CHP lideri Özel: Türkiye sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir

CHP lideri Özgür Özel grup toplantısında açıklamalarda bulundu. İktidarın baskılarını eleştiren Özel "Bugün bu kürsüden kayda geçirmek isterim ki Türkiye bir sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir. Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapılıyor" dedi.

Artı Gerçek - CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Konuşmasında iktidarın baskıcı uygulamalarını hedef alan Özel "Bugün bu kürsüden kayda geçirmek isterim ki Türkiye bir sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir. Türkiye’de yaşanan ve yaşatılan süreç bir sivil darbe girişimidir. Darbeyi askerler yaparsa askerî darbedir, siviller yaparsa sivil darbedir" diye konuştu.

Açıklamasında muhalefete de bir çağrı yapan Özel "Taban tabana zıt siyasetler de olsa, bu iktidarın karşısındaki bütün muhalefete düşen şudur ki kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz" ifadelerini kullandı.

'SORUMLU ERDOĞAN'DIR'

Özel'in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

Bolu Kartalkaya'da 78 kişinin öldüğü yangını hatırlatan Özel, "Tam 28 gündür vicdanlar yanıyor" dedi.

Biz bu işi günü 10 günde bitiririz diyen İçişleri Bakanı'nın ağzını bıçak açmıyor.

Görevlendirilen ilk bilirkişi heyeti, resmi yazıyla görevlendirilen bilirkişi heyeti, sorumluları Bolu'daki İl Özel İdaresi ve Turizm Bakanlığı diye söyledi diye raporu alınmayan, buradan bakanı sil, Bolu Belediye Başkanı'nı yaz dendi diye mesleki namuslarına dokundurtmayan ve raporlarının arkasında duran, o raporları teslim alınmayan bilirkişi resimleriyle, cisimleriyle, görevleriyle duruyorlar. Heyeti genişletiyoruz deyip sulandırmaya çalışan, sonra direnci görünce yeni heyet görevlendirdik denilen bilirkişinin ise raporu hala ortada yok.

Gözaltı süreleri uzatıldı. Ardından tutuklamalar, serbest bırakmalar yapıldı ama bir bilirkişi raporuna göre değil, Ankara'dan giden baskıya ve oradaki talimatlandırmaya göre yapıldı. Turizm Bakanlığı'ndan kimseye dokunmadılar ve döndüler, AK Parti'ye yük olmayacak bir sistematiğin içine dönüştürdüler. İnsanın tüyleri diken diken oluyor.

'AKP'NİN SORUMLULUĞUNU ÖRTME MAKSADI AÇIKÇA GÖRÜLÜYOR'

Sinan Ateş davasında nasıl katledilenin kimliği ve katledenin kimliği yargıyı, tarihin en büyük yargısızlık, adaletsizlik sürecine sürüklediyse burada da sorumlu tutulanın aidiyeti, partisi ve aslında sorumluluğu olmayanlara yüklenmeye çalışılan yük bizi bu noktaya getirdi.

Dikkatle takip ediyoruz. Şunu biliyoruz. Pazar bekleniyor. Nasıl o gün 6 saat boyunca, o an için 66 rakamı sabah 9'da belliyken, 6 kayıp var, 10 kayıp var deyip 6 saat Erdoğan'ın Ankara'daki kongresi, AK Parti İl Kongresi beklendi ise, rozet takılıp, katılım töreni bitip, alkışlar sustuktan sonra hepimizin bildiği gerçek rakam ilan edildi ise şimdi de Turizm Bakanını görevden almak yerine kongre sonrası zaten geniş bir kabine değişikliğinin içinde bu işi eritip AK Parti'nin sorumluluğunu örtme maksadı açıkça görülüyor.

Bir sorumlu vardır, o da Recep Tayyip Erdoğan'dır.

