Dervişoğlu'dan DDK'ye olağanüstü yetkiler verilmesine tepki: Sandık tehlike altında
İYİ Parti lideri Dervişoğlu DDK'ya tanınan olağanüstü yetkilere tepki göstererek "Artık sandığın kendisi tehlike altındadır, İktidar muhaliflere DDK Kılıcı sallamaktadır" dedi. Dervişoğlu hakim savcı kuralarında Özlem Zengin'in yeğenini tanıtmasını da "Utanmazlık festivali" olarak değerlendirdi.
Artı Gerçek - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında Maraş merkezli 6 Şubat depremlerini hatırlatan Dervişoğlu "AKP Genel Başkanı Erdoğan, 850 bin konut ve işyeri yapılacağını söyledi. Bunların da 319 binini, 1 yıl dolmadan teslim edeceğini defalarca, medyada ve meydanlarda anlattı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kurum’un ve Erdoğan’ın, Geçen Hafta İtibariyle açıkladığı verilerden 201 Bin 688 bağımsız bölümün teslim edildiğini öğreniyoruz. Bunların ne kadarının altyapısının, yolunun, suyunun, elektriğinin mutfak, banyo gibi yaşamsal birimlerinin gerçekten tamamlanıp, tamamlanmadığını tahmin etmekse zor değil. İnşaat ihalelerinin, kapı, pencere, boya, altyapı gibi alt ihalelerin nasıl yapıldığını da aşağı yukarı biliyoruz. Peki bir bakalım, verilerini gerçek, evleri ise kullanıma hazır varsayalım, depremin üssü olan şehirlerimizde ne kadar ev lazımmış ne kadarını yapmışlar? Hatay’da 254 bin ev yapacağız demişler. 45 bin teslim etmişler. Maraş’ta 112 bin yapılacakmış, 34 bin teslim edebilmişler Malatya’da ise 103 bin konut yapacağız demişler, şimdiye kadar sadece 26 bin vatandaşımıza konut teslim etmişler. Kısaca, 1 yıl içerisinde teslim edeceğiz dedikleri sayının yarısına 2 yılın sonunda ulaşabilmiş değiller. Yani 850 bin konut ve işyeri yapacağız demişler. Buna karşılık bunun sadece 200 bini yani dörtte birinden daha azı yapılmış durumdadır. Başarı oranları budur. yüzde 23" dedi.
'AKP’NİN SARAY SULTASINDA UTANMAZLIK SİSTEMATİKTİR'
30 Ocak 2025 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 'Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in yeğenini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tanıştırmak istemesine tepki gösteren Dervişoğlu şöyle konuştu:
Bu hadise Ortaçağ prensliklerinde bile olmayan, bir utanmazlık festivalidir. Her gün bir diğer torpil ve hak gaspı rezaletinin yaşandığı Türkiye’de, Bunu yapabilmenin adı nedir bilmiyorum! Maalesef AKP’nin saray sultasında, bu gibi hiçbir rezalet ve utanmazlık artık münferit ve şahsi değildir, tamamen sistematiktir.
'SANDIK TEHLİKE ALTINDADIR'
"Cumhurbaşkanı’na bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu’na tanınan yetkilere dair de konuşan Dervişoğlu "İktidar artık şirazeden çıkmıştır. Bugün artık sandığın kendisi dahi tehlike altındadır. Kural, nizam, örf, adet, devlet geleneği tanımaz iktidar, Kendisine muhalif olan bir sivil toplum örgütünü yargı yoluyla, yargı yolu uzarsa yeni yetkiler tanıdığı idari yolla yani kısacası, devletin tüm imkanları ile yenmeye, sindirmeye çalışmaktadır. Toplumu nefessiz bırakmak, demokratik ilkeleri ortadan kaldırmak için, DDK gibi yapıları süper yetkili hale dönüştürerek muhalefet üzerinde baskı oluşturmakta, Resmen muhaliflere DDK Kılıcı sallamaktadır" ifadelerini kullandı.
'CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞININ BİR PARTİNİN İÇ MESELESİYMİŞ GİBİ DEĞERLENDİRMESİNİ ANLAMLI GÖRMÜYORUM'
Dervişoğlu, partisinin grup konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın partisinin Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinin erken olduğuna ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine Dervişoğlu, şöyle konuştu:
''Ben kişiler üzerinden değerlendirme yapmıyorum. Bu sürecin çok önemli olduğunu dolayısıyla kişiselleştirilmemesi gerektiğini defalarca söyledim. Hem grup kürsüsünden hem Meclis kürsüsünden hem de yapmış olduğum çeşitli açıklamalarda. Cumhurbaşkanlığı meselesi, milletimizin temel meselesi dolayısıyla bir partinin iç meselesiymiş gibi değerlendirmeye tabi tutulmasını yerinde ve anlamlı görmüyorum. Ve Türkiye'de yaşanan bunca olumsuzluğu gölgede bırakacak tartışmalar mihenk taşı olarak tanımlanmasına da anlam vermiyorum. O sebeple tepkileri de şahısların tepkileri üzerinden değerlendirmek gibi bir durumla karşı karşıya bırakılmayı arzulamıyorum. Türkiye'nin meselesiyse, Türkiye'yi ilgilendiriyorsa bu mesele bir partinin iç meselesiymiş gibi ele alınmasını mahsurlu buluyorum.'' (HABER MERKEZİ)