CHP lideri Özgür Özel: Erken seçim için her şeyi yapacağız
CHP lideri Özel, 2025'te seçim olması için 'her şeyi yapacaklarını' söyledi. Kasım 2025’i, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girmek istediği bir seçim için son tarih olarak belirlediklerini hatırlatan Özel "Erken seçim sandığını kaçırırlarsa biz bu milletin önüne bir sandık koyacağız" dedi.
Artı Gerçek - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV yayınına katılarak açıklamalarda bulundu. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanmasına ilişkin konuşan Özel, "Gazeteciler hepimiz gibi meslek sahibi insanlar. Herkesin farklı farklı meslekleri var ama bir gazeteciye yapılan iş, o gazetecinin kendisine yapılmıyor. Gazetecilik mesleğinin farkı bu. Çünkü gazeteci halkın sokaktaki gözü, sokaktaki kulağı. Halk bir şey duyarsa bunu gazeteci duyarsa duyacak, halk bir şey görürse gazeteci görürse görecek. Gazeteci sayesinde haberdar oluyoruz. Yani bugün Suat Toktaş’ı alıp da cezaevine koyunca; işte iki kız çocuk babası, işinde gücünde olan herhangi birisini cezaevine koymaktan farklı olarak toplumun gözünü, kulağını cezaevine koyuyorsunuz ve haber alma hakkına saldırmış oluyorsunuz" dedi.
'GÜN KAYITSIZ, ŞARTSIZ HAKSIZLIĞA KARŞI BİRLİKTE OLMA GÜNÜ'
Özel şöyle devam etti:
Bu ilk kez yapılmıyor. Bundan önce çok sayıda gazeteci gözaltına alındı, tutuklandı, hapishanelere konuldu. Bu yolda dönenler oldu, bir de Suat Toktaş gibi direnmeye devam edenler oldu. Suat Toktaş Türkiye’nin en büyük kanallarında yöneticilik yapmış, CHP’de Grup Basın Danışmanlığı görevini yapmış ve Halk TV’den çok daha konforlu alanlarda, çok daha yüksek maaşlarla çalışabilecekken o deneyimiyle, tecrübesiyle, mesleğinin doruk noktasında bu mücadeleye, halkın haber alma hakkına sahip çıkmaya dahil olmuş birisi ve onun için hedefte. Memnun olduğumuz taraf, bir büyük dayanışma gösterildi. Ve gösterilen bu büyük dayanışma belki beş gazeteci arkadaşımızın beşinin de tutuklanmasının önüne geçti. Halk, Halk TV ‘ye sahip çıktı çünkü halk, Halk TV’yi bir televizyon kanalı olarak görmüyor. Halk TV’yi kendisinin duyması gerekenleri kendine duyuran, görmesi gerekenleri gösteren, hakikatın bekçisi, adaletin takipçisi bir yayın kuruluşu olarak görüyor. ‘Halk TV olmazsa olandan bitenden haberim olmaz. Halk TV olmazsa sadece ben Tayyip Erdoğan’ın ‘gör’ dediklerini görürüm, ‘duy’ dediklerini duyarım ve gerçek bir vatandaş olarak kanaatimin oluşması ancak Halk TV sayesinde olur’ diyor.
Özellikle en büyük tehlike şu: Bir arada durması gerekenlerin çatlak ses çıkarması. Aradan bir tuğlanın çekilmesi bile koca bir duvarı sallar. Biz iktidarın ördüğü korku duvarını yıkmaya çalışırken dayanışma duvarının içinde çatlak sese, olmadık hareketlere ihtiyaç yok. Ve gün kayıtsız, şartsız, amasız, fakatsız haksızlığa karşı hep birlikte olma günü. Haksızlığa uğrayan Zafer Partisi ise Zafer Partisi’nde olacağız, İYİ Parti ise İYİ Parti’de olacağız, Halk TV ise Halk TV’de olacağız. DEM Parti’ye bir haksızlık yapılıyorsa DEM Parti’ye destek vereceğiz. Muhalefette, ‘Öyle ama benim onunla yanyana gelmem mümkün değil...’ Siyasi görüş farklılığı, biz Ümit Özdağ ile çok farklı şeyler düşünüyor olabiliriz ama onun dışarıda olmadığı hergün Türkiye’nin kaybettiği bir gündür. En aykırı fikirlerin en özgürce söylenmesi şiddet çağırmadıktan sonra, insanların canına, kamu düzenine kastetmeyen her türlü tepki, protesto meşrudur. Bugün yapılmaya çalışılan insanların tepki vermesine engel olmaktır.
