CHP lideri Özel: Erdoğan 'Suriye'yi HTŞ'ye emanet edeceğiz' diyorsa biz yokuz'
Artı Gerçek - CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Özel konuşmasına Balıkesir'in merkez Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada yaşanan patlamada ölenlere taziye dileklerini ileterek başladı.
Özel, "Devletin iş güvenliği konusunda almış olması gereken önlemler var. Gelişmiş ülkelerde böyle kazalar olmuyor, ölümler olmuyor. 22 yıldır sendikalar burada işçi güvenliği istiyor. Çok tehlikeli işkollarıyla ilgili önlemler alınıyor. Türkiye’nin başka coğrafyasındaki patlamalarla yine üzülüyor" diye konuştu.
Açıklamasında Suriye'de Kaide bağlantılı Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) başını çektiği cihatçıların Beşar Esad yönetimini devirmesi sonrası yaşananlara değinen Özel "Güçlü anayasa, demokrasi, toprak bütünlüğü ve serbest seçimleri savunuyoruz" ifadelerini kullandı. Özel " Erdoğan burayı Trump bize, biz HTŞ'ye emanet edeceğiz diyorsa biz orada yokuz" dedi.
Asgari ücret için 30 bin olmalı çağrısını yineleyen Özel emeklilere de en az asgari ücret kadar maaş verilmesi gerektiğini belirtti.
'İKTİDARI DEĞİŞTİRECEĞİZ'
Konuşmasında iktidarı hedef alan Özel "22 yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz. 22 yılda 34 bin kişi iş kazasından hayatını kaybetti. Bu iktidara bir şey yaptırma imkanı yoktur. İktidar patronun biraz daha para kazanacağı yöntemi tercih ediyor. Yapacağımız iş bu iktidarı değiştireceğiz işçiden emekten yana bir iktidar gelecek kardan önce iş güvenliği sağlanacak" dedi.
Dün Muğla'da hastaneye çarparak düşen helikopterle ilgili olarak da konuşan Özel, "Ne için kalktığı belli değil, takipçisi olacağız" dedi.
'YENİ BİLİRKİŞİ AKP'Yİ ÜZEMEYEN RAPOR GÖNDERDİ'
Özel konuşmasının devamında şunları kaydetti:
İliç faciasında hayatını kaybeden 9 işçiden Uğur Yıldız'ın annesi burada. O günlerde bir bilirkişi görevlendirdi mahkeme. Bilirkişi kapasite artırımı izni verenler sorumlu gördü. İmza Murat Kurum'a ait. Rapor kusurun yüzdelerini belirlemek için yeni bilirkişiye gönderildi. Yeni bilirkişi AK Parti'yi üzemeyen rapor gönderdi. Uğur Yıldız'ın annesi itirazını dile getiriyor.
EMİNE ERDOĞAN'A SESLENDİ
Evladına biz sahip çıkacağız. Burak Oğraş’ın babası Murat Bey de burada. Burak Oğraş otelde çalışıyor. Diyorlar ki Antalya’daki otele gidip staj yapacaksın. Otelin eski binası misafirhaneye giriyor 14 yıldır kendisinden haber alınamıyor. Otelin havuzunda cesedi bulunuyor. Oğlumun cenazesi satılık değil benim adalete ihtiyacım var.14 yıldır bu mücadele sürüyor. Antalya İl Örgütümüz konuyu toplumsallaştıracak dedik. Bu yaşananlardan sonra 2 şüpheli için dava açılacak. Cenazenin ertesi günü, 11 yıl sonra para teklif eden, o günlerde FETÖ’nün sermayesi olduğu denilenler hesap verecek. Şimdilik 2 şüpheli için yakalama kararı çıktı. Onlar sorgulanacak. Para teklif eden o günlerde FETÖ'nün 1 numaralı sermayecileri olduğu bilinen Tamince er ya da geç çıkacak yaptıklarının hesabını mahkeme önünde verecek.16 yaşındaki çocuğu susturup öldürüp üzerini örteceksiniz. Asayiş Müdürü FETÖ'den içeride. Savcı oradan oraya düşmesi mümkün değil. İntihar etti deyip FETÖ'cü imzalarla kapatmışlar.
