Filistin Büyükelçisi Dr. Faed Mustafa: İsrail Gazze'de başarılı olursa aynısını Batı Şeria’da da yapacak
Mühdan SAĞLAM-İlhan UZGEL
ANKARA - İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalar sürüyor. İsrail hem denizden hem karadan hem de havadan Gazze’ye saldırıyor. Binlerce ölü ve yaralı var. Gazze’nin kuzeyinde yaşayan Filistinlilerin güneye gitmesi için baskı artıyor.
Filistin halkı ne istiyor? Gazze’de son durum ne? Arap ve Müslüman ülkelerden yeterli destek görüyorlar mı? Türkiye’nin politikasını Filistin nasıl değerlendiriyor? Bu soruları Prof. Dr. İlhan Uzgel ile beraber Filistin Ankara Büyükelçisi Dr. Faed Mustafa’ya sorduk.
Büyükelçi Mustafa, Türkiye’nin politikasını desteklediklerini söylerken, Arap ve Müslüman ülkelerden yeteri kadar destek görmediklerini ve bunun İsrail’i daha da saldırgan yaptığını söyledi.
'HER GÜN 400 ŞEHİT VERİYORUZ, 1,5 MİLYON İNSAN SOKAKTA KALDI'
Mühdan Sağlam: Gazze’de ciddi bir kıyım yaşanıyor bizler de buna maalesef tanıklık ediyoruz. Gazze’deki son durum nedir?
Gazze’de durum her geçen gün kötüleşiyor. Saldırılar devam ettiği sürece durum iyiye gitmeyecek. Gün geçtikçe saldırılar vahşileşiyor. Halkımız bu kötülüğe mahkum oldu. Bu saldırılar sürerken enkazdan ölülerimizi çıkarıyoruz, sayı her geçen gün artıyor. Bu insanlar sadece rakamdan ibaret değil, bir her birinin ölümü bir trajedidir. Hali hazırda 9 binden fazla şehidimiz, 23 bin yaralımız var. Gazze’deki evlerin yarısı imha edildi, 1,5 milyon insan evini kaybetti ve sokakta kaldı. Günde 400 şehit veriyoruz, yani her bir saatte 15 kişi öldürülüyor. Bu insanların önemli bir kısmı yaşlılar, kadınlar ve çocuklardan oluşuyor. Bu saldırıların farklı bir amacı var, amaç Gazze’deki tüm sivilleri hedef almak; okullar, hastaneler, ibadethaneler hedef altında. Gazze halkı gıda, ilaç ve suya ulaşamıyor. Öyle ki hastaneler dahi hedef alınıyor. Gazze’de büyük bir suç işleniyor, tam bir soykırım yapılıyor, topluca öldürme çabası var. Gazze’de bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
‘İSRAİL'İN HEDEFİ GAZZE NÜFUSUNU MISIR'A SÜRMEK’
İlhan Uzgel: Her gün bu yaşanan gelişmeleri izliyoruz, elimizden bir şey gelmiyor, acı verici bir tanıklık. 1,5 milyon kişi evlerini kaybetti dediniz. Bu insanlar güneye mi gitti, geri gelebilecek mi?
İsrail’in bunu kesin olarak hedeflediğini biliyoruz. İsrail, Gazze’yi yaşanmayacak bir yer haline getirmeye çalışıyor. İsrail’in hedefi, Gazze’nin kuzeyini boşaltmak ve nüfusu sürmek. Bu nüfus Mısır’a, Sina yarımadasına gitsin istiyor, bu konuda Mısır’a da baskı yapıyor. Bu da bize gösteriyor ki İsrail yalnızca 7 Ekim’de olanların intikamı için bu saldırıları gerçekleştirmiyor, Gazze’nin kuzeyinin boşaltılması için yapıyor. İsrail nasıl ki 75 yıl önce Nekbe (felaket günü) ile Filistin halkının yarısını göçe mahkum ettiyse bugün yeniden bir Nekbe yapmak istiyor. Eğer buradaki (Gazze’deki) planı gerçekleşirse yakın zamanda aynısını Batı Şeria’da da yapacak. Benzer bir göçe zorlama politikasını orada da uygulayacak. Biz Filistin halkı olarak davamızdan, her şey dağılsa ve yok olsa dahi, vazgeçmeyeceğiz, nasıl ki 1948’de kabul etmedik bugün de komşu ülkelerde çadırlarda yaşamayı kabul etmiyoruz, bunu yapmayacağız. Buna direneceğiz.
İlhan Uzgel: Bu durumda Mısır’ın Refah Kapısı’nı açmamasını olumlu bir gelişme olarak mı görüyorsunuz?
Mısır, ‘ben bu kapıyı kapatmadım, ama İsrail sürekli bu kapıyı bombaladığı için kapı devre dışı kaldı’ diyor. İsrail, Mısır’ı tehdit ediyor ve içeriye giren insani yardımları kontrol etmek istiyor. Mısır’a 'eğer buna izin vermezseniz, bunu da engellerim' dedi. Bu kapının kapanmasının nedeni Mısır değil, İsrail nedeniyle bu kapıyı kapatılıyor. Çünkü İsrail bu kapıyı da hedef alıyor. İsrail uluslararası toplumlu, insan haklarını dikkate almıyor. Kontrollerde bazı malzemeleri keyfi olarak engelliyor ve bir neden de belirtmiyor.
