Cezaevinden gönderilen mektubu okudu
Polis kocasını bulamayınca sekiz aylık bebeğiyle birlikte karısını gözaltına aldı, kadın tutuklandı. CHP lideri savcılara seslendi: Direnmesini bilmiyor musunuz siz?
HABER MERKEZİ- CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet com.tr genel yayın yönetmeni Oğuz Güven'in tutuklanmasını eleştirerek "Türkiye'yi yarı açık cezaevine çevirdiler" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, "İnsanda biraz vicdan olur. Ne biçim savcısın sen? Adalet dağıtmıyor musun sen? Direnmesini bilmiyor musunuz siz? Oğuz Güven cezaevine gülerek gitti. O da biliyor ki içerde olmayla dışarda olmanın arasında fark yok. Türkiye'yi yarı açık cezaevine çevirdiler" dedi.
İsim vermeden Kadir Topbaş'ın damadının bırakılmasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bugün tarafsız cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız bir medya yok. Gücü olanın damadı çıkarılacak, gücü olmayan hapishanede ölüme mahkum edilecek anlayışı budur. Adalet dağıtan hakimler hukukun üstünlüğüne göre değil egemenlerin hukukuna göre adalet dağıtıyor" dedi.
Kılıçdaroğlu daha sonra kürsüden Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın bugün köşesine taşıdığı Şakran Cezaevi'nden gönderilen bir mektubu okudu.
Şakran Kadın Cezaevi'nden yazan Fadime Danışman isimli kadın mektubunda şöyle diyordu:
"Size Şakran Kadın Cezaevi'nden yazıyorum. İsmim Fadime. 12 gündür cezaevindeyim. Ev hanımı ve üç çocuk annesiyim. Eşim Eğitim-Sen üyesi sekiz yıllık öğretmen. Yedi ay önce açığa alındı.
İlk üç ay boyunca okuldaki bütün öğretmen arkadaşları eşim hakkında şahitliğe çağrıldı. Ancak hiçbirinden FETÖ'cü olduğuna dair bir yanıt alınamadı.
Hesapları incelendi. En ince ayrıntısına kadar soruşturma geçirdi.
Üç ay dolunca da Milli Eğitim'den çağrılıp 'Sizin FETÖ'cü olduğunuza dair bir delile rastlamadık ve delil yetersizliğinden iki ay daha açıkta kalacaksınız' denildi. Bu söyleneli de dört ay oldu.
Yaşadığımız maddi sıkıntının boyutunu tahmin edersiniz.
Üç çocuk, evimiz kira ve ben ev hanımıyım.
27 Nisan gecenin saat 2'sinde kapının öfkeyle çalmasına fırladım yataktan. Karşımdaki polisler eşimi soruyordu. Eşim evde olmayınca öfkelendiler ve savcıyı aradılar.
Benim TC numaramı verip hakkımda yakalama kararı çıkardılar. Eşim evde olmadığı için onun yerine beni gözaltına aldılar. Telefonuma el koydular.
İzin verseler eşimi arayacağım ve gelecek. Lakin bana fırsat vermediler.
Ben yalvardım 'Bekleyin eşim gelsin, onu götürün. Üç çocuğum var ve bırakacak kimsem yok' dedim.
Dinlemediler.
Benim ailem Malatya'da, eşimin ailesi Bitlis'te.
Bana sürekli bağırıp çağırıyorlardı 'Topla çocukları, Çocuk Esirgeme'ye bırakacağız' diye.
Sekiz aylık bebeğimi (yanıma) alarak çıktım memurlarla.
Geride biri üç, diğeri altı yaşında iki çocuğumu komşuya bırakıp. İfade verip döneceğimi zannediyordum.
Lakin 36 saatlik gözaltı ve 15 saatlik meşakkatli bir adliye bekleyişinden sonra sekiz aylık bebeğimle birlikte tutuklandım.
Bakıma muhtaç iki küçük yavrumu dışarıda bırakarak ve üstelik eşimi de gözaltına almalarına rağmen.
Anneanne ağır kalp ve tansiyon hastası. Babaanne bir çok rahatsızlığından dolayı defalarca ameliyat geçirdi. Bununla beraber, evinde bakmakla yükümlü olduğu üç engelli var. Biri yatalak, ikisi görme engelli.
12 gündür çocuklarım ne durumda, bilmiyorum.
Oğlum romatizma hastası. Ciddi bakıma ihtiyacı var.
Kendim astım hastasıyım.
Sekiz aylık bebeğimin dört gündür ateşi düşmüyor ve ciddi sindirim problemi yaşıyor.
Lütfen sesimizi duyun ve duyurun.
Tahliye olmamız için Kadir Topbaş'ın damadı mı olmamız gerekiyor..."