DEM Parti İBB Eşbaşkan adayı Beştaş: İstanbul'da gerçekten demokratik belediyecilik anlayışını hedefliyoruz

DEM Parti İBB Eşbaşkan adayı Beştaş: İstanbul'da gerçekten demokratik belediyecilik anlayışını hedefliyoruz
DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş, İstanbul'da katılımcılığı esas alan demokratik bir belediyeciliği hedeflediklerini söyledi. Beştaş, "İstanbul’da kadın zamanı. Kimseden yana değiliz, kendimizden yanayız" dedi.

Artı Gerçek - 31 Mart'taki yerel seçimler için geri sayım başlarken gözlerin çevrildiği kentlerin başında İstanbul geliyor. İki aydan az bir sürenin kaldığı seçimlerde, ittifak ve adaylara dair tartışmalar büyük oranda sona erdi. Partiler, dün listelerini seçim kurullarına teslim etti.

'Kent Uzlaşısı' kapsamında batı kentlerinin büyük bölümünde adaylarıyla seçimlere giren DEM Parti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) için Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni'yi aday gösterdi. DEM Parti'nin adaylarından Meral Danış Beştaş, partinin batı stratejisi ve hedefleri ile İstanbul seçimlerine dair konuştu.

'KENDİ SİYASETİMİZLE KAZANMAYI HEDEFLİYORUZ'

Partisinin Türkiye'nin batısındaki illerde yürüteceği stratejiyle ilgili açıklamalarda bulunan Beştaş, şunları söyledi:

"Her şeyden önce kendi kimliğimizle, kendi programımızla, kendi siyasetimizle bu seçimlere girmek ve tabi ki kazanmayı hedeflemek üzerinden bir yaklaşımımız var. Tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu gibi. Demokratik ülkelerde siyaset bir rekabet işidir. Her parti kendi programını, ilkelerini ideolojik ve siyasi yaklaşımını anlatır ve halktan destek ister. DEM Parti Türkiye’nin her yerinde ne istiyor, nasıl bir yerel yönetim anlayışını talep ediyor, niçin mücadele ediyor... Bir kere bunları en geniş şekilde anlatacağız. Türkiye’nin her yerinde bu yaklaşımımız var ve rekabet edeceğiz.

'BİZ BİR İKTİDAR YARIŞI OLARAK GÖRMÜYORUZ'

Neticede seçimler aynı zamanda kendimizi anlatmanın ve insanlara ulaşmanın bir yoludur. Partimizi anlatmak, destek alabilmek ve Türkiye’nin her yerinde ‘biz varız’ demek, bu ülkenin asli unsurları olarak demokratik siyasette ısrarımızı ve mücadelemizi ortaya koyuyoruz. Kazanamayacağız diye bir şey yok. Kazanacağız diye giriyoruz. Biz bir iktidar yarışı olarak görmüyoruz. Bir yönetim yarışı, yönetim anlayışını yaşama geçirmek için bir hat izliyoruz. Normal sohbetlerde de ‘kazanamayacaksınız, niye aday oluyorsunuz’ diyenler var. Niye kazanmayalım?

'İSTANBUL EN BÜYÜK KÜRT NÜFUSUNUN OLDUĞU KENT'

İstanbul'un Türkiye seçimlerinde en önemli merkezlerden birisi olduğuna dikkat çeken Beştaş, " İstanbul, Türkiye demek. Yozgat’tan, Hakkari’ye, Şırnak’a kadar akrabası İstanbul’da olmayan bir aile herhalde yoktur. Mutlaka bir bağı vardır İstanbulla. Bu nedenle İstanbul hakikaten Türkiye. Bu yönüyle bizim açımızdan da önemli" dedi.

Bir diğer yönüyle, İstanbul'da DEM Parti çok güçlü. Bizim seçmen kitlemizin önemli bir bölümü burada. Diyarbakır kadar bir seçmen kitlemiz var. En büyük Kürt nüfusunun olduğu kent İstanbul. DEM Parti’nin Türkiye’deki demokratikleşmede başat sorun olarak ifade ettiği Kürt sorunu var. Kürtlerin eşit ve özgür yurttaş olarak mücadelesi on yıllardır sürüyor. En büyük Kürt emekçi nüfusu burada, neredeyse yoksulluk Kürtleşmiş, emekçilik Kürtleşmiş.

'KİMSEDEN YANA DEĞİL, KENDİMİZDEN YANAYIZ'

Aynı zamanda parti olarak Türkiye’de ne kadar iddialı olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Bize hep sorulan soru şu: ‘Siz kazanmayacaksınız, kime kaybettirmek istiyorsunuz? Kimden yanasınız’ diye. Biz kimseden yana değiliz, biz kendimizden yanayız ve bu mücadelede biz varız. Bu seçimde ‘A’ şahsına ya da partisine kaybettirmek ya da ‘B’ partisine kazandırmak gibi bir hedefimiz yok. Bizim tek bir yolumuz var o da kazanmak ve tabi ki tüm İstanbul’a ulaşmak. Kendimizi ifade etmek temel bir yaklaşım."