‘NEDEN BU KADAR SİLAH VE GEMİ BURAYA GELİYOR?’
Mühdan Sağlam: İsrail Gazze’nin kuzeyini hedef alırken Hamas’ı ortadan kaldırmak istediğini söylüyor, hali hazırda karadan da yavaş yavaş bu bölgeye giriyor. Sizce Hamas İsrail’e karşı hazırlıklı mı, direnebilir mi?
İsrail sadece Hamas’ı değil, tüm halkı hedef alıyor. Silah ve askeri malzememiz yok. Olan da İsrail’inki kadar da güçlü ve yeni değil. İsrail Batı ve ABD’den silah desteği alıyor, bu nedenle mukayese bile edilmez. Biz kendimizi savunuyoruz, İsrail’in iddia ettiğinin aksine, asıl biz kendimizi savunuyoruz, İsrail işgalci bir devlet, işgalci bir devlet nasıl kendimi savunuyorum diyebilir ki…
İsrail bu savaşta Batı’dan gelişmiş güçlü silahlar aldı. Kızıl Deniz ve Akdeniz’de 11 ülke İsrail’i desteklemek için burada. 45’ten fazla uçak gemisi Akdeniz ve Kızıldeniz’de. Neden bu kadar gemi ve silah buraya geliyor? Bu sadece Gazze’ye dönük intikam için mi, kesinlikle bunun dışında da bir planları var. Filistin halkı kendini savunuyor. Belki İsrail’in sahip olduğu teknolojik imkana ve silahlara sahip değiliz ama, davamız, bu konudaki tutumumuz ve inancımız bize güç veriyor. Biz mazlum olanız. Milli ve dini davamızı savunmaya devam edeceğiz. Bizim en güçlü silahımız olan adalete ve davamıza inancımız var. Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı savunmaya devam edeceğiz. Savaş istemiyoruz, inançlıyız kendimizi ve hakkımızı savunuyoruz.
‘ARAP ve MÜSLÜMAN ÜLKELERLERDEN BEKLEDİĞİMİZ DESTEĞİ GÖREMEDİK’
İlhan Uzgel: Batı dünyası bizi şaşırtmadı. Ama Arap ülkelerinden, Müslüman dünyasından beklediğiniz desteği alabiliyor musunuz? Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan girişimler bekliyor musunuz?
Arap ülkeleri her zaman Filistin’in temel konuları olduğunu ifade etti. İslam İşbirliği Teşkilatı, Filistin’e yardım ve destek için kuruldu. Tüm Müslüman ülkeler bu konuda temel önceliklerinin Filistin olduğunu belirtti. Maalesef ne Arap ligi ne de Müslüman ülkeler iyi durumda. İsrail bu ülkelerin bazılarıyla normalleşmeyi başardı. Buysa Filistin’i zayıf duruma düştürdü. İslam aleminde de benzer bir durum söz konusu. Bazı ülkeler çaba gösteriyor ki Türkiye de onlardan biri. Ancak şimdiye kadar Arap ve İslam ülkelerinden beklediğimiz desteği göremedik, bu destek beklenti ve umduğumuzdan daha az maalesef. Batı ülkeleri nasıl ki İsrail’e birlik olup destek oluyorsa biz de isteriz ki Müslüman ve Arap ülkeleri de bize destek olsun, bizim dağılmamıza izin vermesin.
Biz dağılırsak bu Filistin ile kalmaz. Sadece kınamak yetmiyor ki, bu İsrail’i etkilemiyor. Daha büyük bir sorumluluk alarak İsrail’e baskıyı artırmak gerekiyor. Arap ve İslam ülkelerinin yaşadığı zayıflık İsrail’in saldırılarını sürdürmesini sağlıyor. Eğer bu ülkeler İsrail’in karşında güçlü ve birlik içinde dursaydı, bu kadar kolayca Filistin halkına saldırmazdı. Umuyoruz gelecekte bu durum daha iyi olur ki buradaki savaş ve kıyım durur.
‘İSRAİL'İN İŞLEDİĞİ SUÇLAR İÇİN ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNE BAŞVURDUK’
Mühdan Sağlam: İsrail açık savaş suçları işliyor, BM’de dahi bu konuda istifalar yaşandı. Bu çerçevede Filistin Yönetimi olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de dahil olmak üzere bir girişiminiz oldu mu?
