DEM Parti'den erken seçim çağrısı: AKP ve ortağı MHP, artık gayrimeşrudur
Rojhat ABİ
HAKKARİ - Hakkari Belediyesi'ne kayyım atanmasının ardından DEM Partili Hakkari Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış'ın 10 yıldır süren davada 19 yıl 6 ay hapis cezası verilerek tutuklanmasına tepkiler sürüyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Keskin Bayındır ve Çiğdem Kılıçgün Uçar, KESK binasında kentteki sivil toplum örgütleri ve meslek odalarıyla bir araya geldi.
'BU İRADEYE SAYGI DUYMAK ZORUNDALAR'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Atanan kayyım, demokrasiye, Kürtlere yapılan bir darbedir. Kendileri darbe değil diyor ama bu darbedir. Erdoğan çıkmış bunu savunuyor. Türk-Kürt diye ayırmak, ülkeyi çete gibi yöneten, hukuku tanımayan onlardır. Belediye eşbaşkanımızı halk seçmiştir. Kandil buraya gelip oy kullanmadı. Bu iradeye saygı duymak zorundalar. Adeta ant içmiş gibi bir politika yürütülüyor. Bugün Türkiye’nin dört bir yanı kayyım rejimine hayır diyor. Erdoğan ve küçük ortağı ülkeyi uçurumun kenarına itiyorlar. Valilik önündeki asker fotoğrafı bir darbe görüntüsüdür" dedi.
'TÜRKİYE HALKLARI KAYYIMI KABUL ETMİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hakkari bunun ilk adımı olmuştur. Hukuk gereğini yapmıştır. Bundan sonra da yapmaya devam edecektir” sözlerine atıfta bulunan Hatimoğulları, "Halkın iradesi tanımamak konusunda adeta ant içmişçesine kayyım politikasını sürdürme konusunda verdikleri mesajla belli ki Türkiye ve Kürdistan’da bunun devamını getirecekler. Buradan kendilerini uyarıyoruz. Türkiye’de artık kayyım rejimine hiç kimse müsamahakâr davranmıyor, davranmayacak. Bugün Türkiye’nin dört bir tarafında DEM Partiye hayatı boyunca oy vermemiş belki de oy vermeyi düşünmemiş farklı düşünen insanlar dahi kayyım rejimine karşı çıkıyor. Bu önemli bir konudur. Türkiye ve Avrupa’da herkes kayyım rejimine hayır diyor. AKP, Erdoğan ve küçük ortağı bu ülkeyi uçurumun derinliklerine sürüklüyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Türkiye halkları bunu kabul etmiyor çünkü bu meşru değildir bir darbedir" diye konuştu.
'KAYYIMCI REJİME KARŞI DURMANIN ZAMANI'
Hatimoğulları, "Kayyım atamaları tıpkı Kobanê Kumpas Davasında olduğu gibi saray’da yazılmış senaryolardan ibarettir. Bu davaların hiçbiri hukuki değil, siyasi intikam davasıdır. Ama yine de bütün bunlara rağmen olması gereken dava süreci ilerler, nihai karar verilene kadar belediye eşbaşkanı görevinden el çektirilemez. Nihai karar açıklandıktan sonra dönülür belediye meclisi kendi belediye eş başkanını kendisi belirler. Esas halkın iradesine saygı duymanın kanalları buradan geçer. Seçilmişin yerine atanmışı getirerek adeta bizleri Ortaçağ’ın gerisine götürmüşlerdir. Çünkü sadece krallıklarda, padişahlıklarda, sadece faşist rejimlerde atanmışlar seçilmişlerin yerine geçer. Bizler, her kesimle kayyım rejimine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün Türkiye’de çok güçlü sesler yükseldi. Bu sesleri daha güçlendirmeye daha çok bir arada olmaya daha fazla bu kayyımcı rejime karşı durmanın tam da zamanıdır" dedi.
'DERHAL ERKEN SEÇİME GİDİLMELİ'
Erken seçim çağrısı yapan Hatimoğulları, "Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. AKP ve ortağı MHP, artık gayrimeşrudur, gayrimeşruluklarını bir kez daha tesillemişlerdir. Ve zaten güç kaybetmişlerdir tarihin çöp sepetine gömülecekleridir. En son seçimlerdeki matematiksel aritmetiğe baktığımızda halkın desteğini kaybetmişlerdir ve bizden siyasi intikam almaktadırlar. Bu kayyımı bir daha atamalarının nedeni de budur. Bir nedeni de belediyelerin maddi kaynaklarını kendi kaynakları haline getirebilmek ve yandaşlarına peşkeş çekmektir. Bu gayrimeşru saray yönetimi ve ortağı derhal istifa etmelidir. İstifa etmiyorlarsa Türkiye derhal erken seçime gitmelidir. Artık Türkiye’de erken seçimin koşulları oluşmuştur ve bizler erken seçim çağrısını buradan Hakkari’den kayyım atadıkları kayyım rejimini buradan genişletmeye çalıştıkları odak olarak seçtikleri Hakkari’den bütün Türkiye kamuoyuna duyururuz. Türkiye derhal erken seçime gitmelidir" diye konuştu.