YENİDOĞAN ÇETESİ

Tabii Kültür Bakanına istifa edecek misin diyen arkadaşlarına, niye edeyim ya, Sağlık Bakanı etti mi demişti. Seni görevden alır mı? Nasıl alacak? Yenidoğan çetesinde Sağlık Bakanını aldı mı da beni alacak demişti.

İşte o sağlık sistemi, bir yandan AK Partili milletvekillerinin ağızlarından dökülen sözlerle nerelere geldiğini, hekime karşı şiddetin, hekim emeğinin, sağlık emekçisinin emeklerinin nasıl değersizleştirilip onların nasıl hedefe konup, nasıl onlara şiddetin yönlendirildiğinin bir itirafı geldi. Ben milletvekilinin ardından yaptığı özrü önemsiyorum.

Ama bir gerçek var. Memnuniyetsizlik varsa ben şunu yaparım. Sağlık personelinin gırtlağına yapışın. Ben devlet olarak üzerime düşeni yaptım, hizmeti vermeyen onlardır. Yıllar önceydi. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin anketlerde en güçlü olduğu yer sağlık görünürdü.

Yüzde 70'in üzerinde memnuniyetler görülürdü. O zamanki sağlığa karşı şiddet araştırmalarında somut tespit vardı. Bunların iktidar tarafından kendi lehlerine yoğun iletişimi, sağlık alanında ortaya çıkabilecek herhangi bir olumsuzlukta, her şey bu kadar iyiyken niye benim başıma, yakınımın başına bu geldi diye doğrudan sağlık emekçisini hedef gösteriyor derlerdi.

Şimdi o memnuniyetler yüzde 78'lerden yüzde 50'nin 40'ın altlarına gerilemişken o gün bile memnuniyetin iletişimi hedef gösteriyor derken bilim insanları, bugün bu kadar memnuniyetsizlikte biz her şeyi iyi yapıyoruz, gidin gırtlağını sıkın meselesi, bir milletvekilinin kişisel gafından, hatasından çok sistemin kendisini nereye dayandırdığı, nasıl suçu başkalarına attığı ve sağlık emekçilerinin emeğini değersiz ve aslında bedenini de değersiz gördüğünün açık bir kanıtı olması açısından son derece önemli.

DEPREMİN YAŞANDIĞI İLLERDE REZERV ALANI SORUNU

Hatay'ın rezerv alan sorunu bütün farklı illerde de yaşanmaya başladı, yaşanıyor. Bu sefer de Malatya Yeşilyurt ilçesinde bir rezerv alan kriziyle karşı karşıyayız. Bilimsel olarak yapılması gereken değerlendirmelerin sübjektif kriterlerle, hele hele değerli yerleri, ya bu garibanların, yoksulların burada işi ne, onları alalım, şuralara taşıyalım, buraları farklı değerlendirelim yaklaşımı Hatay'da aldığı itiraz çeşitli şehirlerden yükseliyor. Bu konudaki takibimizi ve dikkatimizi sürdürdüğümüzü ifade etmek isterim.

'RAMAZAN GELİYOR, VE AÇLAR TOKLARIN HALLERİNDEN ANLAMADIĞINI GAYET İYİ BİLİYOR'

Ekonomide yaşanan krize değinen Özel "Geriye düşmeyen, geliri gerilemeyen, fakirleşmeyen kimse kalmadı" dedi.

Özel şöyle konuştu:

"Elbette istiyor ki yaptığı yargı tacizlerini konuşalım. Konuşacağız. İstiyor ki yaptığı haksız saldırıları, hukuksuzlukları konuşalım ve bu meseleleri konuşmayalım. Yangın konuşulmasın. Yoksulluk konuşulmasın. Yenidoğan çetesi konuşulmasın. Milletvekillerinin doktorları hedef göstermesi konuşulmasın. Öğrencinin açlığı, yoksulluğu konuşulmasın. Peki Ramazan geliyor Sayın Erdoğan. Ramazan'da insanların açlığı yok, tokların açların halinden anlaması için üzerlerine farz olmuş bu ibadet geliyor ve açlar, tokların kendinin halinden anlamadığını gayet iyi biliyorlar. Ramazan kolisi geçen yıl 950 liraydı, bu yıl bin 610 lira. Emeklileri hiçbir zaman enflasyona ezdirmedim diyenleri milletimizin vicdanına havale ediyorum.