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a seslenen Özel "Emine Hanım’a sesleniyorum Erdoğan'a eve gelince sorun. bu adamın otelinde ölmüş, bu işi böyle kapatmışlar. Bir anne olarak Burak'ın annesinin yerine kendisini koyarak Sayın Erdoğan ve Adalet Bakanı'ndan bir sorun, öğrenin. Murat Bey burada çağırsınlar yarım saat içinde gelsin. Burak'ın kardeşleri biziz" ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN'A SIĞINMACI ÇAĞRISI
Açıklamalarına Suriye'de yaşanan gelişmelerle devam eden Özel Erdoğan'a seslendi:
Suriye'nin istikrara kavuşması ve oranın yaşanabilir hale getirilmesi ve sığınmacıların döneceği bir planın takvimlendirilmesi gerekiyor. Gitmek isteyen gider, kalmak isteyen kalır yaklaşımını reddediyorum. O kalanlar senin başın üstünde değil, Türkiye'deki insanların aşının, işinin üstünde oturuyor. bunu dini yaklaşıma alet ederek muacir ilişkisini hatırlatarak başka bir planı vatandaşa dini duygularını sömürerek kabul ettirmeye çalışıyor. Geçici sığınma statüsüyle ilgili gereklilik ortadan kalkmıştır. Senin başının üstünde oturanlar bizim aşımızın üstünde oturamaz. Nokta!" ifadelerini kullandı.
'SEYYAR GİYOTİN KENDİ YAZSIN İDDİANAMEYİ'
Esenyurt'ta her iki kişiden birinin oyunu alarak seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanarak yerine kayyım atanması da Özel'in gündemindeydi. Ahmet Özer'in 55 gündür tutuklu olduğunu hatırlatan Özel şöyle konuştu:
Özer kendisine sahip çıkan herkese teşekkürlerini iletti. O savcıya bizim seyyar giyotin baskı yapıyormuş. "55 gündür İddianame yazamadın. Yaz" demiştim. "Gel kolaysa bu delillerle sen yaz" demiş. Demediyse söylesin. Sabahki delille tutukladı, akşam gizli dedi. Gizli tanık boş çıktı. Yalandan delil üretmeye çalışanların 15 Temmuz'dan sonra hesap veremediklerini gördük. O arkadaş doğru bir iş yapıyor. Ben olsam dosyadan çekilirim. O seyyar giyotin kendi yazsın iddianameyi. Soma'dan iki sanık kaldı. Öldürenleri saldılar. Ölenlerin hakkını savunan Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı'yı tutuyorlar.
'ASGARİ ÜCRET İÇİN 21-22 BİN LİRAYI KONUŞACAK KADAR ŞUURLARINI KAYBETMİŞLER'
İktidarın asgari ücrete 3 kez zam sözü verdiğini hatırlatan Özel, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"2024 yılında bir kere zam yapılmadı. Asgari ücretlinin kirası, kırtasiye, giyim ve gıda giderlerinde yüzde 78 artış var. 17 bin 2 lirayı geçen seneki noktada verecekseniz bile yüzde 78 zam yapmanız lazım. bunlar 21-22 bin lirayı konuşacak kadar şuurlarını kaybetmişler. CHP olarak en az 30 altında yokuz demeye devam ediyoruz. Aklınızı başınıza alın emekliye bir asgari ücreti verin. Emekçilerle 20 bin lira yaparsanız. Bu Türkiye'yi meydanları size dar eden CHP olacaktır. O koltukları size dar edeceğiz. Hodri meydan.
'ZAM VERMEYEREK YENİ EMEKLİLERİN MAAŞINI MEVCUT EMEKLİLERE ÖDETTİRİYOR'
Özel, partisinin ekonomi takımının 13 il gezisi yaptığını belirterek, "Zonguldak'ta bir balıkçı 'hamsiyi eskiden kasayla satardık. Şimdi gramla satıyoruz' diyor. Bartın'da bir emeklimiz '12 bin 500 lira aylık alıyorum. 7 bin 500 lira kira ödüyorum. Mutlaka artık sandık istiyorum. Bu iktidarı değiştirmek istiyorum' diyor. TÜİK'in SGK istatistiklerine göre 2019'da emekliye gayrisafi milli hasılanın yüzde 6.1'i ödeniyordu. Bugün emekliye yüzde 4.3'ü ödeniyor. Oran dünyada yüzde 8. En fakir ülkelerin dahil olduğu dünyada yüzde 8. Doğu Avrupa'da yüzde 9.3. Avrupa ülkelerinde yüzde 11 buçuk. Türkiye'de yüzde 4.3. Ülkemizde en yoksul yüzde 10'luk nüfusun üçte birinin 65 yaş üstünde olduğu gerçeğince yüzleşmek lazım" diye konuştu.
