DEM Partili Beştaş: Kayyım pandemi oldu, pandemi olarak hayatımızı tehdit ediyor

DEM Partili Beştaş: Kayyım pandemi oldu, pandemi olarak hayatımızı tehdit ediyor
TBMM Genel Kurulundaki bütçe görüşmelerinde konuşan DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, "Kayyım pandemi oldu. Pandemi olarak hayatımızı tehdit ediyor. Kayyım yöntemlerinin antidemokratik olduğunu tartışmayacağız" dedi.

Artı Gerçek - DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, "Kayyım meselesi Türkiye’nin en temel problemlerinden bir tanesini teşkil ediyor. Kayyım pandemi oldu. Pandemi olarak hayatımızı tehdit ediyor. Kayyım yöntemlerinin antidemokratik olduğunu tartışmayacağız. Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ‘hukuk devletiyiz’ demeyi çok seviyor. Türkiye hukuk devleti olmayı bıraktığından beri köprünün altından çok sular geçti. Geçmiş olsun. Niye hukuk devleti olmadığını anlatacağım. Her seçim döneminde, üçüncü seçim dönemidir kaybediyorsunuz seçimleri Ama ne yapıyorsunuz? Gasp ediyorsunuz, el koyuyorsunuz. Orayı rant kaynağı olarak görüyorsunuz. Sınırları zorladığınız, sınırsız olursunuz Sayın Bakan. Bakanlığınız sınırsızlıkta sınır tanımıyor. Hak ihlallerinde sınır tanımıyor" dedi.

TBMM Genel Kurulunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığının bütçelerinin görüşmeleri başladı.

Bütçeye ilişkin konuşan DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, sözlerine “Bugün 14 Aralık. 14 Aralık 2015 tarihinde Kürt kentlerinde aylarca süren ablukanın yıl dönümü bugün. İktidarın izlediği savaş ve çatışma politikası yüzlerce sivilin yaşamını yitirmesine, kitlesel göçlere, yerleşim yerlerinin yakılıp, yıkılmasına, tarihsel hafızanın yok edilmesine ve etkileri uzun süren ve yıllarca devam edecek depreme sebep olmuştur. Yaşamını yitirenleri saygı ve sevgiyle anmak istiyorum” diyerek başladı.

'TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ OLMAYI BIRAKTIĞINDAN BERİ KÖPRÜNÜN ALTINDAN ÇOK SULAR GEÇTİ'

Beştaş, şunları kaydetti:

''İçişleri Bakanlığı’nın sicilinin iyi olmadığını kendileri gayet iyi bilirler. Şimdi sicilin en tepesinde kayyım meselesi duruyor. Kayyım meselesi Türkiye’nin en temel problemlerinden bir tanesini teşkil ediyor. Kayyım pandemi oldu. Pandemi olarak hayatımızı tehdit ediyor. Kayyım yöntemlerinin antidemokratik olduğunu tartışmayacağız. Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ‘hukuk devletiyiz’ demeyi çok seviyor. Türkiye hukuk devleti olmayı bıraktığından beri köprünün altından çok sular geçti. Geçmiş olsun. Niye hukuk devleti olmadığını anlatacağım. Her seçim döneminde, üçüncü seçim dönemidir kaybediyorsunuz seçimleri Ama ne yapıyorsunuz? Gasp ediyorsunuz, el koyuyorsunuz. Orayı rant kaynağı olarak görüyorsunuz. Sınırları zorladığınız, sınırsız olursunuz Sayın Bakan. Bakanlığınız sınırsızlıkta sınır tanımıyor. Hak ihlallerinde sınır tanımıyor. Anayasa’nın da ulusal üstü sözleşmelerin de sınırları yerle bir edilmiş durumda.

'KUVVETLER AYRILIĞI BU ÜLKEDE YOKTUR'

Adalet Bakanlığı, soruşturma makamları suç uyduruyor, İçişleri Bakanı kayyım atıyor. Ortada tam anlamıyla bir iş birliği var. Yasama, yürütme, yargının, kuvvetler ayrılığının esamesi okunmuyor. Bize kimse hikaye anlatmasın. Kuvvetler ayrılığı bu ülkede yoktur. Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Kabul edelim ki, tedaviyi doğru yöntemlerle sürdürelim. Raftaki dosyalar indiriliyor. Hakkari Belediyesi Eş Başkanımızın dosyası 2000 yılında başlamış. Soruşturması 2014’te dava açılmış. 2024’te kayyım atamak için dosya raftan indirilip, 15 gün içinde ceza verildi. Burada kim diyebilir yargı bağımsız? Kim diyebilir ki yargı tarafsız? Talimatla çalışan bir yargı var. Bakanlığınız da bunu gayet iyi biliyor. Bizim belediye eş başkanlarımızın davalarının tamamı siyaset yapmaktır. Demokratik siyasettir, hak savunuculuğudur, düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Peki sizin kayyımlarınız hangi suçları işledi? Biraz oralara bakalım. Niye vali ve kaymakamları yargılamıyorsunuz? Bu kadar yolsuzluk, hırsızlık, rant peşinde koşanları, halkın malına el koyanları neden yargılamıyorsunuz? Onlara yargılama izni bile vermiyorsunuz. İrtifak, yolsuzluk, hırsızlık suç değil de konuşmak suç öyle mi? Kime inandıracaksınız bunu. Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediyesi kayyımı Münir Karaloğlu, görevden alınmıştı geçen dönem. Vali bey ne yaptı da görevden aldınız. Kamuoyuna neden açıklamadınız? Açıklama sorumluluğu duydunuz mu hiç? Ya da yargılanıyor mu şu anda? Ya da kızağa çekip, maaş vermeye devam mı ediyorsunuz? Bugün bunun yanıtını istiyoruz.