Biz Tayyip Erdoğan'la sürekli birbirimizi takip ediyoruz. 'Altın hesabını' bırak diyor. Başka bir yere çağırıyor beni. Çağırdığı tarafa gitmiyorum diye çıldırıyor. Ama onun bildiği benim Manisa, hariç, 54 memlekete 213 ziyaret yapmışım bir yılda. Tayyip Bey deprem bölgesine bile tek ile gitmiş, saatler kalmış, sıcak bir salonda beşli çeteye ödül dağıtmış. Oysa ben onu ben onu konteynırlara çağırdım. 'Konutların yüzde 30'unu verdik diyor. Konteynerların yüzde 10'u daha boşalmamış. Onu bir görmeye, gerçeklikle yüzleşmeye çağırdım ama dinlemiyor."

Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasına ve HDK'ye yönelik operasyona değinen Özel şunları kaydetti:

"En son 1 milyonu aşan nüfusuyla Van Büyükşehir Belediyesi'ne bir kayyum daha atandı. Dün bunları not almıştık. Bugün sabahleyin genel başkanlarıyla da konuştuğum EMEP'in, bugün sabahleyin DİSK'in, bugün sabahleyin toplumsal muhalefetin birer parçaları olan pek çok yapının çok sayıda mensubu bir gerekçeyle, yaratılmaya çalışılan bir algıyla, efendim 5 sene önce bir konferansa davetlilermiş, gitmişler, demokrasi konuşmuşlar, toplumsal muhalefeti güçlendirmeyi konuşmuşlar. Bugün onların her birisinin kapısına polis dayandı, yeni bir operasyon başladı.

Kayyum olarak atanan valiler halkın iradesini bir kez daha yok sayarken buna demokratik itirazlar şiddetle ve yeni gözaltılarla ve tutukluluklarla cezalandırılıyor ve Cumhuriyet Halk Partisi, üç tanesi, iki tanesi kendi belediyesi olan, 11 ayda 11 belediyeye kayyum atandı.

Geçmişte olduğu gibi bugün de bu hukuksuzluğa kime atandığı ve algı operasyonuyla nelerin söylendiğine bakmaksızın karşı çıkmaya devam ediyor. Dün güçlü bir heyetle, kamuoyu tarafından dikkatle takip edilen bir ziyareti Van'a gerçekleştirdik.

Van sokaklarındaki bu demokrasi dayanışmasına Cumhuriyet Halk Partisi'nin verilen önem, duyulan güven ve geleceğe dair umut şunu gösteriyor ki adı Zafer Partisi de olsa, Demli Belediye de olsa, Cumhuriyet Halk Partisi de olsa, EMEP Partisi de olsa, yarın başka bir parti de olsa, taban tabana zıt siyasetler de olsa, bu iktidarın karşısındaki bütün muhalefete düşen şudur ki kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz."

'MEHMET TÜRKMEN AKILLANMIYORSUN SEN DEYİP HAPSE ATILDI'

Antep'te devam eden işçi direnişleri nedeniyle BİRTEK SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutuklanmasına da tepki gösteren Özel şu ifadeleri kullandı:

"Antep'te 11 fabrikada 3 bin kadar işçinin eylemi, yemek ücretlerinin, yol ücretlerinin ellerinden alınmasına isyanları, enflasyon karşısındaki zam talepleri ve AK Parti milletvekilinin fabrikasında zenginliğimizi Allah verdi diyen ama çalışanına vermeyenlerin durumu ortada ve buna itiraz eden Bir Tekstil Sendikası'nın başkanı Mehmet Türkmen önce gözaltına alındı, had bildirildi, akıllı ol dendi, salıverildi. Ardından dün tekrar gözaltına alındı, akıllanmıyorsun sen deyip hapse atıldı. Onun isyan ettiği fabrika, AK Parti milletvekilinin fabrikası, 2023 yılında 3 milyar ciro yapmış. Ödediği vergi yalnızca 390 bin. 3 milyar ciro yapıp, 390 bin vergi ödeyenler dönmüşler emekçinin yemeğine, yol parasına göz dikmişler."