'HEM O BİBERİ ALABİLECEĞİNİZ HEM O BİBER GAZI SIKANDAN HESAP SORACAĞINIZ GÜNLER GELİYOR'
Özel, geçen hafta cuma günü TBMM önünde sesini duyurmak isteyen emeklilere müdahale edildiğini belirterek, "Saraydan talimatla emekliye cop vuruyorlar. Emekliye biber gazı sıkıyorlar. Biber alamayan emekliye biber gazı sıkıyor devletin parasıyla. Orayı bir özgürlük alanı, özgürlük parkı, özgürlük anıtı yapalım. Demokrasi meydanı yapalım. Orayı Meclis güvencesine alalım. Emeklilere şunu söylüyorum; hiç merak etmeyin hem o biberi alabileceğiniz hem o biber gazı sıkandan hesap soracağınız günler çok yakında geliyor. Hep birlikte yapacağız bunu" ifadesini kullandı.
'85 BİN ÜCRETLİ ÖĞRETMENE MAAŞI ÖDENMEZKEN MAAŞ ALMAYA UTANMAYAN BİR MİLLİ EĞİTİM BAKANI VAR'
Özel, 1 milyon atanmayan öğretmen bulunduğunu belirterek, "85 bini ücretli öğretmen olarak çalıştırılıyor. Aralık başında almaları gereken kasım maaşını ödememişler. Neden? Ödenek bitti. Bu yapılan küstahlık, iş bilmezlik, boş vermişlik. Geçen yılki bütçe kanununda yüzde 2 yedek ödenek var. Ayrıca fasıllar arası aktarma yetkisi Cumhurbaşkanında. Bu ülkenin herhangi bir ödeneğinde para varsa onu önce yedek ödeneğe aktarıp oradan ilgili bakanlığa aktarmak bir imza. Ama bunu yapmayacak iş bilmezlikte olanlar kendi işi dışında her işe karışan, yılbaşı kutlamasına karışacak kadar vasatlaşan Milli Eğitim Bakanı maaşını çekmiş... Sen öğretmenlere maaş ödeyemiyorken 85 bin ücretli öğretmene yılbaşı üzeri maaşını ödemiyorken gidip maaş almaya utanmayan bir Milli Eğitim Bakanı var. Erdoğan'a sesleniyorum; yarından tezi yok yüzde 2 yedek ödenek zaten duruyordur. Durmuyorsa da nerede para varsa çekilsin. Bu arkadaşların bu yok zamandaki çilelerine son verilsin. Bu paranın ödenmemesinin hiçbir şekilde izah edilebilecek bir tarafı yok" diye konuştu.
'ESAD İLE ERDOĞAN EL ELE TATİL YAPARKEN DE DİKTATÖRDÜ'
İktidardan kendisine ve partisine yönelik Suriye eleştirileri geldiğini anımsatan Özel şunları söyledi:
Dün çıkmış, ‘Suriye'deki gelişmeleri doğru okuduk’ diyor. Suriye'deki gelişmeleri doğru okuduğunu söyleyen Erdoğan'ın bu gelişmeler olurken ne konuştuğunu ben size okuyayım. Halep HTŞ’nin kontrolüne geçmiş, 5 Aralık akşamı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanmış. Bildiri yayımlanmışlar. Üçüncü maddesi diyor ki Suriye'de yaşanan son gelişmelerin sivil halkın can ve mal güvenliğine zarar vermemesi için gerekli tedbirlerin alınmasının önemli olduğunu ve rejimin kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşması gerektiğini ifade ediyor. Bakın, o anda Halep HTŞ’nin kontrolünde. Bana diyor ya ‘Halep düşmüş. Bu çağrı yapıyor, Esad ile görüşün.’ MGK üçüncü madde. Komutanlar, bakanlar başlarında da Cumhurbaşkanı var. Yetmiyor Ankara, HTŞ’nin Halep’i aldığı gün, Esad'a destek verdiği Suriye Milli Ordusu ile uzlaşma çağrısı yapıp HTŞ’yi değil, Suriye Milli Ordusu’nu meşru muhalefet gördüğü vurgusunu yapıyor. Erdoğan'ın imzasıyla terörist ilan edilen HTŞ ertesi gün, 6 Aralık sabahı Hama’ya giriyor ve Hama’yı alıp Şam’a doğru yürüyüşe geçiyor. Erdoğan 6 Aralık Cuma günü, namaz çıkışında şunu söylüyor: ‘Terör örgütleriyle birlikte oradaki bu direniş devam ederken bizim de hatırlarsınız, Esed’e bir çağrımız olmuştu: ‘Gel, görüşelim ve Suriye'nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edecelim’ demiştik. Ne yazık ki Esed’den bu işe şu ana kadar olumlu bir yanıt alamadık. Şu an itibarıyla İdlib'den sonra, İdlib zaten tamam ama Humus yine muhaliflerin elinde ve Şam'a doğru bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler, arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.’ Şam’ın düşmesine saatler kala...
