Bahçeli'den Kuzey ve Doğu Suriye'ye Şam ile ortak operasyon tehdidi
Devlet Bahçeli, Suriye’nin yeniden yapılanması sürecinde 10 Mart’ta SDG ve Şam arasında yapılan mutabakata uyulmaması halinde Kuzey ve Doğu Suriye'ye, Şam ile ortak operasyon tehdidinde bulundu.

Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı bir açıklama yaparak 10 Mart’ta Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye geçiş hükümeti arasında yapılan mutabakata uyulmaması halinde Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırı olacağı tehdidinde bulundu. Bahçeli, açıklamasında CHP'yi de hedef aldı.
Bahçeli açıklamasında "Yeni dünyanın Türk yorumu Türkiye Yüzyılı olarak formüle edilmiştir. Devrin Türk milletinin devri olduğu netleşmiştir. Bu devir aynısıyla barış devri, kardeşlik devri, istikrar ve huzur devri olarak sivrilecektir" ifadelerini kullandı.
"Türk ile Kürt arasındaki sarsılamaz, sorgulanamaz, sulandırılamaz birliğe ve bütünlüğe gölge düşürmeye, leke sürmeye, nifak saçmaya teşebbüs ve tevessül edenlerin tezgahı bozulmuştur" diyen Bahçeli'nin açıklamasından satır başları şöyle:
'CHP'NİN BAŞINI ÇEKTİĞİ SABOTAJ GİRİŞİMLERİ'
"'Terörsüz Türkiye' hedefi kapsamında TBMM'de kurulan 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' çalışmalarına devam etmektedir. Bu komisyonun çalışma usul ve esaslarının yanı sıra tespiti yapılan yol haritası mucibince sarih amacı ortadayken görev alanı dışına çıkarma, mahzurlu ve maksatlı gündem başlıklarını araya sıkıştırma arayışları son derece yanlıştır. PKK’nın silah bırakma ve tasfiye aşamalarının teknik ve hukuki çerçevesini oluşturup olgunlaştırma çabalarının sabote edilmesi veya buna teşne olunması iyi niyetle açıklanamayacaktır. Bazı mesleki kuruluşlarla CHP’nin başını çektiği siyasi ve ideolojik sabotaj girişimleri Terörsüz Türkiye'nin doğasıyla çelişmekte ve çekişmektedir. Nitekim mezkur komisyonun çalışmalarına hız vermesi, görev sahası dışına taşmadan asıl ve yakın hedeflerine odaklanarak vaki toplantılarını ikmal etmesi hayırlı gelişmeleri birbiri ardına eklemleyecektir.
'SDG/YPG SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISINDAN MUAF DEĞİLDİR'
PKK’nın kongresini toplayarak fesih işlemini tamamlaması, bir grup PKK’lının da 11 Temmuz’da silahlarını yakması temkinli iyimserliğimizi güçlendirmiştir. Fakat o günden bugüne bir durgunluğun, bir ayak sürümenin, zamana karşı oynamanın, ısrarla top çevirmenin kimi hallerde telaşı kimi hallerde de kurnazlığı gözlerden kaçmamıştır. Lağvedilen PKK terör örgüne mensup terörist unsurlarının kademe kademe SDG/YPG’ye katılıp katılmadığı henüz tam berraklaşmayan bir muamma olarak önümüzdedir. 27 Şubat 2025 tarihinde PKK’nın kurucu önderi tarafından yapılan 'Barış ve Demokratik Toplum' çağrısı bölücü terör örgütünün bütün bileşenleri için bağlayıcı mahiyettedir. SDG/YPG bu çağrıdan muaf ve istisna değildir. Bölücü terör örgütü türevlerinin bütünüyle önderleri nezdinde sadakat ve samimiyet testinden geçtiği, Siyonist alçaklığın mı yoksa İmralı’nın mı belirleyeceği olacağı yakında iyice anlaşılacaktır. PKK’nın ve PKK’lı teröristlerin önderi konumundaki İmralı’ya SDG/YPG’nin aynısıyla bağlılık göstermesi, 27 Şubat açıklamasına uygun davranış ve tavır içinde bulunması herkesin çıkarına olduğu kadar terörsüz geleceğe ve bölgesel huzura da azami düzeyde katkı sağlayacaktır. Terör devleti İsrail, Suriye’nin bölünmesi ve parçalanması hususunda devamlı el yükseltmektedir.
