DEM Parti Adalar adayı Kristin Selekman: Yassıada olmayalım

DEM Parti Adalar adayı Kristin Selekman: Yassıada olmayalım
DEM Parti, Adalar'da Ermeni aktivist Kristin Selekman ile seçime giriyor. Selekman: "Biz kesinlikle Adalar’ın imara açılmasına karşıyız. Bu en temel sorunumuz. Yassıada'nın başına gelenler bizim Adalar’ın başına gelsin hiç istemiyoruz."

Artı Gerçek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere 15 ilçede belediye eşbaşkan ve Parti Meclisi adayları ile seçime giden DEM Parti, farklı renklerden halklar, kadın aktivistler, emekçiler, gençler ve daha birçok farklı kesimi barındıran bir aday listesi oluşturdu.

İstanbul’un birinci bölgesinde yer alan Adalar Belediyesi’ne aday olan Ermeni aktivisit ve veteriner hekim Kristin Selekman, çocukluğundan beridir yaşam sürdürdüğü Adalar’da hem Hıristiyan hem de diğer halklara yeni bir umut olma iddiası ile yola çıktı.

Selekman, Jinnews'ten Marta Sömek'in sorularını yanıtladı.

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kristin kimdir, neler yapar?

1979’da İstanbul’da doğdum. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldum. Stajımı Gıda Mikrobiyoloji’si üzerine tamamladım. Gıda Analizi Mikrobiyoloji laboratuvarlarında çalıştım. Bir klinik tecrübem oldu. Kendimi daha çok fotoğrafla ifade etmeyi sevdiğim için amatör olarak fotoğraf çekiyordum. Daha sonra bunun amatörlükle sınırlı kalmasını istemedim. Çeşitli sertifika programlarına katıldım ve en sonunda Anadolu Üniversitesi’nde bunun eğitimini aldım. Şu an sokak fotoğrafçılığı yapıp çeşitli sergilerde bulunuyoruz. Serbest veteriner hekim olarak çalışıyorum.

Hayatım kimliğimi açıklamakla geçti…

İnsanlar bir yerden geldiğimizi zannediyor. Ermenistan’dan mı geldin, nereden geldin diye soruyorlar. Ben de anlatmaya çalışıyorum ama bu eğitim sistemindeki eksiklikten kaynaklanıyor. Çünkü bu ülkenin kadim halkını tanımıyorlar. 3 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk var. Sırf Ermeniler değil, Rumlar, diğer etnik kimlikler, Kürtler, Yahudiler, Süryaniler de var. Ama bunlardan bihaberler. Maalesef sanki bir yerden göçebe olarak gelmiş de buraya yerleşmişiz gibi bir hava oluşuyor. Bütün hayatım bunu açıklamakla geçti. Hafıza olarak bu ülkede yaşamış toplumları yok sayarak bir sistem, düzen oluşturulmuş. Bunun neticesinde bu sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz.

DEM Parti olarak Adalar’da nasıl bir iddia ile yola çıktınız? Ada halkı ve ilçelerdeki sorunlara nasıl yanıt olacaksınız?

Ada küçük aslında. Sorunların çok kolay halledilmesi lazım. 5 yılda burası mükemmel, Yunan Adaları ya da İsviçre’deki bir kasaba gibi gayet temiz ve düzenli olabilirdi. Ama maalesef temizlik sorunumuz en temel sorunlardan biri. Yine kıyıların işgal edilmesi diğer bir sorun. Buralarda işletmeler var, belirli bir ücret karşılığı Orman İşletme Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ndan kiralamışlar. Ve halkla kapalı buralar. Bir ücret ödüyorsun ve bu fahiş fiyatlar oluyor. Adalısın ama her gün bunu ödeyemezsin. Denize girecek bir kıyı şeridi yok mesela burada, hiç kalmadı. Parasız hiçbir yerden denize giremezsin dört tarafı denizle çevrili bir adada. İnsanlar bunun olumsuzluğunu yaşıyor tabii maddi olarak da. Yine imar ile ilgili bir takım sıkıntılarımız var. Adalılar 7 Ekim’de, idare mahkemesine bir dilekçe verip dava açtı. İmar planında kıyı şeridine hiç yer verilmemiş. İleride bu kıyılar ne olacak bilmiyoruz. Birilerine peşkeş çekilebilir.

İbadethanelerle ilgili herhangi bir fonksiyon belirtilmemiş. Özellikle Burgazada’daki Cemevi’ne ‘sosyal tesis’ denilmiş. İnançlara saygısızlık bu. Bu da demek oluyor ki yanına bir kafe ya da başka bir yer açılabilir. Bazı kilise ve manastırların da statüsü belirtilmemiş imar planında. Bunlar Adalıların bir çekincesi tabii. Çünkü burada demografik bir yapı değişikliği olabileceğini düşünüyorlar.