BAKIRHAN: ZULÜM DÜZENİNİN BİTMESİ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da, “Yani neresinden tutalım, nesini söyleyelim? Kürdü tanımadıklarını defalarca söyledik. Kürdün iradesini defalarca gasp ettiler. Bunun bir işe yaramadığını 31 Mart'taki seçim bir kez daha ortaya koydu. Kürdistan ve Türkiye halkları bu irade gaspçılarına bu yolsuzluk ve usulsüzlükle, zulümle bu ülkeyi yönetenlere sarı kart gösterdi. Ama belli ki onlar kırmızı kart görmek istiyorlar. Biz de parti olarak Türkiye emekçilerle demokrasi güçleriyle bu zulüm politikalarını reddedenlerle, kadınlarla, gençlerle birlikte daha güçlü bir mücadele örerek bir an önce bu zulüm düzenin bitmesi için mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz" dedi.
'KRİMİNAL İŞLERLE UĞRAŞIYORLAR, O YÜZDEN HAKKARİ'Yİ GÖZLERİNE KESTİRDİLER"
Hakkari'nin stratejik bir il olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Onların bu güzel, onurlu ilimize kafayı takmalarının bir sebebi var. Tabii ki sizin duruşunuz onların yüreğinde yaradır. Her seçimde 3 milletvekili çıkarmanız onların yüreğinde bir yaradır. Ama yaraları derinleşsin, Allah bu zulmü yapanlardan hesabı sorsun. Hakkari halkının 40 yıldır sürdürdüğü onurlu direniş onları rahatsız ediyor. Hakkari, Irak ve İran’a sınır olan onların iştahını kabartacak bir sınır kentimizdir. Kriminal işlerle uğraşıyorlar. Çetelerle mafyalarla kol kola siyaset yapıyorlar. Onlar buradan geçirdikleri uyuşturucular ile kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar. Suçişleri bakanının o geçişler için önemsediği kentlerden birisi de Hakkari'dir. Bir çok sebepten dolayı burayı gözlerine kestirdiler ve kayyım atadılar" dedi.
'KÜRT NE YAPSIN?'
"Şimdi soruyorum; Kürt ne yapsın?" diyen Bakırkan, şöyle devam etti:
"Belediye başkanlarının davası vardır’ diyorlar. Davası olmayan insan mı bıraktınız? Sadece dava yalanıyla Türkiye kamuoyunu kandırmaya çalışıyorlar. İktidar Kürt siyasetine değil, Kürde düşmandır. Diline, kültürüne iradesine yerel yönetimine düşmanlar. Dolayısıyla dün Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi bir durum yok. Onların gözünde bütün Kürtler düşmandır. Bütün Kürtler suçludur. Onuruna, kimliğine sahip çıkan bütün Kürtler onlar için tehdittir. Belediyeye kayyım atamak için kılıf buluyorlar."
'KEPEZ'E KAYYIM ATANMADI, KÜRTLERE HUKUK BAŞKA İŞLİYOR'
Teleferik kazası soruşturmasında tutuklanan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün yerine kayyım atanmadığına dikkat çeken Bakırhan, "Şimdi Kepez Belediyesi başkanı tutuklanıyor ne yapıyorlar? Belediye meclisine seçtiriyorlar. Öyle değil mi? Beyefendi kendisi Siirt’te bir şiir okuduğu için tutuklanınca yerine 28 Şubat darbecileri bile belediye meclisinden seçtirdi. Ama söz konusu Kürtler olunca hukuk başka işliyor. Sen Kürde 50 defa da 50 bin sene de ayrı bir hukuk da uygulasan, ayrı bir vahşet de uygulasan bu Kürt eyvallah etmez. Kürt faili meçhul cinayetle cezaeviyle bu haklı davasından vazgeçmiyor. Defalarca size bunu kanıtladı. Kürt cezaevine kaynaklı haklı davasından vazgeçmiyor, mücadelesine, hakkına, hukukuna sahip çıkmaya çalışıyor" diye konuştu.
