CHP'li Salıcı: Erdoğan'ın Türkiye'yi kucaklayacak bir yaklaşımı yok

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, 'Türkiye ittifakı' tartışmasına dair 'Biz içeriğini bilmiyorduk. Ama anlaşılan o ki sayın Devlet Bahçeli biliyormuş' dedi.

CHP'li Salıcı: Erdoğan'ın Türkiye'yi kucaklayacak bir yaklaşımı yok

Derya OKATAN

ARTI GERÇEK- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, 'Türkiye ittifakı' açıklamasının hemen ardından basında AKP'nin CHP ile görüştüğü iddiaları gündeme geldi. İddialara yanıt veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Erdoğan'ın açıklamalarında Türkiye'yi kucaklayacak bir yaklaşım görmüyoruz" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ile 'Türkiye İttifakı' tartışmalarının yanı sıra İstanbul seçimleri ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıya dair konuştuk:

- Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik linç girişimi soruşturması ne aşamada, yen deliller ortaya çıktı mı?

Bir komisyon kurduk, grup başkanvekilimizin başkanlığında. O komisyon elindeki verileri dönem dönem basınla da paylaşıyor. Görüntüler toplandı, görüşmeler yapıldı. Burada organize bir iş var. Bu organize iş sayın Kılıçdaroğlu'nun bir şehit cenazesine gitmesi, bunun Çubuk'ta olmasıyla ilgili değil. Daha önce de İçişleri Bakanı'nın CHP il başkanları şehit cenazelerine sokulmayacak talimatı ile başlayan sayın genel başkanımıza yönelik saldırı girişimi oldu. Ama buradaki linç girişimi. Türkiye'nin iyiliğini isteyenlerin uzak durduğu, Türkiye'yi toplumsal açıdan sıkıntıya sokmak isteyen güçlerin öne çıkmak istediği bir yapı var.

- Kim bunlar?

Onu şu anda henüz net olarak bilmiyoruz. Ama bu soruşturma sonucunda bunun ortaya çıkmasını bekliyoruz. Ortaya çıksın ki biz de hem kim olduklarını bilelim hem de tüm Türkiye kamuoyu bilsin. Bu tür girişimlerden medet uman güçler, kişiler bundan sonra bu tür yollara tevessül etmesinler.

CHP'li Salıcı: Erdoğan'ın Türkiye'yi kucaklayacak bir yaklaşımı yok - Resim : 1
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, AKP'nin YSK’yi siyasal baskı altına almaya çalıştığüını söyledi.

'TOPLUMSAL ÇATIŞMA YARATILMAK İSTENDİ'

- Amaç neydi peki?

Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'de son seçimleri kazanmış partinin lideri. O girişim sırasında, aynı zamanda İstanbul'da yüz binlerce insanın katılmış olduğu bir miting vardı. Böyle bir ortamda ana muhalefet partisi liderine yapılan saldırının yansıması Türkiye'nin farklı yerlerinde farklı şekillerde ortaya çıkabilirdi. Olumsuz anlamda ortaya çıkabilirdi. Biz ısrarla seçim döneminde de kampanyadan sonraki 17 günlük mazbata sürecinde de soğukkanlı olduk, meseleyi bir yerel seçim ortamının dışına çıkarmadan yürütmek istedik. Türkiye'nin gerçek problemlerinin konuşulduğu bir süreç olsun istedik. Ama Türkiye'nin gerçek problemlerinin değil beka meselesinin konuşturulmaya çalışıldığı bir süreç yaşadık. Bu dil; tepeden bakan, hakaret eden, insanları dışlayan, Türkiye'yi kutuplaştıran dil kaybetti. Bizim konuştuğumuz kucaklayıcı dil kazandı ama anlaşılan o ki seçim sonuçlarını sindiremeyen ya da bu tepeden bakan, hakaret eden dilin devam etmesini isteyen, bir toplumsal çatışma ortamı yaratma çabası olduğunu görüyoruz. Bundan ısrarla kaçınıyoruz. Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Türkiye'nin geleceğinin iyi bir şekilde olmasını isteyen hiç kimsenin de bu tür bir yönteme prim vermeyeceğini düşünüyoruz.

- Bu soruşturma sonucunda gerçek sorumluların, arkasındaki güçlerin açığa çıkarılacağına inanıyor musunuz?

Biz Türkiye'nin yasal süreçler eliyle bu tür işlerin sonuçlandığı bir ortama gelmesini itiyoruz. Bütün çabamız buna yönelik olacak. Daha önce oldu, bu tür olaylar ortaya çıkmadı, bu sefer çıkması için biz elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz. Ortaya çıksın ki bir daha olmasın.

'AKP LEHİNE ÇIKANA KADAR MI SAYILACAK?'

- İstanbul seçimleri… YSK pazartesi günü ele alacak. Siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz YSK'den?