'SUÇ İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ BİZZAT SİZ YARATIYORSUNUZ'

Bir konuşmanızda ‘hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok’ demişsiniz. İmzamı atıyorum. Hiç kimsenin dünyada da Türkiye’de de suç işleme yoktur, olmamalıdır. Ama AKP döneminde, AKP’nin sınırsız suç işleme özgürlüğü vardır. Kayyımların vardır, yargı arkalarındadır, iktidar arkalarındadır. Kayyımlardan devraldığımız bütün belediyeler suç batağında. Sayıştay’ın raporları var bu konuda. Vali Tuncay Akkoyun ve yönetimin görev ve sorumluluk alanında sekiz ayrı suç tespit edilmiş. Sayıştay raporundan söz ediyorum. Bu Sayıştay raporuna rağmen neden işlem yapmadınız. Ben kayyımların işledikleri suçları koruduğunuzu bu vesileyle söylüyorum. Suç işleme özgürlüğünü bizzat siz yaratıyorsunuz. Mardin kayyımı, Mardin’in değil de Kırklareli’nin yollarını yapmış. Örnek o kadar çok ki. Kardeş belediyecilik... Keşke bütün dünyanın illeriyle kardeş olsak da yani bu Siirt’te hamsi festivali yapan kayyım gibi bu da gitmiş Kırklareli’ne yol yapmış ama Mardin’in yolları yok.”

'TRAFİK KURALLARINI TÜRKÇE OKUYAMAYAN ÖLSÜN MÜ?'

Beştaş, kayyım döneminde “yavaş”, “önce yaya”, “hoşgeldiniz” gibi kelimelerin Kürtçelerinin yazılı oldukları zeminlerden sildirildiğini söyleyerek, “Trafik kurallarını Türkçe okuyamayan ölsün mü? Bunu mu diyorsunuz? Kürtlere 'hoşgeldiniz' demek suç da Trabzon’da, Antalya’da, Rize’de bütün tabelalar İngilizce, Arapça” diye konuştu. "Dilimizi tanımayanlar bizimle kardeş olamaz" diyen Meral Danış Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kürt’e düşmanlık yapıyorsunuz dediğimizde ‘Niye öyle diyorsunuz? Biz kardeşiz’ diyorsunuz. Önce dilimizi, kimliğimizi tanıyacaksınız. On parti kayyımın kaldırılmasına dair teklif verdi. Size açık çağrı yapıyoruz. Bu kayyım atama ucube sistemini, gasp sistemini kaldıralım. Halk kimi seçiyorsa, onun tarafından yönetilsin. Belediyeler arpalık haline gelmesin. İradeyi gasp etmeyin. Bu darbe sistemine son verin. Bir sözünüze cevap vereceğim. ‘Başka kimse yok muydu aday yapmadınız?’ demişsiniz. İnsaf. Muhalefette olup, sizi eleştirip hakkında soruşturma açılmamış bir vatandaş mı bıraktınız. Herkese dava açıyorsunuz. Bizim arkadaşlarımız suçlu değil, sizin atadığınız kayyımlar suçlu.

'HANIMEFENDİ DEĞİL, KADIN'

Bir de kadın meselesinde bir sözünüz vardı; ‘Koruma kararı olmasına rağmen, geçen sene 32 hanımefendi ikazımıza uymadan kapıyı adam gelince açmış, içeri girince de vurmuş onu’ Kadınlar suçlu öyle mi Sayın Bakan? Hanımefendi değil de onlara bir kadın demeyi öğrenin. Kadın hakları açısından cinsiyet kimliğini de kabul edin. Siz gereken önlemi aldınız, illa kadın ‘ben katledileceğim’ dedi öyle mi? Siz o kadını suçlu ilan ettiniz. Kadın kime güvensin. Erkekler bu söyleminizden suç almayacak mı? Her gün üç kadın katlediliyor bu ülkede. Siz bu gece İçişleri Bakanı olarak kafanızı yastığa koymadan bu sözlerin bir etkisi var mı diye düşünün." (ANKA)

Öne Çıkanlar