Ekrem İmamoğlu, yerel seçimlerde fiilen adaylığını ilan etti: Kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum
Artı Gerçek - ‘Değişim’ ve ‘yenilenme’ tartışmalarının sürdüğü CHP’de, bu talepleri en güçlü dile getiren aktörlerden İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2024 yerel seçimlerinde İBB'ye yeniden aday olmaya yeşil ışık yaktı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, aday olmadığını belirtti. İmamoğlu, "Ben adayım demedim yola çıkıyorum dedim" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu burada yaptığı açıklamada, "Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum. Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum" şeklinde konuştu.
Ekrem İmamoğlu Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. İmamoğlu, "31 Mart 2024 mahalli seçimlerinde tüm vatandaşlarımızı, demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum. Kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum" açıklaması yaptı.
İmamoğlu, "İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. İstanbul’u kazanan bir belediye başkanı hizmeti çok önemli başka noktalara taşır" dedi.
Ekrem İmamoğlu, yerel seçimlerde yeniden İBB Başkanlığı adaylığına yeşil ışık yaktı. İmamoğlu'nun bugün CHP Genel Başkanlığına mı, yerel seçimlerde yeniden İBB Başkanlığına mı aday olacağını açıklaması bekleniyordu.
İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"14 Mayıs genel seçimlerinin üzerinden tam 3 ay geçti. Ne yazık ki bu yeni dönemde ekonomik krizden en derin haliyle etkilendi ve ekonomik krizden etkilenmeye devam ediyor. Fatura her zaman olduğu gibi yine vatandaşımıza çıktı.
ENFLASYON MESAJI
Ama Sayın Cumhurbaşkanı hala tek haneli enflasyon masalıyla halkımızı oyalamaya devam ediyor. TÜİK verilerine göre yıllık TÜFE oranı Temmuz itibarıyla yüzde 48. Gıda enflasyonu ise yüzde 60'ın üzerinde.
Bırakın tek haneyi, bu gidişle üç haneli enflasyon endişesi hepimizi kaplamış durumda. Uzun zamandır insanlarımızın mutfaklarının üç haneli enflasyonu yaşadığı bir gerçek. Seçim sonrasında sadece Temmuz ayında 30 yılın en yüksek aylık enflasyonunu yaşattılar. İktidar, enflasyonla, bu canavarla mücadele edemiyor. Bu enflasyon canavarını bu iktidar yarattı. 14 Mayıs'tan bu yana geçen 3 ayda iktidar, motore tam yüzde 105 zam yaptı.
Dana eti 7 ayda yüzde 107 arttı. Savaş halindeki ülkelere bakalım. Ukrayna'da enflasyon yüzde 11. Ama aylık değil yıllık yüzde 11. Rusya'da ise yıllık yüzde 4'ün biraz üzerinde. Türkiye'nin sadece Temmuz enflasyonu yüzde 9.5. Yani savaştaki Rusya’nın yıllık enflasyonunun iki katından fazlasını milletimizle yaşamış olduk. Durumun vehameti için başka söze gerek yok.
“TASARRUF SADECE VATANDAŞTAN MI İSTENİR?”
Hükümet yetkilileri vatandaşı sık sık tasarrufa davet ederken, iki kamu bankasının üç yılda reklam harcaması tam 2 milyar lira. Yeri gelmişken belirtelim: Kamu bankalarının İBB’ye dört buçuk yıldır tek bir kuruş krediyi vermediğinin altını çizelim. Tasarruf sadece vatandaştan mı istenir, hayır istenmez. 2023’te hedeflenen toplam vergi, ek vergilerle ülkemizde 4 trilyon 270 milyar liraya yükseltildi.
Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada; açlık, yokluk ve yoksulluk olmamalıdır. Eğer böyle bir durum varsa, bu, çok büyük bir israf, adaletsizlik ve paylaşım sorununun varlığına işaret eder. İktidarın ekonomik tercihlerinin sonucunda, toplumun en zengin yüzde 20’lik kesimi, toplam gelirden aldığı payın arttığını görüyoruz ve bu yıl bu payın yüzde 48’e yükseldiğini tespit ediyoruz.
En yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise ne yazık ki yüzde 6’ya gerilemiş durumda. Yani zengin ile yoksul arasındaki fark tam 8 katına çıkmış durumda. İktidar zengini daha da zenginleştirirken, halkımızı açlık ve çaresizliğe mahkum etmeye devam ediyor.
“AHMAK” DAVASI
Siyasi hayatımın en önemli amacı, vatandaşlarımızın bu çaresizlikten kurtulmasını sağlamak, onlara yeni ufuklar sunmaktır. Bu mücadeleyi son 4.5 yılda İBB Başkanı olarak sürdürdüm. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi.
Geçen dört yıl boyunca İBB, iktidarın baskılarına karşı direncin sembolü haline geldi. Saraçhane, hukuksuz seçim iptallerine ve içi boş “ahmak” davası gibi siyasi davalara karşı güçlü bir demokrasi meydanına dönüştü. Ancak biz yılmadan, vazgeçmeden çalışmaya devam ettik.
“İSTANBUL’U KAZANAN TÜRKİYE’Yİ KAZANIR”
Geçen dört yılda İBB iktidarın baskılarına karşı en üst seviyede direncin simgesi oldu. Saraçhane, siyasi davalara karşı bir güçlü demokrasi meydanına dönüştü.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde vatandaşlarımızı beraber yol yürümeye davet ediyorum. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır ben bu sözü çok önemsiyorum.
İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, ben bu sözü çok önemsiyorum. Şüphesiz yerel seçimlerde İstanbul’u kazanmak büyük bir siyasi başarıdır, bunu biliyorum. İstanbul’u kazanan bir belediye başkanı dünyanın en güzel şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır.
Eğer o kişi bu fırsatı iyi değerlendirirse bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette başka noktalara taşır buna şüphe yok. Ama ben ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’ sözünü sadece seçim galibiyeti olarak anlamıyorum. Benim gözümde İstanbul, Türkiye’nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır. İstanbul’un sorunlarını çözmek Türkiye’nin sorunlarını çözmektir. İstanbul uzun süre ihmal edilmiş devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Tahammülü imkansız hale gelen nüfus yoğunlaşması var.
Özellik iktidarın teşvik ettiği sığınmacı akışı kentimizi boğmaktadır. Resmen insanlarımız bundan en derin haliyle şikayet içinde. Emekçilerin, emeklilerin, gençlerin ve kadınların dertlerini umursamayan ekonomi politikalarıyla yükselen hayat pahalılığı toplumsal düzeni tehdit ediyor.
'DEVLETİN YENİDEN TESİSİ BENİM ÖNCELİKLİ HEDEFİMDİR'
İstanbul ve Türkiye’nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehrime en üst seviyede hizmet etmeyi Türkiye’ye hizmet olarak görüyorum.
Aziz şehrimizdeki ihmal edilmiş, çözülmemiş zorlukları ve sorunları tek tek alt edip kalıcı bir şekilde çözerek, Türkiye’nin sorunlarının nasıl çözüleceğini gösterdik, devam ediyoruz. 25 yıllık bir dönemden sonra İstanbul’da oluşturduğumuz yeni yönetimle milletimize çok daha mutlu bir Türkiye ihtimalinin var olduğunu kanıtlıyoruz.
Hayatım boyunca bir koltuğa değil sürekli bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye’nin yeni bir siyaset, yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adaletin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir.
Hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece siyasi partilerden ibaret görmedim. Partiler demokratik hayatın önemli organlarıdır ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak gördüm.
“İBB’Yİ HEP BİRLİKTE KORUMALIYIZ”
Geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır, emekliler ve yaşlılardır, engelliler ve keşfedilmeyi bekleyin girişimci zihinlerdir.
Bu vesileyle Türkiye’nin yönetiminden, yoksulluktan, demokrasimizin ölüme terk edilmesinden, emeğin sömürülmesinden, kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin doktorlarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden tüm yurttaşlarıma sesleniyorum… Sevgili yurttaşlarım İBB’yi hep birlikte korumalıyız.İBB’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrarına varmalıyız. Geçen sürede İBB’yi gayrihukuki yollarla elde etmek için çok yol denendi.
Seçimlerde İstanbul’u hep birlikte tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz. Aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu başarı için parti ayrımı yapmadan beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım.
Özellikle CHP'li yol arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum; mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı ifade ediyorum ki beni çok derinden üzmüştür. Ben bunu birçok vesile ile de dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir.
"İSTANBUL GÖNÜLLÜLERİYLE TEKRAR İSTANBUL İTTİFAKI’NI KURMAYA GELİYORUM"
28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır partililerimizi seçmenlerimizi anlamak ve hissetme kaygısından ne yazık ki maalesef ki çok uzaktır. Ben bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazenle sürecinin başlamasına vesile olduğunu da görüyorum.
Artık CHP seçim kaybedemez, kaybetmemeli. CHP, ikinci parti olmakla övünemez, övünmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı zamanda yerel seçimleri kazanması zorunluluktur. CHP’liler bu yüksek kazanma arzusu ile bilinci ile hareket etmek mecburiyetindedir. Belediye meclislerini de hep birlikte kazanmalıyız. Bütün örgütümüz bu değişim sürecini uyum içinde tamamlamak ve çalışmak zorundadır.
Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum; Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ve gelişimine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum.
Bu anlayışla 2019'da olduğu gibi, CHP’li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla, kentine sahip çıkan İstanbul gönüllüleriyle tekrar İstanbul İttifakı’nı kurmaya geliyorum. İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum."
