Erdoğan seçim tarihi verdi: 14 Mayıs

Erdoğan seçim tarihi verdi: 14 Mayıs
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millet 73 yıl sonra aynı gün Altılı Masa'ya yeter diyecek" diyerek seçim için 14 Mayıs'ı işaret etti. Erdoğan, Altılı Masa'ya yüklenirken, DEVA lideri Ali Babacan'ı SİHA ve BAYKAR'a dair açıklamaları nedeniyle hedef aldı.

Artı Gerçek - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim için 14 Mayıs Pazar 2023 tarihini işaret etti. DEVA Genel Başkanı Ali Babacan'ın SİHA açıklamaları nedeniyle hedef alan Erdoğan, uzun süre BAYKAR'ı övdü. Erdoğan, Babacan için, "15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı" dedi ve "15 sene! Yanında bir tanesi daha var aynen o da öyle" diye devam ederek de Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nu hedef aldı. Erdoğan, kendisini alkışlatan komutanları eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da "Sen ne savunma bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin, önce haddini bil!" diye seslendi.

Daha önce 18 Haziran seçimleri için "Mevsim şartlarına göre biraz öne alabiliriz" diyen Erdoğan, AKP'nin Meclis grubunda tarih telaffuz etti. Erdoğan, 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimlerde Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti'nin iktidara geldiği tarihi işaret ederek, "Millet 73 yıl sonra aynı gün Altılı Masa'ya yeter diyecek" ifadesini kullandı.

DP YÜZDE 55.2, CHP 38.6 OY ALMIŞTI

14 Mayıs 1950'de yapılan seçimleri Demokrat Parti yüzde 55,2 oy oranı ile kazanmıştı. Bu seçimlerde CHP, yüzde 39,6 oy almıştı.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

'HER SEÇİMDE SANDIKTAN ZAFERLE ÇIKMAYI BAŞARDIK'

Rahmetli Menderes, 14 Mayıs 1950'de 'Yeter söz milletin' demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı. 'Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir' diyerek 2023'te milletimizin desteğine talibiz. Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün, Altılı Masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına, kifayetsizlere 'yeter' diyecektir.

'KUKLA CUMHURBAŞKANI İLE ÜLKEYİ İDARE ETMEK İSTİYORLAR'

Muhalefetin vaadi milletin önüne bir aday çıkarmak, ancak onu görünürde 6, gerisindekileri de hesaba katarsanız en az 10 kişi ile yönetmektir. Bir nevi ipi 10 ayrı kişinin elinde kukla bir cumhurbaşkanı üzerinden ülkeyi yönetmek istiyorlar. Yani Cumhurbaşkanı, Altılı Masa'nın emir eri gibi davranacak! Seçmenlerin de istedikleri vizyonu, programı, projesi çapı belli olmayan meçhul bir adaya kim olduğuna bakmadan sandığa gidip oy vermeleri...

'HADİ CHP'NİN KODLARINDA FAŞİZM VAR, ÖTEKİLERE NE OLUYOR?'

Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz diyor. Hadi CHP'nin kodlarında bu faşizm, bu kibir var, ötekilere ne oluyor? Gerçi durmuş saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir diyorlar. Bunlar da her hafta kavgalarıyla, ayak oyunlarıyla milletimize bir çeşit siyasi dejavu yaşatıyor. Eskiden bu işlerin nasıl yürüdüğünü hatırlatıyorlar. Eski Türkiye'yi bilmeyen gençlerimize siyasetin nasıl yapıldığını gösteriyorlar. Yoksa bu Altılı Masa'daki birilerini buraya Erdoğan mı gönderdi diyorlar. İşim gücüm yok sizlerle mi uğraşacağım. Bizim işimiz var. Ama yine de kendilerine teşekkür ediyorum böyle düşündükleri için. Karşımızda ibretlik bir tablo var. İşin özünde eskilere giden bir hesaplaşma yatıyor.