ERDOĞAN'A 'HÜDA PAR' TEPKİSİ

HÜDA PAR'ın hafta sonu düzenlediği 'Kürt sorunu çalıştayı'na da tepki gösteren Özel "Kürt sorununu HÜDA PAR’ın yarattığı zeminde tartışmaya kalkarsak bu parti kendini inkâr etmiş olur. O HÜDA PAR ki domuz bağcılarının partisidir. O HÜDA PAR ki kadına karşı şiddetin simgelendiği, vücut bulduğu partidir. O HÜDA PAR ki, “Bekâr kadınları sahiplendirmek lazım.” diyebilen bir partidir. Demokrasiden yararlanıp demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. O HÜDA PAR’a sesim yok ama Recep Tayyip Erdoğan’a söyleyecek bir sözüm var: Kimler kimlerle beraber Tayyip Bey? Kimler kimlerle beraber?

'TÜRKİYE’DE YAŞANAN BİR SİVİL DARBE GİRİŞİMİDİR'

Türkiye'de son günlerde yaşanan soruşturma ve gözaltılar da Özel'in konuşmasında yer buldu:

"Bugün bu kürsüden kayda geçirmek isterim ki Türkiye bir sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir. Türkiye’de yaşanan ve yaşatılan süreç bir sivil darbe girişimidir. Darbeyi askerler yaparsa askerî darbedir, siviller yaparsa sivil darbedir ve darbe, darbe, ülkeyi yönetenlere karşı yapılır.

Cumhuriyetin ve demokrasinin kıymetini en iyi bilenler bizleriz. Yine benzer süreçlerde örneğin Sayın Erdoğan okuduğu bir şiirden dolayı, geçen söyledim, şiirin dizelerine bakıyorlar. O şiiri okudu Siirt meydanında ve o şiirden dolayı siyasi yasak aldı. Biz o siyasi yasağı desteklemedik. Hatta devamında partisinin başında olup milletvekili olamadığı için Sayın Baykal Anayasa’yı değiştirip o Siirt’teki milletvekilimizi de istifa ettirtip yapılan erken seçimle, ara seçimle Erdoğan’ı Meclis’e taşıyıp başbakan yapacak kadar, o sürece olanak sağlayacak kadar bir demokratik olgunluk ve erdem göstermiş, “Siyasi yasak doğru değil. Milletin seçimine mani olmak, karar vermek, yön göstermek doğru değil. Patron millettir, halktır, onun dediği olur.” demiş ve Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırmış partidir Cumhuriyet Halk Partisi. Şimdi Ekrem İmamoğlu kendisine karşı açılan 5 ayrı davada ışık hızıyla 2,5 yıl hapsi isteniyor. Sayın İmamoğlu’na 5 ayrı davadan 5 sefer siyasi yasak isteniyor. Ankara’da MİT eliyle tetiklenen bir süreci ifşa etmiş ve o an için o ifşanın üzerinden durdurmuştuk. Belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz tutuklanıyor. Muhalefetin tüm muhalefet olanakları, sesini duyuracağı televizyon kanalları, haberlerini yapan gazeteciler, onlarla birlikte eylem yapan sivil toplum örgütleri baskı altına alınmaya çalışılıyor ve dört bir yandan bu giderken bu sivil darbe girişimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı da kirli bir planın içinde. Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapılıyor."

(HABER MERKEZİ)