'KÜRDÜN HUKUKU NEDİR, SÖMÜRGE BİR HALKSA SÖYLEYİN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Bakırhan, "Şimdi biz soruyoruz Recep Tayyip Erdoğan’a. Öyle sağa sola kırmasına gerek yok. Kürdün hukuku nedir Türkiye’de? Sömürge bir halksa kabul edin. Zaten öyle yapıyorsunuz. Kürtlerin bir hukukun olmadığını söyleyin. Kürlerin seçilemeyeceğini söyleyin. Mehmet Sıddık arkadaş hangi örgütün yöneticisidir. Evli, çocuklu, iş yeri olan 30 yıldır sizin içinizde yerleşik olan bir insan nasıl örgüt yöneticisi oluyor? Hadi o örgüt yöneticisi 83 yaşındaki Makbule anne nedir? O hangi örgütün yöneticisidir? Çocuğuna para gönderdiği için, sedyede alınıp cezaevine konulan Hatice Yıldız hangi örgütün yöneticisidir? Kürdün 7’sine, 70’ine hastasına, yaşlısına, kadına, gencine tamamına örgüt yöneticisi diyorlar” dedi.
'KÜRTLER MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEZ, DİRENECEĞİZ'
Kayyım atamasına karşı Hakkari'de olmaya ve direnmeye devam edeceklerini belirten Bakırhan,"Kürtler mücadelesinden vazgeçmez. Kürt vazgeçmiyor. Emin olun vazgeçmiyor. Hilvan’da yaptılar, cüzi bir oyla seçimi kazandık. Sandığı emniyet kameraları gözü önünde yaktılar. Seçimi yenilediler, Hilvan halkı yüzde 33’ten 52 buçuğa oyunu çıkardı. Yani Kürt halkı ‘Hilenize, zulmünüze, baskınıza rağmen biz partimizin yanında olacağız’ mesajını verdi. Bunu anlamak istemiyorlar. Peki biz ne yapacağız? Kürde sömürge hukukunu uygulayan bu faşizan zihniyet karşısında direneceğiz, partimize sahip çıkacağız, irademize sahip çıkacağız, belediye eş başkanlarımıza sahip çıkacağız" diye konuştu.
'HAKKARİ'DEN EDİRNE'YE DAYANIŞMA KÖPRÜSÜ KURMALIYIZ'
Dayanışma çağrısı yapan Bakırhan, "Seyit Rıza'lar, Şeyh Saitd'ler idam sehpası önünde boyunlarını büktüler de mi şimdi biz bir kayyım efendiye boynumuzu bükelim. Kürde, emekçiye, ezilene, yoksula düşmanlık yaptıkları için ülkeyi uçurumun kenarına getirdiler. Biz halkımızın onurlu direnişinin yanındayız. Baş eğmeyen ayakta duran diz çökmeyen üç dönemdir kayyım atanmasına rağmen halen kendi partisine sahip çıkan, adayını seçen, 3-0 yapan onurluca ayakta duran bütün yoksulluğa ve şiddete rağmen direnen halkımızın yanındayız. Hakkari halkıyla direnmeye devam edeceğiz, size layık olmaya çalışacağız. Ne pahasına olursa olsun sizin iradenizi savunacağız sahipleneceğiz. Bugün burada diğer gün Türkiye’nin dört bir yanında metropollerinde sokaklarında bu iradenin güçlenmesi ve bu zulmün durdurması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Hakkari'den Edirne'ye mücadele ve dayanışma köprüsü kurmalıyız” dedi.
'BİZ ZATEN SİNE-İ MİLLETTEYİZ'
Gazetecilerin sorularına yanıt veren DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, şöyle konuştu:
“Biz zaten sine-i milletteyiz. Hiç bir zaman mücadele alanı olarak parlamentoyu gören bir parti olmadık. Her daim halkımızın yanında içinde Türkiye’deki ezilen ve sömürülenlerle birlikteyiz. Bugün bizler zaten milletin içindeyiz, sinesindeyiz. Biz halkımızla birlikte mücadele alanlarının her yerindeyiz. Parlamento bunlardan biridir. Halkın içindeyiz sokaktayız, meydandayız. Erken seçimle ilgili olarak ilintili olarak matematiksel olarak da cevap vereyim. Bizim tek başına oradan çekilmemiz buna gerekçe oluşturmaz. Elbette Türkiye halklarının bu talebi gittikçe yükseliyor, erken seçim talebi artıyor. Bunun çok sayıda nedeni var. Ülkenin içinden geçtiği işsizlik yoksulluk hayat pahalılığı ve bu iktidarın yürüttüğü ekonomik politikalar sürüyor. Temmuz ayında asgari ücrete yapılacak zam dahi yapılmazken emekli açlık ve yoksulluktan kırılırken insanlar elbette erken seçim talep ediyor. Kayyım atanırken yasalara aykırı davranılırken seçme ve seçilme hakkı ortadan kaldırılmışken halkın yurttaşın ve siyasi partilerin erken seçim talep etme hakkı vardır."