'CHP lider partisi görünümünden uzaklaşmalı'

CHP'nin seçimler sonrası girdiği iç tartışma ve kurultay krizi boyutlanarak sürüyor.

'CHP lider partisi görünümünden uzaklaşmalı'

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sonrası girdiği iç tartışma ve kurultay krizi boyutlanarak sürüyor. CHP eski milletvekili Ercan Karakaş, yeni rejime geçişle birlikte siyasal tabloyu ve partisinde yaşanan tartışmalara ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın sorularını yanıtladı.

- Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla yeni bir rejime geçiş yaptı. Öncelikle yeni sistemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilerek başkanlık sistemi saklanmaya çalışılıyor. Dünyada böyle bir sistem yok. Amerika’da başkanlık sistemi var ama orada anayasa mahkemesi, senato, meclis var ve başkanı denetliyorlar. Yetkiler tek elde değil. Fransa’da da yarı başkanlık sistemi var. Türkiye’de hayata geçen sisteme ise tek adam sistemi diyebiliriz. Bu sistemin yürümeyeceği kanaatindeyim. Türkiye gibi çok kritik bir coğrafyada ve karmaşık sorunları olan bir ülkenin meselelerini bir tek kişinin aklı ile çözemezsiniz. Onun etrafına topladığı bakan denilen ama aslında onun sekreteri olan kişilerle de bu sorunlar çözülmez.

- O halde muhalefet nasıl bir yol ve yöntem izlemeli?

Öncelikle muhalefetin bu rejimin ne olduğu konusunda bir ortak düşünce üretmesi lazım. Elbette her muhalefet partilerinin kendi öncelikleri, ideolojisi, dünya görüşü var. Zaten demokrasi böyle bir şey. Ancak burada temel konunun ne olduğunu muhalefet partileri CHP’den HDP’ye kadar ortak olarak yorumlayabilmeleri lazım. Muhalefetin şunda hemfikir olması lazım; Meclis eski meclis değil, yetkileri budanmıştır. Evet, yasa çıkarma yetkisi vardır ama o çoğunluk da zaten tek adamın kurduğu ittifakın elindedir. Dolayısıyla muhalefet halka giderek içinde bulunduğumuz durumu anlatıp onları harekete geçirmesi lazım. Halkı harekete geçirmek için Meclis’in dışında yeni çalışma yöntemleri bulmaları gerekiyor. Yani muhalefetin kendi çalışma ve örgütleme biçimlerini gözden geçirerek, topluma halka gitmeleri ve yeni örgütlenme biçimleri yaratmaları lazım.

- Bahsettiğiniz konuda muhalefet hazır mı, yeterli buluyor musunuz?

Yeni duruma göre bu örgütlenme çalışma yöntemi yeterli değil. Daha yaratıcı yöntemler bulmak lazım. Mesela eskiden 1960 yılına kadar Türkiye’de siyasi partilerin ocak-bucak örgütlenmeleri vardı. Bu ne demek? Mahallede, köyde semtte bile partiler kendileri örgütlenebiliyordu. Yani kendi büroları oluyordu. Sonra anayasaya bir hüküm koydular. Bu alt birimlerde partilerin orada kurullar oluşturması ve örgütlenmesi yasaklandı. Halbuki demokrasiyi aşağıya indirmemiz lazım. Hala yürürlükte olan bu yasayı da partilerin yaratıcı bir biçimde aşması lazım. 81 ile git, ilçelere mahallelere git. Sonra biz halka ulaşamıyoruz diyorlar. Ulaşamazsınız tabii. Bu konuda daha yeni yöntemler bulmak lazım.

- Yeni rejime geçiş için peşi sıra uyum yasaları çıkartılıyor. Bunlardan biri de valilere tanınan "Süper yetki" oldu. Nereye doğru gidiyor?