Hukuk içinde bir sonuç bekliyoruz. Hukuk neyi gerektiriyorsa. Hakkaniyet duygusunu zedelemeyecek, hukukun dışına çıkmayacak ve Yüksek Seçim Kurulu'nun içtihatlarına uygun karar vermesini bekliyoruz. Bu hem vicdanen insanların hakkaniyet duygusunu karşılayacak hem de hukukun gereği olmuş olacak. Ama hukukun genel çerçevesine uygun bir karar ortaya çıkmazsa o zaman insanların seçim sonuçlarının doğru şekilde okunduğuna dair duygusu zedelenmiş olur. Bu Türkiye için çok kötü bir tablo olur. Biliyorsunuz İstanbul seçimlerine birçok itiraz yapıldı. Bazı ilçelerde sandıklar 4 kere sayıldı. Saydık da saydık… Neyi bekliyoruz? AKP lehine bir sonuç çıkana kadar saymaya devam mı edeceğiz? Ya da İstanbul’da seçimi kazanmak için kaç oy fark yeterli? Bu konu tartışıldı biliyorsunuz. 3 bin 870 oy ile biz kazandık, açıklaması yapan bir siyasal partinin lideri döndü 13-14 bin oyla seçim mi sonuçlanır canım, dedi. Kaç oyla sonuçlanması gerekiyor? Yüzde kaç fark yemeniz gerekiyor bizim İstanbul’da seçimi kazandığımızın tescil edilebilmesi için. Bunlar işin siyasal tarafı. Ama Yüksek Seçim Kurulu, hukuka vicdana ve daha önceki içtihatlarına uygun bir karar vermek durumunda ki, bu ülkede hukukun olduğunu insanlar görsünler. Biz sürecin olumlu sonuçlanacağı, Ekrem İmamoğlu'nun aldığı mazbatanın YSK eliyle de kabul edileceği kanaatindeyiz.

'YSK’Yİ SİYASAL BASKI ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYORLAR'

- Sayın Kılıçdaroğlu, 'kumpas' açıklamasında bulundu. Somut bir duyum mu aldınız?

31 Mart akşamı Binali Yıldırım zafer konuşması yaptı. Yıldırım konuşma yaparken seçimi kazanmadığını bilmiyor muydu? Biz biliyorduk, elimizde veriler vardı. Bizim elimizdeki veriler seçim sırasında her bir sandık başında en az 9 kişi olacak, 3'ü gençlik kollarından, 3'ü kadın kollarından, 3'ü ana kademeden olacak diyen herhalde Tayyip Erdoğan'ın elinde de vardı. İlerleyen saatlerde il başkanı çıktı, 'seçimi kazandık' açıklaması yaptı, rakam verdi. Biz elimizdeki rakamlara göre sonuçlanacağını biliyorduk çünkü ıslak imzalı tutanaktır bunun özü. Bunlar niye yapıldı? Bunlar yapılırken iyi niyet mi arayacağız? İtiraz yapılabilir, yapıyorlar zaten, çıkan sonuç ortada hâlâ neyin itirazı yapılıyor.

- Ancak Kılıçdaroğlu YSK'ye da işaret etmişti… (Yüksek seçim Kurulu içinde AKP ile işbirliği yapıp İstanbul seçimlerini iptal ettirmek için ortaklaşa bir kumpas mı hazırlanıyor, biz buna inanmak istemiyoruz.)

YSK'yi siyasal baskı altına almaya çalışıyorlar. Biz siyasal baskının YSK'nin kararlarını etkilemeyeceğini, hukuk ve içtihatları çerçevesinde karar verdiğini görmek istiyoruz. Türkiye'nin bir hukuk devleti nosyonunun en azından bir miktar kaldığına ikna olmak için.

- Seçimlerin iptal edilmesi durumunda CHP ne yapacak?

Biz seçimlerin iptal edileceği kanaatinde değiliz. İstanbul'da bir seçim olacak tabi, 5 sene sonra olacak. Biz nasıl 1994'de İstanbul'da seçimleri kaybettik, sonra döndük acaba nerede yanlış yapıyoruz dedik, bir sonraki seçimlerde başka bir strateji izledik. 25 yıl boyunca biz İstanbul'da seçimlerin sonucunu tartışmadık. İtirazlarımız oldu, itirazlar karara bağlandıktan sonra bir meşruiyet tartışmasına girmedik. Sizi belediye meclisleri üzerinden sıkıştıracağız, yasalarda değişiklik yapacağız demedik. Kendi mücadelemizi verdik ve en son 31 Mart seçimlerinde biz kazandık. Biz iki seçim arasında ne yaptıysak tavsiyem Adalet ve Kalkınma Partililer de otursunlar ders çıkarsınlar, şapkalarını önlerine koysunlar. Seçim sürecinde kullanmış oldukları hakaret dilinin toplumda karşılık bulmadığını görsünler ve Türkiye'nin geleceği için yeni bir dil kullanmaya başlasınlar.