'MEYDAN OKUYORUM, YİNE BAŞARAMAYACAKSINIZ'

Meclisimizden meydan okuyorum, ne yaparsanız yapın, yine başaramayacaksınız! Milletim oyunlarınızı çözdü. Sizi de numaralarınızı da etki elemanlarınızı da anında tanıyorlar. Aksi olsaydı 2007'de bize cumhurbaşkanı seçtirmek istemediğinizde başarılı olurdunuz. 15 Temmuz'da başarılı olurdunuz. 2018'den beri çevirdiğiniz dolaplarda başarılı olurdunuz. Geçen yıl yaşattığınız sıkıntılar başarılı olurdunuz. Cumhurbaşkanı olarak karşınızdayım. En büyük partinin genel başkanı olarak karşınızdayım.

Gündemi 2023 hedefleri, Türkiye Yüzyılı vizyonu olan bir lider ve yönetim olarak karşınızdayız!

Partimizi kurduğumuzdan beri gündemimizde ülkemize kazandıracağımız eserler var hep. Bugün de hizmetlerimizle konuşuyoruz. Ülkemizde bir kesim var ki her adımımızda, her projemizde karşımızda oldu. Burada meşru siyasi rekabetin tabii sonucu olan bir durumdan bahsetmiyorum. Böyle bir rekabet bizi de canlı tutan hayırlı bir mücadeledir. Şikayetimiz, attığımız her adıma doğruluğuna yanlışlığına bakmadan çelme takan habis zihniyetedir.

'ÇAMUR SİYASETİ YARIŞI'

Her seferinde yaşanan bunca hadiseye rağmen karşımızdakiler aynı kör dövüşü sürdürecek mi diye merak ediyoruz, her seferinde aynı yerde durduklarını görüyoruz. Altılı Masa işi çıktıktan sonra oraya bulaşan herkesin çamur siyaseti yarışına girişmelerini takip ediyoruz. Dünya küresel krizi, tartışıyor bunlar masa krizinin ötesine geçemiyor."

ALİ BABACAN'A TEPKİ

İnsan bir ülkenin ordusu, savunma sanayii şirketleri, ürünleri kimler tarafından niçin hedef alınır diye düşünmeden edemiyor. Bizim bildiğimiz bir ülkenin ordusuna ve savunma sanayiine bunları tehdit olarak görenler saldırır. Yunanistan'ın bu konudaki feveranlarını yersiz bulmakla birlikte anlayabiliyoruz. PKK'nın bu konudaki feryatlarının sebebi yerindedir anlıyoruz. Ülkemizin askeri alandaki gücünü kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarına tehdit olarak görevlerin sızlanmalarını normal karşılıyoruz. Anlamakta zorlandığımız ve üzüldüğümüz husus, bu ülkedeki bir parti liderinin (SİHA üretimi yapan Baykar Teknoloji'ye devlet tarafından milyon dolarlar aktarıldığını ve bu imkanın başka şirketlere verilmediğini söyleyen Ali Babacan'I kast ederek), parti mensuplarının ordumuza ve savunma sanayimize karşı sergilediği hazımsızlıktır. Darbe yapan orduyu alkışlayanların, terör örgütlerinin başını ezen orduya düşmanlıkları gayet tabiidir. Kendi milletine silah doğrultanlara övgüler dizip, silahını ülkenin düşmanlarına çevirenleri yerden yere vuranlara bakınca bu işte terslik var demekten kendimizi alamıyoruz.

Bu habis zihniyetin son hedefi, İHA'larla ülkemizin savunmasına büyük katkı veren, küresel bir marka haline dönüşerek milletimizi gururlandıran BAYKAR şirketi oldu. Aslında BAYKAR'ın nezdinde tüm şirketleri, ürünleri, çalışanları ve başarıları ile savunma sanayimizin tamamı hedef alınıyor. Akılları sıra bizimle olan akrabalık ilişkileri üzerinden BAYKAR'ı hırpalayabileceklerini, sinsi niyetlerini gizleyebileceklerini düşünüyorlar. Ülkemizin her değerini savunmak nasıl boynumuzun borcu ise bu alçak saldırıya hak ettiği cevabı vermek de sorumluluğumuzun gereğidir.