BARRACK'IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Görünen odur ki, SDG/YPG İsrail’in yörüngesindedir. YPG’li teröristbaşı Mazlum Abdi’nin, Almanya’da düzenlenen Rojavalı Gençler Ulusal Konferansı'na gönderdiği video mesajında, Suriye’nin kuzeydoğusunda yürürlükte olan ateşkesin devam etmeyebileceği, çatışmaların başlama ihtimalini dile getirmesi hain niyet ve eylemsel heveslerin tetikte beklediğine işaret etmektedir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın’ın 10 Temmuz 2025 tarihinde, 'Hepimizin uzlaşması ve şu sonuca varması gerekiyor: Tek millet, tek halk, tek ordu, tek Suriye' açıklamasından bir gün sonra, 'SDG’ye bağımsız devlet kurma borcumuz yok. SDG dediğimiz YPG’dir. YPG, PKK’nın bir türevidir. Suriye şunu savunuyor; federal bir sistemle Suriye olamaz' değerlendirmeleri ne kadar isabetliyse, 30 Ağustos 2025 tarihinde, 'PKK, Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanımlanmıştır. ABD de PKK’yı yabancı bir terör örgütü ilan etmiştir. Ancak artık PKK ile ilişkili olmayan başka bir örgüt var, SDG ve YPG. Bunlar IŞİD karşıtı savaşta bizim müttefiklerimiz oldu. Onların kökeni PKK’ya dayanıyordu' sözleri bir o kadar sakıncalı ve sakattır. Maalesef ABD-İsrail konsorsiyumu Suriye’de kanlı bir iç savaş ve ayrışmanın temelini günbegün kazmaktadır.
ORTAK OPERASYON TEHDİDİ
SDG/YPG’nin Suriye yönetimi ile 10 Mart 2025 tarihinde imzaladığı mutabakat zaptına riayet ve gereğini harfiyen yapması, aksi halde Ankara ile Şam’ın ortak iradesiyle askeri müdahalenin kaçınılmaz hale geleceği herkesçe bilinmelidir.
"ÖZGÜR ÖZEL AKIL TUTULMASININ DİBİNDEDİR"
Çevremizde bu kadar boğucu ve sancılı olaylar vuku buluyorken, CHP Genel Başkanı’nın Sinop’ta yaptığı konuşma ve içeriği rezalet ve kepazeliğin daha ötesidir. Özgür Özel akıl tutulmasının dibindedir. Bu patolojik vaka aynısıyla şunları söylemiştir: 'Ben de Büyük Taarruz’un emrini veren, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kişi olmak istiyorum. Savaş kazanan kumandan olmak istiyorum'. Bu hezeyanla dolup taşan, tarif ve tanımında kelimelerin kifayetsiz kaldığı çarpık ifadelerin muhatabını sağlıklı ve sağgörülü addetmek mümkün değildir. Türkiye’de düşman gözleyen ve gözetleyen Özgür Özel’in derhal bir sağlık merkezine müracaatı ya da ille de düşman arıyorsa etrafına bakması tavsiyemizdir. Sinop’ta Savunma Sanayi’ndeki tarihi atılımları yüzsüzce baltalama çabası, balıkları düşündüğü kadar vatanı ve milleti düşünmemesi işbirlikçi ve kimliksiz bir siyasetçinin basit ve buruşuk sözleri olarak anılmaya mahkumdur.
'CHP HAVLU ATMIŞ, SİYASİ KOMAYA GİRMİŞTİR'
CHP havlu atmış, mefluç hale gelmiş, ipe un sermiş, siyasi komaya girmiştir. Bu ilkel ve ilkesiz siyasi zihniyetin evvelemirde, yüzyılın en büyük rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk davası olarak anılan devasa vurgun ve yağmayla yüzleşmesi, bunun da demokratik ve hukuki hesabını vermesi adalet namusunun konusudur. Dileğimiz, yeni adli dönemde görülecek yolsuzluk davalarının iddianame hazırlığının yapılarak süratle lazım gelen hükmün tesisi, kimin mücrim kimin masum hukuken tefrik ve tayin edilmesidir. CHP’nin sonu karanlık, millet nazarındaki itibarı da sıfırdır." (HABER MERKEZİ)