'İSTANBUL’U YARIN İFADE VERMEYE ÇAĞRIYORUM'
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik açıklamaları sonrası açılan soruşturma kapsamında yarın ifade vereceğini anımsatan Özel "Ekrem İmamoğlu Trabzon doğumlu veya Trabzonlu bir belediye başkanı olarak, Hasan Amca’nın oğlu Ekrem Bey olarak değil; bütün İstanbul’un ‘Çalmadan, çıpmadan, hakkaniyetle bu şehri yönet’ diye emanet ettiği o şehrin emin insanı ifadeye çağrılıyor. Yarın ifadeye çağrılan İstanbul’un ta kendisidir. Başta CHP’lilerdir ama bütün demokratlardır. Erkem İmamoğlu’na oy veren, gelecekte oy vermeyi düşünen ya da ona yapılan haksızlığı kendine yapılmış olarak hisseden herkes, bu ülkenin geleceğinin teminatıdır. O yüzden ben İstanbul’u yarın ifade vermeye çağrıyorum" diye konuştu.
'KIRMIZI KART LAFTAN ANLAMAYANA GÖSTERİLİR'
Özel şöyle devam etti:
Özel, "Belediye başkanları, sendikacılar, hak savunucuları, gazeteciler kamuoyunun gözü önünden alınıyorlar buna karşı ne yapacaksınız” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Biz buna karşı ayrı ayrı, küçük küçük tepkiler, mitingler... Bugüne kadar yapılması gereken birçok şey yapıldı, bundan sonra da yapılır. Ama biz bunun bir süreç olduğunu, iktidardan düşmekte olan, milletin önce gönlünden, sonra gözünden düşen iktidarın koltuğuna tutunabilmek için hukuksuzluğa, hukuk katliamına ve hem yargıyı hem kolluğu kendisinin aparatı olarak kullanıp korku yayarak iktidarda kalmaya niyetlendiğinin ve bunun sürecini yürüttüğünün farkındayız. Her gün onun bir adımını artıyorlar ve sertleşerek gidiyorlar, bunun farkındayız. Buradan sonra buna karşı bizim yeni bir süreç tarif etmemiz gerekiyordu. Ben partinin bütün seçilmişleriyle davet ettiğimiz toplantılarda defalarca fikirlerini alarak ve partinin yönetim organlarını çalıştırarak bir süreç hazırladık. Salı günü ‘Başlıyoruz’ dedik, başladık. Biz, bu sürecin sonunda artık erken seçimin kaçınılmaz olduğunu söyledik ve ‘Bu millet size kırmızı kart gösterecek’ dedik. Kırmızı kartın anlamı nedir? Kırmızı kartı, ilk kez İngiltere’de bir hakem yabancı bir oyuncu dil bilmediği için, söylediğini anlamadığı için kullandı. Laftan anlamayana gösterilir. Laftan anlamadılar. Bu millet ‘Açız’ dedi, anlamadılar. ‘İşsiziz’ dedi, anlamadılar. ‘Bu fiyata bu ürün ekilmez, dikilmez. Zarar ediyoruz’ dedi, anlamadılar. ‘Bu maaşla geçim olmaz’ dedi, anlamadılar. Şimdi ona artık milletin kırmızı kartı gösterme zamanı geldi.
Biz Kasım 2025’i, Erdoğan’ın girmek istediği bir seçim olacaksa son tarih olarak söylemiştik. Şimdi bu yaşananlardan sonra 2025’te bu sandık, bu milletin önüne gelecek. Gelmesi için üzerimize düşen her şeyi yapacağız. Bunun için hazırlıklarımızı tamamlıyoruz, hızlandırdık. Sandık görevlisinden onun eğitimine, afişten, broşürden, pankarttan, partinin sloganlarına, parti programından hükümet ve iktidar programına ve elbette adayına kadar biz bu sürecin en hazır unsuru olarak çıkıp bu iktidarı seçime zorlayacağız. Bunun için önce ‘Başlıyoruz’ dedik, şimdi hazırlanıyoruz ve uzun olmayan bir süreçte bu milletin önüne o sandığın gelmesi için ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Göreceksiniz o sandık gelecek ve gelmezse, onlar o sandığı kaçırırlarsa, biz bu milletin önüne, bu senenin içinde bir sandık koyup ‘Ne diyorsunuz bakalım?’ diyeceğiz ve göreceğiz, bu iktidarın ayakta durabilecek gücü var mı, yok mu? Erken seçim için her şeyi yapacağız. Erken seçim sandığını kaçırırlarsa biz bu milletin önüne bir sandık koyacağız. O zaman göreceğiz, millet ne diyor diye. (ANKA)