Bu çok kültürlü, çok dilli yapının zamanla bir şekilde bozulacağını, yıkıma uğrayacağını düşünüyorlar. O yüzden biz kesinlikle Adalar’ın imara açılmasına karşıyız. Bu en temel sorunumuz. Biz Yassıada olalım istemiyoruz. Yassıada’nın başına gelenler bizim Adalar’ın başına gelsin hiç istemiyoruz. Bunun için üstün bir mücadele göstereceğiz. Aynı şekilde atık sorunumuz var. Bizim bir fizibilite raporumuz yayınlandı bu konu ile ilgili. Geri dönüşüm ve devlet bütçesine bu atık geri dönüşümünden bir bütçe oluşturmak istiyoruz. Bunun projesini de en yakın zamanda hazırlayacağız. Kazandığımız takdirde ilk yürürlüğe sokacağımız şey atık yönetimi olacak ve bu konu ile ilgili çalışmalarımız sürecek.

En önemli şey ise belediyenin yetki ve karar mekanizmasının olmaması. Mülki amirlikler bizim bir üst kadememiz oluyor. Vali, kaymakam söz sahibi. Belediye dediğimiz kurum, görünüşte var fakat hiçbir yetkisi yok. Karar mekanizmamız yok. Yetki ve karar mekanizması olması için de mücadelemiz sürecek. Rant belediyeciliğine son vereceğiz. Bunun için girişimlerde bulunacağız.

Kültür merkezi eksikliğimiz var. Gençler, çocuklar için atölyeler, tiyatro, sinema, sergi, etkinlik salonları açmak istiyoruz. Adalar’ın en büyük sorunlarından biri de sağlık sorunu. Çünkü burada tam teşekküllü bir hastane mevcut değil. Sanatoryumun açılması için Sağlık Bakanlığı’na müracatta bulunacağız. Büyükada’da mevcut bir hastane var fakat yeterli değil. Burada ilk yardım, acil müdahale yapılamıyor maalesef. Genelde deniz ambulanslarında Kartal Hastanesi’ne götürülüyor insanlar. Bu hastaneye MR, röntgen, tomografi gibi cihazlar almak istiyoruz. Yine tabii ki bakanlık desteği ile olacak bunlar. Sağlığın da üstesinden gelmek istiyoruz.

Rant belediyeciliğinin önüne geçeceğiz

Diğer bir konumuz da patili dostlarımız. Onlar için yeterli veterinerlik hizmeti yok. Bununla ilgili biz her adada tam zamanlı çalışan bir veteriner personel almak istiyoruz. Sadece bir ada da değil, her adada olması gerekiyor. Çünkü mobil olunca her adaya yetişmesi mümkün olmuyor. O nedenle belediye kadrosuna da dört tane adamız kadar veteriner almak istiyoruz. Yine şeffaf belediyecilik anlayışımız var. Belediyeyi kazandığımız takdirde, biz her ay gelir gider tablomuzu belediyenin ön cephesine asıp insanları bilgilendirmek istiyoruz. Genelde belediyeler rant üzerinden kalkınıyorlar. Biz bunun önüne geçmek için belediyenin bulunduğu alandan, vergilerden yüzde 20’sinin belediyeye aktarılması için de mücadele edeceğiz. Böylece rant belediyeciliğinin önüne geçmek için çabamız olacak. Belediyeler şu an vergilerden yararlanamıyor. Batı ile Doğu arasındaki fark bu. Onun da üstesinden gelmek istiyoruz.

Ulaşım ve yangınlara karşı tedbirler

Adakart ile ilgili bir vizeleme ücreti var ve bu çok yüksek bir meblağ. Kişi başı 435 lira. Bir ailede dört kişi olduğunu düşünürsek, dört kişinin bunu ödemesi demek. Bunun haricinde gidiş dönüşlerde de yüksek bir ücret ödeniyor. Normalde ulaşım İstanbul’da 1 lira ise burada 20 lira gibi oluyor. Adalar’da yaşamak lüks olmamalı. Adalar’a Adakart üzerinden bir indirim uygulanmalı. Bunun için de gerekirse İBB’ye müracaatımız olacak, bunun da mücadelesini vereceğiz. Yine her sene adada yangınlar çıkıyor. Bu alanlar sit alanı olduğu için imara açılması kısmı şu an erteleniyor gibi gözüküyor. Fakat yandıkça kül oluyor ormanlarımız. Sit alanı olup olmaması da çok mühim değil. Sonuçta biz ağaçsız kalıyoruz ve toprağın yenilenmesi yıllar sürüyor. Bununla ilgili bir çalışma yürüteceğiz, altyapı sorununu çözeceğiz. Ormanın derinliklerine kadar suyun nakledilmesi için yine çalışmalarımız olacak.