Gelişmeleri ve işlenen suçları yakından takip ediyoruz ve gerekli girişimlerde bulunuyoruz. Siyasi açıdan savaşımızı sürdürüyoruz, ancak İsrail bu konuda siyasete yer açmak istemiyor. Filistin devleti tüm devletlerle ve örgütlerle iletişim halinde. İsrail’in hedefi ve amaçlarını aktarıyor. Hem Gazze hem de Batı Şeria’da olan durumu takip ediyoruz, dosyalarımızı hazırladık ve UCM’ye sunduk. UCM’ye de bu konuda baskı yapıyoruz ki olayları araştırsın ve gerekli soruşturmayı hızla açsın, burada işlenen insanlık ve savaş suçları ortaya çıksın. ABD ve Batı ülkeleri UCM’ye baskı yaparak bu konuda adım atılmasına maalesef engel oluyor, İsrail’i kanunlardan kaçırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail’i aleyhine olabilecek her öneriyi veto ediyor. Biz de biliyoruz ki uluslararası toplum bu konuda adil değil, ancak çabamızı sürdüreceğiz, kapları çalmaya devam edeceğiz, adaleti aramaktan vazgeçmeyeceğiz.
‘İSRAİL SALDIRILARINI SÜRDÜRÜRSE BAŞKA ÜLKELER DE SAVAŞA DAHİL OLUR’
İlhan Uzgel: ABD üslerine bölgede saldırılar oluyor. Hizbullah ile İsrail arasında karşılıklı ateş açma durumu var. Bölgedeki çatışmanın büyüme ve yayılma ihtimali var mı?
Biz Filistin halkı olarak ne kendimiz ne başka bir halk için savaş istiyoruz. Bölgesel bir savaşın çıkması ya da yayılması İsrail’in davranışına bağlı. Pek çok ülke İsrail’in saldırıları karşısında baskı altında. 1948’deki yaşanan kıyım, yerinden etme, ölüm karşında teknolojik imkanlar bu kadar gelişmiş olmadığı için insanlar neler yaşandığını bilmiyordu, tüm suçlar sessizce işlendi. Ancak bugün durum farklı, tüm dünya bu katliamı görüyor, havadan denizden, karadan hedef alındığımızı görüyor. Dünyadaki özgür insanların bize destek olduğunu biliyoruz. Latin Amerika’dan Asya’ya Afrika’ya insanlar meydanlarda bize destek oluyor. İsrail bu katliamlarını sürdürürse başka taraflar da savaşa dahil olur.
‘SİYASİ ÇÖZÜM DE İSTİYORUZ, YALNIZCA ATEŞKES İLAN EDİLİRSE İKİ AY SONRA SAVAŞ GERİ DÖNER’
Bu nokta çözüm için ilk olarak ateşkes ilan edilmeli ve insani yardım Gazze’ye serbestçe girmeli. Bunun için siyasi mekanizmaların devreye girmesi gerekiyor, siyasi olarak çözüm bulunması gerekiyor. Bu çerçevede Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan güzel bir biçimde durumu özetledi; ‘Ya büyük bir savaşa gideceğiz ya da barışa’ diye. Bu konuda çok da haklı. Eğer İsrail acımasız saldırılarını sürdürürse bu beraberinde savaş getirecektir, ancak tüm dünya baskı yaparsa, İsrail bu saldırılarını durdurursa bir barış ihtimali ortaya çıkar. Bu noktada biz yalnızca ateşkes istemiyoruz, bunun yanında siyasi mekanizmaların devreye girdiği, siyasi bir çözüm bulduğumuz bir süreç istiyoruz. Eğer yalnızca ateşkes ilan edilirse iki ay sonra savaş geri döner. Bu da 75 yıl daha bu durumun bu şekilde devam etmesine neden olur. Siyasi olarak bize haklarımızın verilmesi savaşları bitirecektir, yoksa bu savaş sürecek. Bunu İsrail’in arkasında duranların da bilmesi gerekiyor.
‘TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜK ÖNERİSİNİ DESTEKLİYORUZ’
Mühdan Sağlam: Türkiye’nin 7 Ekim’den bu yana sürdüğü politikayı nasıl değerlendiriliyorsunuz, ki Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir garantörlük önerisi sundu? Türkiye toplumuna vereceğiniz bir mesaj var mı?
Bütün Türk halkına yanımızda durdukları için çok teşekkür ederiz. Türkiye’nin politikalarını takdir ediyoruz. İlk aşama siyasi açıdan çözüm için Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sayın Dışişleri Bakanı Fidan bu konuyu gündeme getirdi. İnsani yardım konusunda da Türkiye bize destek oluyor, hastaneler inşa ediyor ve bize uçaklarla yardım gönderiyor şu an. Halk ise meydanlarda bize destek oldu, sesini yükseltti, buna müteşekkiriz. Elçilikte gün boyunca sivil toplum örgütleri ve partileri misafir ediyoruz, bize dayanışmalarını iletiyorlar, acımıza destek oluyorlar. Biz Türkiye’nin projesini ve garantörlük teklifini destekliyoruz. Bu yeni bir plan ve proje, çünkü eskileri bir katkı sunmadı ve amacına ulaşamadı. Bu nedenle Türkiye’nin önerisini destekliyoruz. Ancak biliyoruz ki İsrail’in ajandasında barış yok, bu projeleri görmezden geliyor. Türkiye’nin garantörlük teklifini de kabul etmiyor, uluslararası toplum ve BM’den gelen kararları uygulamıyor, dikkate almıyor. Ancak biz bu girişimleri destekliyoruz, barış görüşmeleri konferanslarını toplantılarını destekliyoruz.