Soru-cevap
ÖZGÜR ÖZEL MESAJI
Ben 28 Mayıs'tan sonra yaptığım açıklamada neredeysem tam oradayım. En üst düzeyde bu sürece dönük mücadelemi vereceğimi söyledim. Tabii bugünden varsayımlar üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. Kurultay tarihi belli değildir, süreç olgunlaşacaktır. Şu anda kongreler sürüyor. Yaptığım açıklamanın ne kadar sorumluluk bilincinde olduğunu ifade edeyim. Kendi talebimle sayın Genel Başkanımıza ilettim, tekrar ileteyim. Ben hala Sayın Genel Başkan'ın değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin tüm kadrolarıyla, yenilenmesiyle yeni bir siyasi parti mimarisiyle geleceği coşkulu bir şekilde ulaşmasını sağlayıcı bir süreci hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. Bunlar zaman içersinde konuşulur.
CHP’nin tarihi bilen, geçmişi tertemiz evlatları vardır. Bunlar göreve hazırdır. Bunlardan birisi, ismi geçtiği için söylüyorum Özgür Özel’dir.
BARIŞ YARKADAŞ'IN İDDİASI
(Soru: Kılıçdaroğlu'nun sizin İstanbul'a sahip çıkmanız konusunda açık beyanları vardı. Buna benzer bir yolda irade açıkladınız. Barış Yarkadaş'ın bir iddiası var diyor ki, Kılıçdaroğlu İmamoğlu'na bir mesaj gönderdi mesajda 'aday değilsen İstanbul'a bir aday hazırlayacağım, İstanbul'u bu tartışmalara harcatmam' dediği öne sürülüyor. Siz bir istişarede bulunduz mu?) Genel başkanımızdan böyle bir tekil kiple, hele hele bir mesajlaşmamız olmadı. Çok saygı ve sevgi çerçevesinde mesajlaşmalarımız oldu. Bu bağlamda böyle bir mesajlaşmamız yoktur. Tabii kaynağınızın güvenilirliğini ve doğruluğunu nasıl test ettiniz bilmiyorum ama böyle bir mesajlaşmanın olmadığının altını çizeyim. Şunu da ifade etmek isterim, aylardır Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'a adaylığı konusundaki tartışmalara vesilesiyle yapılan yalan yanlış yorumların doğru olmadığını ifade edeyim.
"EN GÜÇLÜ TÜRKİYE'Yİ VAR EDEBİLECEĞİMİZİ GÖRÜYORUM"
(Soru: İstanbul’u kazanmakla birlikte meclis çoğunluğunu kazanmaya değindiniz. İstanbul’da bazı bıçak sırtı görünen ilçeler vardı. Daha önceki seçimlerde o ilçelerde doğru aday çıkarılmadığına dönük eleştiriler vardı. Bu seçimde ilçelerde aday belirleme konusunda nasıl bir ‘rasyonel’ yol izlenir? Siz bu yol izlemede en başta siz mi olacaksınız, o rasyonel yol nedir?) İstanbul’un parti içi karar alma mekanizmaları süreciyle ilgili tabii ki burada yorum yapmam doğru olmaz. İstanbul’un 39 ilçesinin çok sağlıklı röntgeni, demografik içeriği, hangi ihtiyaçlarının nasıl çözümlerle insanlarını mutlu edeceği noktasında bizim yönetimimizin planlama gruplarımızın elinde tuttuğu veriler v e çalışmaların başka bir kurumda olduğunu düşünmüyorum.
Özel bir İstanbul’u var edebileceğimizi, bu İstanbul’la da temsili en güçlü Türkiye’yi var edebileceğimizi görüyorum. Bu bakış açımızda kişisel olarak nerede olmalıyım sorusu asla yok. Bütün bunlar zaman içerisinde konuşulacak işlerdir. Ama evet risk alıyorum, Çok cesur bir kararın var olması gerektiğini de biliyorum. 2024’te rakibimin kim olduğunu da biliyorum.
(Soru: Neden İBB'ye aday olduğunuzu bu toplantıda açıkça dile getirmediniz, herhangi bir rezerviniz mi var?) Yol çıktığımı ifade ediyorum ama bu böyle adayım demek kavramı zaten siyasi olarak doğru değil. Aday olmanın usulleri ve süreçleri vardır. Uzlaşma benim doğal kültürümde olan bir şey. Ama yanlışla uzlaşmam, doğruyla uzlaşırım. O bakımdan doğruları ortaya koyarak ortaklaşan akılla her türlü uzlaşmayı elbette ki parti içinde de dışında da , toplum bütününde de destekler ve yanında olurum. Ben her zaman uzlaşmaya ortaklaşmaya açık bir kültüre sahibim. Bahsettiğimiz mesele kişisel bir saplantı olamaz. " (HABER MERKEZİ)