Peki, kadınlara ilişkin çalışmalarınız neler olacak?

Biz kadınların yönetimde de söz ve karar hakkı olsun istiyoruz. O nedenle özellikle kadın istihdamı için girişimlerimiz olacak. Yine mahalle meclislerinde kadın ağırlıklı çalışmak istiyoruz. Bunun için yine girişimlerimiz olacak. Gerekirse kadınları tek tek ziyaret edeceğiz. Sorunlarını birebir yüz yüze, karşılıklı olarak anlamaya çalışacağız. İstihdam sorunumuz var fakat bizim de projelerimiz var. Mesela Adalar’da ‘Kendine Yeten Ekolojik Bir Ada’ projemiz var. Bu ekolojik adayı yarattığımız takdirde, sebze ve meyve üretimi, seracılık sektöründe kadın istihdamının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yani kadın elinin değdiği yer verimli olur. Toprak, sebze ve meyve üretme konusunda kadınlara bir istihdam alanı açabiliriz. Yine aynı şekilde burada akülü araçlar var. Akülü araçlardaki kadın istihdamını yüzde 50’nin üstüne çıkarmayı planlıyoruz.

Şiddete yönelik ise biz zaten İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesini isteyen bir partiyiz. Bunun için tabii ki şimdiye kadar çalışmalarımız oldu. Özellikle mahalle meclislerinde kadınların toplanması, bu konuyla ilgili şiddet gören kadınlar var ise bunun bildirilmesiyle Emniyet ile ortak bir çalışma yürütmek isteriz her zaman. Bizim eşit temsiliyetten kastımız, erkek ve kadının eşit temsil edilmesidir. Kadın burada denetleyici mekanizma oluyor. Genelde bize, ‘bu eşbaşkanlık nedir?’ diye soruyorlar. Ben de diyorum ki koltuk sevdasıyla kendini kaptırırsa başkan, bunu denetleyecek bir kadın da yanında olmak zorunda. Bu denetim mekanizması olacak.

Bu rant belediyeciliğin, Adalar’ın peşkeş çekilmesinin de önünü kesecek. O yüzden eşit temsiliyet, kadın özgürlükçü ekolojik bir hareket olarak devletin yapısını yeniden oluşturmak istiyoruz. Yine ötekileştirilmenin olmadığı, çok dilli, çok kültürlü, hayvana, insana saygılı, insan ve hayvan haklarından yana, katılımcı, çoğulcu bir belediye yönetimi, yerel yönetim sunmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki yerel demokrasi çok önemli ve yerelden başlayan şey bütüne yayılır. Biz yerelde bunu sağlarsak, ülkenin geneline de yayılabileceğini ve örnek teşkil edebileceğine yürekten inanıyoruz.

Tüm bu iddialarınız karşısında Ada halkının partinize yaklaşımı nasıl? Adaylığınız nasıl karşılandı?

Bize tepkiler çok güzel. Çünkü biz çocukluğumuzdan beri bu adadayız. Yani biz Adalıyız, dışarıdan biri değiliz. Çocukluğumuzu, ergenliğimizi, gençliğimizi biliyorlar, birlikte büyüdük. O yüzden burada hümanist bir ortam var. Belki İstanbul’da bunu sağlamak daha zor. Ancak burada bunu yakalamak daha kolay. Burası küçük bir kasaba gibi, İstanbul’un incisi. Kıymetli mimarisiyle, doğasıyla, mikro klimasıyla çeşitli medeniyetlerin geçtiği bir kültür mirası. Zaten biz dünya mirası listesine girmesi için çok çabalayacağız. Bu listeye girdiği takdirde Adalar üzerinde oynanan bu rant oyunlarının da son bulacağına inanıyoruz.

Son olarak halklar neden DEM Parti’de buluşmalı?

Özellikle kadınların DEM Parti’ye gelmesini çok istiyoruz. Ve onlara diyoruz ki kendinizi ifade edin. Çünkü bizim partimiz özellikle kadınlara açık. Kendilerini en rahat ifade edebilecekleri, kimliklerini yaşatabilecekleri, sürdürebilecekleri bir partiyiz. Çok kimlikliyiz, çok dinliyiz, çok kültürlüyüz. Herkese kapımız açık. En rahat ifade edebileceğiniz parti DEM Parti.

Öne Çıkanlar