'BİZ İSTANBUL’DA KADIN GÜCÜNÜ ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞACAĞIZ'

Bütün adayların erkek olduğuna dikkat çeken Beştaş,tek kadın adayın kendisi olduğunu belirterek şunları söyledi:

"İstanbul’un yarısı da kadın, tıpkı Türkiye’de ve dünyada olduğu gibi. Bir kere kadın bakış açıları yok. Yönetim anlayışlarında kadın yok. İddialarına bakmayın. CHP, ‘Çok ilericiyiz, özgürlükçüyüz, Atatürk 1934 yılında kadınlara seçme seçilme hakkı verdi, çok şey borçluyuz’ diyerek çokça propaganda yapıyor. Ama daha son seçimde yeni yeni CHP’de kadınlar grup başkanvekili oldular. Hala sayıları yüzde 20’leri aşamıyor. AKP de MHP de öyle. Biz İstanbul’da kadın gücünü ortaya çıkarmaya çalışacağız. Kadının sesini, rengini, iradesini ortaya koymaya çalışacağız.

Bu sabah beni gülümseten bir mesaj aldım. Akademi dünyasından kadınlar şöyle bir mesaj yolladı bana: ‘Onlar çirkin, biz güzeliz’ diye bir öneri geldi. Bu belki bizim siyasetimizde çok kullanılan bir şey değil ama biz eril dil, o erkek egemen ideolojiyi yıkmak için aynı zamanda geliyoruz. Bu seçimlerde DEM farkını ortaya koyacağız."

'BİZİM DERDİMİZ İMAMOĞLU YA DA KURUM DEĞİL'

Seçimlerin büyük bir yarış içinde geçeceğini belirten Beştaş, şu ifadeleri kullandı:

"Birilerinin iddia ettiği gibi danışıklı ya da arka plan şeklinde değil. Şu algıyı da eleştirmek istiyorum: ‘CHP sizi ziyaret etti, açık görüştünüz’, sanki bir lütufmuş gibi. CHP bizi ziyaret edecek tabi. Diğer partiler de. Biz meclisin üçüncü büyük partisiyiz. Parlamentoda bütün partilerle birlikte çalışıyoruz. Ekrem İmamoğlu, Murat Kurum, Buğra Kavuncu... diğer adaylarla da sonuna kadar yarışacağız.

İmamoğlu’nu eleştirmeyeceğiz diye bir şey yok. Belediyecilik anlayışını da, Kürtlere yaklaşımını da, İstanbul’daki ötekileştirilenlere ve yoksullara karşı yaklaşımını da eleştireceğiz. Eleştireceğimiz yığınla alan var. Bizim derdimiz İmamoğlu veya Kurum değil. Bizim derdimiz biz bu yarışta varız ve kazanmak istiyoruz. Bizim kimseyle ittifakımız yok. İttifakımız olsaydı bunu açık yapardık zaten.

'PROJELERİMİZİ TARAFLARIYLA TARTIŞIP ORTAKLAŞMAK İSTİYORUZ'

Beştaş, partisinin İstanbul için projeleri hakkında şunları söyledi:

Biz diğer partiler gibi ‘şu projeleri hazırladık, bunu sunalım’ gibi bir yaklaşımda değiliz. Biz bunu işin muhataplarıyla, bileşenleriyle, taraflarıyla tartışıp bu konudaki projelerimizi paylaşacağız. Öngörülerimizi, iddialarımızı, yapmak istediklerimizi seçim bildirgemizdeki çizdiğimiz hatta paylaşacağız.

Mesela, İstanbul deprem riski olan bir yer. Biz TMMOB ve şehir plancılarıyla, bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri ve deprem uzmanları ile çok geniş ve yaygın görüşmeler yapacağız. Yine insanları mağdur eden kentsel dönüşüm yerine, yerinde dönüşümü ifade ediyoruz. Şüphesiz elimizde öngörülerimiz, hazırlıklarımız var ama bunu aynı zamanda tarafları ile birlikte tartışıp, onların çözüm önerileri ile ortaklaştırmak istiyoruz.

'DEMOKRATİK VE EKOLOJİK BİR BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI'

Önümüzdeki günlerde görüşmelerimizi tamamladıktan sonra bunu kamuoyuyla da paylaşacağız. İstanbul’da gerçekten demokratik bir belediyecilik, halkın sözünü dinleyen, katılımcı bir yöntemle bir belediyecilik anlayışını hedefliyoruz. Kadınların ‘vitrinde’ sayı ile çok az olduğu, kadın sorunlarından bihaber bir yönetim değil, kadının bizzat yönettiği, kadın sorunlarına bizzat çözüm ürettiği, kadınların içinde olduğu bir anlayışla kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik bir belediyecilik anlayışını hayata geçireceğiz.

'ÇOK DİLLİ BELEDİYECİLİĞİ SAVUNUYORUZ'

Yine çok dilli belediyeciliği savunuyoruz. Mesela, İmamoğlu İstanbul’da ne yaptı Kürtlere? Ne verdi? Birkaç istisna dışında, burada milyonlarca Kürt nüfusuna yönelik ne adım attı? İhtiyaçlarına ne yanıt verdi? Kreş açmakla övünüyor İmamoğlu. Peki İstanbul’da yaşayan Kürtlerin çocukları o kreşlerde anadilleri ile eğitim alabiliyorlar mı? Yok. Kürtçe tiyatro yasaklandığında ya da havalimanında bir anne Türkçe bilmediği için mahsur kaldı. Tek cümle duyabildik mi İBB’den? Hayır, duymadık. Burada Kürtler yaşıyor, belediye hizmetleri kesinlikle Kürtçe de olacak. Burada Araplar mı yaşıyor; belediye hizmetlerinde Arapça olacak. Bu bütün farklı dil ve inanç için geçerli. (MA)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar