Beştaş'tan komisyon açıklaması: Yakın zamanda İmralı'ya gitme öngörümüz var

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın 86 milyon yurttaşın kurtuluşu olduğunu söylerken, HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş ise yakın zamanda İmralı’ya gitme gibi bir öngörülerinin olduğunu ifade etti.

Beştaş'tan komisyon açıklaması: Yakın zamanda İmralı'ya gitme öngörümüz var

Artı Gerçek- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyesi Meral Danış Beştaş, Van Barosunun düzenlediği sivil toplum örgütü temsilcileri buluşmasına katıldı. Buluşmaya çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, inanç grupları ve kadın derneklerinin yöneticileri katıldı.

Toplantının açış konuşmasını yapan Van Baro Başkanı Sinan Özaraz, “Türkiye hassas bir süreçten geçiyor. Bu süreç tüm halklarda bir umut yarattı. Biz başından beri bu süreci destekliyoruz. Silahsız bir ortamda demokratik bir yaşam hepimiz için önemlidir. Toplumun her kesiminin bu desteklemesi çok önemlidir. Türkiye’nin de artık bu asimilasyon politikalarından vazgeçerek hakların anayasada yer alması için çalışma yapması gerekiyor” dedi.

HATİMOĞULLARI: DEMOKRASİ GÜÇLERİ SÜRECİ SAHİPLENMELİ

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Barış süreci ne tek başına kendini fesheden PKK ile devlet arasında ne de tek başına İmralı’da Sayın Öcalan ve devlet arasında ya da DEM ile yürüyen milyonlarla bu süreç toplumsallaşmaz. Barışın toplumsallaşabilmesinin en önemli yolu, Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerinin, STK’ların, emek ve meslek örgütlerinin, farklı halklardan ve inançlardan kesimlerin güçlü sahiplenmesiyle mümkündür. Hepimiz açısından en önemli görev ve sorumluluk barışın toplumsallaşmasını sağlayabilmektir. Bu süreç 1 yılı aşkındır devam ediyor. Bu sürecin bizim tarafımızdan adlandırılma biçimi Barış ve Demokratik Toplum sürecidir. Bu sürecin ana başlığının altında çok şey sığdırabiliriz. Buna Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemle çözümünden tutalım da Türkiye’deki anti demokratik uygulamaların her biriyle tek tek mücadele etmek ve sonuç almaya kadar. Türkiye’deki yasal düzenlemeler, TCK’dan TMK’sına kadar, cezaevindeki mahpusların yaşadıkları sorunlara kadar, ana muhalefet partisi CHP ve yerel ölçekte baktığımızda aslında iktidar partisi olan bir partinin yargı yoluyla gördüğü baskı ve siyasetin dizaynedilmesine kadar hepsini başlıklar altında ele alırsak bunun alt başlıklarını oluşturuyor” dedi.

'ARTIK İKİNCİ AŞAMAYA GEÇİLDİ'

Türkiye’de yaşayan herkesin kendisini yabancı hissettiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Barış ve demokratik toplum çağrısı aynı zamanda bu ülkede yaşayan tüm farklılıkların, 86 milyon yurttaşın eşit yurttaşlık hakkı temelinde kendi anadilini özgürce konuşabilmesi, kendi anadilinde özgürce eğitim yapabilmesi, görebilmesi, kendi inancıyla özgürce ibadet edebilmesidir. Bütün bunlar bizim vazgeçilmez olan temel ilkelerimiz ve prensiplerimiz. 27 Şubat'ta Sayın Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'yla birlikte bambaşka bir evreye girdi. PKK'ye bir fesih çağrısı yapmıştı. Kendi örgütü Sayın Öcalan'ın bu talebini yerine getirdi. Yine bu süreçteki önemli evrelerden biri 50 senedir bu süreci yürüten PKK kendini feshetme kararı aldı. Akabinde de gerçekten tarihi önemi olan barış sürecinin garanti noktalarının başında gelen 11 Temmuz'daki silah yakma töreni oldu. Bütün dünya kamuoyu gözü önünde silahlar yakılarak bir daha geri dönülmemek üzere gerçekten barışı tesis etmek için bir adım atıldı. 26 Ekim'deki Kürt Özgürlük Hareketinin Türkiye'den çekilme kararı. Bütün bunları düşündüğümüzde aslında birinci evrede çok önemli kendi içinde basamaklar atlanmış, bu basamaklarda yol alınmıştır. Peki iktidar ve devlet tarafından atılan adımlar nedir diye soracak olursak hepimiz izliyoruz zaten. Devlet ve iktidar tarafından atılan somut adım bir komisyon oluşturmak oldu. Komisyonun oluşması kesinlikle çok önemli, çok kıymetli. Komisyon şimdiye kadar çok önemli dinlemeler yaptı. Fakat atılması gereken daha somut adımlar var. Henüz o konuda bir yol alınmış değil. Örgütün Türkiye'den çekildiğini açıklamasıyla birlikte artık ikinci ve çok önemli bir aşamaya geçildiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

'İKTİDAR VE DEVLET TARAFINDAN DA ADIM ATILMASI GEREKİYOR'

Tülay Hatimoğulları konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Demokratik entegrasyon yasalarından, geçiş yasalarından ve aynı zamanda bazı özel yasalardan bahsetmemiz gerekiyor. Bu konuda artık somut adımın atılmasının tam da zamanı ve vaktidir. Şu soruyu herkes soruyor. Değerli arkadaşlar, değerli kurum temsilcileri, inanın geçtiğimiz senenin 1 Ekim’inden bu yana biz Türkiye'de yüzlerce toplantı, onbinlerce insanla buluşmalar gerçekleştirdik. Türkiye'de gitmediğimiz kurum, gitmediğimiz demokratik kitle örgütü, inanç temsilcileri, ziyaret etmediğimiz kesim kalmadı. Ve hepsinin bir ortak görüşü çıktı ortaya. Evet, biz barışa yürekten inanıyoruz. Barış mutlaka bu ülkede tesis edilmeli. Fakat bizde yeterince bir güven oluşmuyor bu süreci diyorlar. Biz diyoruz ki bu sürece güven oluşturmak tek taraflı adımlarla olmaz. Bu sürece güven oluşturmak madem Kürt cenahı çok önemli somut adımlar attıysa, tarihi adımlar attıysa benzer adımların iktidar ve devlet tarafından da atılması gerekiyor. İkinci sacayağı bu işin toplumun bütün geniş kesimleri tarafından da sahiplenilmesi gibi bir görev ve sorumluluğu hepimiz taşıyoruz."

'DEMİRTAŞ, YÜKSEKDAĞ VE BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZ BIRAKILMALI'

Mesela biri infazı yakılan mahpusların serbest bırakılması. Hala infaz yapmaları devam ediyor. Bunu kabullenmek mümkün değil. Bir diğer meselemiz cezaevlerinde hasta mahpuslar var. Hasta mahpuslar mutlaka serbest bırakılmalı. Bunun için yeni bir yasa oluşturmaya gerek yok. İkinci bir şey Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin biliyorsunuz çok önemli bir kararı var. Sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın serbest bırakılması Kobani Kumpas davasında tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımızın serbest bırakılmasına karar vermiş durumdadır. Bu adımların atılması elbette toplumda son derece güven arttırıcı adımlar olacaktır."

'KAYYIMLAR GERİ ÇEKİLMELİ'

19 Mart'ta başlayan ve hala devam eden CHP belediye başkanları üzerindeki işte yargı yoluyla devam eden operasyon ve muhalefeti dizayn etme çabası bu açıdan gerçekten biz bu süreç açısından bir sabotaj olarak görüyoruz. Sabote ediyor bu süreci. Muhalefetin üzerindeki bu baskı süreci sabote etmektedir. Ve biz emin olun ki gerek kamuoyuna açık görüşmelerimizde, gerekse iktidarın ortağı partilerle yaptığımız basına kapalı görüşmelerde de bu açıklıkla konuştuk. Bu operasyonlar derhal durmalı. Güven arttırıcı adımların en önemlilerinden birisi Van Büyükşehir Belediyesi'ne atanmış olan kayyımın geri çekilmesi Van Halkının 14'te 14 yaptığı bir seçimde analarının ak sütü gibi helal olan bir yerel yönetimlerin kazanmış olan bir belediyenin kayyımının geri çekilmesidir.

'BU ÇAĞRI 86 MİLYONUN KURTULUŞUDUR'

Barış ve demokratik toplum çağrısı sadece Kürt halkının kurtuluşu değil. Bu ülkede yaşayan 86 milyon yurttaşın kurtuluşudur. Ve aynı zamanda barış ve demokratik toplum çağrısının satırlarını tek tek okuduğumuzda ve satır aralarına baktığımızda aslında her birimizin barışı ve Türkiye'nin demokratikleşmesini kendi mücadele ve yaşam alanlarımızdan doğru nasıl inşa edebileceğimizi görebiliriz. Mesela kadınlar için barış neden önemli? Çünkü bizler her gün katlediliyoruz. Biraz önce sevgili Rojin Kabaiş'in katledildiği yerden geliyoruz. Basın açıklaması yaptık. Ve biz kadınlar kendi yaşam hakkımız için, erkek şiddeti görmemek için biz barış istiyoruz. Gençler barış istiyor. O zaman herkes kendi diliyle barışı anlatabilmelidir. Bu ülkenin işçisi, emekçisi, yoksulu barış istiyor. Bakın Van, Türkiye'nin en yoksul ülkeleri, en yoksul kentleri arasında. İşsizlikte Oranın en yüksek olduğu kentlerden biri. Türkiye'de 50 milyona yakın insan açlık ve yoksulluk sınırının altında.

BEŞTAŞ: YAKIN ZAMANDA İMRALI’YA GİTME GİBİ BİR ÖNGÖRÜMÜZ VAR

Türkiye’de ilk kez bir komisyon kurulduğunu söyleyen Meral Danış Beştaş, “Komisyonda soruları sorduk ve eleştirilerimizi sunduk. Tüm bunlara rağmen iktidar medyası hala terör meselesi olarak meseleyi ele alıyor. Kürtler cumhuriyet ile birlikte asimile edildiler ve bu halen devam ediyor. Bu terör retoriğine karşılık çok önemli bir perspektif de ortaya çıktı. Bunun terör sorunu olmadığını büyük çoğunluğu ifade etti. Kürt sorunu ile ilgili söylenmemiş tek bir şey kalmadı. Şuan itibariyle artık dinlemenin tamamlandığı kararı verildi. DEM Parti komisyonda şeffaflığı sonuna kadar savundu. Basının o toplantıyı izlemesini istedik. Barış demokrasisiz kalıcı olmaz. Bir hukuk ve yasal bir durum olmazsa yarın farklı bir durum oluştur. Önümüzdeki hafta Milli Savunma Bakanı ve MİT dinlenenecek. Bizim mutlaka Sayın Öcalan’ı dinlememiz gerekiyor. Dünyanın her yerinde çözüm bu şekilde olmuş. Yakın zamanda İmralı’ya gitme gibi bir öngörümüz var. Umarım bu gerçekleşir ve ülke rayına oturur” dedi. (MA)

dem parti tülay hatimoğulları meral danış beştaş süreç Abdullah Öcalan