'BİZ, ERDOĞAN GİBİ CİHATÇI TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KENDİMİZE PARTNER YAPIP HERHANGİ BİR İŞ YAPMADIK'
Dönmüş, “Biz doğru okuduk. CHP doğru okuyamadı.’ CHP, ilk günden son güne kadar Esad’a hep Esad dedi. Esad derken el ele tutuşup eşli tatile çıkmadık. Sonra da bir anda tek adam olduğunu öğrenip ona Esed demeye başlamadık. Esad dediğimiz her süreçte, Suriye için demokrasi, Suriye için toprak bütünlüğü, Suriye'deki tüm kesimlerin temsil edildiği bir demokrasi... Esad ile yapılan bütün telkinler ‘Ülkende demokrasiye geç, ülkende özgürlükleri arttır.’ Ama Erdoğan, el ele tatil yaparken de eşleriyle birlikte Esed bir diktatördü, bir tek adamdı; ona küfrederken de öyleydi; son bir yılda pişman olup ‘Gel, görüşelim’ dediğinde de öyleydi. Ne ben ne benden önceki genel başkanımız ne süreç boyunca görev yapan herhangi bir grup başkanvekilimiz, parti sözcümüz, milletvekilimiz ne Esad’ı güzelledik ne Esad'ın bu rejiminin iyi olduğunu söyledik ne de Erdoğan gibi Türkiye'yi 4,5 milyon sığınmacıya muhatap edecek şekilde orada iç savaş kışkırtıcılığı, ‘eğitelim-donatalım-yollayalım, savaşsınlar’ yapıp ya da cihatçı terör örgütlerini kendimize partner yapıp herhangi bir iş yapmadık.
'ERDOĞAN ÇARESİZLİKTEN YALANIN YAN DALLARINA TUTUNUYOR'
O yüzden yaptığı şeyi abartmak, yapmadığı şeyle övünüp göğsünü kapatmak hep yalanın yan dalları, türevleri. Sayın Erdoğan çaresizlikten bu dallara tutunuyor. Yanlış kararlar verdiğini, hamasi nutuklarla örtmeye çalışıyor. Oysa Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye ‘katil’ diyordu, şimdi ‘kardeşim’ diyor. 15 Temmuz'dan Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) sorumlu tutuyordu, şimdi kardeşine sarıldığından daha fazla onlara sarılıyor. Suudi Arabistan'a ‘katil’ diyordu, şimdi Suudi Arabistan ile canciğer kuzu sarması oldu. Ama CHP, tüm bu süreçlerde hep durduğu doğru yerde durdu, doğru uyarılarda bulundu. Halen daha da onlar trol ordularıyla fetih hikayeleri yazmaya çalışırken CHP, muhalefetin verdiği sorumluluk ve gelecekte iktidara yürüyen bir partinin taşıması gereken sorumlulukla davranmaya devam ediyor.