Temel hak ve özgürlükler bir kere dokunulmazdır. Türkiye birçok uluslararası belgeyle bunları kabul etti. OHAL ve sıkıyönetim ilanında bunların özüne bile dokunmadan ancak tedbir alıyorsunuz. Şimdi sözde OHAL’ı kaldırdık ve yeni bir sisteme geçildi. Onlara göre daha demokratik. OHAL aynen devam ettiriliyor. Bir valinin bırakın bir kente girmeyi, bir sokağı insanlara yasaklama hakkı geliyor. Bu bir OHAL’dir. Başka bir şey değildir. Bu konuda da muhalefete düşen demokrasi ve özgürlükleri getirmeyen OHAL’in devam ettirilen bir yasal düzenleme olduğunu anlatmamız lazım. Bu yasa devam ettiği sürece düşünceyi ifade etme, örgütlenme, basın özgürlüğü bunlar hepsi yasaklanabilir ve baskı altına alınabilir.

- Bu arada CHP iç tartışmalarla meşgul ve kurultay çağrıları yapılıyor. Seçim sonrası CHP’deki tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle CHP'de yaşanan değişim tartışmalarının seçimden sonra alınan sonuçlardan ziyade partinin ideolojik, siyasi netlik konusunda bir çalışma yapmamış olmasından kaynaklanıyor. CHP’nin hızla kendisini güçlendirmesi gerekir. Yönetimler başarılı olmayınca haklı olarak bir tepki doğuyor. Hele o yönetim birkaç seçimi yapan bir yönetimse o zaman haklı olarak parti en kolay ve çabuk çözülecek olan meseleye yoğunlaşıyor. Kurultay yapalım yönetim değişsin. Bence bu talep yanlış bir talep değil ama eğer siz ideolojik siyasi çizginizi netleştirmezseniz, temel meselelerdeki görüşünüzü, demokrasi, barış meselesini gözden geçirip değiştirmezseniz ve insanlara daha yaşanılabilir bir Türkiye vizyonunu iyi anlatmazsanız bu iş iyi yürümez.

Keza örgüt modeliniz daha enerjik değilse, halka bütünleşmiyorsa kendi belediye başkan adayını bile kendisi belirleyemiyorsa zaten orada fazla bir heyecan ve ilerleme olmaz. CHP de bütün muhalefet partileri de kendilerini gözden geçirmesi lazım. İşte görüyoruz İYİ Parti kurultay yapacak, HDP toplantı yaptı yeni stratejiler belirledi. Buna çok ihtiyaç var. CHP de bunu aşacaktır. Önemli olan bu süreci daha demokratik yönetmektir.

- CHP'nin muhalefet değil "lider partisi" olduğu yönündeki düşünceye nasıl bakıyorsunuz?

CHP’nin kadro partisi olması lazım. Şimdi lider partisi görünümü bizde de var. Halbuki ne diyoruz, tek adamın aklıyla Türkiye yönetilemez. Bu partiler için de geçerli. Dolayısı ile CHP lider partisi görünümünden hızla uzaklaşmalı.

- En temel sorunlarından biri olan Kürt sorunu konusunda CHP’nin politikalarını ve bundan sonrası için nasıl olmalı?

Kürt meselesi. Yıllarca bu partinin yazılı belgelerinde program dahil Kürt meselesi yok. 80’li yılların sonuna doğru İstanbul il başkanıydım. Parti meclisindeki arkadaşlarla bu konuyu oturup tartıştık. Türkiye’nin en önemli sorunlarından bir tanesi ve barışı ile ilgili bir sorunu konusunda CHP’nin bir görüşü ve bakışı olması lazım. Nitekim bunun nasıl olması gerektiği konusunda bir karar aldık. Bu kararı parti meclisindeki arkadaşlarımız taşıdılar ve çok iyi oldu. Hatta Deniz Baykal’ın başkanlığında bir komisyon kuruldu ve o 89 raporu denilen rapor ortaya çıktı. Zamanında çok büyük yankılar yarattı. Özal başbakandı ve bizi bölücülükle suçladı. DGM’de davalar açılmaya kalkıldı. Bütün bu süreçleri ben yaşadım ama öbür taraftan bu rapor Türkiye’de Kürt meselesinin konuşulması gerektiğini ve demokrasi içerisinde çözümün böyle yükseleceğini de ortaya koymuş oldu. Bu yadsınamaz. Demek ki bu gibi temel ülke sorunlarına cesur çözümleri söyleyebilmek lazım. (POLİTİKA SERVİSİ)

chp rejim yeni amerika