISINI TEKRARLADI
Geçen hafta açıkladım, herkes konuştu, daha da konuşuyorlar. Tekrar söylüyorum; Türk ve Türkiye Yüzyılında terörün kökü kazınacaktır. Kürt kardeşlerimizle tek yüreğiz, bölücü teröre karşı aynı cephedeyiz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım. Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça, içlerinden geçeni özgürce söyledikçe, bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır. Anlaşmazlıkların çözümü milli nitelikli kapsayıcı bir düşünce biçimi oluşturmaktan, sorunlara başka türlü bakmaktan, yapıcı, sahici, olgun ve ikna edici tavır almaktan geçmektedir. Karmaşa çoğaldıkça, kıvrılıp içinden geçebileceğimiz çatlaklar da çoğalacaktır. İnancım odur ki, çekilen kahırlardan nice lütuflar doğacaktır."
"Hiç kimse karnından konuşmasın, hamaset çukuruna saplanmasın, sahte efelenmelere sapmasın. Bunlar kurusıkı atmasın, palavra anlatmasın, ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok iyi bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç heves etmesin. Beyler, siz giderken biz geliyorduk, hangi ara bu denli mankurtlaştınız? Bize milliyetçilik dersi vermeye cüret edenlerin, ganimet avında anısızın av olacaklarını, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan mahrum kalacaklarını hafıza kayıtlarından çıkarmamaları tavsiyemdir. Bizimle vatanseverlik hususunda tartıya çıkmaya yüzleri olmayanların, düne kadar altılı masada kimlerle nasıl can ciğer kuzu sarması halde bulunduklarını, işbirliği yaparak nasıl DEM’lendiklerini, PKK’ya nasıl selam saldıklarını unuttuğumuz mu sanılıyor?
'İMRALI ADASI TÜRK TOPRAĞI DEĞİL MİDİR?'
"Öcalan İmralı’da yatıyor, fakat DEM Grubu’nda 57 Öcalan gölgesinin ayakta olduğunu niye görmüyorsunuz? Neden itiraf edemiyorsunuz? Cesetlerinin çiğnenmesinden bahseden aslan parçaları, 1965 yılından bugüne kadar; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ters bakan 339 bölücü milletvekilinin Meclis çatısı altında görev aldığını size nasıl anlatalım? Bu sarih gerçeği daha nasıl açıklayalım? TBMM, milli iradenin tecelligahıdır ve adresi bellidir. TBMM, gazidir, Türk milletinin kalbidir. Peki İmralı adası neresidir? Nereye bağlıdır? Hangi ülkenin toprağıdır? Bir de şöyle sorayım; İmralı adası Türk toprağı değil midir? Bu adadan vazgeçildi de bizim mi haberimiz olmadı? Basit bir akıl yürütmesiyle bazı siyasetçilerin eğer varsa düşünme melekelerini harekete geçirmelerini tavsiye ediyorum: Teröristbaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisi DEM Parti grubuna gelmesine itiraz ediliyor da İmralı’da kalmasına niye tepki gösterilmiyor? Bu ne yaman bir çelişkidir? Bu nasıl bir izan eksikliğidir? TBMM ile İmralı adasını egemenlik ölçeğinde ayırmak iflah olmaz bir ahmaklıktır. Teröristbaşının tecridi kalkarsa, DEM Parti grubunda bölücü terör örgütünün eylemsel, pratiksel, amaçsal ve araçsal olarak bittiğini ve sonlandığını açıklamasından şimdiden rahatsızlık duyanlar, terörden geçinen, kandan nemalanan köksüzlerden başkası olmaz, olamaz. Ceset edebiyatı yapanlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa, buyursunlar terörle mücadele maksadıyla Mehmetlerimizin yanına gitsinler, dağın başında nöbete girsinler, o zaman göreyim alayının ense tıraşını."