'HERKESİN TEMSİL EDİLDİĞİ YÖNETİM’ DERSEN SENİNLEYİZ. ORADA BİRLEŞEBİLİRİZ'
Ama şundan rahatsızsa biz orada yokuz: ‘Suriye'de rejim değişti. Biz düne kadar ‘terör örgütü’ dediklerimizle kol kola gireceğiz. Trump burayı bize, biz HTŞ’ye emanet edeceğiz. HTŞ de orada kendine göre bir rejim kuracak.’ Biz orada yokuz. Biz orada Kürtlerin de Arapların da Türkmenlerin de Dürzilerin de; tüm dinlerin, tüm mezheplerin, tüm etnik kökenlerin vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu güçlü bir anayasa, serbest seçimler ve hepsinin temsil edildiği bir yönetimi savunuyoruz. Biz toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Biz Afganistan’daki gibi, bugün takım elbise, kravat; yavaş yavaş, iki yıl sonra radyoda kadın sesi de yasak... Böyle bir sürecin olmaması için müteyakkız davranmak gerektiğini ifade ediyoruz. ‘Toprak bütünlüğü’ dersen seninleyiz, ‘Demokratik seçim dersen’ seninleyiz. Eğer Suriye’de ‘Herkesin temsil edildiği yönetim’ dersen seninleyiz. Niye? Çünkü bu dediğin yerde, yıllardır bizim söylediğimiz Türkiye’nin menfaatleri var. Orada birleşebiliriz. Ama senin peşinden HTŞ’nin peşine takılıp 6 yıl önce o kafa kesme görüntülerini görüp asla ve asla durmayız.
“14 YIL ÖNCE SENİN PEŞİNE TAKILSAYDIK BUGÜN TÜRKİYE’NİN VERDİĞİ 283 ŞEHİTTEN BEN DE MESUL OLURDUM”
Hele hele 14 yıl önce senin peşine takılsaydık, doğruları söylemeseydik bugün Türkiye’nin verdiği 283 şehitten ben de mesul olurdum. 33 askerin Rus uçaklarıyla vurulmasından, senin bir de gidip Kremlin’de kapıda iki dakika beklemeden, oraya sayaç koyulmasından, onun Rus televizyonunda gösterilip onun üzerinden bu ülkeyle alay edilmesinden ben de sorumlu olurdum. 4,5 milyon Suriyeli sığınmacıdan ben de sorumlu olurdum. O sığınmacıların iş bulup da bizim çocuklarımızın işsiz kalmasından ben de sorumlu olurdum. O sığınmacıların çocuğunun bezinden, kadınının pedine her türlü ilacının, tedavisinin ücretsiz olup bizim burada insanların çocuğunun altına naylon torba içinde bez koymasından ben de sorumlu olurdum. Bundan ne ben ne bu parti grubundaki kimse ne geçmiş dönem milletvekililerimiz, yöneticilerimiz, hiçbir CHP’li mesul değildir. Bu kürsünün bunları uyara uyara dilinde tüy bitmiştir.
“200 MİLYAR DOLARI SURİYELİ SIĞINMACILARA HARCAMASAYDIN 75 TANE ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ, 19 TANE İSTANBUL HAVALİMANI YAPABİLİYORDUN”
En kötü hesapla 200 milyar dolar kayıp. Burada herhalde beni dinleyip de 200 milyar dolar kaybın Erdoğan’ın 14 yıl önce verdiği bir karardan kaynaklanmadığını savunacak kimse yok Türkiye’de. Varsa çıksın, tartışalım. Peki neyle övünür Erdoğan? Köprüler, otoyollar, havaalanları. Övünelim. Eğer o 200 milyar doları kaybettirmeseydin 161 tane Avrasya Tüneli yapıyordun. 200 milyar doları kaybettirmeseydin 153 tane Osmangazi Köprüsü yapabilirdin. 200 milyar doları Suriyeli sığınmacılara harcamasaydın 75 tane Çanakkale Köprüsü, 19 tane İstanbul Havalimanı yapabiliyordun. Bu kadar büyük bir kayba Türkiye’yi getiren kişi Recep Tayyip Erdoğan denen kişidir. Ondan başkası değildir.