'KONUŞAN DA BAŞKOMUTAN BAY KEMAL'

Biz bu muhalefetle çok uğraştığımız için adım atmakta zorlanıyoruz. En son Arifiye'deki olay. Biz ne yaptık orada? Fırtına Obüslerinin teslim törenine gittik savunma bakanımız, komutanlarımız, vekillerimiz orada olduk. Muhalefetin başındaki adam, siz siyasetçi değilsiniz diyor. Neyi alkışlıyor, neden alkışlıyorlar... Alkışladıkları şey bu fırtına obüslerinin teslim töreni. Konuşan da Başkomutan Bay Kemal! Sen ne savunma bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin, önce haddini bil! Şanlı ordumuzun komutanlarına saldırmak herkesin kârı değildir, işin hukuki boyutu devam ediyor, devam edecek, hukuk karşısında hesabını verecekler.

ÖZDEMİR BAYRAKTAR'A ÖVGÜ: YAHU ABİ BEN SANA BİR LÜTUFTA BULUNMUYORUM...

Bay Kemal sen tanımazsın, ama sana ebedi alemde olan Özdemir Bey'i (Bayraktar) tanıtayım. Bugüne kadar böyle nice firmalara bu verildi fakat Özdemir Bey öyle bir insan ki ‘Hayır almam.’ Yahu abi ben sana bir lütufta bulunmuyorum bu devletin şu anda aldığı bir karar ve bu kararla stratejik ürünleri üreten firmalara bunu veriyoruz, bu senin için bir hak. ‘Hayır almam, ben paramı veririm, paramla satın alırım.’ Böyle bir insan.

Ya bu ahlaksız çıkmış hâlâ... Tabii yanında başka ahlaksızlar da var. Yok bilmem işte geleceklermiş de, geldikleri zaman bunlara hesabını soracaklarmış. Bu işin rekabetinin oluşması lazımmış. Ya sen rekabet nedir bilir misin ya! Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Home tekstil üretmeye devam et. Senin işin değil bu.

Üzgünüm, 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı. 15 sene! Yanında bir tanesi daha var aynen o da öyle. Bizden üniversite istediler, ve ben başbakanım. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Biz bu tahsisi yaptık, kendisi ne zaman başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bila bedel vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun başka örneği yok. Bunu kalk milletimize anlat bakalım. Nasıl izah edeceksiniz! Bila bedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre yok ama bunlar bunu yaptı. Şimdi ben kullanmıyorum o ifadeyi, Devlet Bey güzel kullanıyor 'Serok Ahmet' diyor, bu tür işler yapıyor. Helalinden ne yaptın? Kurduğumuz üniversite ile başarı grafiğiniz ne? Yok... Biz de bunların yolsuzlukları sebebiyle bu üniversiteyi aldık, devletimize mal ettik. Şehir Üniversitesi, Marmara Üniversitesi'nin mülkü olarak hizmete devam ediyor, verdiğimiz imkânlar da çok daha ileri.

Rahmetli Özdemir Bayraktar kendisini bu işe aramış, azimli ve irade sahibi bir insandır. Fabrikalarda yatıp kalktılar, terör bölgelerine gittiler. Subaylarımızla yatıp kalkarak oralarda ürettikleri eserlerin testlerini yaptılar. Bunlar Selçuk Bey ile akrabalık döneminde değil, öncesinde yaşanmıştır. Aynı dönemde benzer projelere girişen pek çok firmamız var. Bugün ülkemizde çeşitli kurumlarımıza İHA projesi yürüten 8 ayrı firma bulunuyor.

Baykar, tasarım ve geliştirme çalışmalarına her türlü desteği ziyadesiyle hak eden bir şirkettir. Şirketin tercihi bu çalışmaları kendi öz kaynaklarıyla yapmaktır. Zaten bu şirketin gelirleri de ülke içi satıştan ziyade ihracata dayalıdır. Şirketin 20 yıllık gelirlerinin yüzde 75’i geçen yılki gelirlerinin yüzde 99,3’ü artık 27 ülkeye ulaşan ihracatından geliyor. Yanındaki bazı terör yandaşlarını rahatsız ediyor anlıyorum da Bay Kemal bunlar seni niye rahatsız ediyor? Çünkü onlar teröristlerle beraber.

BAYKAR ürettiği hiçbir ürünün geliştirmesi için devletten tek kuruş almamış, hepsini kendi kaynakları ile yürütmüştür. BAYKAR'ın aldığı tek destek, gümrük vergisi, KDV, stopaj indirimi gibi ihracat yapan her firmanın yararlandığı kolaylıklar. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar