Bakırhan'dan çağrı: Asgari ücret 25 bin olarak belirlensin
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Bakırhan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
TAHİR ELÇİ'NİN YOKLUĞUNU HİSSEDİYORUZ: Bugün sevgili Tahir Elçi’nin katledilmesinin sekizinci yılı. Onu özlemeye, onu anmaya devam ediyoruz. Halen katilleri bulunmadığı gibi bu siyasi cinayetlerdeki cezasızlık geleneği de devam ediyor. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesini isteyen Tahir Elçi, insan hakları mücadelesini onurluca yürüten Tahir Elçi’nin yokluğunu her zaman hissediyoruz. Devlet yine fail-i meçhul cinayetlerde olduğu gibi, gerçi bunun faili belliydi. Devlet elindeki kayıtlar henüz açılmadı ama orada bulunan yurttaşlar kimler tarafından ateş edildiğini çok iyi biliyor. Yine bu cinayeti de sümen altı etmeye çalışıyor. Bu davanın takipçisi olacağımızı bir kez daha belirtmek istiyorum.
ASGARİ ÜCRET 25 BİN LİRA OLMALI: Yine asgari ücret çalışmalarının yapılacağı bir döneme girdik. TÜRK-İŞ yapmış olduğu çalışmada açlık sınırını 14 bin lira olarak belirledi. Yani Türk-İş’in belirttiği 14 bin liranın altında bir asgari ücretle vatandaşlarımızın yarısından çoğu yaşamlarını idame etmek zorunda kalıyorlar. Yine KESK’e bağlı Bes-er Sendikası yoksulluk sınırını 50 bin 750 lira olarak belirledi. Evet her şey ortada 11 bin 400 lirayla geçinmek isteyen bir toplum, 25000 lira açlık sınırının altında yaşamını sürdürmek isteyen asgari ücretlilerin yaşadığı bir ülkede yaşamak istemiyoruz. El insaf diyoruz. Günlük 15 milyon lira harcayan sarayın 11 bin 400 lirayı bu topluma reva görmesi ne kadar halktan, emekçiden yana olduklarını bir kez daha ortaya koyuyor. Evet 1 Aralık’ta Asgari Ücret Komisyonu yine toplanacak. Biz de asgari ücret konusunda arkadaşlarımızla bir çalışma yürüttük ve HEDEP olarak diyoruz ki: Asgari ücret 25 bin lira olmalı. Yoksulluk sınırının yarısı kadar olmalı ve düzenli olarak asgari ücret, yoksulluk sınırına göre her ay düzenli olarak güncellenmesini talep ediyoruz. Gelin hep beraber bu kanun teklifini Meclis’ten geçirelim ve bu talebimizi hem sokakta hem Meclis’te destekleyelim diyoruz.
ÖZDAĞ'IN YAYINLADIĞI PROTOKOL, 100 YILLIK İNKAR POLİTİKASININ VESİKASI: Seçim öncesi yapılmış bir protokol yayınlandı. Siz de izlediniz. Öncelikle belirteyim Özdağ’ın paylaştığı belge, 100 yıllık ret ve inkar politikalarının aynı zamanda vesikasıdır. Biz halklarımıza inkar ve imha dayatılan bu güncel ve bir kağıt parçası olan vesikayı kabul etmediğimizi bir kez daha dile getirmek istiyoruz. Bu protokol aynı zamanda bir utanç kaydı olarak tarihe bir not olarak düşecektir. Ne halkta karşılığı var ne gerçekle bir bağı bulunmaktadır. Bu kirli ve ırkçı kağıt parçasını bir paçavra olarak gördüğümüzü halklarımızla paylaşmak istiyoruz. Elbette Kürtler yediği ayazı unutmazlar. İradesini yok sayan kayyum zihniyetine sandıkta tokadı vuran Kürt halkı, bu irade gaspını kapalı kapılar ardında devam ettiren ve bu konuda bir çalışma yürütenlere de gerekli dersi vereceğine eminim. HEDEP oldukça ırkçı hayaller gerçek olmayacaktır.
BU KEZ DE HEDEP İSMİNE KAFAYI TAKTILAR: (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, HEDEP olarak belirlenen parti kısa adını HADEP'i andırdığı gerekçesiyle uygun görmemesi) Biz büyüdükçe iktidar korkuyor. Hiçbir şey bulamadılar bu sefer de tam yerel seçime gideceğimiz süreçte bizi uğraştırmak için HEDEP’in ismine kafayı taktılar. Çünkü, kafaları hukuksuzluktan, adaletsizlikten başka bir şeye çalışmıyor. Neymiş efendim? HEDEP ismi, HADEP’e benziyormuş. Tebrik ediyoruz vallahi şapkadan tavşan çıkarmışlar. Türkiye’de ilk defa mı bir partinin adı ya da kısaltılmış ismi bir başka partiye benziyor? Seçimlerde ittifak yaptığınız Yeniden Refah Partisi’nin adı, Refah Partisi’ne benzemiyor mu? Kaldı ki amblemi de aynısı olan bir parti. Buna benzer onlarca parti olmasına rağmen tabii yargının uğraştığı tek parti olduğumuz için muhtemelen orayı görmüyor.
HALK İŞSİZLİK VE EKONOMİK KRİZLE BOĞUŞUYOR: Türkiye’nin her bölgesinde olduğu gibi Serhat’ta da ekonomik, sosyal ve işsizlik sorunu en başat sorunlardandır. Saraydakiler şatafatlarını sürdürürken, Serhat’ta halkımız işsizlikle boğuşmak zorunda kalıyor. Bölgede tek geçim kaynağı olan hayvancılık can çekişiyor. Bize gelen en büyük taleplerden biri de buydu. İktidar canlı hayvan ve et ürünlerinde de Türkiye'yi dışa bağımlı hale getirdi. Hayvancılığın merkezi olan Ağrı, Iğdır ve Kars’ta üreticiler ve besiciler çok zor durumda. Bu kentlerde canlı hayvan sayısı her geçen gün düşüyor.
KÜRT İLLERİNE AYRIMCILIK YAPILIYOR: Kars, Ardahan ve Iğdır’da yaşayan insanlarımız, Erzurum ve Van yollarında ya hastalarını yitiriyorlar ya da hastalar evlerinden uzakta yaşamlarını yitiriyorlar. Bu da iktidarın Kürt illerine nasıl bir ayrımcı politika uyguladığının göstergesidir. Iğdır kayyım yönetimi ile Avrupa dahil olmak üzere bölgede havası en kirli olan kentlerimizden biridir. Ne kayyım belediyeciliği ne de devlet bir çalışma içinde bulunmuyor. Hastalıkların en yoğun olduğu kenttir. Yine gezdiğimiz bölgelerde çöp toplanmıyor mahallelerde. Özellikle Kars’ta çöp tesisleri olmadığı için yakılan çöplerden bir kaç mahallemiz ciddi rahatsızlık yaşıyor. Bir manzarada Serhat’ta olduğu gibi yol yok, su yok, alt yapı yok, sağlık yok. Ciddi bir alt yapı sorunu var. İşsizlik var, hizmete ulaşamayan milyonlar var. İlaca erişemediği için tedavi olamayan insanlar var. Temel besin maddelerini karşılayamayan ve çocukları açlık ve yoksulluktan hastalanan insanlar var. Ay sonunu getiremediği için kredi kartı ve taksitle çocuklarına mama almak zorunda kalan insanlar var. Burada durum bu iken İsrail’e terör devleti diyenlerin çocukları maşallah vızır vızır ticaret yapmaya, servetlerine servet katmaya devam ediyorlar. Bu manzarada iflas bayrağını çeken 126 bin esnaf var. Bu manzarada 20 milyon icralık dosya var. Şehirlerarası ulaşım yapamayan emekliler var. Bu manzarada akbilini dolduramayan öğrenciler var, ulaşıma erişemeyen öğrenciler var.
FAİZ VE SAVAŞ BARONLARI VAR: Diğer Türkiye manzarasını zaten hep birlikte görüyorsunuz; günde 15 milyon lira saraya harcanan lüks ve şatafat içinde yaşayan saray sevdalıları var. Tek ihaleye ihya olan müteahhitler var. Faiz ve savaş baronları var. Hayali fonlarla zengin olan yandaş müteahhitler var. Yine komisyon görüşmeleri biten 2024 yılı bütçesi bu iki Türkiye manzarasının vesikasıdır. Değerli halkımız evet bu bütçede kimlere kaynak ayrılıyor? Kendi ideolojisini topluma yaymak isteyen Diyanet İşleri Başkanlığına 91 milyon bütçe ayrılıyor. Garanti ödemeler adı altında milyonları cebe indiren yandaşlar var. Türkiye’nin temel sorunlarını derinleştirerek 40 milyar doları kasasına indiren savaş baronları var. Şirketlerden alınması gereken 2 trilyondan vazgeçerek sermayeyi sevindiren bir iktidar var.