'BAHÇELİ MİLLET İTTİFAKI'NIN İÇERİĞİNİ BİLİYORDU'

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Türkiye ittifakı' çıkışı neydi ve sonrasından neden bu söylem '82 milyonun ittifakı'na dönüştü?

Sayın Erdoğan ilk 'Türkiye ittifakı' açıklaması yaptıktan sonra bunun içeriğinin ne olduğuna dair bir şey söylemedi. Dolayısıyla biz de içeriğini bilmiyorduk. Ama anlaşılan o ki sayın Devlet Bahçeli biliyormuş. O direkt tepki gösterdi. 'Nereden çıktı bu, cumhur ittifakı dışında bir ittifakı coğrafya esasına dayalı bir ittifakı biz kabul etmiyoruz' dedi. Biz içeriğini görmek için bekledik, sayın Bahçeli beklemedi. Sayın Bahçeli bir mesaj almış, oradan anlaşılan bu. Bugün gelmiş olduğumuz noktada Erdoğan'ın açıklamalarında Türkiye'yi kucaklayacak bir yaklaşım görmüyoruz.

- 'Türkiye ittifakı' açıklamasından sonra basında AKP'nin CHP ile görüşme yaptığı iddiası yer aldı. Görüşmeleriniz oldu mu AKP ile?

İddia. Basında yazan iddialar.

- Peki talep gelirse görüşür müsünüz? Mesela özellikle ekonomi konusundaki bir görüşme teklifine CHP nasıl yanıt verir?

Ağustos 2018'de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu 13 maddelik ekonomiye dair bir açıklama yaptı. Dedi ki, Türkiye ağır bir krize doğru sürükleniyor, bu krizi ortadan aldırmak için, insanlarımızın daha iyi bir hayat yaşaması için şu 13 maddenin yapılması lazım. Sizin atmak isteyeceğiniz tüm adımlara biz destek olmaya hazırız, dedi. Ne oldu? Türkiye o krize göz göre göre girdi. O kriz devam ediyor ama iktidar ısrarla bizim önerilerimizi dikkate almak istemiyor. Şu anda ekonomiyi kendileri yönetiyor, sorumluluk iktidarda. Bizim önerilerimizi dikkate almadan ilerledikleri sürece geldiğimiz yer daha derin bir ekonomik kriz olacak. Biz sözümüzü çok önceden söyledik. Bu duruşumuzun arkasındayız.

- Sayın Kılıçdaroğlu'nun 23 Nisan günü Meclis'teki konuşmasında yeni anayasa açıklaması oldu. Bu konuda somut olarak bir çalışmanız var mı ya da olacak mı?

Referandum sürecinde rejim değişikliği dediğimiz Türkiye'nin başkanlık sistemine geçişinin oylandığı referandum sürecinde biz Türkiye'de güçlendirilmiş özgürlükçü bir parlamenter sistemden yana olduğumuzu ve neler yapılması gerektiğini söyledik. Biz söylediğimizin arkasındayız. Ama şu anda başka bir tablo var Türkiye'de. Ve doğru soru şu bence; başkanlık sistemine geçtiğimizden beri Türkiye'de ne iyi gidiyor? Eğitim mi, dış politika mı, ekonomi mi daha iyi gidiyor? Hani karar verme süreçleri hızlanıyordu, hani bürokrasi ayak diriyordu, bürokrasiyi aradan çıkaracaklardı? Hani Türkiye'nin dünya gücü, lider ülke olmasının önünde bir engel kalmayacaktı. Sistem değişti, başkanlık sistemine geçildi, Tayyip Erdoğan başkan oldu. Ne daha iyi gidiyor? Hiçbir şey. Bir şeyler daha iyi gidiyor olsaydı, yerel seçimlerde bu kadar büyük hezimet almazlardı zaten.

- Peki bu sorunlar nasıl çözülecek? CHP ne yapacak?

Şu anda önceliğimiz, yerel yönetimlerde seçim öncesi vermiş olduğumuz sözleri tutacak bir hizmet yapacağız. Vatandaşa dokunacağız. Bizim bir erken seçim talebimiz yok. Türkiye bir erken seçime giderse ya da normal zamanında genel seçime giderse hazırlıklarımızı ona göre yapacağız. Ama şu anda bizim birinci gündemimiz vatandaşın günlük hayatta yaşamış olduğu mutafıyla ilgili, ekonomiyle ilgili, ulaşımla ilgili maliyetlerin düşürülmesi olacak. Onlara doğru düzgün bir belediyecilik hizmeti verilmesi olacak.

cumhurbaşkanı erdoğan Türkiye İttifakı