DEM Parti'den 'kent uzlaşısı' tutuklamalarına tepki: Şahan ve Özer serbest bırakılmalı, kayyımlar çekilmeli
DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, 'kent uzlaşısı' tutuklamalarına tepki gösterdi ve Resul Emrah Şahan ile Ahmet Özer'in serbest bırakılmasını istedi. Beştaş 'ayrımcı dil ile hazırlandığını' söylediği iddianameyi de eleştirerek, 'Kent uzlaşısı suç değil, halkların ortak aklıdır' dedi.

Artı Gerçek - Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Halkların Demokratik Partisi (DEM Parti) Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Meclis'te "kent uzlaşısı" tutuklamalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Şu anda hâlihazırda hâlâ 9 tutuklu belediye meclis üyesi ve belediye başkan yardımcıları var cezaevinde. Ayrıca Esenyurt Belediyesi'ne ve Şişli Belediyesi'ne de kent uzlaşması sebebiyle kayyum atanmış durumda" diyen Beştaş, kent uzlaşısının kent uzlaşısının Türkiye'de 'suçmuş gibi' nitelendirdiğini belirtti.
Ahmet Özer ve Resul Emrah Şahan'ın tutukluluklarına vurgu yapan Beştaş, "Bu tutuklamalar halkın güvenini sarstığı gibi demokrasiden de, demokratik bir toplum hayalinden ve mücadelesinden de Türkiye'yi uzaklaştırmaktadır. Burada hedef alınan çok açık, halkların iradesidir. Barışın vücut bulmasının engellenmesidir" dedi.
'KENT UZLAŞISI SUÇ DEĞİL, HALKLARIN ORTAK AKLIDIR'
Beştaş'ın açıklamalarından bazı başlıklar şöyle:
"İnsanlar istedikleri yerden aday olur, istedikleri kişiye, partiye ya da ittifaklara oy verebilir ve bunun tartışılacak hiçbir boyutu yoktur. Ama bu dava dosyaları bunu tartışmaya açıyor. Sadece tartışmaya açmıyor, bunu bir suç olarak kodluyor. İktidar sadece seçimle değil, yargı, medya, güvenlik işleri ve diğer devlet aygıtları üzerinden de toplumsal muhalefeti ve partileri baskı altına almayı sistematik bir hale getirmiş vaziyette maalesef.
Kent uzlaşısı operasyonu da, tutuklamaları da, kayyum atamaları da bu stratejik yaklaşımın bir parçası olarak önümüzde duruyor. Kent uzlaşısı suç değil, halkların ortak aklıdır.
İddianamede şöyle deniyor, 'Kent uzlaşısı DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi' olarak nitelendiriliyor. Yine şunu söylüyorlar, 'doğuda belediyelerin kazanılması ve özerklik sisteminin kurulması, batıda aday göstermeme ve farklı partilerden aday desteklenmesi' şeklinde bir değerlendirme var. 'Kent uzlaşısı adı altında metropol şehirlerdeki belediye meclislerine sızmaktır'. Seçme ve seçilme hakkı sızmak olarak değerlendiriliyor. Ve aynı zamanda 'İstanbul'daki çeşitli ilçe belediyelerinde kritik noktalara yerleştirildiği adayların onlar aday demiyor da biz aday diyelim bu yolla örgütün finansal yapısına destek sağlamayı ve saha etkinliğini artırmayı hedefledikleri' öne sürülüyor.
Partilerin ve yerellerin ittifaklarının suç olarak nitelendirilip tutukluluğun devam ettirilmesi, şu anda devam eden barış ve Demokratik Toplum Süreciyle asla uyumlu olamaz.
'İDDİANAME AYRIMCI BİR SAİKLE HAZIRLANMIŞ'
Diğer yandan Kürtlerin, Kürt olarak etnik kimlik kavramıyla iddianamede yer alması, bu iddianamenin ırkçı ve ayrımcı bir saikle Türkiye yurttaşlarını ayırarak nitelediğini açıkça gösteriyor. Kürtler sadece Diyarbakır'da, Mardin'de, Urfa'da ya da Siirt'te oy vermezler. Bulundukları her yerde oy verirler. Bu bölücülüğü ve ayrımcılığı yapanlar, bu iddianameyi yazan akıldır ve perspektiftir.
'SERBEST BIRAKILMALILAR'
Çağrımızı yapıyoruz, ve taleplerimiz şudur: 18'inde belediye meclis üyelerinin duruşması var. İstanbul'da görülecek. Biz tüm belediye meclis üyelerinin bir an önce serbest bırakılmasını, Resul Emrah Şahan ve Ahmet Özer'in yine serbest bırakılmalarını, Şişli ve Esenyurt belediyelerine atanan kayyumların geri çekilmesini meclisten bir kez daha talep ediyoruz. Resul Emrah Şahan'ın kent uzlaşısından bırakılma ihtimali belirdiğinden, tekrar yeni bir tutuklama kararıyla bunun karşılandığını herkes gibi biz de yakından izliyoruz. Şubat ayından beri var olan tutukluluğun bir an önce son bulması, arkadaşlarımızın, belediye başkanlarının özgürlüğü, bu ülkede var olan umudun daha da büyümesine katkı yapacaktır. Yürekten inanıyoruz." (ANKA)