ERDOĞAN'IN YENİDEN ADAYLIĞI
"Diyorlar ki, yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz. Diyorlar ki, Sayın Cumhurbaşkanımızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz. Bizim evvela hedefimiz yeni yüzyılda terör kamburundan kurtulmaktır. Huzurlu ve mutlu bir millet varlığını temin etmektir. Aklında hala soru işareti olanlar varsa, son tahlilde diyeceğim de şudur: Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir."
'KÜRT SORUNU YOKTUR'
"Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır. Sözde Kürt sorunu kanlı emperyalistlerin tuzağıdır. Sözde Kürt sorunu bölücü terörün hain ve kanlı eylemlerini sakladığı ihanet kılıfıdır.
Küresel emperyalizmin hiç değişmeyen stratejisi, karşısındaki güçleri dıştan kuşatmak, sanal sorun alanlarını genişleterek içten çökertmektir. Türk milleti halklar koalisyonu, etnik kökenler mecmuu değildir. Türk milleti uçurum gibi derinleşen farklılıkların geçici ittifakıyla kurulmuş yığın veya gevşek topluluk asla olmamıştır. Sorun yaygarası koparanlar, en başta Kürt kardeşlerimizin canı ve varlığı üzerinde pazarlık yapan namertlerdir.
BELEDİYELERE KAYYIM ATANMASI VE AHMET TÜRK AÇIKLAMASI
"Esenyurt, Halfeti, Batman ve Mardin belediyelerine atanan kayyımlar demokrasinin ve milli iradenin inkarıyla ilişkili değil, söz konusu belediye başkanlarının terör örgütüyle irtibat, iltisak ve illiyet bağlarından dolayıdır. Türkiye’de hukukun üstünlüğü havi ve hâkimdir. Yargı kararlarına riayet ve saygı şüphesiz mecburidir.
Geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemelidirler. Adaletten ödün vermek ve yargı kararının hükümet eliyle icrasını savsaklamak hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Anayasa ve ilgili yasalar son derece açıktır.
Ancak CHP’nin uzlaşmaz ve provakatif hamleleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizim en son grup toplantılarımızdaki konuşmalarla iyice canlanan kardeşlik ortamının sabote edilmesini hedef almaktadır. Özellikle ciddi sağlık sorunları olan, yaşı kemale ermiş bulunan ve köklü bir aileye mensup olduğu da bilinen Sayın Ahmet Türk’ün istismar edilmesi, İmralı’yla DEM Parti arasına çomak sokma sinsilikleri CHP’nin başını çektiği kara kampanyanın dış bağlantılı mahsulüdür. Özgür Bey çığırından çıkmış, çılgına dönmüş, gergin yüz hatları, bozuk ve bulanık dil yapısı içine sürüklendiği krizin büyüklüğünü gözler önüne sermiştir.
CHP Genel Başkanı şaşırmış, su kaynatmıştır.
Buradan bakınca CHP ile DEM Parti’yi ayırt etmekte çok zorlandığımızı, hatta CHP ile PKK’yı birbirine karıştırdığımızı söylemek abartılı bir iddia olmayacaktır. CHP kaynağından kopan, yatağına küskün akan dere gibidir. Bu gidişle kuruması ve derin çatlaklar yaşaması mutlaktır. Özgür Bey’in, Esenyurt’ta adalet müessesine saldırması, Cumhuriyet savcılarımıza hakaret etmesi, Sayın Cumhurbaşkanımızı suçlaması normalleşme masalı anlatan CHP’nin kısa devre yapmasına, milletimizin sinir uçlarıyla oynamasına yol açan nezaketsizlik ve su katılmamış edepsizliktir.
Ayrıca, kayyım ataması karşısında Özgür Bey’in; “söz bitmek üzere, bu kötülükle mücadele etmek için ne gerekiyorsa o yapılacak” sözlerine binaen ben de diyorum ki, ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın, ucuz numaraları bırakmalısın, ayağını da denk almalısın.
Allah’a çok şükür Türkiye safralarından kurtulmaktadır.
Belediye başkanları ya adam gibi görevlerini yapacaklar, ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır. " (HABER MERKEZİ)