BÜTÇE DOĞRU KULLANILSA EMEKLİYE DEĞİL 5 BİN 80 TL İKRAMİYE VERİLEBİLİR: Bu bütçe kaynakları doğru kullanılırsa savaş baronları yerine emeklilere 5 bin TL değil 80 bin TL ikramiye verebiliriz. Engelli istihdamını yüzde 3’lerden yüzde 6’lara çıkarabiliriz. 20 bin engelli yurttaşımızı hemen işe alabiliriz. Depremden en çok etkilenen okul ve hastaneleri depreme dayanaklı hale getirebiliriz. Evet hatırlarsanız, birisi ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ demişti. Hatta faize ilişkin ‘nas neyi gerektiriyorsa onu yapacağız’ demişti. Fakat ne ekonomist olması ne de dini referansları Türkiye ekonomisini iflasa götürmekten kurtaramadı. Türkiye ekonomisi iflas ederken faiz lobileri gülmeye devam ediyor. 2024 bütçesinin en önemli kalemlerinden birisi de faize faiz lobilerine ödenecek paradır. 1 trilyon 254 milyar lira yeni bütçede faiz ve lobilerine ayrıldığını belirtmek istiyorum. Evet ben ekonomistim diyen Erdoğan yine yanıldı. Eğer gerçekten o ekonomistse bu ülkede kıt kanaat yaşamın sürdüren yurttaşların tamamına Nobel Ekonomi Ödülü verilmesi gerekiyor.
AÇLIK GREVİ MÜCADELEYİ BÜYÜTME ÇAĞRISIDIR: İmralı’daki mutlak tecrit ve Kürt sorunundaki çözümsüzlük devam ediyor. Takip ettiniz cezaevlerindeki tutsaklar Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa çözüm talebiyle 27 Kasım ile 15 Şubat tarihleri arasında açlık grevi yapacaklarını açıkladılar. ‘Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa çözüm’ talebi dünyanın en meşru talebidir. Mahpushanelerde binbir zorlukla yaşanan büyük bir tecrit ve işkencenin olduğu mekanlardır. Burada tutsakların açlık grevine gitmemesi için aslında bize büyük bir sorumluluk düşüyor. Buna itiraz edecek olan dışarıdakilerdir halkımızdır emekçilerdir. Maalesef bütün zorluklara rağmen cezaevlerinin açlık grevi başlatması da bizleri büyük bir mesaj ve ders olmalıdır. Bu açlık grevleri hepimize mücadeleyi büyütme çağrısıdır. Tutukluların taleplerine sahip çıkmak ve başarıya ulaştırmak hepimizin görevdir. Bizim yapmamız gereken bir çalışmadır. Bu tarihi göreve sahip çıkmak için daha güçlü ses çıkarmalıyız. Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikalarını hep birlikte mahkûm etmemiz gerekiyor.
YEREL SEÇİM HAZIRLIKLARI TAMAMLANDI: Uzun süredir yerel seçimlere yönelik çalışma içindeyiz. Bütün hazırlıklarımızı tamamladık. Artık yola koyulma ve başarma zamanıdır. Aday başvurularına başladık. Bu başvuruların yegâne mercii halkımız olacaktır. Halkımız kimi işaret ederse adaylarımız onlar olacaktır. Adaylarımızı demokratik ve katılımcı bir yöntemle kentin uzlaşısıyla belirleyeceğiz. Halklarımız, üyelerimiz, STK örgütlü toplumsal muhalefetin en geniş katılımıyla adaylarımızı belirleyeceğiz. Kent uzlaşısını sağlamak için yerel eğilimlere de başvuracağız. Demokrasi sınavını başarıyla tamamlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Kentlerimizi hep birlikte yönetme iddiasındayız, kendisine güvenen halkın sorunlarını dert edinen, bireysel çıkarlarından önce halkın özgürlük taleplerini ve çıkarlarını önceleyen herkesi aday adaylığı için başvuru yapmaya çağırıyoruz. (HABER MERKEZİ)
Türk-İş hesapladı: Açlık sınırı asgari ücreti 2 bin 623 lira geçti
Çalışma Bakanı Işıkhan açıkladı: Asgari ücrete temmuzda zam yok