'ATATÜRK’TEN EMANET BU ÜLKENİN VERİLECEK BİR KARIŞ TOPRAĞI YOKTUR, KİMSENİN DE BİR KARIŞ TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOKTUR'
Ama biz CHP olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaya, Suriye’deki istikrarın sağlanmasını savunmaya, Mehmetçik'imizin güvenliğinin hiçbir olası maddi getiri karşılığında riske atılmamasına, yurttaşlarımızın huzuru ve esenliği için hiçbir macera için TSK’nın bir tane bile erinin feda edilmemesine, riske atılmamasına dikkat çekmek istiyoruz. Yeni göç dalgalarının olmaması ve en hızlı şekilde geri dönüşün sağlanması için Erdoğan’a bir kez daha sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Dış politika maceracılıkla değil, aklıselimle kurgulanır. Güç akılla, aklıselimle, ciddiyetle birleştiği zaman anlamlıdır. Winston Churchill kazandığı bir başarıdan sonra lüzumsuz bir sevinç görünce dönmüş, şöyle demiş: ‘Bu bir son değil, sonun başlangıcı da değil ancak başlangıcın sonu. Bundan sonra doğruları yaparsak zafere ulaşabiliriz.’ Biz harekat başlamadan önce Şam’a, Musul’a, Halep’e gidip de plaka dağıtan trollerin aklıyla devlet yönetilemeyeceğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Atatürk’ten emanet bu ülkenin verilecek bir karış toprağı yoktur, kimsenin de bir karış toprağında gözümüz yoktur.
'SEN MARDİN’E GİTTİN, HUBUBAT PAZARI’NDA BİR KÜRSÜ ÇEKİP DE OTURABİLDİN Mİ'
2024’ün son grup toplantısında; Erdoğan’ı iç politikaya yönelik sahte kahramanlığı bir an önce bırakmaya, rasyonel düşünüp rasyonel davranmaya, fiziken il kongrelerinde gezerken ruhen Suriye‘de dolaşmayı bırakmaya, bu ülkenin gerçek sorunlarına odaklanmaya, Suriye meselesini de bunun üzerinden çözüm odaklı ilerletmeye bir kez daha davet ediyorum. Erdoğan Gaziantep’e gitti, Kocaeli‘ne, Sakarya’ya, Erzurum’a, Mardin’e, Muğla’ya, il kongrelerine. Sayın Erdoğan, il kongrelerine gidip atadıklarına kendini alkışlattırmak kolay. Sen Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’na gidip bir fıstık üreticisinin karşısına geçip ‘Halinden memnun musun bu sene’ diyebildin mi? Onu bana söyle. Sen Kocaeli’nde il kongresine gidip ilçe yöneticilerine, ilçe başkanlarına, mahalle sorumlularına kendini alkışlatacağına Fethiye Caddesi’ne çıkabildi mi? Fethiye Caddesi’nde 17 bin lira asgari ücret alan bir emekçinin karşısına gidebildin mi? Sakarya’da Çark Caddesi’ne gidip de karşıdan gelen bir esnafı görünce çark etmeden yanına varabildin mi? ‘İşler nasıl? Siftahı kaçta yaptın bugün’ diyebildin mi? Önce bir onu söyle. Sen Mardin’e gittin, Hububat Pazarı’nda bir kürsü çekip de oturabildin mi? Mardinlilere, ‘Bu Ahmet Türk aslında bizim ittifak ortağına göre bile çok iyi bir insan. Siz her seferinde artan oylarla onu seçiyorsunuz. Ben utanmadan, sıkılmadan Ahmet Türk gibi birine üçüncü sefer kayyum atadım’ diyebildin mi? Sen Muğla’ya gidip Menteşe Köylü Pazarı’nda kendi ürettiklerini satmaya çalışan, dünyanın en pahalı mazotunu kullanan çiftçilerle hemhal olabildin mi?
'SENİ İL KONGRESİNDE DEĞİL, İLLERİN PAZARLARINA GİTMEYE DAVET EDİYORUM'
Sokağa çıkamayacaksın, pazara varamayacaksın, çarşıda dolaşamayacaksın, il kongresinde CHP’yi yuhalatacaksın. Hadi canım sen de. Bak, bu örgüt ayakta, bu grup ayakta, CHP ayakta. Türkiye’yi ayağa kaldırdılar, hakkını arıyor. Seni il kongresinde değil, illerin pazarlarına gitmeye; ilçe başkanlarıyla değil, o ilçelerin halkıyla buluşmaya davet ediyorum. Hodri meydan. Sokağa çıkamayan adam, kongre adamı, salon siyasetçisi seni. Çık sokağa hodri meydan, görüşelim.” (HABER MERKEZİ)
Bilal Erdoğan'dan 'şalvar' çıkışı: 'Daha rahat ama giyince yobazsın, gericisin'
Bakan Yerlikaya, Suriye'ye dönenlerin sayısını açıkladı
İstanbul'da 'yeni nesil mafyaya' operasyon: 40 şüpheli tutuklandı